Yıldıray Çiçek / TÜRKGÜN
Aylar önce “CHP’nin misyonu milli politika düşmanlığıdır!” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. CHP bu misyonundan zerre sapmadan bu ihanet yolunda yürümeye devam ediyor. Hangi milli politika varsa karşısında yer alan CHP, İsveç ve Finlandiya konusunda Türkiye’ye yakışır bir duruş sergileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısında yani Türkiye’nin karşısında bir pozisyon aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ülkelerin terör örgütü PKK’ya desteğinden dolayı “Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin başında olduğu sürece, teröre destek veren ülkelerin kesinlikle NATO’ya girmesine biz ‘Evet’ diyemeyiz.” duruşunu sergileyip, mücadelesini verirken, CHP’nin özellikle dış politikasını belirleyen, Kemal Kılıçdaroğlu’nun asıl beyni Ünal Çeviköz ise yine kendine yakışan şu açıklamayı yaptı:
“Bu konuyu Finlandiya’nın NATO üyeliğine engel olarak gündeme getirmek, Erdoğan için dış politikada açık bir taktik hata. NATO ortaklarımızdan güçlü tepkiler almasına şaşmamalı.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, babasının tarla konusunu sanki NATO’ya taşımış, onun kavgasını veriyor. Şu kurulan cümledeki emperyalizm sosuna bakar mısınız?
İsveç ve Finlandiya PKK’ya destek oluyorsa, bu durum dolayısıyla CHP’ye katkı ve destek sağlamış olmuyor mu? Türkiye’de, Irak’ta, Suriye’de CHP’nin korumaya çalıştığı PKK’ya bu ülkeler silah yardımı yapıyorsa, Ünal Çeviköz bunları kınayacak değil elbette. Onun yapması gereken bu ülkelere destek, Türkiye’ye köstek olmaktı. Ünal Çeviköz kendine ve CHP’ye yakışanı yapmıştır.
Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP kadrosundan bir tepki gördü mü? Bir disiplin soruşturmasına maruz kaldı mı? Elbette hayır. Zaten CHP’nin böyle bir refleksi olsaydı Ünal Çeviköz Karabağ zaferine “Maalesef gelen haberlerde, Türkiye’den Azerbaycan’a silah yardımı yapıldığı ve söylentilere göre cihatçı grupların da Azerbaycan’a gönderildiği ifade ediliyor” çamurunu attığında ya da diğer ihanet söylemlerinde bulunurdu. Bulunmadı. Çünkü Ünal Çeviköz bozulan CHP genetiğine en uygun isimdir. Bir de bu adam Azerbaycan Büyükelçiliği yaptı. Türk devleti adına ne kadar acı durum değil mi? Azerbaycan Büyükelçiliği yapmış adam Karabağ’ın işgalden kurtulmasını “Türkiye yardımcı oldu” diye dünyaya ispiyonluyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu adamla ilgili “İlham Bey’le konuşurken o bile “Ben bu adamı bir daha bu kapıdan içeri sokmam” dedi. Çünkü Azerbaycan’a da ihanet etti. Sen önce bir defa büyükelçilik yaptığın ülkenin siyasetine saygılı olmayı öğren” açıklamasında bulunmuştu. Türklüğün sönmeyen güneşi Atatürk’ün mirası partide milletvekilisin, başdanışmansın ve büyükelçilik yaptığın Azerbaycan’a Cumhurbaşkanı Aliyev tarafından sokulmuyorsun.
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ne ki, onun akıl hocası Ünal Çeviköz’den milli olmasını bekliyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Azerbaycan’a gidip orada bölgeye yönelik Türk Dünyası vizyonu çizdiği gün, Kemal Kılıçdaroğlu da Van’da binlerce kişinin azmettirici katili Selahattin Demirtaş’ı serbest bırakmak için CHP’lileri ve kuyruklarını peşine takmaya davet ediyordu. Çapları da, vizyonları da bu işte…
PKK’ya sahip çıktığı için İsveç ve Finlandiya CHP’lilere çok şirin görünmüyorsa ben de ne olayım!
Bunlar yarın Marsilya’da terör örgütü PKK’ya kamp açan Fransa’ya da sahip çıkacaktır. Büyük ihtimal o görevi de Kemal Kılıçdaroğlu’nun beyninin diğer yarısı Sezgin Tanrıkulu yapacaktır.
Açıklaması da “Marsilya’da sağlıklı yaşam kampları açan Fransa’yı kutluyorum. O kampta “Festival/Kültürel etkinlik” yapan insanlara Türkiye’nin tepkisini de kınıyorum” şeklinde olacaktır.
CHP’ye artık yakışan budur.