Yıldıray Çiçek / TÜRKGÜN
Besin kaynağı işgal, katliam, bombalama, asimile etme, devletleri birbirine kırdırma olan ABD, bu huyunu “Huylu huyundan vazgeçmez” misali bir türlü terk etmiyor. Bu huyu milyonlarca insanın ölümüne sebebiyet verdi ama yine “Özgürlük, demokrasi” masalları anlatarak huyunu yaşatmayı sürdürüyor.
Biliyorsunuz ABD bu huyunu yaşatmak için dünyanın birçok yerinde de terör örgütleri yaratıyor, bunların yaşamlarını sürdürmesi için besliyor ve hedef ülkeler üzerine yönlendiriyor.
Terör örgütü PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG de bunlardan biridir. Barzani üzerinden Irak’ın kuzeyini kontrol ettiğini düşünen ABD, Suriye’de de YPG üzerinden kontrol sağlamaya çalışıyor.
Koskoca ABD, huyunu yaşatabilmek ve hedeflerine ulaşabilmek için çapulcu terör örgütünü en üst düzeyde muhatap alıyor.
ABD ne yaparsa yapsın Türkiye terör örgütü YPG’ye karşı mücadelesini sürdürüyor. Afrin’de elinde ABD silahı olan 4600 YPG’li teröristi etkisiz hâle getiren Türkiye’nin bu mücadelesi de bitmeyecek gibi…
MİT ve TSK iş birliğiyle geçtiğimiz günlerde ABD’nin maşası olan YPG’nin başındaki Mazlum Kobani’nin yardımcılarından birisi, yanındaki 2 teröristle birlikte öldürüldü.
ABD resmi hesabından “Bu 3 savaşçısının ailelerine, Kuzeydoğu Suriye’deki insanlara ve SDG ortaklarımıza başsağlığı diliyoruz.” Şeklinde taziye mesajı yayınladı.
ABD, terör örgütü YPG ile mücadele eden Türkiye’ye “Stratejik ortağım ve müttefikim” demeyi sürdürürken, YPG’ye de görüldüğü gibi “Ortağımız” diyor ve teröristlerine açıkça sahip çıkıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu manzaraya değerlendirmesi “Amerika’nın terör örgütüyle (PKK-YPG) iş tutması kendi kazdığı çukura düşmesi sonucunu doğuracaktır.” şeklinde olmuştur.
ABD’nin terör örgütünü beslerken, Rakka, Haseke başta olmak üzere Suriye’nin birçok büyük ili terör örgütü YPG’nin elinde iken İran, Rusya ve Suriye’nin Türkiye’nin terörle mücadele operasyonuna ayak sürmesi anlaşılır gibi değildir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tahran zirvesinden dönüşünden sonra yaptığı “Sınırdan 30 kilometre güneye kadar, buralardaki terör örgütleriyle mücadelemizde Rusya’nın da İran’ın da bizim yanımızda olmasını istiyoruz. Burada bize gerekli desteği vermelidirler. Bunu burada gerek Sayın Putin’e gerek Sayın Reisi’ye de tekrar ifade ettik. Her ikisi de zaten yaptıkları açıklamalarda bu konulara vurgu yaptılar. Öyle zannediyorum ki PKK/ YPG/PYD konularında ayrı düşünmüyoruz. Ama bundan sonra da yine bunu işlemeye devam etmemiz lazım.” şeklindeki değerlendirmeler muhataplarına “Düşünce sürecini hızlandırın” demektir.
Öldürülen YPG’li teröristlerin taziyelerini bile ABD’nin kabul ettiği bir atmosferde, İran ve Rusya’nın terör örgütü YPG’ye yönelik operasyon üzerinde tekrar tekrar düşünmesinin bir mantığı yoktur. Bu açıdan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İran ve Rusya’ya verdiği mesaj çok açık ve nettir. Bölgenin namusu ABD’den korunmalıdır.
ABD’nin YPG’li teröristlere taziye mesajı yayınladığını görünce Cumhurbaşkanlığı adaylığına hazırlanan Kemal Kılıçdaroğlu’nun önce “Büyük Ortadoğu Projesini hayata geçireceğiz” sözü daha sonra da onun “YPG’yi terör örgütü olarak görmüyoruz. Vatanını koruyan oluşum olarak görüyoruz.” Ve “Türkiye’nin beka problemi yok. YPG bize saldırmaz” sözleri aklıma geldi. ABD’nin taziye mesajlarına 6’lı masadan tepki gösteren bir parti oldu mu?
Olmadığı gibi CHP ve HDP’ye yakın 202 yazar, sanatçı ve akademisyen Suriye’ye operasyona karşı çıkan bildiri yayınlamışlar… Bunların çoğu solcu, komünist, devrimci şimdi emperyalist ABD’nin “ortağı” olan PKK/YPG’yi korumaya çalışıyorlar. Dünün Rusçuları bugün Amerikancı oldu. Kadere bak…