Türkgün Bilim Teknoloji Hürjet'te güzel haber

Hürjet'te güzel haber

TUSAŞ, jet eğitim uçağı Hürjet için yoğun şekilde parça üretimine geçildiğini belirterek, yıl sonunda montaj çalışmalarının başlayacağını duyurdu.  

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) Eğitim Uçakları Program Müdürü Tuncay Çopur, AA muhabirine, Hürjet'in, Ağustos 2017'de şirketin öz kaynaklarıyla Jet Eğitim Uçağı Geliştirme Projesi olarak başlatıldığını söyledi.

Nisan 2018'de kavramsal tasarım aktivitelerinin, Temmuz 2019'da ön tasarım faaliyetlerinin, Şubat 2021'de kritik tasarım faaliyetlerinin başarıyla sonuçlandırıldığını ifade eden Çopur, tasarım döngülerinin sonuçlanmasıyla üretim faaliyetlerine geçildiğini bildirdi.

İlk detay parçaların ocak ayı itibarıyla üretilmeye başlandığını belirten Çopur, "Kritik tasarımın tamamlanmasıyla birlikte de yoğun şekilde detay parça üretim faaliyetlerimize başladık. 4 bin 400 civarında detay parça üretimi hedefleniyor. Yüzde 80 yan sanayi, yüzde 20 TUSAŞ'ta üretilecek şekilde planlıyoruz." dedi.

Jet eğitim uçağı modeline uygun olarak tasarım aktivitelerine devam ettiklerini anlatan Çopur, uçağın farklı rollerde kullanılabilecek altyapıya sahip bulunduğuna dikkati çekti.

Çopur, şu bilgileri verdi:

"Örneğin halihazırda Türk Yıldızları'nın kullandığı, komutanlarımızın uçtuğu akrotim yerine geçebilecek bir uçak altyapısına da sahiptir. Yine Deniz Kuvvetlerimizin uçak gemisine inip kalkabilecek altyapıya sahiptir ve bununla ilgili Deniz Kuvvetlerimizle görüşmelerimiz devam etmektedir. Halihazırda biz tasarımlarımızı Hava Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarını göz önüne alarak dondurmuş durumdayız. Halihazırda TUSAŞ ve Hava Kuvvetleri pilotlarının görüşleriyle de geliştirme faaliyetlerimize devam ediyoruz. Çok kısa vadede haziran ayı itibarıyla tamamen üretimlerimize başlamayı, bu yılın son çeyreğinde montaj faaliyetlerine başlamayı hedefliyoruz. Nihai hedefimiz de belli konfigürasyonda güvenli uçuşumuzu 2022 yılının aralık sonu itibarıyla gerçekleştirmiş olmak. Bu süreçten sonra da sertifikasyon faaliyetlerimiz de devam edecek ve bir aksilik olmazsa 2025-2026'da bu ürünümüzü kullanıma sunmayı hedefliyoruz."

Yurt dışı ihtiyaçları da düşünüldü
Tuncay Çopur, geliştirme faaliyetlerini sürdürürken sadece yurt içi değil, yurt dışındaki ihtiyaçları da gözettiklerini, uluslararası alanda rekabet edebilecek bir platform ortaya çıkarmaya çalıştıklarını söyledi.

Çeşitli tanıtım faaliyetlerinde bulunduklarını anlatan Çopur, tasarım faaliyetlerinin tamamen dondurulmasıyla bu faaliyetlerin hızlanacağını, uluslararası alanda tanıtım ve pazarlama faaliyetlerine yoğun şekilde devam edeceklerini vurguladı.

Proje kapsamında 2 farklı prototip üretmeyi hedeflediklerini belirten Çopur, "Nihai montaj faaliyetlerimize bu yılın son çeyreğinde başlayıp 2022 son çeyreğinde de tamamlanmış, yer testlerini icra edebileceğimiz, iniş takımları üzerinde olan, motor çalıştırabileceğimiz prototip uçağımızı gösteriyor olacağız. 2022 yılının son çeyreğinde de yer testlerimizi yapıp aralık sonu itibarıyla da ilk uçuşumuzu icra etmeyi hedefliyoruz." diye konuştu.

Farklı görevlere hazır olacak
Öncelikli hedefin 2025-2030'lu yıllarda ulusal ve uluslararası alanda ihtiyaç duyulan bir jet eğitim uçağı tasarlayıp üretmek olduğunu vurgulayan Çopur, bunun yanında çeşitli rollerde de ihtiyacın karşılanabileceğini değerlendirdiklerini anlattı.

Çopur, şunları kaydetti:

"Bunlardan ilki akrotim ihtiyacını karşılayacak bir uçak tasarlayabilmek. Devamında çeşitli tatbikatlarda kullanılan karşıt kuvvet uçağı olarak kullanılan bir uçak versiyonunu da çıkarmayı hedefliyoruz. Paralelde bunların ilerleyen dönemde harbe hazırlığa geçiş aşamasında çeşitli versiyonları da olabilir. İlerleyen süreçte bunlar da gündeme gelebilir. Bu ihtiyaçları da ileride karşılayabilecek şekilde altyapımızı olgunlaştırmaya ve potansiyel gereksinimleri toplayıp hepsini mevcut uçakta altyapımıza yansıtmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda ulusal ve uluslararası alanda eğitim uçağı ihtiyacından harbe hazırlık uçağına geçiş aşamasında bir eğitim ihtiyacını görüyoruz. Bu boşluğu da dolduracak bir platform tasarlayıp üreteceğiz. Milli Muharip Uçak Projesi'nde pilotlarımızın eğitim ihtiyaçlarını öncesinden karşılayabilecek bir eğitim uçağı tasarlayıp geliştirmeyi ve kullanıma sunmayı hedefliyoruz."

TCG Anadolu
Hürjet'in, Türkiye'nin en büyük savaş gemisi olacak TCG Anadolu'ya iniş kalkış yapabilmesine yönelik çalışmalara ilişkin de bilgi veren Çopur, şöyle konuştu:

"Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızla yaptığımız toplantılarda bu hususu değerlendirdik. Halihazırda bu ihtiyacın karşılanabilmesine yönelik gerek uçak üzerinde gerekse gemi üzerinde ne tür sistemlere, revizyonlara ihtiyaçlar var değerlendiriyoruz ve bu iş birliğinin devam etmesi için de bir protokol hazırlığı içindeyiz. Bu protokolümüz yakın zamanda imzalanırsa hem uçak üzeri gereksinimlere hem de gemi üzerinde ne tür modifikasyonlar yapılması gerektiğine yönelik detay çalışmalarımızı yapıp bunları tasarım faaliyetlerimize yansıtacağız. Şu ana kadar yaptığımız faaliyetlerde uçağımızın da gemiye inip kalkabilecek, operasyonel ihtiyaçları karşılayabilecek seviyede olduğunu değerlendiriyoruz. Birkaç sistemin entegre edilmesine ihtiyaç olabilir. Bunu da ilerleyen süreçte detaylı şekilde değerlendirip tasarım faaliyetlerimize yansıtıyor olacağız."

Uçağın yaklaşık 14 metre uzunlukta, 4 metre yükseklikte ve 9,5 metre kanat uzunluğunda olmasının hedeflendiğini belirten Çopur, tek motorlu uçağın maksimum hızının 1,3 macha kadar çıkmasını hedeflediklerini, 45 bin feet seviyesinde uçuş gerçekleştirebileceğini öngördüklerini söyledi.

Tuncay Çopur, uçakta üçer adet kanat altında ve bir adet gövde altında olmak üzere 7 istasyon bulunduğunu ve bunların farklı amaçlar için kullanılabileceğini dile getirdi.

Mühendislik simülatörüyle tasarım aşamasında gelişiyor
Hürjet Projesi'nde mühendislik simülatöründen de etkin şekilde yararlandıklarını belirten Çopur, sözlerini şöyle tamamladı:

"Normalde simülatör denildiğinde insanların aklında uçakların teslim edilmesi sonrasında pilot eğitimlerinde kullanılan simülatörler gelir. Bu 270 derece simülatörü. Platformumuzu kullanıcı ihtiyaçlarını dikkate alarak geliştirmek istediğimiz için hem TUSAŞ hem kullanıcı pilotları ile birlikte bu simülatörde uçuşlar yaparak uçuş kontrol yüzeylerini, manevra kabiliyetlerini ve pilot uçak arayüzlerini değerlendirerek onların yorumları, ihtiyaçları doğrultusunda tasarıma geri dönüp gerekli değişiklikleri yapabiliyoruz.

Kullanıcılardan aldığımız geri beslemeler bazen çok geç olabiliyor ve değişiklikleri tasarımlar donduktan sonra uygulamak hem zaman hem de maliyet gerektiren şeyler. Bugün itibarıyla bu ihtiyacı tespit edip pilotlarla durumu değerlendirip ihtiyaç duyulabilecek değişiklikleri de Hürjet'e yansıtmayı hedefliyoruz. Bu simülatör vasıtasıyla gelebilecek pilot yorumlarını bugün itibarıyla alıp ileride doğabilecek ilave ihtiyaçları da şimdiden uçaklarımıza, tasarım süreçlerimize yansıtmayı hedefliyoruz."

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Sağlık Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

İstanbul'da yaşanan son deprem, sadece fiziksel etkilerle değil, psikolojik travmalarla da gündeme geldi. Deprem sonrası birçok kişi, “hayalet deprem” algısı gibi ruhsal sorunlar yaşarken, nöroteknoloji alanındaki yenilikçi yöntemler, bu psikolojik etkilerle başa çıkmada umut veriyor.

MUHABİR: Sevda Yalçın

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer almasının verdiği endişeyi bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Fiziksel etkilerin yanı sıra, deprem sonrası yaşanan psikolojik sorunlar da büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle "hayalet deprem" algısı, anksiyete ve panik atak gibi ruhsal sarsıntılar, depremzedelerin günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Ancak, nöroteknoloji alanındaki gelişmeler, bu zorlu süreci atlatmaya yönelik umut verici çözümler sunuyor.

Hayalet Deprem Algısı ve Beynin Alarm Durumu

Deprem sonrası yaşanan "hayalet deprem" algısı, aslında beyindeki bir alarm durumunun yansıması olarak açıklanıyor. Dr. Günet Eroğlu, bu durumu şöyle tanımlıyor: "Deprem anında, beynimizin hayatta kalma mekanizması devreye girer. Sarsıntı geçtikten sonra bile, beyin potansiyel bir tehlike arayışıyla çevreyi tarar. Dengeyi kontrol eden beyindeki aşırı aktivite, gerçekte olmayan sallanma hissi yaratır."

Nörogeribildirim: Deprem Sonrası Kaygıyı Yönetmek İçin Yeni Bir Yöntem

Nöroteknoloji alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildi. Nörogeribildirim (NGB), bireyin beyin dalgalarını izleyerek, bu aktiviteyi bilinçli bir şekilde düzenlemeyi öğrenmesine olanak tanır. Dr. Eroğlu, NGB’nin deprem sonrası yaşanan stres, kaygı ve "hayalet deprem" hissinin yönetilmesinde etkili olduğunu vurguluyor. "NGB, beynin sakinleşmesini destekleyen frekansları güçlendirir, otonom sinir sistemini dengelemeye yardımcı olur ve yanıltıcı sallanma hissini azaltır."

Deprem Psikolojisi: Travmanın Etkileri ve Bilimsel Çözümler

Depremin fiziksel zararlarının yanı sıra, ruhsal etkileri de uzun süre devam edebilir. Deprem sonrası yaşanan anksiyete, stres ve travmalar, bireylerin psikolojik sağlığını tehdit eder. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi bilimsel temelli yaklaşımlar, bu psikolojik sorunlarla başa çıkmanın güçlü araçları olarak öne çıkıyor. Dr. Eroğlu, "Bireylerin psikolojik sağlamlıklarını artırmak ve travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için bu yenilikçi yöntemlerin önemi büyük," diyor.

Deprem Sonrası Psikolojik Hazırlık: Nöroteknoloji ve Yenilikçi Yöntemler

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, deprem sonrası psikolojik hazırlık konusunda adımlar atmak zorunda. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi gelişmiş teknolojiler, bireylerin psikolojik iyileşme süreçlerini hızlandırabilir ve travmanın etkilerini minimize edebilir. Bu tür bilimsel temelli yaklaşımlar, gelecekte deprem psikolojisi için önemli bir araç olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *