Türkiye ile Japonya'nın diplomatik ilişkilerinin tesisinin 100. yılında iki ülke arasındaki ticari ilişkiler birçok fırsatı beraberinde getiriyor.
Türkiye ile Japonya arasındaki ticari ilişkiler oldukça eskiye dayanırken, bu ilişkilerin özellikle altyapı ve teknoloji yatırımlarında yoğunlaştığı görülüyor.
Boğaziçi Üniversitesi Asya Çalışmaları Merkezi Akademik Koordinatörü Prof. Dr. Selçuk Esenbel, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin Osmanlı dönemine dayandığını belirterek, ilk yatırımın 1892'de başladığını söyledi.
Esenbel, ekonomik ilişkilerde ikinci önemli olayın Cumhuriyet döneminde yaşandığını, o dönemki hükümetin yönlendirmesiyle Japon gezgin Kont Otani Kozui tarafından 1926'da Bursa'ya Türk-Japon İpek Fabrikası'nın kurulduğunu anlattı.
Japonların 1959'dan sonraki yatırımlarında Anadolu'da sulama tesislerinin kuruluşu, tarımda sulamayı sağlayacak barajların ve kanalların yapılışının ön plana çıktığını vurgulayan Esenbel, kalıcı altyapı yatırımlarının Japonya ve Türkiye iktisadi ilişkilerinin bir özelliği olduğunu dile getirdi.
Esenbel, iki ülke arasındaki iktisadi ilişkilerin İstanbul'daki örneklerle çarpıcı şekilde ispat edildiğini aktararak, Japonların Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Marmaray ve Osman Gazi Köprüsü projelerine katkılarına dikkati çekti.
Esenbel, Japonların İstanbul'un büyümesine yönelik bir öngörüyle 1980'lerde başlayan altyapı yatırımlarına işaret ederek, "Onun ötesinde Galata Köprüsü iki kere yenilendi, ikisini de Japonlar yaptı. Daha çok şey görebilirsiniz. Japon yatırımını onun için önemsiyorum. Türkiye'nin altyapısını iyileştirecek, kalıcı şekilde daha iyi standarda getirecek bir noktada yatırım yapıyorlar." diye konuştu.
Güneydoğu Anadolu'daki tarım, sulama ve baraj projelerinin uzun zamandır devam ettiğini anımsatan Esenbel, her ortamda Japon iş adamlarına bölgeye yatırım yapmalarını önerdiğini ifade etti.
Esenbel, "Oradaki modern tarımın daha da geliştirilmesi, sulama tesislerinin bitirilmesi için Japon yatırımının o bölgeye çekilmesinin çok önemli olduğunu gerçekten inanarak söylüyorum. Japonya'da tarım çok ileridir. Herkes Japon arabalarını bilir, Japon tarımını bilmez. Japon tarım bilgisi, modern tarım bilgisi müthiş ileridir. Ben onun için Japon yatırımını önemserim. Güneydoğu Anadolu'da ve oradaki tarımın daha da ileri düzeye getirilebilmesi için çok faydalı bilgi aktarabileceklerini düşünüyorum. Dolayısıyla Güneydoğu Anadolu'ya yatırım için bence Japonlar teşvik edilmeli. " şeklinde konuştu.
"JAPONYA İLE İLİŞKİLERDE TEKNOLOJİ ÖN PLANDA"
Boğaziçi ve Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Altay Atlı da Japonya pazarına bakıldığı zaman genel olarak ticarette Türkiye aleyhine bir açık olduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin Japonya'ya ihracatında balık olmak üzere gıda ürünlerinin, demir-çelik gibi bazı ham maddelerin ve otomotiv sektörü için yan sanayi ürünlerinin ön planda olduğunu belirtti.
Atlı, ithalata bakıldığı zaman ise katma değeri ve teknoloji içeriği yüksek makineler, makine parçalarının ön planda olduğunu kaydederek, Japonya'dan yapılan ithalatın Türkiye'nin ekonomisine, özellikle üretim ve imalat alanında teknoloji içeriği açısından katkı sağladığını söyledi.
Dönemin Japonya Dışişleri Bakanı'nın 2017'de, Japonya'nın Türkiye'nin teknoloji anlamında geleceğine katkı sunabileceğini ifade ettiğini anımsatan Atlı, şöyle devam etti:
"Japonya teknoloji alanında işbirliği yaptığımız, bu yapılan işbirliğinin de Türkiye'nin kendi teknolojik kapasitesini geliştirmesine katkı sağladığı bir ülke. Şimdi bunun devam etmesi de önemli. Otomotiv sektörü burada çok ön planda, yapılan yatırımlara baktığımızda bu önemli ama tabii günümüzde artık birçok yeni alan da geliyor. Gıda, tarım teknolojileri, gıdayla ilgili teknolojiler burada tabii ki Japonya'nın deneyimi önemli. Aslında enerji alanında projeler vardı. Onlar biraz duraksadı. Gelecekte devam edebilir. Japonya ile nükleer enerji ki yine Japonya'nın küresel ölçekte ön planda olduğu bir alan. Mantık aynı, Japonya'dan gelecek yatırım her şeyden önce Türkiye'nin kendi teknoloji, enerji, gıda ve diğer bütün bu alanlarda kendi kendine yeterlilik kapasitesini, dışa bağımlılığı azaltma kapasitesini geliştirmeye katkı sağladığı ölçüde fayda sağlıyor ve sağlamaya devam edecek."
Altay Atlı, Japonya ile ilişkilerde teknolojinin ön planda olduğunun altını çizerek, burada bir bilim altyapısından bahsedildiğini dile getirdi.
"KARŞILIKLI YATIRIMLAR İKİ ÜLKENİN EKONOMİK GÜCÜNÜ YANSITMAKTAN UZAK"
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Japonya İş Konseyi Başkanı Ahmet Çalık da Japonya ile ticari ve yatırım ilişkilerinin, 2023'te 6 milyar dolar ithalat, 500 milyon dolar ihracatla potansiyelin gerisinde olduğunu belirterek, karşılıklı yatırımların da iki ülkenin ekonomik gücünü yansıtmaktan uzak olduğunu kaydetti.
Çalık, Japon şirketlerinin Türkiye'deki toplam yatırımının 3 milyar dolar seviyesindeyken, Türk şirketlerin Japonya'daki yatırımlarının ise sadece 4 milyon dolar olduğu bilgisini paylaştı.
Bu yılın Türkiye-Japonya diplomatik ilişkilerinin başlamasının 100. yılı olmasının çalışmalarına güç kattığını dile getiren Çalık, şöyle devam etti:
"İki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin gelişimi için yüksek potansiyel bulunan ulaşım araçları ve yeşil dönüşüm, öncelikli alanlar olarak karşımıza çıkıyor. Öte yandan ileri teknoloji üretim teknikleri, depreme dayanıklı kentler, emisyon ve karbon düzenlemeleri, startuplar, üniversiteler arası işbirliği, üçüncü ülkelerde ortak iş yapılması gibi alanlarda Japon iş dünyasının ülkemiz iş dünyasıyla yakın çalışmaya ilgi gösterdiğini memnuniyetle görüyoruz."
"JAPONYA İLE İLİŞKİLERİMİZİN ÇOK DAHA İLERİ NOKTALARA TAŞINMASI MÜMKÜN"
Ahmet Çalık, Japonya'nın dünyada yaklaşık 2 trilyon doları bulan yurt dışı doğrudan yatırım portföyü olduğuna değinerek, Türkiye'de yatırımı bulunan veya faaliyet gösteren 254 Japon firma bulunduğunu aktardı.
Çalık, "Bu faaliyetlerin hacmi ise yaklaşık 4,7 milyar dolar civarında. Hemen hemen bütün büyük Japon firmaları Türkiye'de iş yapıyor. Türkiye'de doğrudan yatırımları veya bölgesel ofisleri bulunuyor. Ancak global hacmi ve ağırlığıyla kıyaslandığında Japonya ile ilişkilerimizin çok daha ileri noktalara taşınması mümkün. Japon iş dünyası Türkiye'de ulaşım araçları, otomotiv, motosiklet, elektrikli cihazlar, beyaz eşya, gıda, makine, ticaret gibi sektörlere ağırlık veriyor." ifadelerini kullandı.