15 Kasım 2024
weather
12°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Bilim Teknoloji Türkiye dünyada üçüncü olacak!

Türkiye dünyada üçüncü olacak!

Savunma Politikası Analisti Turan Oğuz, Türkiye'nin elektronik harp gücü hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. Oğuz, Türkiye'nin bu alanda ABD ve Rusya'nın yanında dünyada kendi ekolünü geliştiren üçüncü ülke olabileceğini ifade etti.  

5 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Türkiye dünyada üçüncü olacak!

Türkiye'nin savunma sanayii hikayesinde yardımcı rolü üstelenen fakat onlar olmasa başrolün de eksik kalacağı kimi önemli figürler var. Elektronik harp unsurları da bunlardan biri, belki de en önemlisi...

TRT Haber'e konuşan Savunma Politikası Analisti Turan Oğuz genel bir çerçeve çizerek 'Elektronik harp nedir?' sorusunu cevapladı: En basit tanımıyla elektromanyetik frekans yelpazesini dost kuvvetlerin etkili şekilde kullanması sağlanırken, düşman kuvvetleri engellemek veya sınırlandırmak üzerine yapılan askeri faaliyetlerin tümüdür.

Turan Oğuz elektronik harbin üç ana kapsamda toplandığını belirtti. Örneğin; elektronik taarruz ile engelleme, etkinliğini azaltma, geçici durdurma mümkün oluyor. Elektronik destek olarak adlandırılan kapsamdaysa dinleme, tespit, veri sağlama gibi adımlar atılıyor. Sac ayağının diğeri ise elektronik koruma... Oğuz, bu alt başlığı 'elektronik taarruzdan korunma' cümlesiyle tanımladı.

Türkiye'nin elektronik harp geçmişi
Sancak Türk Silahlı Kuvvetlerine teslim edildi. Daha önce bu alanda Koral'da sıklıkla duyuldu.

Maratonun başlangıç çizgisini 1953'e çeken Oğuz, o yıl TSK envanterine giren ECM-47 sinyal istihbaratı uçaklarının Türkiye'nin ilk ciddi elektronik harp varlıkları olarak kabul edilebileceğini söylüyor.

"1990'ların ortasında ikinci dönemini yaşayan elektronik harp sistemlerimizin 2010 sonrası ise üçüncü ve modern dönemine girdiğini kabul edebiliriz" diyen Oğuz, bugünkü durumu şöyle anlatıyor:

"Modern dönemde güvenlik güçlerimiz radar ve haberleşme alanlarında büyük elektronik destek ve elektronik taarruz platformları olarak, havada E-7T HİK uçakları, CN235-100M (Milsis-23U) uçakları, MİLKAR-2U uçakları, ANKA-I İHA ve SIGINT podlu Bayraktar TB2'den yararlanırken, karada ise MUKAS, RAKAS, Milked 3A3, Milkar 3A3, Milked 4A2 (Karakulak), Milkar 4A2 (Sancak), Kara SOJ (Koral), REDET ve REDET II gibi sistemlerle düşmanları etkisizleştirmeye çalıştı."

Son yıllarda hemen herkes Türk SİHA'larının başarısından haklı bir övünçle bahsediyor. Ancak bu başarıda önemli bir paya sahip olan elektronik harp unsurları sanki çok fazla karanlıkta kalıyor?

SİHA'ların arkasındaki görünmez güç
Ankara'nın bu alandaki imkan ve kabiliyetlerini biraz daha görünür kılmak istiyor ve Suriye, Libya, Karabağ gibi alanlarda Türk yapımı harp sistemlerinin nasıl bir sınav verdiği sorusu merak ediliyor.

Türkiye'nin Bahar Kalkanı harekatı sırasında elektronik harbin üç ana bileşenini de havada ve karada başarıyla kullanarak dünya sahnesine sürdüğünü hatırlatıyor Turan Oğuz.

İdlip'de Türk personeli ve kurmay zekasının SİHA'lar, istihbarat ve elektronik harp gibi unsurları hem hızlı hem de başarılı şekilde kullanmasının sonucu getiren en önemli faktörler olarak öne çıktığının altını çizen Oğuz, "Bu süreçle birlikte o güne kadar elektronik harp konusunda dünya tarafından bilinmeyen Türk sistemleri bir anda merak uyandırmaya başladı. Hatta bu merak bir adım daha ileriye taşındı ve Türk S/İHA'ları kadar Ankara'nın elektronik harp kabiliyeti de araştırmalara konu olmaya, iltifatların merkezinde kendine yer bulmaya başladı" dedi.

 

Sahadan gelen bilgilerle daha da güçlendi
Türkiye'nin 'sahadan gelen kullanıcı dönüşleri ve sonrasında yaptığı hızlı güncellemeler' gerçekten de ayrı bir haber konusu... Turan Oğuz, elektronik harp sistemlerinde de benzer bir süreç yaşandığına işaret ediyor:

"Dünyaya 'engellenemez' olarak tanıtılan Rus menşeli hava savunma ve elektronik harp sistemlerinin çok kolay aşılması hatta daha da öteye kolayca vurulması, arkasındaki ileri teknoloji konusunda dünyada büyük ilgi uyandırdı.

Daha sonra Libya'da da kullanıldığına dair bazı olumlu izler görülen elektronik harp silahlarımız Azerbaycan'ın Vatan Muharebesi ile çok daha üst bir noktaya çıktı.

Türkiye'nin başarılı olma sebeplerinden biri de hiç kuşkusuz ki sahadan gelen geri beslemelerle sistemlerin sürekli olarak geliştirilmesi... Bu durum o kadar ileri seviyeye gitmişti ki, Ermenistan Başbakanı Paşinyan, Vatan Muharebesi esnasında, ilk birkaç gün boyunca etkili olan Rus elektronik harp sistemlerinin daha sonra hiç çalışmadığını açıkça beyan etmek zorunda kalmıştı. Bu itiraf, sahadan gelen bilgilerle sistemlerde yapılan güncellemelerle mümkün oldu."

 

AKINCI TİHA ile yeni bir dönem başlayabilir
Ankara'nın mevcut pozisyonunu ve gelecekteki muhtemel yol haritasını da değinen Turan Oğuz öncelikle bazı projelerden bahsederek, gelecek için devam eden yüksek performanslı HAVA SOJ ve KARA SOJ-2 (Yeni Nesil Koral) insanlı projelerin yanında şimdiden insansız hava, kara ve deniz araçlarında kullanılacak elektronik harp sistemi ürünlerinin de ortaya çıkmaya başladığını söylüyor.

Elektronik harp sistemlerinin güç, soğutma ve benzer ihtiyaçları optimize edildikçe insansız sistemlerde daha yoğun şekilde yer almaya başlaması oldukça muhtemel. Oğuz, özellikle AKINCI TİHA'nın gelecekteki konfigürasyonlarından başlamak üzere elektronik taarruz, elektronik destek ve elektronik koruma sistemlerinin tümünün ilk örneklerini görebileceğimizi ifade ediyor.

 

ABD ve Rusya ile en üst ligde olabiliriz
Peki gerçekten de Türkiye bu alanda gösterdiği kayda değer atılımı daha da ileriye taşıyabilir mi? Oğuz'a göre yanıtı 'evet' olan bu soru iki temel yola işaret ediyor...

"Türkiye'nin gelecekteki iki lider atılım alanı olacağını değerlendirdiğim insansız sistemler ve elektronik harp alanlarında yarınlarımız için çok olumlu sinyaller geliyor" diyerek düşüncesini biraz daha açan Oğuz, şöyle devam ediyor:

"Ülkemiz bu çabalarını artırarak kararlılıkla devam ettirirse ABD, Rusya ve İsrail'in oluşturduğu en üst lige kısa sürede çıkacaktır. Hatta gelecekte, ABD ve Rusya'nın yanında, tamamen kendi ekolünü geliştiren üçüncü ülke olabilir.

Tabii burada üzerinde durulması elzem tehditler de söz konusu... Bunlardan en önemlisi alt sistem ve bileşen bazında kritik parçaların 'ithal' olması. Örneğin Kanada'nın yaptırımları sebebiyle HAVA SOJ projesinde teslimlerinin ötelenmesi bu dışa bağımlılığın üzücü bir göstergesi.

Yaşadığımız olumsuzluklardan ders alınıp projeler en baştan itibaren kritik parçalarda bağımlılık olmadan tamamlanacak şekilde kurgulanmalı. Bir diğer önemli nokta da aynı S/İHA'larda olduğu gibi yaşayan güçlü bir ekosistem oluşturma gerekliliği... Eğer bu noktada yavaş kalınırsa gelecekte fikirler hızlı ama ürünler yavaş kalabilir."

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
İstanbul'da Asya Kaplan Sivrisineği tehlikesi

İstanbul'da Asya Kaplan Sivrisineği tehlikesi