Türkgün Başyazı İsrail kuruldu, insanlık öldü

İsrail kuruldu, insanlık öldü

YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

Geçtiğimiz günlerde Chanel 14 kanalında İsrailli bir sunucu tüm dünyaya açıkça şu tehditleri savurdu.

"Bunu size her zaman söylüyorum, geliyoruz, geliyoruz. Gazze'ye geliyoruz. Lübnan'a geleceğiz, İran'a geleceğiz her yere geleceğiz. Bu dediklerimi not edin, ne kadar insan öldüreceğimizi hayal edebiliyor musunuz? Her bir İsrail vatandaşı için ne kadarınızı kılıçtan geçireceğimizi hayal edebiliyor musunuz?"

İsrail’deki Siyonist ruh hastalarının genel düşüncesi bu ve bundan daha ötesini de barındırıyor. Siyonist çizgideki ruh hastası kişi, ister Cumhurbaşkanı, Başbakan, milletvekili isterse sporcu, gazeteci, din adamı ya da sanatçı kim olursa olsun “Önünüze çıkan tüm canlıları öldürün” psikolojisinde hareket ediyor. 13 bin insanı çoluk çocuk demeden öldürdüler ama hala kana doymadılar.

Her eylemleri ve söylemleri gösteriyor ki, İsrail’in tek meselesi Filistin/Gazze üzerinde işgali tamamlamak değil, vaat edilmiş topraklar olarak tarif ettikleri yani Arz-ı Mev'ud’u, hayallerindeki Büyük İsrail haritasını oluşturmaktır. Dini inanışlarında Fırat Nehri'nden Nil Nehri'ne kadar olan bölge İsrailoğulları’na vaat edildiği için o alandaki birçok toprak İsrail’in, dolaysıyla ABD’nin kanlı hedefindedir. Bunun bir paranoyaklık olmadığını Ortadoğu bölgesinde yıllardır şahit olduğumuz işgaller, darbeler göstermektedir.

Türkiye, ABD ve İsrail hedefinde değil diyecek var mıdır?

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli 31 Ekim 2023 tarihinde “Vaat edilmiş toprakların hedefinde Türk vatanı da vardır. Bu kapsamda Filistin’in güvenliği Türkiye’nin güvenliğidir. Biz güvenlik haklarımızdan, din kardeşlerimizin inanç ve insan haklarından taviz veremeyiz, vermeyeceğiz.” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan da son zamanlarda sık sık “Gazze'de yaşananlara tepki vermezsek yarın vaat edilmiş topraklar denilen işgalci fanatizmin kendi topraklarımıza uzanmasına engel olamayız.” değerlendirmesini yapıyor.

Siyonist İsrailliler, “Ayak tabanınızın basacağı her yer sizin olacak” inancıyla kendinden olmayan herkesi yok sayan, insan yerine koymayan ve hatta hepsinin öldürülmesinde bir sakınca görmeyen sapkın bir düşünce içindedir.

Siyonist İsrailliler, o kadar sapkın bir düşünce içindedir ki, kendi çocuklarını bile vahşete destek veren bir eğitim psikolojisiyle büyütmektedir.

Buna güncel bir örnek, İsrail merkezli yayın kuruluşu KAN'ın sosyal medya hesabından paylaşılan bir video olmuştur. Yaşları 6 ile 12 arasında değişen çocuklar, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nde yayımlanan şarkının sözlerinde, Gazze için "hepsini yok edeceğiz" ve "orada bir şey kalmayacak" mesajları verdi. Biz çocuklar korunsun, çocuklar savaşlardan uzak tutulsun derken İsrailli çocukların ağzından Gazze’de daha çok çocuk öldürülmesi için şarkılı videolar hazırlanıyor. Neyse ki çok tepki görünce o şarkı platformlardan kaldırıldı ve daha fazla zehirlenmenin önüne bir nebze geçildi.

“İsrail kuruldu, insanlık öldü” denilirken kimsenin masal anlatmadığı yahut İsrail’e iftira atmadığını Siyonist yaratıklara bakarak herkes anlamıştır. O yüzden İsrail insanlığa zarar vermeden durdurulmalı ve tedavi edilmelidir. Aksi taktirde Arz-ı Mev'ud, vaat edilmiş topraklar inancı ve hedefiyle İsrail’in bölgedeki diğer ülkelere de bulaşacağı kimseyi şaşırtmaz. Ta 1967 yılında 6 gün savaşlarını Mısır, Ürdün ve Suriye ile yapmış ruh hastası İsrail, bu azgınlıkla günümüzde her şeyi yapabilir. Arz-ı Mev'ud, vaat edilmiş topraklar içinde Türkiye’nin bir bölümü de var olduğuna göre herkes şimdiden hazırlıklarını yapmalıdır.

Yorumlar
F
Fevzi kahramsn 1 yıl önce
Yüreğine. Sağlık Kalemine Başarılar dilerim İyisi varsin
BEĞENME
0
CEVAPLA
Türkgün Sağlık Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

İstanbul'da yaşanan son deprem, sadece fiziksel etkilerle değil, psikolojik travmalarla da gündeme geldi. Deprem sonrası birçok kişi, “hayalet deprem” algısı gibi ruhsal sorunlar yaşarken, nöroteknoloji alanındaki yenilikçi yöntemler, bu psikolojik etkilerle başa çıkmada umut veriyor.

MUHABİR: Sevda Yalçın

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer almasının verdiği endişeyi bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Fiziksel etkilerin yanı sıra, deprem sonrası yaşanan psikolojik sorunlar da büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle "hayalet deprem" algısı, anksiyete ve panik atak gibi ruhsal sarsıntılar, depremzedelerin günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Ancak, nöroteknoloji alanındaki gelişmeler, bu zorlu süreci atlatmaya yönelik umut verici çözümler sunuyor.

Hayalet Deprem Algısı ve Beynin Alarm Durumu

Deprem sonrası yaşanan "hayalet deprem" algısı, aslında beyindeki bir alarm durumunun yansıması olarak açıklanıyor. Dr. Günet Eroğlu, bu durumu şöyle tanımlıyor: "Deprem anında, beynimizin hayatta kalma mekanizması devreye girer. Sarsıntı geçtikten sonra bile, beyin potansiyel bir tehlike arayışıyla çevreyi tarar. Dengeyi kontrol eden beyindeki aşırı aktivite, gerçekte olmayan sallanma hissi yaratır."

Nörogeribildirim: Deprem Sonrası Kaygıyı Yönetmek İçin Yeni Bir Yöntem

Nöroteknoloji alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildi. Nörogeribildirim (NGB), bireyin beyin dalgalarını izleyerek, bu aktiviteyi bilinçli bir şekilde düzenlemeyi öğrenmesine olanak tanır. Dr. Eroğlu, NGB’nin deprem sonrası yaşanan stres, kaygı ve "hayalet deprem" hissinin yönetilmesinde etkili olduğunu vurguluyor. "NGB, beynin sakinleşmesini destekleyen frekansları güçlendirir, otonom sinir sistemini dengelemeye yardımcı olur ve yanıltıcı sallanma hissini azaltır."

Deprem Psikolojisi: Travmanın Etkileri ve Bilimsel Çözümler

Depremin fiziksel zararlarının yanı sıra, ruhsal etkileri de uzun süre devam edebilir. Deprem sonrası yaşanan anksiyete, stres ve travmalar, bireylerin psikolojik sağlığını tehdit eder. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi bilimsel temelli yaklaşımlar, bu psikolojik sorunlarla başa çıkmanın güçlü araçları olarak öne çıkıyor. Dr. Eroğlu, "Bireylerin psikolojik sağlamlıklarını artırmak ve travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için bu yenilikçi yöntemlerin önemi büyük," diyor.

Deprem Sonrası Psikolojik Hazırlık: Nöroteknoloji ve Yenilikçi Yöntemler

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, deprem sonrası psikolojik hazırlık konusunda adımlar atmak zorunda. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi gelişmiş teknolojiler, bireylerin psikolojik iyileşme süreçlerini hızlandırabilir ve travmanın etkilerini minimize edebilir. Bu tür bilimsel temelli yaklaşımlar, gelecekte deprem psikolojisi için önemli bir araç olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *