Türkgün Beslenme ve Diyet Narın faydaları neler?

Narın faydaları neler?

Nar kabukları, vücuda pek çok fayda sağlayan değerli bileşenler içeriyor ve bu nedenle israf edilmemelidir. Özellikle meme kanseri gibi hastalıkları önleyici etkisi olan nar kabukları, kaynatılarak sağlık için kullanılabilecek doğal bir şifa kaynağıdır.

MUHABİR: Burhan Tural

Hiçbir nimet boşuna yaratılmadığı gibi nar da rastlantısal bir şekilde var edilmemiştir. Hem meyvesiyle hem de kabuğuyla her türlü sağlık sorununa çözüm sunan narın, insan sağlığına sayısız yararı bulunmaktadır. Saç bakımından cilt bakımına, cilt bakımından sağlıklı beslenmeye kadar her alanda faydasını gördüğümüz nar, kışın en sevilen tatlarından biri olup en popüler meyvelerin başında yer almaktadır.

Kabuğu ve kendisi ayrı ayrı her derde deva olan nar, kutsal kitabımız olan Kuran-ı Kerim’de de adı geçen en şifa dolu gıdalardan biridir. Kuran-ı Kerim’de yer alan meyvelerden biri olarak öne çıkan narın faydalarını sizler için araştırdık.

Nar Kabuklarının Faydaları Nedir? 

Hem lezzetli bir tat sunan hem de vücut sağlığına son derece faydalı olduğu bilinen nar ile ilgili Prof. İbrahim Saraçoğlu, özellikle nar kabuklarını kaynatıp suyunu içmenin vücuda büyük yarar sağladığını ifade etmektedir. Toplumumuzda genellikle birçok kişinin faydasını fark etmeden çöpe attığı nar kabukları, içerdiği değerli bileşenler nedeniyle oldukça değerli bir kaynaktır. Hatta Çin’de yakın zamanda yapılan araştırmalarda, nar kabuğunun suyundan daha fazla miktarda değerli bileşen içerdiği belirlenmiştir. Ayrıca nar kabuğunda bulunan ellagik asit maddesi, özellikle meme kanseri olmak üzere pek çok kanser türünü önlerken, aynı zamanda iyileştirici etkiler de sağlıyor. Bu sebeple nar kabukları kesinlikle israf edilmemeli, mutlaka bir şekilde değerlendirilmeli ve kullanılmalıdır. Peki, nar kabuklarından neler yapılabilir?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Sağlık Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

İstanbul'da yaşanan son deprem, sadece fiziksel etkilerle değil, psikolojik travmalarla da gündeme geldi. Deprem sonrası birçok kişi, “hayalet deprem” algısı gibi ruhsal sorunlar yaşarken, nöroteknoloji alanındaki yenilikçi yöntemler, bu psikolojik etkilerle başa çıkmada umut veriyor.

MUHABİR: Sevda Yalçın

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer almasının verdiği endişeyi bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Fiziksel etkilerin yanı sıra, deprem sonrası yaşanan psikolojik sorunlar da büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle "hayalet deprem" algısı, anksiyete ve panik atak gibi ruhsal sarsıntılar, depremzedelerin günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Ancak, nöroteknoloji alanındaki gelişmeler, bu zorlu süreci atlatmaya yönelik umut verici çözümler sunuyor.

Hayalet Deprem Algısı ve Beynin Alarm Durumu

Deprem sonrası yaşanan "hayalet deprem" algısı, aslında beyindeki bir alarm durumunun yansıması olarak açıklanıyor. Dr. Günet Eroğlu, bu durumu şöyle tanımlıyor: "Deprem anında, beynimizin hayatta kalma mekanizması devreye girer. Sarsıntı geçtikten sonra bile, beyin potansiyel bir tehlike arayışıyla çevreyi tarar. Dengeyi kontrol eden beyindeki aşırı aktivite, gerçekte olmayan sallanma hissi yaratır."

Nörogeribildirim: Deprem Sonrası Kaygıyı Yönetmek İçin Yeni Bir Yöntem

Nöroteknoloji alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildi. Nörogeribildirim (NGB), bireyin beyin dalgalarını izleyerek, bu aktiviteyi bilinçli bir şekilde düzenlemeyi öğrenmesine olanak tanır. Dr. Eroğlu, NGB’nin deprem sonrası yaşanan stres, kaygı ve "hayalet deprem" hissinin yönetilmesinde etkili olduğunu vurguluyor. "NGB, beynin sakinleşmesini destekleyen frekansları güçlendirir, otonom sinir sistemini dengelemeye yardımcı olur ve yanıltıcı sallanma hissini azaltır."

Deprem Psikolojisi: Travmanın Etkileri ve Bilimsel Çözümler

Depremin fiziksel zararlarının yanı sıra, ruhsal etkileri de uzun süre devam edebilir. Deprem sonrası yaşanan anksiyete, stres ve travmalar, bireylerin psikolojik sağlığını tehdit eder. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi bilimsel temelli yaklaşımlar, bu psikolojik sorunlarla başa çıkmanın güçlü araçları olarak öne çıkıyor. Dr. Eroğlu, "Bireylerin psikolojik sağlamlıklarını artırmak ve travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için bu yenilikçi yöntemlerin önemi büyük," diyor.

Deprem Sonrası Psikolojik Hazırlık: Nöroteknoloji ve Yenilikçi Yöntemler

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, deprem sonrası psikolojik hazırlık konusunda adımlar atmak zorunda. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi gelişmiş teknolojiler, bireylerin psikolojik iyileşme süreçlerini hızlandırabilir ve travmanın etkilerini minimize edebilir. Bu tür bilimsel temelli yaklaşımlar, gelecekte deprem psikolojisi için önemli bir araç olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *