YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
Değerli sanatçımız Ahmet Şafak’ın “Şöhret sanatı öldürdü. Cinayeti ben gördüm” isimli çok anlamlı bir kitabı var. Kitap içerisinde de “Markalı muhalif sanatçı değildir” başlıklı bir yazısı bulunuyor. Kitap ismi ve yazı başlığı bile anlatacaklarımın âdeta özeti gibi. Bunları niye hatırlattım? Hep muzdarip olduğumuz sanatçı etiketli insanların millet iradesini küçümseyen tavır ve davranışları yine Türkiye’nin gündeminde olduğu için. Türkiye’de milli ve yerli olana karşı çıkmak, millet iradesini sürekli aşağılamak, çeşitli ahlaksızlıklara davetiye çıkarmak, CHP limanına sığınan sözde sanatçıların görevi gibi. İşin garip yönü ise aşağılanan ve hor görülen taraf, bu CHP markalı sanatçılara sahip çıkıyor. Celladına âşık olma gibi…
Millet iradesini sürekli aşağılayan ve sosyal medyada provokatif paylaşımlarda bulunan oyuncu Berna Laçin’in, Paris Büyükelçiliğinde ağırlanmasıyla ilgili seçim sonrasında bir tepki süreci başlamıştı.
Kaç gündür millet iradesini horlayanlara ve Cumhur İttifakı’na destek verenlere hakaret eden bu sözde sanatçılara, bazı AK Parti belediyelerinin sahip çıkması gündemde…
Biliyorsunuz şarkıcı Melek Mosso seçimlerden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek vereceğini söyleyen insanlara küfreden kadını kendine idol edindiğini açıklamıştı. Hatta o ağır küfür eden kadının giyim tarzına bürünerek “Seçim kombinim hazır” paylaşımı yapmıştı. Bu davranışlarından dolayı çok büyük bir tepki almıştı. Buna rağmen AK Partili Süleymanpaşa Belediyesi tarafından düzenlenen festivale davet edilmiş ve orada konser verdirilmiştir. Bu yoğun tepkiye rağmen AK Partili Süleymanpaşa Belediye Başkanı’nın konseri düzenlemesi tepkileri daha çok artırmıştır. Hele Süleymanpaşa Belediye Başkanı Cüneyt Yüksel’in Melek Mosso’ya konser sırasında sarılması, onun elini öpmesi tepki gösterenlerin öfke dozajını yükseltmiştir. Cüneyt Yüksel bu tavır ve duruşuyla eline, diline sağlık, çok güzel konuştun mu demek istemiştir?
Bir benzer hadise de Kocaeli Büyükşehir Belediyesinde yaşanacaktı ki son anda bu yanlıştan dönüldü. Seçim öncesi Cumhur İttifakı’nı destekleyenlere ağır hakaretlerde bulunan ve tehditler savuran oyuncu Yunus Günçe'nin oyunu aşırı tepki yüzünden iptal edildi. Yunus Günçe yayınladığı videolarda sanatçı değil de âdeta canavar gibi konuşuyordu. İğrenç bir üslup, kendi gibi düşünmeyenlere tehditler, hakaretler. Bu türlerin, bırak bir oyununa izin vermeyi, insan içine çıkması bile inanın tehlikelidir. Sanatçı etiketi taşıyorlar ama sanatın toplum için olması etiğinden uzak oldukları gibi insanlıktan da nasiplerini alamamışlar.
Tam bunlar tartışılırken geçtiğimiz gün oyuncu Eda Ece'nin katıldığı bir ödül töreninde depremzedelerle ilgili sarf ettiği "Deprem bölgesine yaptığımız her şeyi onlar başkaları yapıyor sandı, sandıktan onu anladık" sözleri ayrı bir tepki alanı oluşturdu. Trol zekâsının yapacağı yorumları, sözde bu sanatçılar-oyuncular yapıyorsa Türkiye’nin çivisi çıkmış demektir. “CHP markalı” muhalif sanatçılar gerçekten sanatı öldürüyor. Bir sanatçının siyasi görüşü olamaz mı? Elbette olur. Bunu topluma yansıtmasında da bir sıkıntı yoktur. Ama sırf kendi siyasi görüşünü desteklemiyorlar diye, seni yücelten halkın iradesine küfür, hakaret, tehdit, milletin değerlerine yabancılaşma ve bunu uygulamalı gösterme neyin ezikliğidir? Ne hikmetse hepsi de CHP havuzunda buluşuyor. Kemal Kılıçdaroğlu, hükümeti destekleyen sanatçılara ne diyordu: Yalakadan sanatçı olmaz.
Gel gör ki, millet iradesine hakaret eden CHP’li sanatçılara sesini çıkarmıyor. Gerçi köylüye “cahil, satılık” benzetmesi yapandan ne bekliyorsunuz ki? Türkiye’de sanatçı kime denir meselesi vardır. Artık bu konuşulmalı ve adı konmalıdır.