ABD, Irak ve Suriye’de bölme/parçalama unsurlarını beslemekten, yönlendirmekten hiçbir zaman vazgeçmiyor. Irak ve Suriye’deki gelişmeleri düzenli takip ediyorum. ABD, buralarda varlığını sürdürmeyi bir devlet politikası haline getirdiğini sürekli eylem ve söylemleriyle ispat ediyor. ABD’nin başkanları, yönetimleri değişse de bölgesel hedefleri hep sabit kalıyor. ABD, Ortadoğu bölgesinde ne zaman bir noktada sıkışıp kalsa hemen “Irak ve Suriye’den askerlerimizi çekeceğiz” açıklaması yapıyor. 2005 yılından bugüne kadar olan arşive baktığımda ABD’den hep bu tarz açıklamalar yapılmış. Sonuçta ne askerini ne de elini bu bölgeden çeken bir ABD’yi biz göremiyoruz.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Kongre'ye sunduğu 3 aylık raporunda Türkiye’nin, Suriye’deki YPG’ye karşı yaptığı mücadeleden rahatsız olduklarını ifade etmesi, ABD'nin Irak Büyükelçisi Alina Romanowski’nin ise Irak’a yönelik “Tüm Kürdistan Bölgesi halkının kendi geleceğinin belirlenmesinde söz sahibi olması gerekir” şeklindeki açıklamaları, ABD’nin 4 parçalı sözde Kürdistan’ın iki ayağını oluşturma hedefinden asla vazgeçmediğini gösteriyor. Onlara göre diğer iki ayağı da Türkiye ve İran’dadır.

Türkiye, ABD’nin bu oyunlarını sürekli bozmakta; Suriye ve Irak’ta ABD’nin eline silah tutuşturduğu PKK’lı teröristleri sürekli imha etmektedir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz gün 4. Kolordu Komutanlığı'ndaki iftarda askerlerle bir araya gelmiş ve burada yaptığı konuşması içerisinde “Kimin projesi olduğuna bakmadan güney sınırlarımızın ötesinde bir teröristan kurulmasına müsaade etmeyeceğiz. Irak hududumuzun güvenliğini bu yaz itibarıyla komple garanti altına alacak, Suriye'de yarım kalan işimizi de mutlaka tamamlayacağız.” mesajını özellikle ABD’ye vermiştir. Bu cümleler sırf laf olsun diye söylenen cümleler değildir. Çünkü Türk devletinin Irak ve Suriye’de yaptığı Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı, Pençe adı verilen büyük operasyonlar, yapacağı yeni operasyonların teminatıdır. Bu operasyonların tamamında terör örgütlerine büyük darbeler vurulmuştur. Terör örgütü PKK’nın aldığı darbelerden hareket alanı daraldığı için Türkiye’deki terör eylemleri bitme noktasına gelmiştir.

Türk devleti şu an Irak toprakları üzerinde yerleşik düzene geçmiş terör örgütü PKK’nın kökünü kazımak için her türlü hazırlığını, yapmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dışişleri Bakanı, MİT Başkanı, Ordu komutanları sürekli teyakkuz halindedir. Diplomatik görüşmeler başarıyla sonuçlanmış ve Türk/Irak hükümeti arasında PKK’nın Irak topraklarındaki varlığının sona erdirilmesini hedefleyen 7 maddelik anlaşma sağlanmıştır.

Türkiye ve Irak hükümeti arasındaki 7 maddelik anlaşma metninin 5. Maddesinde şu ifadeler yer alıyor:

“Görüşmelerde, her iki tarafın da Irak’ın siyasi birliğine, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne verdiği önem vurgulanmıştır. Taraflar ayrıca, PKK’nın Türkiye ve Irak için güvenlik tehdidi teşkil ettiğinin altını çizmişler ve söz konusu örgütün Irak topraklarında mevcudiyet göstermesinin Irak Anayasası’nı ihlal ettiği anlamına geldiğini kayda geçirmişlerdir. Türkiye, Irak Ulusal Güvenlik Konseyi tarafından PKK’nın Irak’ta yasaklı bir örgüt olduğu yönünde alınan kararı memnuniyetle karşılamıştır. Taraflar, Irak topraklarını kullanarak Türkiye’yi hedef alan örgüt ve uzantılarına yönelik alınması gereken önlemler konusunu istişare etmişlerdir.

Türkiye terörle mücadele konusunda çok kararlıdır. Irak hükümeti de Türkiye’ye ayak uydurur, terörle mücadele konusunda kararlı durursa PKK Irak’tan temizlenecek ve Kandil’e Türk bayrağının dikilmesi hızlanacaktır.

Irak ve Suriye’nin terörden temizlenmesi, ABD ve İsrail’in 4 parçalı sözde Kürdistan hayalini bozmak demektir. Türkiye bu planı bozmak adına üzerine düşen her şeyi yerine getirmektedir. Fakat İran, Suriye ve Irak yönetimleri bugüne kadar bu tehlikeye karşı bir adım atmamıştı. Irak, yıllardır terör örgütü PKK’ya merkez olmuş ve PKK’ya dokunmamıştı. Suriye’de Beşar Esad Türk Ordusu’ndan rahatsız ama ABD’nin ülkesini bölmek için silahla beslediği PKK’dan rahatsız değil, İran kendi topraklarında PKK’yı eziyor ama diğer ülkelere saldırılarında sırtınızı sıvalıyor. Bu dört ülke birbiriyle uyumlu hareket etse ABD ve İsrail’in bölgedeki tüm planları alt üst olacaktır.

Irak, İran ve Suriye terörle mücadele konusunda Türkiye’yi kendilerine yolbaşçı kabul ederse, terör kuşatmasını dağıtmak daha sistemli ve hızlı hale gelecektir.

Türkiye’nin Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı, Pençe operasyonları bu üç ülkeye örnek olmalıdır. Kendileri de bu terörle mücadele operasyonlarına yenilerini ekleyebilirler. PKK, YPG, DEAŞ gibi terör örgütlerini bölgede bitirirsek, dört ülkeyi bölmeye çalışan ABD ve İsrail’in eli-kolu kopmuş olacaktır.