Güven duygusuyla ilgili iki anlamlı söz var: Biri, “Güven, her şeyin üstesinden gelir.” diğeri ise “Hiçbir şey güvenden daha önemli değildir.”
Peki, bu sözleri neden hatırlattım?
“Terörsüz Türkiye” hedefine doğru yaşadığımız süreci “güven” çerçevesinde değerlendirmek için. MHP Lideri Devlet Bahçeli, yaklaşık beş ay önce Türkiye’nin en hassas konusu olan terör meselesinde muhataplarına öyle çağrılarda bulundu ki, o günden bugüne değin Türkiye’nin ana meselesini bu çağrılar oluşturmaktadır.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, DEM Partiye yönelik “Teröre cephe alın, Türkiye partisi olun” ve teröristbaşı Öcalan’a yönelik “Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykır” çağrılarının ardından kurduğu diyaloglar ve geliştirdiği ilişkiler, Türkiye’de sağduyu sahibi her kesim tarafından “Devlet Bahçeli bir şey yapıyorsa, bir bildiği vardır”, “Devlet Bahçeli’nin işin içinde olduğu bir yerde vatana, millete bir yanlış olmaz” şeklindeki güven duygusuyla karşılık bulmuştur.
Sağduyu sahipleri sürece bu çerçeveden bakarken, siyaset simsarları ise “Bize nasıl bir siyasi rant kazandırır?” düşüncesiyle ele alıyorlar. İşte bu simsarlar; yalanı, iftirayı, fesadı, çarpıtmayı, gizlemeyi, gölgelemeyi kendilerine silah edinenlerdir. Bu yöntemlerle, yapılan çağrıları kendi çıkar hesaplarına malzeme yapmaya çalışsalar da milletin feraseti ve gerçekleri gören vicdanı, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin liderliğine ve kişiliğine duyulan güven duygusuyla bu kirli oyunlara prim vermemiştir.
Normalde baktığınızda Türk milliyetçileri ve vatanseverler için mayınlı bölge olarak nitelendirilebilecek bir alana, MHP Lideri Devlet Bahçeli, kendisine duyulan büyük güven sayesinde özgüvenle giriş yapmış ve bu minvalde son derece kararlı bir duruş sergilemiştir.
Gelinen son noktada, terör örgütü PKK'nın kurucusu olan Öcalan, beklenen çağrıyı istenildiği gibi pazarlıksız yapmıştır. Heyet içinde bulunan Sırrı Süreyya Önder’de bu pazarlıksız silah bırakma ve terör örgütünü fes etme çağrısını "Hayır ve asla! Bu işin hiçbir şartı yok. Ön şart ya da sonrasında bir şart yok. Bunu bütün şerefimle söylüyorum." diyerek deklare etmiştir.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Terörsüz Türkiye” hedefiyle başlattığı çağrılardan itibaren tüm konuşmaları çok dikkatli bir şekilde incelendiğinde; Türk-Kürt kardeşliğine dair derin bir samimiyet ve sosyolojik güçlendirme, Türk milletinin canını yakan terör örgütüne karşı “Son terörist ortadan kalkıncaya kadar” kararlılığındaki bir mücadele ruhu, emperyalist güçlerin Ortadoğu bölgesindeki planlarını tek tek idrak eden derin bir analiz kabiliyeti, iç cephenin güçlü tutulmasının Türkiye’yi koruyacak en büyük zırh olduğunun tarihsel ispatı ve daha birçok toplumsal/sosyal gerçeği barındırmaktadır.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin dostu ve düşmanı nazarında güven duyulan kişiliği, Türkiye’nin temel meseleleri hakkında ortaya koyduğu çözüm önerilerini de değerli kılmakta ve pür dikkat takip edilir hale getirmektedir. Geçmişte Türkiye’nin birçok kanayan yarasında olduğu gibi, biliyorsunuz “Başörtüsü yasağında da” çağrıları ve kararlı duruşuyla da bu meseleyi de Türkiye gündeminden çıkarmıştı. Türkiye’nin en büyük meselesi olan terör konusunda da çağrılarıyla ve kararlı duruşuyla “Terörsüz Türkiye” yolunu açmıştır. Bu meselenin de Türkiye’nin gündeminden çıkması için şafak sökmüştür. “Güven” duygusu etrafında birleşen Türkiye emin olun kazanan olacaktır.