Türkgün Dünya İsrail gece yarısı Lübnan'ı vurdu

İsrail gece yarısı Lübnan'ı vurdu

Gazze'deki ateşkes görüşmeleri sürerken, Lübnan'da Hizbullah ile olan ateşkesin henüz sona ermemesine rağmen İsrail, Suriye-Lübnan sınırına yeni bir bombardıman gerçekleştirdi.

İsrail işgal ordusu Hizbullah tesislerini vurduğunu ancak tehditleri ele almadığını söyledi. Dün gece İsrail saatiyle 22.20 sularında (TSİ ile 23.20) bir roketatar, açıklamada belirtilmeyen bir askeri tesisi vurduğunu söylerken bombardıman ile ilgili görüntüler geldi.

Ordu, saldırılardan önce tehditleri İsrail ve Hizbullah arasındaki devam eden ateşkesin bir parçası olarak kurulan uluslararası bir mekanizmaya bildirdiğini öne sürdü. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) "IDF, İsrail Devleti'ne yönelik herhangi bir tehdidi ortadan kaldırmak için harekete geçmeye devam ediyor ve Hizbullah'ın ateşkes anlaşmalarına uygun şekilde güçlerini yeniden kurma girişimini önlemek için faaliyet gösterecek" iddiasında bulundu.

İsrail ile Lübnan'daki Hizbullah arasında 27 Kasım'da varılan ateşkes anlaşması 60 günlük süresini Ocak sonunda dolduracak.

ABD BASKISI İLE GAZZE ATEŞKESİ YOLDA

Öte yandan ABD'nin başkan seçilen Donald Trump'ın, 20 Ocak'ta göreve başlamasından önce İsrail ile Hamas arasında bir esir ve ateşkes anlaşması yapılması için baskı yaptığı belirtilirken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, üst düzey yetkilileri müzakereler için Katar'ın başkenti Doha'ya gönderme kararı aldı. Aralarında Mossad Direktörü David Barnea ve İsrail İç İstihbarat Servisi Şin-Bet Direktörü Ronen Bar'ın da bulunduğu heyetin Doha’ya gönderilmesi, esir takası müzakereleri için ilerlemenin bir işareti olarak algılandı. Ayrıca, Trump'ın Ortadoğu elçisi Steve Witkoff'un İsrail’de Netanyahu ile görüştüğü bildirildi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Sağlık Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

İstanbul'da yaşanan son deprem, sadece fiziksel etkilerle değil, psikolojik travmalarla da gündeme geldi. Deprem sonrası birçok kişi, “hayalet deprem” algısı gibi ruhsal sorunlar yaşarken, nöroteknoloji alanındaki yenilikçi yöntemler, bu psikolojik etkilerle başa çıkmada umut veriyor.

MUHABİR: Sevda Yalçın

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer almasının verdiği endişeyi bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Fiziksel etkilerin yanı sıra, deprem sonrası yaşanan psikolojik sorunlar da büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle "hayalet deprem" algısı, anksiyete ve panik atak gibi ruhsal sarsıntılar, depremzedelerin günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Ancak, nöroteknoloji alanındaki gelişmeler, bu zorlu süreci atlatmaya yönelik umut verici çözümler sunuyor.

Hayalet Deprem Algısı ve Beynin Alarm Durumu

Deprem sonrası yaşanan "hayalet deprem" algısı, aslında beyindeki bir alarm durumunun yansıması olarak açıklanıyor. Dr. Günet Eroğlu, bu durumu şöyle tanımlıyor: "Deprem anında, beynimizin hayatta kalma mekanizması devreye girer. Sarsıntı geçtikten sonra bile, beyin potansiyel bir tehlike arayışıyla çevreyi tarar. Dengeyi kontrol eden beyindeki aşırı aktivite, gerçekte olmayan sallanma hissi yaratır."

Nörogeribildirim: Deprem Sonrası Kaygıyı Yönetmek İçin Yeni Bir Yöntem

Nöroteknoloji alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildi. Nörogeribildirim (NGB), bireyin beyin dalgalarını izleyerek, bu aktiviteyi bilinçli bir şekilde düzenlemeyi öğrenmesine olanak tanır. Dr. Eroğlu, NGB’nin deprem sonrası yaşanan stres, kaygı ve "hayalet deprem" hissinin yönetilmesinde etkili olduğunu vurguluyor. "NGB, beynin sakinleşmesini destekleyen frekansları güçlendirir, otonom sinir sistemini dengelemeye yardımcı olur ve yanıltıcı sallanma hissini azaltır."

Deprem Psikolojisi: Travmanın Etkileri ve Bilimsel Çözümler

Depremin fiziksel zararlarının yanı sıra, ruhsal etkileri de uzun süre devam edebilir. Deprem sonrası yaşanan anksiyete, stres ve travmalar, bireylerin psikolojik sağlığını tehdit eder. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi bilimsel temelli yaklaşımlar, bu psikolojik sorunlarla başa çıkmanın güçlü araçları olarak öne çıkıyor. Dr. Eroğlu, "Bireylerin psikolojik sağlamlıklarını artırmak ve travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için bu yenilikçi yöntemlerin önemi büyük," diyor.

Deprem Sonrası Psikolojik Hazırlık: Nöroteknoloji ve Yenilikçi Yöntemler

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, deprem sonrası psikolojik hazırlık konusunda adımlar atmak zorunda. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi gelişmiş teknolojiler, bireylerin psikolojik iyileşme süreçlerini hızlandırabilir ve travmanın etkilerini minimize edebilir. Bu tür bilimsel temelli yaklaşımlar, gelecekte deprem psikolojisi için önemli bir araç olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *