"Evlat neydi tam olarak; korktuğun yer, canın en tatlı yeri... Baktığın gözün, tuttuğun ellerin, yürüdüğün ayakların, yemeğin, suyun, nefesin... Ona gelmesin, bana gelsin tüm acılar dediğin tek varlık... Oğlum Ahmet, ruhumun ruhu..."
Bu sözler, Mattia Ahmet Minguzzi isimli 14 yaşındaki evladını yitirmiş bir annenin, evladının arkasından yürek yakan sözleri... Biliyorsunuz, ünlü İtalyan şef Andrea Minguzzi'nin 14 yaşındaki oğlu Mattia Ahmet Minguzzi, bir pazara kaykay malzemeleri almak için gitmiş, orada dolaşırken suç dosyası kabarık 15-16 yaşındaki iki döl israfı tarafından önce "Çok yakışıklısın" denilerek sataşılmış ve daha sonra da acımasız bir şekilde bıçak darbeleriyle ağır yaralamıştı.
Mattia Ahmet Minguzzi, 15 günlük yaşam mücadelesini geçtiğimiz günlerde kaybetti ve toprağa verildi. Ne kadar acı ne kadar hüzün dolu bir olay, değil mi?
Bir anne-babanın 14 yaşına kadar gözünün nuru gibi baktığı, en güzel eğitimleri verdiği yaşam dolu bir evladı, anne-babasının doğurup sokağa bıraktığı iki döl israfı yüzünden durduk yere öldürülüyor.
Toplumda bir sosyal buhran yaşandığı çok açık ve bunun 15-16 yaşındaki çocukların, 14 yaşındaki bir çocuğu öldürme noktasına gelmesi hali tehlikenin geldiği noktayı gösteriyor.
Benzer birçok olayda, yaşı daha büyüklerin “Yürüyüşünü beğenmedim, kıyafetini beğenmedim, benden iyi yaşıyordu” bahaneleriyle yoldan geçenlere durduk yere saldırdığına, onları yaraladığına ve öldürdüğüne şahit olmuştuk. Yaşanan olaylara baktığımızda bu toplumda insanın yolda yürürken başına ne geleceği meçhul… Geçtiğimiz aylarda Ankara'da yolda yürüdüğü sırada tanımadığı bir adamı 7 yerinden bıçaklayarak öldüren katil ifadesinde "İçimde sürekli birilerini öldürme isteğim vardı. Bu isteğim nedeniyle tanımadığım maktulü öldürdüm" diyordu. Geçtiğimiz yıl İzmir'de bir adam hiç tanımadığı adamı "Sen kafirsin" diye bıçaklayarak öldürdü. Geçenlerde de üç kişi yoldan geçerken, hiç tanımadıkları bir adamı, başka birine benzeterek döve döve öldürdüler. Buna benzer olaylarda örnekler gün geçtikçe artıyor.
Toplum içinde 7’den 77’ye kişilik bozukluğu yaşandığına dair emareler gün geçtikçe artmaktadır. 14 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi isimli çocuk da toplum içinde kişilik bozukluğu yaşayanların son kurbanlarından birisi olmuştur. Bu gidişata baktığımızda da son kurban olmayacağı aşikârdır.
Eğer bir çocuk acımasız bir şekilde başka bir çocuğun katili oluyorsa, o toplumlarda tedavi edilmesi gereken yanlar çok demektir. Aile ve okul eğitimi kalitesini kaybederse toplumun sosyal buhranı günümüzde suça-suçluya özenti sebebiyle daha çok artacaktır. Yaşananlara baktığımızda da bu kaliteyi yakalayamadığımız çok nettir. Toplumda özendirilen hallere baktığımızda bu olaylardaki artışın kaynağı da elbette görülecektir.
Yıllardır artış gösteren bu manzaraya yönelik ısrarlı uyarılarımız oluyor. Türk toplumu olarak kafa ve ruh terbiyesini doğduğu ilk günden itibaren çocuklara vermezsek gelecek günlerimiz maalesef daha acı olacaktır.
Bugün eğer bu toplumda "Ruh Sağlığı Yasaları" konuşuluyor ve bu yönde önlemler isteniyorsa gelinen vahim nokta idrak edilmeli ve toplumda sorumluluk sahibi herkes önlemlerini almalıdır.
Bir hiç uğruna 14 yaşındaki tertemiz bir çocuk mezara, 15 yaşında adeta sokağa suç işlemesi için salınmış bir çocuk cezaevine gitti. Gelin gelecek nesilleri kurtarmanın adımı bugünden itibaren atalım. Vakit çok hızlı ilerliyor.