Pekin yönetimi, çatışmanın başlamasından itibaren verdiği mesajlarda sivilleri hedef alan ve uluslararası hukuku ihlal eden eylemleri kınarken, krizden çıkışın tek yolunun Filistin'e ulusal haklarının verilmesi ve iki devletli çözüm olduğunu vurguladı.
Çinli yetkililer, krizin çözümü için yürüttükleri diplomatik temaslarda Orta Doğu barış sürecinin devamı için geniş mutabakat oluşturacak bir uluslararası barış konferansının toplanması çağrılarını yineledi.
"ÇATIŞMANIN DURDURULMASI VE SİVİLLERİN KORUNMASI" ÇAĞRISI
Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın, 7 Ekim sabahı İsrail'e "Aksa Tufanı" adıyla kapsamlı saldırı başlatmasının ardından İsrail ordusunun onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi'ne hava saldırılarıyla tırmanan çatışmalarda sivilleri hedef alan eylemler ve can kayıpları uluslararası toplumun tepkisine yol açtı.
Pekin yönetimi, çatışmanın başlamasının ardından İsrail'in, Hamas'ın saldırılarını tek taraflı kınama beklentisine rağmen taraflara "çatışmanın durdurulması ve sivillerin korunması" çağrısı yaparak Filistin sorununa "iki devletli çözüm" desteğini vurguladı.
Çin'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Büyükelçi Cang Cün, BM Güvenlik Konseyinin 8 Ekim'de düzenlediği acil oturumda, Çin tarafının, "İsrail ile Gazze Şeridi'ndeki silahlı gruplar arasında şiddetli çatışmalardan kaygı duyduğunu ve durumun daha kötüye gitmesi ihtimalinden endişeli olduğunu" dile getirdi.
Çin'in sivillere yönelik her türlü şiddeti ve saldırıyı kınadığını ifade eden Cang, "Tüm taraflar, uluslararası insani hukuka bağlı kalarak sivillere ve sivil tesisleri tahrip etmeye yönelik saldırılardan kaçınmalıdır." dedi.
Cang, Filistin ile İsrail arasındaki tekrar eden çatışmaların sebebinin, "Orta Doğu barış sürecinin doğrultusundan çıkması", "iki devletli çözüm temelinin aşındırılması" ve "ilgili BM kararlarının etkin şekilde uygulanmaması" olduğunu vurguladı.
Çin Dışişleri Bakanlığı da aynı gün yayımladığı yazılı açıklamada, taraflara, "ateşkes ve sivillerin korunması" çağrısı yaptı.
ARABULUCULUK ÖNERİSİ VE ULUSLARARASI KONFERANS ÇAĞRISI
Pekin yönetimi, sonraki günlerde gerilimin düşürülmesi ve insani krizin önlenmesine yönelik diplomatik temaslar yürüttü.
Çin'in Orta Doğu Özel Temsilcisi Cai Cün, 10 Ekim'de Mısır Dışişleri Bakanlığının Filistin Dairesinden sorumlu Bakan Yardımcısı Usame Hıdır ile yaptığı telefon görüşmesinde ortak arabuluculuk için öneride bulundu.
Cai, İsrail ile Filistin arasında ateşkes sağlanması, şiddetin durdurulması ve Filistin halkına insani yardım sağlanmasına yönelik çabalar için Mısır ile çalışmaya hazır olduğunu bildirdi.
Çinli diplomat ayrıca Filistin, İsrail, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri'nden mevkidaşları ve BM, Avrupa Birliği (AB) ile Norveç'in Orta Doğu özel temsilcileriyle telefon görüşmeleri yaptı ve Pekin'de Arap Birliği ülkelerinin büyükelçileri ile bir araya geldi.
Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi, 12 Ekim'de Brezilya Devlet Başkanı'nın Baş Danışmanı Celso Luiz Nunes Amorim ile yaptığı telefon görüşmesinde, İsrail-Filistin çatışmasının durdurulması ve Filistin sorununun çözümü için uluslararası konferans toplanması çağrısında bulundu.
Uluslararası toplumu iki devletli çözüm temelinde daha geniş bir uzlaşmaya zorlayacak, yetkin ve etkili bir uluslararası barış konferansının en kısa sürede toplanması için takvim ve yol haritasının belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Vang, "Çatışma bir kez daha trajik şekilde gösterdi ki Filistin sorununun çözümü, barış müzakerelerinin en kısa zamanda yeniden başlatılmasında ve Filistin halkının meşru haklarının yerine getirilmesinde yatıyor." ifadelerini kullandı.
"ÇİN, FİLİSTİN SORUNUNDA VİCDANIN YANINDADIR"
Dışişleri Bakanı Vang, 13 Ekim'de ülkesini ziyaret eden AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile düzenlediği ortak basın toplantısında, Pekin'in krizdeki tutumunu, "Çin, Filistin sorununda vicdanın yanındadır." sözleriyle dile getirdi.
Vang, Filistin sorununun kökeninde yatan sebebin Filistinlilerin bağımsız devlet kurma isteklerinin gerçekleşmemesi ve bu tarihsel haksızlığın düzeltilmemesi olduğuna dikkati çekerek "İsrail'in devlet kurmaya hakkı varsa Filistin'in de var. İsrailliler ulus olarak yaşama güvencesine sahipler. Peki ya Filistinlilerin yaşamı ne olacak? Filistinlilere yapılan haksızlık yarım asrı aştı. Nesillerdir süren acılar artık son bulmalı." ifadelerini kullandı.
Çin'in iki devletli çözümü desteklediğini vurgulayan Vang, "Ancak iki devletli çözümle Orta Doğu'ya kalıcı barış gelebilir ve İsrail'in güvenliği sürekli olabilir." değerlendirmesinde bulundu.
Vang, sonraki günlerde de bölge siyasetinde kritik ağırlığı olan ülkelerden mevkidaşlarıyla telefon diplomasisi yürüttü. 15 Ekim'de Türkiye, ABD, Suudi Arabistan ve İran dışişleri bakanlarıyla görüşmeler yaptı.
TÜRKİYE VE ÇİN'DEN "İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM" VURGUSU
Vang Yi, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüşmesinde, Filistin sorununun Orta Doğu'daki sorunların merkezinde olduğunu belirterek bu sorunun adil ve makul şekilde çözülmemesi halinde bölgede kalıcı barışın olanaksız olacağını vurguladı.
Vang, "Olgular bir kez daha gösteriyor ki Filistin sorunundan çıkışın tek yolu, BM Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanması ve iki devletli çözümün gerçek anlamda hayata geçirilmesidir." ifadesini kullandı.
Bakan Fidan da İsrail ile Filistin arasında tırmanan gerilimin yarattığı tehlikeye dikkati çekerek Türkiye'nin sivillerin can kayıplarına ve yerinden edilmesine derhal son verilmesi ve çatışmanın bölgeye veya daha geniş ölçeğe yayılmasının önlenmesi gerektiği görüşünü dile getirdi.
Acilen savaşa son verecek ateşkesin ilan edilmesi ve bu arada Filistin sorununa uzun dönemli ve kalıcı bir çözüm bulunmasının gereğine işaret eden Fidan, "İki devleti içermeyen bir çözüm uygulanabilir olmayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Fidan, Türkiye'nin, Çin'in Filistin sorununun çözümü için Güvenlik Konseyi'ndeki çabalarını desteklediğini ve bölgede kalıcı barış için Çin ile çalışmaya hazır olduğunu vurguladı.
"İSRAİL'İN EYLEMLERİ, NEFSİ MÜDAFAA SINIRLARINI AŞTI"
Çin Dışişleri Bakanı Vang, Amerikalı mevkidaşı Antony Blinken ile görüşmesinde, İsrail-Filistin çatışmasında askeri seçeneğin çıkış yolu olmadığını, şiddete şiddetle karşılık vermenin yalnızca "fasit döngü" yaratacağını belirtti.
Çin'in sivillere zarar veren, uluslararası hukuku ihlal eden tüm eylemlere karşı olduğunu ve bunları kınadığını ifade eden Vang, "Kimse güvenliğini masum sivillere zarar vererek sağlayamaz." ifadesini kullandı.
Vang, Suudi mevkidaşı Faysal bin Ferhan ile görüşmesinde de İsrail'in, "Gazze halkını toplu cezalandırmaya son vermesi gerektiğini", nefsi müdafaa hakkının uluslararası hukuka ve insani hukuka uygun kullanılması gerektiğini vurgulayarak "İsrail'in eylemleri, nefsi müdafaa sınırlarını aştı." değerlendirmesinde bulundu.
İranlı mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile görüşmesinde İsrail-Filistin çatışmasının bugünkü duruma gelmesinin temel sebebinin, Filistin halkının devlet kurma hakkının uzun zamandır askıya alınması olduğuna dikkati çeken Vang, "Filistinlilerin yaşama hakkı, topraklarına geri dönme hakkı görmezden geliniyor. Bu tarihsel haksızlığa derhal son verilmeli." diye konuştu.
Vang, 16 Ekim'de Pekin'i ziyaret eden Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile görüşmesinde de BM Güvenlik Konseyinin, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmanın durdurulması için acil adım atması gerektiğini vurguladı.
Malezya Dışişleri Bakanı Zambry Abdul Kadir ile de 22 Ekim'de telefonda görüşen Vang, Çin'in Filistin sorununda Arap ve İslam ülkelerinin meşru taleplerini desteklediğini bildirdi.
"SAVAŞ İLE BARIŞ ARASINDA SEÇİM YAPMAK GEREKİYOR"
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping de Pekin'de düzenlenen 3. Kuşak ve Yol Forumu için ülkesini ziyaret eden Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli ile 18 Ekim'de yaptığı görüşmede, İsrail-Filistin geriliminde önceliğin çatışmanın durdurulması, kontrolden çıkarak yayılmasının önlenmesi gerektiğini bildirdi.
Mükerrer İsrail-Filistin çatışmalarından çıkışın tek yolunun iki devletli çözüm olduğunun altını çizen Şi, bağımsız bir Filistin devletinin kurularak İsrail ile barış içinde var olmasının sağlanması gerektiğini belirtti.
Bu arada Çin'in Orta Doğu Özel Temsilcisi Cai de bölgeye giderek temaslarda bulundu. 21 Ekim'de Mısır'da düzenlenen, İsrail-Filistin çatışması ve Gazze'deki gelişmelerin ele alındığı "Kahire Barış Zirvesi"ne katılan Cai, BM'nin Filistin sorununun çözümü için daha büyük ölçekte, etkin ve yetkili bir uluslararası konferansı en kısa sürede toplaması gerektiğine işaret etti.
Son olarak, Dışişleri Bakanı Vang, 24 Ekim'de İsrail ve Filistin dışişleri bakanlarıyla ayrı ayrı telefon görüşmeleri gerçekleştirdi.
Vang, İsrailli mevkidaşı Eli Cohen ile görüşmesinde, Çin'in çatışmanın tırmanmasından, bölgedeki gerilimden ve sivil can kayıplarından endişe duyduğunu belirterek "Nefsi müdafaa her ülkenin hakkıdır ancak uluslararası insani hukuka uyulmalı, sivillerin güvenliği korunmalıdır." ifadesini kullandı.
Tırmanan çatışmanın bütün dünyayı etkilediğine dikkati çeken Vang, "İsrail-Filistin çatışmasında savaş ile barış arasında seçim yapmak gerekiyor." diye konuştu.
"GAZZE HALKININ SİLAHA VE MÜHİMMATA DEĞİL, GIDAYA VE İLACA İHTİYACI VAR"
Vang, Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki ile görüşmesinde, Gazze halkı için sempatilerini ileterek Filistin'e "Gazze halkının silah ve mühimmata değil gıdaya ve ilaca ihtiyacı var. Gazze Şeridi'nde jeopolitik hesaplara değil, savaşı durduracak, barışı teşvik edecek çabalara ihtiyaç var." değerlendirmesinde bulundu.
Çinli bakan ülkesinin Filistin'e insani yardımı sürdüreceğini ifade etti.
FİLİSTİN SORUNU VE ÇİN
Çin, Filistin sorununda geleneksel olarak iki devletli çözümü, bağımsız Filistin devletinin kurulmasını destekleyen bir politika izliyor.
Filistin Kurutuluş Örgütüne (FKÖ) 1960'lardan bu yana destek veren Çin, 1988'de Filistin devletini tanıyarak Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı dışında bunu yapan ilk ülke olmuştu.
Pekin yönetimi, BM Güvenlik Konseyinin daimi üyesi olarak sonraki yıllarda da Filistin'e hem diplomatik desteğini sürdürmüş hem de insani yardım sağlamıştı.
Devlet Başkanı Şi Cinping'in iktidarda olduğu son 10 yılda Pekin, İsrail-Filistin anlaşmazlığının çözümü için aktif rol oynama girişimlerinde bulunmuştu.
Şi, 2013'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı ayrı ayrı Pekin'e davet ederek anlaşmazlığın barışçıl çözümü için 4 maddelik plan önermişti.
Plan, tarafların 1967'deki sınırlarına döndüğü, başkenti Doğu Kudüs olan, tam egemenliğe sahip bağımsız bir Filistin devletinin kurulacağı iki devletli çözüm öngörüyordu.
Şi, işgal altındaki topraklarda yerleşim faaliyetlerinin durdurulması, çözüm için uluslararası çabaların koordinasyonu ve Filistin'in kalkınmasına destek verilmesi çağrısında bulunmuştu.
ARABULUCULUK İÇİN YENİ ADIMLAR
Son 10 yılda barış müzakerelerine dönüş konusunda mesafe katedilemezken, Pekin yönetimi, bu ayın başında çatışmaların yeniden başlamasından önceki bir yılda arabuluculuk çabaları için yeni adımlar atmıştı.
Aralık 2022'de Suudi Arabistan'a yaptığı ziyarette ilk kez düzenlenen Çin-Arap Zirvesi'nde Filistin lideri Abbas ile görüşen Şi, Filistin sorununa erken, adil ve kalıcı çözüm bulunmasına yönelik çabalara destek sözü vermişti.
Şi ile Abbas'ın görüşmesinin ardından Çin'in Orta Doğu Özel Temsilcisi Cai, nisanda İsrail ve Filistin'de temaslarda bulunmuş, dönemin Dışişleri Bakanı Çin Gang da aynı günlerde İsrailli ve Filistinli mevkidaşları ile yaptığı telefon görüşmelerinde, "barış müzakerelerine dönülmesi" çağrısı yaparak Çin'in bu konuda "kolaylık sağlamaya" hazır olduğunu belirtmişti.
Öte yandan Mahmud Abbas, haziranda Pekin'i ziyaret ederek Çin Devlet Başkanı Şi ile görüşmüştü. Şi, görüşmede, Filistin sorununun çözümü için barış müzakerelerine dönülmesi gerektiğini belirterek müzakereler için elverişli ortamın yaratılması amacıyla "uluslararası barış konferansı" toplanması çağrısında bulunmuştu.
Filistin sorununun yarım asırdan uzun süredir çözümsüz kalmasının Filistin halkına büyük acılar yaşattığını, bu yüzden adaletin bir an önce sağlanması gerektiğini belirten Şi, "Çözümün temeli, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan tam egemenliğe sahip bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasında yatıyor." ifadelerini kullanmıştı.
İki lider, görüşmenin ardından Çin ile Filistin arasında "stratejik ortaklık" kurulduğunu ilan etmişti.
NETANYAHU'NUN BU AY ÇİN'İ ZİYARET ETMESİ BEKLENİYORDU
Çin, 1992'de diplomatik ilişki kurduğu İsrail ile de "yenilikçi kapsamlı ortaklık" olarak tanımlanan bir çerçevede ikili işbirliğini sürdürüyor.
Son çatışmaların başlamasından önce İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bu ay Pekin'i ziyaret etmesi ve Devlet Başkanı Şi ve diğer Çinli yetkililerle Pekin'in barış müzakerelerinin devamına yönelik önerilerini ele alması bekleniyordu.
Ancak çatışmaların başlamasının ardından Netanyahu'nun ziyareti rafa kalkarken, değişen koşullar Çin'in olası arabuluculuğu için karmaşık bir tabloyu ortaya çıkarmış görünüyor.
KAYNAK: AA