Türkgün Başyazı Vicdanı, beyni, gözü kör ABD?

Vicdanı, beyni, gözü kör ABD?

MUHABİR: Çiğdem Özkan

YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70'i kadın ve çocuklardan oluşmasına rağmen şeytan peydahlaması ABD’nin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, Gazze'de öldürülen siviller için "İsrail'in sivilleri kasten öldürdüğüne dair kanıt görmedik" demiş… Yüzsüzlük, ABD’nin yaşam şeklidir. İsrail, sivil yerleşim yerlerine bomba yağdırıyor. Bu saldırılarla çoğunluğu çocuk olmak üzere 17 bin insan öldürülmüş ama söz konusu insanlık olunca körleşen ABD, kanıt göremiyormuş! Vicdanı kör, ahlakı kör, beyni kör olunca böyle ahmakça açıklamalar yapabiliyorlar.

Her şeyi geçtik yaralıların tedavi edildiği hastaneleri bile “Bir an önce boşaltın” duyurusuyla bombalayan İsrail’in, dünyanın gözü önünde gerçekleştirdiği sivil vahşetine rağmen böyle savunabilmek emperyalizm yüzsüzlüğüdür.

Kaldı ki, aynı günlerde diğer şeytan peydahlaması İsrail Ordu Sözcüsü Jonathan Conricus bile "Gazze'de öldürülen Filistinli sivillerin öldürülme oranı son derece yüksek. Hatta muazzam ve belki de dünyada eşi benzeri olmayan bir oran." şeklinde yaptıkları sivil vahşetini övünerek, gururla anlatıyordu.

Siviller üzerinde vahşet gerçekleştiren İsrail bunu “Eşi benzeri olmayan ve muazzam bir oran” şeklinde savunurken, ona silah veren, sırtını sıvazlayan ABD, kanıt göremediğini söylüyor. Tam da kör satıcının, kör alıcısı olur hali…

Irak’ı “Kimyasal silah bulunduruyor” diye işgal eden, bu işgalde 2 milyon insanı öldüren daha sonrada “Irak'ta kimyasal silah bulamadık” itirafında bulunmak zorunda kalan ABD’nin emperyalizm alçaklığı bu şekilde iken, Gazze’de şu ana kadar öldürülen 17 bin insanın onların nazarında bir önemi olmaması gayet normaldir.

Onlar öyle bir karaktersiz haldeler ki, katil öldürdüğü dünyanın gözü önünde övünerek sahiplenirken, vahşetteki kendi suçunu çok iyi bilen ABD ‘görmedim, duymadım, bilmiyorum’ rolünü oynuyor. Bir gün gelirde tarih o günleri gösterirse şayet, İsrail’in savaş suçlusu olarak yargılanması yanında ABD’nin de yargılanması tarihi, hukuki ve vicdani sorumluluğun gereği olacaktır. Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de ölen her masumun ana sorumlusu nasıl ABD ise, Gazze’de ölen her masumun baş sorumlusu da İsrail’in vahşetlerine gözü kapalı destek veren ABD’dir.

ABD insanlığa karşı kokuşmuş, iğrenç bir vaziyettedir. Bir avuç Siyonist’in esiri olan ABD dünyaya ölüm pompalarken bile karaktersizliğinden ödün vermemektedir.

İsrail vahşetlerine, ABD ise bu vahşetlerde İsrail’e verdiği desteği ile dünyayı bu katliama alıştırdığını düşünerek Gazze’de tam sonuç alabilmek için katliamlardan asla vazgeçmeyecek gibi gözükmektedir. Zaten Gazze’de işgal edilirse geriye İsrail için sıkıntı çıkaracak bölge kalmıyor. Şu an işgal edilmiş Filistin’in tek mücadele eden bölgesi Gazze’dir.  Bu yüzden İsrail ana karnındaki, kundaktaki bebeği de, oyun çağındaki çocuğu da gözünü kırmadan “Yarınlarda başıma bela olmasın” diye öldürmektedir. Gerçek bu iken, karaktersiz ABD kanıt göremediğini söyleyebiliyor. Oysa artık iletişim çağı her gelişmeyi anlık dünyaya duyurabiliyor. Gazze’de nasıl sivil vahşeti gerçekleştirildiğini sosyal medyadan anlık görüyoruz. Sosyal medyada İsrail’in sivil katliamı yaptığına dair on binlerce kanıt var. Tüm bu kanıtlar aynı zamanda ABD’nin her emperyalist gibi nasıl bir karaktersiz olduğunun da ispatıdır. Dünyadaki tüm vicdan sahipleri ayaktadır. Bir gün elbet ABD-İsrail insanlık önünde hesap verecektir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Sağlık Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

İstanbul'da yaşanan son deprem, sadece fiziksel etkilerle değil, psikolojik travmalarla da gündeme geldi. Deprem sonrası birçok kişi, “hayalet deprem” algısı gibi ruhsal sorunlar yaşarken, nöroteknoloji alanındaki yenilikçi yöntemler, bu psikolojik etkilerle başa çıkmada umut veriyor.

MUHABİR: Sevda Yalçın

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer almasının verdiği endişeyi bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Fiziksel etkilerin yanı sıra, deprem sonrası yaşanan psikolojik sorunlar da büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle "hayalet deprem" algısı, anksiyete ve panik atak gibi ruhsal sarsıntılar, depremzedelerin günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Ancak, nöroteknoloji alanındaki gelişmeler, bu zorlu süreci atlatmaya yönelik umut verici çözümler sunuyor.

Hayalet Deprem Algısı ve Beynin Alarm Durumu

Deprem sonrası yaşanan "hayalet deprem" algısı, aslında beyindeki bir alarm durumunun yansıması olarak açıklanıyor. Dr. Günet Eroğlu, bu durumu şöyle tanımlıyor: "Deprem anında, beynimizin hayatta kalma mekanizması devreye girer. Sarsıntı geçtikten sonra bile, beyin potansiyel bir tehlike arayışıyla çevreyi tarar. Dengeyi kontrol eden beyindeki aşırı aktivite, gerçekte olmayan sallanma hissi yaratır."

Nörogeribildirim: Deprem Sonrası Kaygıyı Yönetmek İçin Yeni Bir Yöntem

Nöroteknoloji alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildi. Nörogeribildirim (NGB), bireyin beyin dalgalarını izleyerek, bu aktiviteyi bilinçli bir şekilde düzenlemeyi öğrenmesine olanak tanır. Dr. Eroğlu, NGB’nin deprem sonrası yaşanan stres, kaygı ve "hayalet deprem" hissinin yönetilmesinde etkili olduğunu vurguluyor. "NGB, beynin sakinleşmesini destekleyen frekansları güçlendirir, otonom sinir sistemini dengelemeye yardımcı olur ve yanıltıcı sallanma hissini azaltır."

Deprem Psikolojisi: Travmanın Etkileri ve Bilimsel Çözümler

Depremin fiziksel zararlarının yanı sıra, ruhsal etkileri de uzun süre devam edebilir. Deprem sonrası yaşanan anksiyete, stres ve travmalar, bireylerin psikolojik sağlığını tehdit eder. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi bilimsel temelli yaklaşımlar, bu psikolojik sorunlarla başa çıkmanın güçlü araçları olarak öne çıkıyor. Dr. Eroğlu, "Bireylerin psikolojik sağlamlıklarını artırmak ve travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için bu yenilikçi yöntemlerin önemi büyük," diyor.

Deprem Sonrası Psikolojik Hazırlık: Nöroteknoloji ve Yenilikçi Yöntemler

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, deprem sonrası psikolojik hazırlık konusunda adımlar atmak zorunda. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi gelişmiş teknolojiler, bireylerin psikolojik iyileşme süreçlerini hızlandırabilir ve travmanın etkilerini minimize edebilir. Bu tür bilimsel temelli yaklaşımlar, gelecekte deprem psikolojisi için önemli bir araç olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *