YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
ABD başta olmak üzere Batı’nın ileri karakolu olarak gördüğü ve kullandığı işgalci İsrail’in, sadece Filistin için değil bölgedeki tüm ülkeler için bela olacağını aklı başında olan herkes anlamaktadır. İsrail’in, Gazze üzerinde sürdürdüğü vahşetleri sadece İsrail meselesi görmek yanlış bir bakış açısı olur. ABD ve Batı’nın tamamı İsrail ile tek vücut durumundadır. Bunların korkusundan sinen, susan dünyanın genelindeki birçok devlet de bizzat vahşetin bu haliyle yardımcı organı durumundadır. İslam dünyasının ölen dindaşlarına, soydaşlarına duyarsızlığı ise vicdanını kaybetmiş Batı’nın alçak duruşundan daha vahim bir haldedir. Sen, Müslüman olarak kendinden olana sahip çıkmıyorsan sana Hristiyan/Yahudi koalisyonu elbette her kötülüğü misliyle yapacaktır.
İsrail’in dini ve milli hedefleri ile ABD başta olmak üzere tüm Batı’nın Ortadoğu Bölgesindeki hedefleri, uyum içinde olduğu için yıllardır sistemli bir şekilde adeta örümcek ağı gibi Büyük İsrail projesi bölgeye örülmeye çalışılmaktadır. Sözde Kürdistan kurma maskesi de bu planın bir parçasıdır.
Bebek katili, ruh hastası Netanyahu’nun 2014 yılında “Geniş bir ittifakın parçası olarak bağımsız bir Kürdistan devletinin kurulması” gerektiğini söylemesi ve birçok İsrailli yetkilinin Türkiye’nin sözde Kürdistan’ı işgal altında tuttuğunu ifade etmesi de boşuna değildir.
İsrail, vaat edilmiş topraklar inancının önünde engel hissettiği herkesi öldürülmesi gereken düşman olarak görmektedir. O yüzden Gazze’deki her canlıyı öldürmeyi milli ve dini görev olarak kabul ediyorlar. Zaten İsrail’den etkili-yetkili birçok kişi açıkça bunu ifade etmektedir. Siyonist İsrail’in Arz-ı Mev’ud’a dayanan kanlı stratejileri içinde Türkiye’nin Güneydoğusu da vaat edilmiş topraklar içine girmektedir. Sınırları Nil’den Fırat’a kadar çizilen Büyük İsrail hedefi içinde Türkiye’nin topraklarının da olduğunu zaten alenen söylüyorlar.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, “Vadedilmiş toprakların hedefinde Türk vatanı da vardır. Bu kapsamda Filistin’in güvenliği Türkiye’nin güvenliğidir. Biz güvenlik haklarımızdan, din kardeşlerimizin inanç ve insan haklarından taviz veremeyiz, vermeyeceğiz.” derken bu tehlikeye işaret etmektedir.
ABD; Türkiye, Irak, İran ve Suriye üzerinde PKK/YPG’nin terör eylemlerini organize ederken ve diğer taraftan da İsrail’i yavrusu gibi korurken bu tehlikeyi anlamamak için ahmak olmak gerekir.
ABD ve İsrail’in bu manada Türkiye üzerinde bir hedefi olmadığını söyleyecek olan var mı?
Türk devleti zaten bunun farkında olduğu için sürekli Irak ve Suriye üzerinde tezkere güncellemesi yaparak terör örgütlerini bulundukları yerde vurmaktadır.
Terör örgütü PKK’nın Kandil yöneticisi Duran Kalkan’ın, “Recep Tayyip Erdoğan nasıl ki Şam'a giden DAİŞ'i 15 Eylül 2014'te Kobanê'ye saldırması için yönlendirdiyse, şimdi de Hamas'ı İsrail'e saldırttı” demesi bu kanlı ittifakın delili değil midir?
Önceliğimiz İsrail’in elinden Gazze’deki mazlumları kurtarmak, sonra da İsrail’in yayılmacı/işgalci hedeflerini durdurmak olmalıdır.
Batı’nın kanlı sırtlanı İsrail, Gazze’yi işgal etmeden durdurulmazsa yarın Filistin’in tamamı işgal ederek ve daha sonra gözü dönmüşlüğünü çevredeki ülkelere çevirecektir. İsrail’in artık hesap vermesi gereken bir sürece girdiğini bölgedeki ülkelerin ona hissettirmesi gerekiyor.