Washington Post gazetesi, ABD istihbaratının 25 Şubat'ta açıkladığı Cemal Kaşıkçı cinayeti raporu konusunda, Başkan Joe Biden'ı, seçim vaadini yerine getirmemekle eleştirdi.
Gazetenin üst yöneticisi, yayıncı Fred Ryan tarafından kaleme alınan makalede, Biden'ın, 3 Kasım 2020 başkanlık seçimi vaatlerinden birisinin Kaşıkçı cinayeti sorumlularının hesap vereceği sözü olduğu, ancak bu sözünü yerine getirmede başarısız kaldığı belirtildi.
Makalede şu ifadelere yer verildi:
"Önceki yönetimin ticari hesaplamalarından ziyade Amerikan değerlerinin bir kez daha savunulacağını ümit eden Amerikalı seçmenler, Biden'ın, ABD'yi insan hakları savunucusu olarak yeniden kuracağına ve kişisel ilişkilere veya stratejik ihtiyaçlara dayalı istisnalara izin vermeyeceğine dair sözlerine inandı."
Açıklanan ABD Ulusal İstihbarat Direktörlüğü (DNI) raporunda, Kaşıkçı cinayetinden Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın sorumlu olduğunun teyit edildiği vurgulanan makalede, ancak Biden'ın seçim vaadine rağmen, sorumlulara yönelik yaptırımların yetersiz kaldığına işaret edildi.
"Görünüşe göre Biden yönetimi altında, ABD'ye geçici olarak stratejik önem atfeden despotlara 'bir cinayetten' dolayı geçiş izni verilebilir." yorumunda bulunulan makalede, yönetime "Başka bir ülkeden hesap verilebilirlik talep ederken, bir diğerini görmezden gelirsek nasıl güvenilir bir insan hakları savunucusu olabiliriz?" sorusu yöneltildi.
Makalede, esas suçluya ceza verilmezken, emirleri uygulayan alt düzey oyunculara yaptırım uygulamanın yasal, ahlaki ve mantıksal olmadığının altı çizilerek "Bin Selman'ın, acımasız davranışının sonucundan kaçması sadece onun elini güçlendirmeyecek, diğer zorbalara da cesaret verecek." görüşü dile getirildi.
Biden'ın şu an elinde, "Amerika'nın gerçekten geri döndüğünü" gösterecek bir fırsat olduğu belirtilen makalede, şunlar kaydedildi:
"Bölgesel istikrara giderek artan bir tehdit oluşturan bir liderin desteğini kazanmak için zayıflık göstermenin ve insan hakları konusunda teslim olmanın zamanı değil. Aksine, dünyaya Amerikan değerlerine sahip çıkmanın ticari ve diplomatik kısa vadeli fırsatlardan daha önemli olduğunu göstermenin ve Cemal için adalet getirmenin en önemli bir zamanı."
DNI, 2018 yılında hazırlanan ancak eski başkan Donald Trump yönetiminin kamuya açıklamadığı "Kaşıkçı istihbarat değerlendirme raporunu", 26 Şubat'ta yayımlamıştı.
Raporda, "Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın, Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın, Türkiye'nin İstanbul kentinde yakalanması ya da öldürülmesine yönelik operasyonu onayladığı sonucuna ulaştık." ifadesine yer verilmişti.
ABD Dışişleri Bakanlığı, aynı gün, Kaşıkçı cinayetinin yanı sıra Suud yönetimine muhalif kişileri tehdit ettikleri gerekçesiyle ismi açıklanmayan 76 Suudi Arabistan vatandaşına, vize kısıtlaması yaptırımı uyguladıklarını açıklamıştı.
BEYAZ SARAY SÖZCÜSÜ PSAKİ, MUHAMMED BİN SELMAN'A YAPTIRIM UYGULAMAMANIN "DOĞRU KARAR" OLDUĞUNU SAVUNDU
Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'a, Cemal Kaşıkçı cinayeti nedeniyle yaptırım uygulamamanın "doğru karar" olduğunu belirtti ve ilerleyen dönemde de yaptırım uygulanmayacağının sinyalini verdi.
ABD'de yayımlanan istihbarat raporunda, Muhammed bin Selman'ın Kaşıkçı cinayetini onayladığı belirtilmesine rağmen, açıklanan yaptırım listesinde adının yer almamasına yönelik tepkiler sürüyor.
Psaki, düzenlediği günlük basın toplantısında, Kaşıkçı cinayetinin "korkunç bir suç" olduğunu ve ABD Başkanı Joe Biden'ın söz konusu istihbarat raporunu yayımlamayı "yasal bir zorunluluk" olarak gördüğünü belirtti.
Kaşıkçı'nın öldürülmesi olayına karışan kişilere yönelik sert adımlar attıklarını savunan Psaki, bu konuda üst düzey birçok isim de dahil Suudi Arabistanlı 76 kişiye yaptırım getirdiklerini anımsattı.
Psaki, atılan bu adımların, bu tarz bir cinayetin bir daha işlenmesini engelleyeceğine inandıklarını kaydetti.
- "Yemen'deki savaşın bitmesini istiyoruz"
Göreve geldikleri günden bu yana Suudi Arabistan ile ilişkilerini yeniden düzenlediklerinin altını çizen Psaki, "Biz geri adım atmıyoruz. Muhaliflerin ya da gazetecilerin bastırılmasına yönelik adımlara karşı sesimizi çıkarmaya devam edeceğiz. Yemen'deki savaşı desteklemiyoruz, bu savaşın bitmesini istiyoruz." diye konuştu.
Psaki, Kaşıkçı cinayeti konusunda daha fazla adım atma haklarının saklı olduğunu bildirerek Muhammed bin Selman'a yönelik bir yaptırım gelmeyeceğinin sinyallerini de verdi. Psaki, "Tarihimizde, Demokrat ve Cumhuriyetçi başkanların yönetimlerinde diplomatik ilişki içinde olduğumuz ülkelerin liderlerine yönelik yaptırım getirilmemiştir." dedi.
- "ULUSAL ÇIKAR" SAVUNMASI
Biden'ın seçim döneminde Kaşıkçı cinayetinin faillerinin cezalandırılmasına yönelik verdiği sözün anımsatılması üzerine Psaki, Biden'ın Suudi Arabistan konusunda diplomasi yoluyla gerekli adımları attığını kaydetti.
Psaki, "Suudi Arabistan ile istihbarat paylaşımları, füze saldırıları ve tehditlere karşı savunma gibi önemli ilişkilerimiz var. Biliyorsunuz, küresel diplomasi, gerektiğinde ülkelerden yaptıklarının hesabını sormayı olduğu kadar, ABD'nin ulusal çıkarları doğrultusunda hareket edilmesini de gerektiriyor." ifadelerini kullandı.
Biden'ın bu konuda kendisine yönelik gelecek eleştirileri beklediğini belirten Psaki, "Biden, ulusal güvenlik ekibinin tavsiyesine göre hareket ediyor ve bunun uzun vadeli çıkarlarımız için doğru yaklaşım olduğunu düşünüyor." şeklinde konuştu.
BM ÖZEL RAPORTÖRÜ CALLAMARD: ABD'NİN, MUHAMMED BİN SELMAN'I YAPTIRIM LİSTESİNE ALMAMASI SON DERECE TEHLİKELİ
Birleşmiş Milletler (BM) Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard, ABD'de yayımlanan istihbarat raporunda, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Cemal Kaşıkçı cinayetini onayladığının belirtilmesine rağmen, açıklanan yaptırım listesinde adının yer almamasının "son derce tehlikeli ve sorunlu" olduğunu bildirdi.
BM adına Kaşıkçı cinayetini soruşturan Callamard, İsviçre'nin Cenevre kentinde basın toplantısı düzenledi.
Yayımlanan istihbarat raporunun, "ABD'nin şeffaflığı açısından önemli bir gösterge olduğunu" belirten Callamard, bununla birlikte ABD'nin, Veliaht Prens Selman'ın cinayetteki rolüne ilişkin sorumluluğu konusundaki tutumunun ise "endişe verici" olduğunu söyledi.
Callamard, "ABD hükümetinin yapabileceği pek çok şey var. Yapamayacağı tek bir şey var; o da sessiz kalması ve (cinayete ilişkin) elde ettikleri bulgulara yönelik harekete geçmemesi." ifadesini kullandı.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın, istihbarat raporunda kusurlu bulunmasına rağmen, ABD'nin yaptırım listesinde yer almamasına tepki gösteren Callamard, kusurlu birine karşı ABD'nin bu tavrının "son derece tehlikeli ve sorunlu olduğunu" vurguladı.AA