Çocukluğumuzda TRT’de izlediğimiz “Kavanozdaki Adam” filmi vardı. Beyin nakli gerçekleştirilen bir adam, nakil sonrası doğal olarak çok büyük kimlik bunalımı yaşıyordu. Uyumsuzluğu eşini, dostunu, çevresini velhasıl her şeyi kapsıyordu. O filmde beyin nakli yapılan adam “Bir başkasının beyniyle nasıl yaşarım!” diyordu. Beyin, nakil işlemini kabul etmişti ama kimlik bunalımı ağır bir sınavı olmuştu. Biz günümüzde bir başkasının beyniyle yaşayan adamı da bulduk. Günümüzün “Kavanozdaki Adam” filminin başrol oyuncusu da Kemal Kılıçdaroğlu çıktı. Büyük kimlik bunalımı yaşıyor. Gününün 24 saatini “PKK’lıları, FETÖ’cüleri nasıl özgürlüğe kavuştururum” düşüncesiyle geçirirken, FOX TV’ye çıkıp “Bahçeli’den çok daha iyi ülkücüyüm, çok daha iyi milliyetçiyim” demesi bu beyin naklindeki kimlik bunalımının ağır travma halinde ilerlediğini gösteriyor. Bunun kimlik bunalımı da yakalanıp Türkiye’ye getirildiğinde sorgusunda yaşadığı korkudan “Ben gençliğimde Ülkü Ocakları üyesiydim” diyen teröristbaşı Öcalan gibidir.
Kılıçdaroğlu’na bir Ülkücünün beyninin en küçük parçasını nakil etselerdi bile böyle acınacak halde her nefesini HD(P)KK ile alıp vermezdi.
Kemal Kılıçdaroğlu’na kimin beynini nakil ettilerse o kişiyi tanımakla birlikte, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Devrimci-Dersimli Kemal’den nasıl “Çok iyi Ülkücü, Çok iyi milliyetçi” kimlik bunalımına düştüğünü belki daha iyi anlarız.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun kafasının içindeki kimin beyni?
“Biz Kuvayi Milliye'yiz” diyor ama terörle mücadele operasyonlarına karşı çıkarak YPG-PYD safında yer alıyor. Türk askeri Tunceli dağlarına Atatürk’ün “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” sözünü yazıyor, bu çıkıyor “Atatürk’ün başka sözü yazılabilirdi” diyor. Sözde Kürdistan için adım atan Barzani’ye “Bağımsızlık referandumu hakkı” diyor. PKK’nın kapatılan gazetesine, televizyonuna sahip çıkıyor, HDP’nin teröre yardım ve yataklıktan dolayı kayyum atanan belediyeleri için feryat ediyor. HDP ile PKK’lılara adalet arayan yürüyüş yapıyor. Daha neler yapıyor neler…
Ama nasıl bir kimlik bunalımı yaşıyorsa “Bahçeli’den çok daha iyi ülkücüyüm, çok daha iyi milliyetçiyim” diyebiliyor.
Bir de hangi hafıza problemi yaşayan danışmanı öğrettiyse her çıktığı kürsüde, televizyonda "Süleyman Şah türbesini neden kaçırdınız, bayrağı neden indirdiniz?" diye soru soruyor. Türk bayrağını, Atatürk büstünü yakanlarla yoldaşlık yapan Kılıçdaroğlu nasıl bir kimlik ve hafıza problemi yaşıyorsa, Süleyman Şah Türbesini kaçırmayı organize eden kişinin kendi masasında oturan ve “%99 aynı şeyleri düşünüyoruz” dediği Ahmet Davutoğlu olduğunu bir türlü hatırlamıyor. Bu nasıl bir kimlik bunalımı, nasıl bir zavallılık haliyse sanki Süleyman Şah Türbesini kaçıran MHP Lideri Devlet Bahçeli gibi ona sorup duruyor.
Kimin beynini naklettilerse o yüzden kimlik ve hafıza bunalımı yaşayan Kemal Kılıçdaroğlu hatırlamasa da ortağı HDP’nin renkli siması Sırrı Süreyya Önder’in "Süleyman Şah Türbesi'nin taşınmasını Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu ile beraber ben organize ettim. Davutoğlu, PYD'ye teşekkür etti" sözünü hatırlatıyoruz. Meral Akşener bu açıklamayı not alsın da 6’lı masa toplandığında bu notu Kemal Kılıçdaroğlu’nun önüne koysun ve Kılıçdaroğlu da bir kez olsun ortağı Ahmet Davutoğlu’na "Süleyman Şah türbesini neden kaçırdınız, bayrağı neden indirdiniz?" diye sorsun… Yahu bu adama beyin nakli yaptırıyorsunuz da yanında bir tane siyasi yaşam koçluğu yapacak kimse bulamıyor musunuz? Yoksa her konuda onun rezil olmasıyla neşenizi mi buluyorsunuz?
Beyni kavanozda CHP Genel Merkezi’nde oturan Kemal Kılıçdaroğlu’na birisi PKK’lılarla- Ülkücülerin tamamen farklı bir kimlik olduğunu öğretsin. Terörist Demirtaş ile Türkiye’yi inşa edeceğini söyleyip, Ülkücülere el sallamasın.
Kemal Kılıçdaroğlu “Kavanozdaki Adam” filmiyle ilgili şöyle bir yorum okumuştum: Önce hastaneye kapatılır; oradan kaçınca hapishanenin kıyısından döner; oradan “kurtuluşu” akıl hastanesinde olur. Mehmet arka arkaya kapatılır; hasta olur, zanlı olur, akıl hastası olur. Ama Semih olmaz. Ne denli Mehmet olduğu ise elbette tartışılır.
Devrimci Kemal-Ülkücü Kemal halin hal değil…