Nicolas Maduro, düzenlediği basın toplantısında, Kolombiya hükümetinin, Venezuela topraklarına sığındığını iddia ettiği uyuşturucu kaçakçıları ile mücadele için özel bir birlik kurma kararını sert dille eleştirerek, özel birliğin, Kolombiya tarafından, "kendi canına kast etmek için kullanılabileceği" yorumunu yaptı.
Söz konusu birlik tarafından Venezuela’nın egemenliğinin ihlal edilmesi durumunda sessiz kalınmayacağını vurgulayan Maduro, "Ulusal Silahlı Kuvvetlerden, (Kolombiya Devlet Başkanı) Ivan Duque’nin Venezuela hakkındaki 'pervasız' açıklamalarına yanıt vermelerini istediğini" ifade etti.
Duque, bu ayının başında yaptığı açıklamada, uyuşturucu kaçakçılarının Maduro yanlısı olduğu için Venezuela hükümeti tarafından korunduğunu öne sürmüştü.
"ABD ile diyaloğa açığız"
Cumhurbaşkanlığı Sarayında gerçekleştirilen basın toplantısında, ABD’ye yönelik açıklamalarda da bulanan Maduro, ABD Başkanı Joe Biden ile diyaloğa açık olduklarını ifade etti. Maduro, ülkesinin içinde bulunduğu ekonomik krizi hafifletmek ve iki ülke arasındaki gerilimi yatıştırmak için ABD ile diyaloğa açık olduklarını belirtti.
Nicolas Maduro, ABD yönetimi ile diyalog sürecinde, bir iyi niyet göstergesi olarak Venezuela’da tutuklu bulunan Amerikalı vatandaşların serbest bırakıp bırakılmayacağına ilişkin soruya da "Ben bir yargıç ya da savcı değilim, bu konuya karışmamalıyım." yanıtını verdi.
Bunun yanı sıra Maduro, Venezuela devlet petrol şirketi PDVSA'nın ABD'deki iştiraki Citgo'nun yöneticilerinden 6 ABD vatandaşının yargılandığı davada, şirket yetkililerinin Venezuela’ya karşı casusluk faaliyetinde bulunduğuna ilişkin yeni iddialarda bulunarak tutuklular için, "(ABD’nin) Merkez İstihbarat Teşkilatı (CIA) ajanı olarak çalışmaya başladılar." ifadesini kullandı.
Eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde iki ülke ilişkileri, yaptırımlar ve kısıtlamalar nedeniyle sekteye uğramıştı. Venezuela Devlet Başkanı Maduro, Joe Biden’ın 21 Ocak’ta başkanlık görevine gelmesinin ardından ABD ile diyalog sürecine girmek istediklerini birçok yerde ifade etmişti.
Trump döneminde ABD-Venezuela ilişkileri
Venezuela'da Devlet Başkanı Maduro, 21 Mayıs 2018'de düzenlenen seçimleri yüzde 67,7 ile kazanmasına rağmen muhalefetin hile iddiaları nedeniyle tartışmalar yaşanmıştı.
ABD ve diğer birçok Batı ülkesi tarafından "hileli" olarak nitelendirilen seçimlerin ardından ABD, Venezuela'ya yönelik yaptırımlarını önemli ölçüde genişletmişti.
Washington yönetimi, Ocak 2019'da Venezuela'nın devlet petrol şirketi PDVSA'ya yönelik ticari yaptırımları uygulamaya koymuş ve PDVSA için kilit aracılar haline gelen Rusya'nın en büyük petrol şirketi Rosneft'in iki birimini kara listeye almıştı. Öte yandan Haziran 2020'de Venezuela petrolünü taşımakla suçladığı gemilere ve sahiplerine yaptırım uygulamıştı.
Ülkede muhalif lider Juan Guaido, 23 Ocak 2019'da destekçilerini meydanlara dökerek, kendisini ülkenin "geçici devlet başkanı" ilan etmişti.
Trump, bunun üzerine, Maduro hükümetinin meşruiyetini kaybettiğini savunarak, Guaido'yu ülkenin "fiili devlet başkanı" olarak tanıdığını açıklamıştı.
ABD yönetimi, en son 5 Ocak'ta, Venezuela'da Guaido'yu "meşru devlet başkanı" olarak tanımayı sürdürdüğünü açıklamış, 6 Aralık 2020'de ülkede düzenlenen parlamento seçimlerini tanımadığını duyurmuştu.