Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Savunma ve Güvenlik Stratejileri Uzmanı Yusuf Alabarda, "Türkiye ile kıyas edilerek Hindistan'a CAATSA uygulanmamasına dair ortaya konulan argümanlar temelden yoksun. Zira “Hindistan'ın etrafındaki tehditlerle mücadele ettiği” gerekçesi tereddütsüz Türkiye açısından da geçerli bir durum. Hindistan'ın NATO üyesi olmaması da bu durumu rasyonel hale getirmez. Nitekim Türkiye'nin NATO üyeliği kapsamında bu konuda kendisini bağlayan tek bir satır yasal NATO mevzuatının olmadığı, tüm NATO ülkelerince bilinen bir husus" dedi.
Savunma ve Güvenlik Stratejileri Uzmanı Yusuf Alabarda, Hindistan'ın Rusya'dan S-400 tedarikini ABD Hasımlarıyla Yaptırım Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA) tartışmaları kapsamında AA Analiz Masasına değerlendirdi.
Koronavirüs salgınından kaynaklanan küresel ekonomik sıkıntılara ve dünya ekonomisindeki küçülmeye rağmen silah pazarı her geçen yıl daha da büyüyor. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün (SIPRI) 2020 raporuna göre, dünyadaki askeri harcamalar 1988 yılından bu yana ilk kez yaklaşık 2 trilyon dolara ulaştı. Türkiye de yaptığı askeri harcamalarla 40 ülke içerisinde 16'ncı sıraya yerleşti.
Türkiye'nin savunma harcamaları içerisinde S-400 hava savunma sistemleri önemli bir paya sahip. Ancak bilindiği üzere S-400 tedarikinin ardından ABD Türkiye'ye CAATSA kapsamında yaptırımlar uygulamaya başladı. Şimdi ise dünyanın gündeminde Hindistan'ın Rusya'dan S-400 hava savunma sistemlerini satın alması var. Türkiye'ye Rusya'dan S-400 aldığı için yaptırım uygulayan ve Türkiye'yi F-35 Müşterek Taarruz Uçak programından çıkaran ABD,'nin CAATSA kapsamına giren Hindistan'a yaptırım uygulayıp uygulamayacağı merak konusu.
Hindistan neden S-400'e ihtiyaç duyuyor?
Hindistan'ın Rus savunma sanayi ürünleri tedarik etmesi ve silahlı kuvvetler envanterinde bulundurması şaşılacak bir durum değil. Hindistan uzun zamandır Rus savunma sanayi ürünlerini kullanan bir ülke. Hindistan Silahlı Kuvvetleri'nin envanterinde T90 ve T72 tanklarından, SU-30 uçaklarına kadar çok geniş bir yelpazede Rus savunma sanayi ürünleri mevcut. Yapılan birçok değerlendirmeye göre ülke savunma mimarisinin yüzde 80'den fazla Rus savunma sanayi ekipmanıyla teçhiz edilmiş durumda.
Çin ve Pakistan gibi iki nükleer güç tarafından çevrili olan Hindistan, güçlü bir hava savunma sistemi oluşturamadığı takdirde hava kuvvetlerinin sahadaki otonomisinin oldukça kısıtlanacağını biliyor. Bu yüzden alınacak S-400 hava savunma sistemleri ile ülke hava sahasına giriş yapacak düşman hava unsurlarını tahdit etmek istiyor.
Hindistan'ın hava savunmasında kullanılan sistemler
Hindistan çok katmanlı hava savunma sistemini kurgulamak için uzunca bir zamandır program geliştirmeye gayret ediyor. Ancak elindeki sistemler göz önüne alındığında yine de S-400 hava savunma sistemlerinin alternatifi olacak stratejik nitelikte bir silah sisteminden halihazırda yoksun bir ülke olduğu görülüyor.
Bunların dışında QRSAM ve S-200 orta menzilli hava savunma sistemleri, Sovyet yapımı ve kundağı motorlu Z 23 Shilka, Tunguska ve Strela 10 tipi muhtelif hava savunma sistemleri ile, omuzdan atılan, seyyar, çok kısa menzilli Stinger ve Igla-S hava savunma sistemleri de Hindistan ordusunun envanterinde bulunuyor.
Anlaşılacağı üzere Hindistan, elinde daha çok iptidai denebilecek karmaşık hava savunma sistemleri olan bir ülke. Ayrıca, çok katmanlı ve entegre bir hava savunma ağı oluşturabilmiş de değil.
İşte bu durumdaki Hindistan, şimdi Çin ve Pakistan kaynaklı tehditlere karşı, 5,4 milyar dolar karşılığında Rusya'dan S-400 hava savunma sistemlerini tedarik ediyor. S-400 sistemleri, Hindistan gibi çok büyük bir kıta devletinin hava savunma ihtiyaçlarını tek başına karşılayabilecek mi ya da Hindistan kendi geliştirdiği/geliştireceği sistemler ile ağ tabanlı ve çok katmanlı hava savunma alt yapısını oluşturabilecek mi şimdilik bilemiyoruz.
ABD Hindistan'ı CAATSA kapsamına alacak mı?
Hindistan'ın S-400 sistemlerini alması durumunda, kendisine ABD tarafından CAATSA yaptırımları uygulanacak mı bilinmiyor. Fakat ABD'nin S-400 alımı üzerinden Türkiye'ye uyguladığı CAATSA yaptırımlarını Hindistan'a uygulamaması için, düşünce kuruluşları ve medyada çok sayıda yayın yapılmaya başlanmış bile.
ABD'li uzmanlar, Hindistan'ın S-400 tedariki sürecinde CAATSA yaptırımlarına maruz kalmayacağının Narendra Modi hükümetinin kulağına çoktan fısıldandığını belirtiyorlar. Aksini iddia edenler olsa da genel kanı bu şekilde.
Öte yandan bu gelişmeler ışığında Türkiye'nin ortaya koyması muhtemel tepkinin önünü almak maksadıyla şimdiden kalem oynatan ve kelam edenler ise şu şekilde: 1) Biden yönetiminin konuşan ağzı niteliğindeki kalemler; 2) İsrail ve Hint lobisi; son zamanlarda kendilerini tanımlama biçimini Türkiye düşmanlığı üzerine inşa edenler.
Bu grupların kullandıkları argümanlar ise şunlar: (i) Hindistan'ın uzunca bir zamandan bu yana Sovyet ve Rus silah sistemi kullandığı, dolayısıyla farklı bir sistemin tedarik etmesinin getireceği uyum ve maliyetin Hindistan tarafından dikkate alınmasının çok normal olduğu; (ii) Hindistan'ın bir NATO üyesi olmadığı, dolayısıyla NATO dışındaki ülkelerden silah sistemleri tedarik etmesinin anlaşılır olduğu; (iii) Çin'in çevrelenmesi siyasetinde Hindistan ile iş birliğinin son derece elzem olmasından mütevellit, CAATSA yaptırımlarının Hindistan'ı Rusya'ya yaklaştıracağı, hatta bu durumunun ABD-Hindistan ilişkilerinde ABD çıkarları aleyhinde ölümcül sonuçlar doğurabileceği; (iv) Afganistan'ı terk eden ABD'nin bu coğrafyada küresel terörle mücadelede Hindistan'a ihtiyaç duyacağı; (v) Hindistan'ın ABD'nin küresel teröre karşı verdiği mücadelede çok önemli katkılar sunduğu.
Hint lobisinin başat isimleri arasında Trump yönetiminin Birleşmiş Milletler (BM) nezdindeki büyükelçisi, Pencap orijinli Sih bir aileden gelen Nikki Haley ile Afro-Hintli bir aileden gelen mevcut Başkan Yardımcısı Kamala Harris gibi isimler dikkat çekiyor. Nikki Halley'in 25 Ekim 2021 tarihinde Foreign Policy dergisi için kaleme aldığı yazı adeta "Hindistan'a övgü" niteliğinde.
Turnusol kağıdı vazifesi görecek
Türkiye ile kıyas edilerek Hindistan'a CAATSA uygulanmamasına dair ortaya konulan argümanlar temelden yoksun. Zira "Hindistan'ın etrafındaki tehditlerle mücadele ettiği" gerekçesi tereddütsüz Türkiye açısından da geçerli bir durum. Hindistan'ın NATO üyesi olmaması da bu durumu rasyonel hale getirmez. Nitekim Türkiye'nin NATO üyeliği kapsamında bu konuda kendisini bağlayan tek bir satır yasal NATO mevzuatının olmadığı, tüm NATO ülkelerince bilinen bir husus. Ayrıca CAATSA'nın içeriğinde "NATO üyesi olmadığı takdirde" şeklinde bir istisna getirilmediği de aşikar.
Hindistan'ın küresel terörle mücadelede ABD'ye destek veren bir ülke olduğu argümanı ise, Türkiye'nin küresel terörle verdiği mücadeleye karşı ABD aklının nasıl körleştiğinin en büyük kanıtı. Dahası, Türkiye'nin terörle mücadelede teröre karşı kullanılan en temel silah sistemlerini (SİHA, Süper Cobra helikopterleri vb.) Türkiye'ye satmayan ABD'nin, terörle mücadelede ittifak içinde olmaktan ne anladığı da izaha muhtaç.
Hindistan'ın Rusya'dan tedarik ettiği S-400 hava savunma sistemleri Hindistan'a ulaşıncaya kadar geçecek zaman içerisinde ABD aklının konuyu soğutmaya bırakacağını ve bu esnada da CAATSA'nın Hindistan'a neden uygulanmaması gerektiğine dair bolca neşriyata maruz kalacağımızı öngörebiliriz.
S-400'lerin Hindistan'a ulaşmasından sonra ise mezkur sistemlerin özellikle Pakistan'a karşı etkin bir şekilde kullanımın önünü açmak maksadıyla, İsrail lobisinin ABD karar mekanizmaları nezdinde yoğun lobi faaliyeti gerçekleştireceğini de söyleyebiliriz.
Tüm bu şartlar altında uygulansa dahi, ilgili CAATSA maddeleri içerisinden göstermelik birkaç maddenin seçileceğini söylemek oldukça mümkün. Hindistan'ın S-400 sistemlerini tedarik etme kararı sonrası ortaya konulan ABD söylemleri de aslında ABD'nin son 75 senedir Türkiye'ye bakışına dair turnusol kağıdı vazifesi görmüştür ve görmeye de devam edecek.