Bilim insanlarının son yıllarda sık sık uyarılarda bulunduğu oksijen konusunda korkulan gerçekleşti. Oksijen ihtiyacımızın önemli bir bölümünü karşılayan ormanların artık bu fonksiyonunu yerine getiremediği ortaya çıktı.
"Dünyanın akciğerleri" olarak nitelendirilen Amazon yağmur ormanlarındaki kayıplarla ilgili haberler son yıllarda hem ülkemizde hem de yurt dışında gündemden düşmüyor. Ancak birazdan okuyacaklarınız bugüne kadar yapılan uyarıların da yayımlanan araştırmaların da ötesinde bir noktaya geldiğimizin kanıtı...
Okul yıllarından hatırlayabileceğiniz üzere, ormanlar dünya üzerinde hayatın devamlılığı için en önemli unsurlardan biri. Çeşitli yollarla atmosfere salınan karbondioksiti ve topraktaki suyu emip, güneş ışığı altında fotosentez yaparak kendilerine besin üretirken çıkan oksijeni de yeniden atmosfere salıyorlar. Böylece atmosferde karbondioksit-oksijen dengesinin sağlanmasında hayati bir rol oynuyorlar.
5,5 milyon kilometrekarelik yüzölçümüyle, Amazon da nesiller boyunca sadece bulunduğu coğrafya için değil, dünyanın geneli için çok önemli bir karbon temizleyici oldu. Küresel ekosistemin dengede kalması için Amazon'daki ağaçlar kritik bir öneme sahipti.
Ağaçlar çıkardığımız karbondioksitin dörtte birini temizliyordu
1960 yılından bu yana dünya genelinde yetişen bitkiler ve ağaçlar, fosil yakıtlardan kaynaklanan karbondioksit salınımının dörtte biri kadarını temizleyebiliyordu. Dünyanın en büyük tropikal ormanı olan Amazon da bu konuda en büyük rolü oynuyordu.
Ancak geçtiğimiz hafta bilim dergisi Nature'da yayımlanan bir araştırma, Amazon ormanlarında bu dengenin tersine döndüğünü gösterdi. Yaklaşık 10 yıldır devam eden araştırmanın sonuçlarına göre, Amazon ormanlarının bazı bölgelerinden atmosfere salınan karbondioksit miktarı, üretilen oksijenin ötesine geçmiş durumda.
Amazon'un geneline bakıldığında karbondioksit salınımının yıllık 1 milyar tonu bulabildiği belirtiliyor. Araştırmayı yürüten bilim insanları, Amazon'un karbondioksit temizleme gücünü yitirmesinin, fosil yakıtlardan kaynaklanan emisyonların azaltılmasının her zamankinden daha acil olduğuna işaret ettiğini belirtti.
Atmosferlerden örnekler toplandı
Brezilya'da bulunan Ulusal Uzay Araştırmaları Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen araştırmada, uzmanlar 2010-2018 yıllarını kapsayan dönemde, Amazon'un dört farklı bölgesinde (doğu, batı, kuzey ve güney) ayda iki kez atmosfer testleri yaptı.
Küçük uçaklarla ormanın 4500 metre üzerinde uçularak 600 farklı dikey karbondioksit ve karbonmonoksit profili alındı. Yapılan ölçümlerden elde edilen sonuçlara göre, ormanın doğusunda elde edilen karbon emisyon sonuçları batıdaki sonuçların iki katı seviyedeydi. İkincisi ve daha önemlisi de Amazon'un güneybatı bölgesinden atmosfere salınan oksijen miktarı karbondioksitin gerisinde kalıyordu.
Her yıl bir Japonya
Biraz daha ayrıntılı açıklamak gerekirse, yangınlar neticesinde yıllık 1,5 milyar ton karbondioksit açığa çıktığı, yeni orman oluşumunun bunun yarım milyar ton kadarını telafi edebildiği anlaşıldı. Geriye kalan 1 milyar tonluk karbondioksit de dünyanın en büyük beşinci kirleticisi olan Japonya'nın bir yıllık karbondioksit salınımına denk geliyor.
Daha önce de Amazon'un karbondioksit kaynağına dönüştüğüne işaret eden araştırmalar yayımlanmıştı. Örneğin Nisan ayında yayımlanan bir araştırmada, uydu görüntülerinden faydalanılarak Brezilya Amazon'unun son 10 yılda saldığı karbondioksitle emdiği karbondioksit arasında yüzde 20'lik bir fark olduğu tespit edildi. 2020'de yayımlanan bir başka araştırmada da uzmanlar 30 yıl boyunca 300.000 ağacı takip ederek, geçmişe kıyasla daha az karbondioksit tükettiklerini keşfettiler.
Ancak uydu görüntüleri bulutlu havalarda net sonuçlar vermiyor, ağaç takipleri ise çok geniş bir bölge olan Amazon havzasının oldukça sınırlı bir kesimiyle ilgili kesin veri sağlıyor. Dolayısıyla son araştırmadan elde edilen ölçümlerin değerlerinin geçmişe kıyasla çok daha isabetli olduğunu söylemek mümkün.
Ormanın doğu kesimleri batıya kıyasla daha susuz kalıyordu...
Uzmanlar Amazon'un orman yangınları yaşanmadığı dönemlerde bile karbon salındığını keşfetti. Bunun her yıl yaşanan orman kayıplarının ve yangınlarının, yakınlardaki diğer ormanları daha kırılgan bir hale getirmesinden kaynaklandığı tahmin ediliyor.
Uzmanlar, karbondioksit salınımındaki artışta ağaç kesimi ve yangınların yanı sıra, artan sıcaklıkların ve kurak sezonda yaşanan nem baskısının da etkili olduğunu belirtiyor. Bölgedeki yağışların önemli bir kısmı ağaçların etkisiyle oluşuyor. Ağaç sayısının azalması kuraklığın ve sıcak dalgalarının keskinleşmesine yol açıyor.
Aslına bakılırsa geçmişte de kurak sezonlarda ormanın doğu kesimleri batıya kıyasla daha susuz kalıyordu ancak şimdi kuraklık eskisinden daha yoğun ve uzun sürüyor. Bu da daha fazla ağaç ölümü ve yangın anlamına geliyor.
Orada kayıplar daha fazla
Amazon'un doğusu orman kayıplarının en fazla ve hızlı olduğu bölge. Kereste üretimi, soya fasulyesi tarımı için yeni alanlar açılması ve et üretimi için sığır çiftlikleri kurulması gibi amaçlarla bu alanda sık sık geniş kapsamlı ağaç kesimleri yaşanıyor.
Araştırmanın Nature'da yayımlanan raporuna göre, Amazon'daki ağaç kayıplarının yüzde 17'si son 50 yılda yaşandı. Kaybın yüzde 14'ü ise tarım kaynaklı olarak meydana geldi. Bu noktada özellikle ormanların yakılması ve açılan alanların tarım ve hayvancılık amacıyla kullanılması öne çıktı.
Tarla ve otlak açmak için ormanların yakılmasının iklime verdiği zararlar çok uzun yıllar boyunca devam ediyor. Araştırmaya göre, yakılan bölgeler 30 yıl sonra bile karbondioksit üretmeye devam ediyor. Buna bir de yakılan alanlardaki ağaçların çürümelerini de ilave etmek gerekiyor.
Yüzde 20 ile 30 arasındaki fark 10 kat
Araştırmanın yürütücüsü Luciana Gatti, yaptığı açıklamada, "Amazon bir karbon kaynağı haline geldi, buna hiç şüphe yok. İlk kötü haber şu: Orman yangınları, ormanın emme potansiyelinin üç katı daha fazla karbondioksit üretiyor. İkincisi de orman kaybının yüzde 30 ve üstü seviyeye ulaştığı yerlerdeki karbon salınımı, orman kaybının yüzde 20'nin altında olduğu yerlerin 10 katı daha fazla" diye konuştu.
Geçmişteki yangınlar ve kerestecilik gibi faaliyetler de yakınlardaki dokunulmamış bölgelere zarar veriyor ve buraları yangına daha açık hale getiriyor. Bilim insanları bunun sonucunda bir domino etkisi yaşandığını ve sorununun önüne en kısa zamanda geçilmediği takdirde yıkımın daha da büyük olacağını belirtiyor.
Gatti bu durumu, "Ormanı kontrolsüz yangınlara daha açık hale getiren çok olumsuz bir döngünün içindeyiz" sözleriyle özetledi.
Bilim insanlarının endişeleri gerçek oldu
Araştırmayı Guardian'a değerlendiren Londra Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Simon Lewis, "Bu kesinlikle etkileyici bir çalışma. 9 yıl boyunca iki haftada bir ormanın üzerinde uçup laboratuvar ölçümleri yapmak inanılmaz" dedi.
Lewis şöyle devam etti: "Orman kayıplarının ve iklim değişikliğinin karbon salınımına yol açması, bunun da daha fazla ısınma ve daha fazla karbonla sonuçlanması bilim insanlarının yaşanmasından endişe ettiği bir şeydi. Bugün elimizde bunun gerçekten de yaşandığına dair sağlam kanıtlar var. Amazon havzasının güneydoğusunun karbon üreten bir yer haline gelmiş olması, iklim değişikliğinin etkilerinin hızlandığına dair ciddi bir uyarı."
Colorado State Üniversitesi'nden Prof. Scott Denning de yapılan araştırmayı "kahramanca" olarak nitelendirerek, "Güneydoğuda ormanın büyüme hızı ölme hızının gerisine düşmüş durumda. Bu çok kötü bir durum. Gezegenin en büyük karbon emicisinin, karbon üretir hale gelmesi, fosil yakıtları ortadan kaldırmak için düşündüğümüzden de az zaman kaldığı anlamına geliyor" diye konuştu.
"Biz tam tersini yapıyor ve iklim değişikliğini hızlandırıyoruz"
Diğer yandan Gatti, insan eliyle çıkarılan yangınlar olmasa, Amazon'un güneydoğu bölgesinin de karbon emme potansiyeline sahip olduğunun da altını çizdi. Bölgenin şu an bir "kırılma noktası"nda olduğunun altını çizen Gatti, "Şöyle düşünün: Amazon'daki yangınları engelleyebilsek, yeniden karbon tüketen bir hale gelebilir. Ama biz tam tersini yapıyor ve iklim değişikliğini hızlandırıyoruz" dedi.
Orman kaybının felakete varan sonuçlarının geri döndürülebilir olup olmadığını bilmediğini de belirten Gatti şöyle devam etti: "En kötüsü de kararlarımızı bilime dayalı olarak almıyoruz. İnsanlar daha fazla toprağı tarıma açmanın verimliliği artıracağını düşünüyor ama aslına bakılırsa yağışlar üzerindeki olumsuz etkisi nedeniyle verimlilik kaybı yaşıyoruz. Amazon'u kurtarmak için küresel bir iş birliğine ihtiyacımız var."
Haziran ayında Amazon'da son 12 yılın en yüksek orman kayıpları
Amazon'dan elde edilen kereste, dana eti ve soyanın önemli bir kısmı Brezilya tarafından ihraç ediliyor. Geçen hafta yayımlanan bir başka araştırmada Brezilya'nın soya endüstrisinin orman tahribatı sonucu hızla artan hava sıcaklıkları nedeniyle her yıl 3,5 milyar dolar zarar ettiği ortaya kondu.
Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro, yıllardır çevre politikaları ve Amazon'daki ağaç kayıplarıyla ilgili ağır eleştirilerin hedefi oluyor. Bir grup Avrupa ülkesi geçtiğimiz yıl bir açıklama yaparak, Bolsonaro hükümeti orman kayıplarıyla mücadele etmek için adımlar atmayı kabul etmediği müddetçe Brezilya ile ticarete son verileceğini açıkladı. Bolsonaro ise orman kayıplarıyla ilgili araştırmaların ve verilerin "yalan" olduğunu savunuyor.
Dahası Amazon'un küresel bir kaynak olduğu fikrine de karşı çıkan Bolsonaro, 2019 yılında yabancı gazetecilere yaptığı açıklamada, "Şunu anlamanız gerekiyor: Amazon Brezilya'nındır, sizin değil" dedi ve ekledi: "Bizi suçladığınız bu yıkım yaşanmış olsaydı, Amazon bugün var olmazdı, kocaman bir çöle dönüşmüş olurdu."
Bolsonaro bu açıklamayı yaptıktan bir yıl sonra, Haziran ayında Amazon'da son 12 yılın en yüksek orman kayıp rakamları kaydedildi.