Yıldıray Çiçek / TÜRKGÜN
Artık bir konu çok netleşmiştir. CHP’nin başına Deniz Baykal’a kurulan kaset operasyonu sonrası getirilen Kemal Kılıçdaroğlu’nun elinden CHP’nin alınacağı artık ayyuka çıkmıştır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun vazifesi CHP’nin Atatürk ruhundan arındırılması, içinin boşaltılmasıydı. Koltuğa oturduğu günden bu yana bunu başarıyla yerine getirdi. Ama belli ki emperyalist odaklar bu süreçten sonra onunla yol yürümeyecek gözüküyor. Çünkü gafları, inkârları, bilgisizliği, cahilliği artık toplumda mizah malzemesi olmaya başlamıştır. O yüzden artık CHP’de onun misyonu tamamlanmıştır.
Deniz Baykal’a kurulan kaset kumpası sonrası ‘’Önümüzdeki günlerde kurultay var, genel başkanlığa aday mısınız?’’ sorusuna ‘’Hayır hayır, öyle bir şey söz konusu değil.“ demişti. Ama bu sözlerinden hemen sonra CHP Genel Başkanlığına aday olmuştu. ABD merkezli “Central Asia-Caucasus Institute” tarafından hazırlanan “Prospects for a ‘torn’ Turkey: A secular and Unitary Future” isimli raporda zaten Deniz Baykal’ın ikna yoluyla koltuğundan indirilip yerine Kemal Kılıçdaroğlu’nun oturacağı Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olmadan iki yıl önce yazılmıştı. Sanırım Deniz Baykal’ı ikna malzemesi olarak kasetin kullanılacağı da biliniyordu. Kemal Kılıçdaroğlu gibi silik bir adamın CHP Genel Başkanı olacağının iki yıl öncesinden ABD tarafından bilinmesi size de ilginç gelmiyor mu?
Ama aynı güç odakları Kemal Kılıçdaroğlu’nun suyunun ısındığını yarattığı atmosferle hissettirmeye çalışmaktadır. Bizzat CHP’li yazar ve yorumcuların “Ekremciler-Kemalciler” kavgasını işaret etmesi, CHP’nin Ekrem İmamoğlu’na teslim edileceğinin ayak sesleri gibidir.
Mesela CHP’li yazar Mine Kırıkkanat’ın beş ay önce ekranlardan söylediği “Kılıçdaroğlu ve ekibi hakkında çok kapsamlı bir dosya var. Çok can alıcı bir dosya, çok yakıcı bir dosya. Bu dosya yandaş basının elinde. Bende de var ama yandaş basın çıkaracak normal olarak, öyle söylendi bana” cümlesi ve geçtiğimiz günlerde eski bir CHP’li olan Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan’ın CNN Türk ekranlarında söylediği “Bundan 15 gün önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu koltuğundan edecek bilgi ve belgeler geldi. Delilleri ile beraber. Ama biz belden aşağı siyaset yapmıyoruz. Bizi ilgilendirmez.” şeklindeki sözleri Kılıçdaroğlu hakkında sağa-sola servislerin başladığını göstermektedir.
Bizler kaset siyasetine karşı ahlaki olarak öteden beri karşıyız ve bununla da her daim mücadele ettik. Ama kasetle CHP’de önü açılan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugün bununla itham edilmesi çok manidardır. CHP’li bir yazar olan Mine Kırıkkanat’ın “çok yakıcı bir dosyadan” bahsetmesi, CHP’nin Halk TV kanalında program yapan Murat Sabuncu’nun “Ekremciler-Kemalciler” kavgasından bahsetmesi CHP içinde başlayan kavganın, yaklaşan siyasi dizaynın ayak sesleridir. Kemal Kılıçdaroğlu geldiği gibi gidecek gözükmektedir. O gidici, gelici olarak da Ekrem İmamoğlu’na bir hazırlık hissedilmektedir.