07 Ekim 2024
weather
27°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Başyazı Bu gidiş nereye doğru?

Bu gidiş nereye doğru?

3 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Bu gidiş nereye doğru?

YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

Sağduyu sahibi herkes farkında ki, toplumun gidişatı büyük kaygı uyandırmakta ve tehlike sinyalleri vermektedir. Türkiye’nin her yerinde günlük yaşanan şiddet olayları, adli vakalar gün geçtikte artmaktadır. Bir yazar olmanın sorumluluğunda aylardır, yıllardır bu köşelerden bu vahim gidişata dikkat çekmeye çalışıyorum. Çünkü toplumun bu gidişatı hepimizi ilgilendiriyor. Bu vatan sınırları içinde hepimiz aynı havayı soluyoruz. Meseleye kimsenin “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diye bakma lüksü yoktur. Çünkü öyle bir gidişat var ki, bugün sana dokunmayan yılanın, yarın sana, bir yakınına dokunmama garantisi yoktur. Sokakta, caddede, AVM’de, tribünde, okulda, fabrikada, trafikte apartmanda velhasıl vatanın her metre karesinde bu şiddet dalgasının, sosyal çürüme halinin kimi nasıl etkileyeceği belirsizdir. Öyle olaylara şahit oluyoruz ki, dünkü olay bugün yaşadığımızdan daha az dehşet kalıyor. İstanbul'da iki genç kızı vahşice öldüren genç katil olayı işte bu dehşet seviyesinin gidişatına yeni bir örnek olmuştur.

İki genç kızı keserek, parçalayarak öldüren genç katilin bu hali bir kez daha “Bu gidiş nereye doğru?” sorusunu sordurmuştur. Bu soru herkesin ruhuna geçmesi gereken bir sancı oluşturmalıdır.

Türkiye, 8 yaşındaki Diyarbakırlı Narin’in öldürülmesi ve olayın içinden annesinin, amcasının, abisinin ve birçok akrabasının çıkma şüphesiyle tutuklanmasının travmasını yaşarken, bir de böyle dehşet bir olayın yaşanması gerçekten yürekleri parçalamıştır. Keşke bu olaylar, yaşanmış son olaylar olsa ama maalesef sanki her olay başka bir olayı tetikler gibi…

Türk devletini yöneten hükümetin, muhalefetin, medyanın,  sivil toplum kuruluşlarının, akademisyenlerin, uzman psikologların, topluma yön veren kanaat önderlerinin el ele vererek, ortak bir akıl oluşturarak bu gidişatın önüne set kurması gerekiyor.

Öyle bir hale geldik ki, suçluların caydırıcı cezalarla nasıl durdurulacağını konuşuluyor. Aslında ilk konuşmamız gereken suç ve suçlu üreten mekanizmanın sebep ve sonuç ilişkilerinin ortadan kaldırılması olmalıdır. Çocuklar üzerinde aile ve okul eğitiminin önemi toplumda kırmızı çizgi haline getirilmelidir. “Ağaç yaşken eğilir. “ atasözü, insanların eğitiminin ve karakterinin çocuk iken şekillendirilmesinin önemine işaret eder.  Türkiye’nin bu manada bir sistemli seferberliğe ihtiyacı vardır. Sineklerle mücadele etmenin en etkili yöntemi bataklığı kurutmak olmalıdır. Anne-baba çocuğuna, öğretmen öğrencisine öyle kaliteli bir eğitim vermelidir ki, sosyal çürüme dediğimiz hadise toplumda en az düzeye inmelidir.

Bu konuda sistem geliştirilip, önlemler alındıktan sonra da en büyük aşama işlenen suçlar karşısında caydırıcı bir hukuk sisteminin kurulması olmalıdır. Caydırıcılık ifadesinin anlamı “çekingenlik verici, karardan döndürücü, (birinin) verdiği karardan dönmesini sağlayan.” olarak geçiyor. Toplumda suç işlemeye meyilli olan herkese hukuk alanında bu duygu verilmelidir. Katilliğe, yaralamaya, şiddete, hırsızlığa, rüşvete, vatan hainliğine meyilli kim varsa öyle bir ceza almalıdır ki, bir başkası onun haline bakıp bu kötü işlere özenmemelidir. Türkiye’nin hukuk sisteminde caydırıcı cezaların olmadığı gayet açıktır. Bunların tekrar düzenlenmesi toplumun geleceği açısından büyük zaruriyet haline gelmiştir. Toplumun geleceğini kurtarmak alınacak kararlar, kurulacak sistem gerçekten çok önemlidir.
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Pakistan’da Jinnah Uluslararası Havalimanı yakınlarında patlama

Pakistan’da Jinnah Uluslararası Havalimanı yakınlarında patlama