CNN Türk ekranlarındaki Gece Görüşü programına katılan ve canlı yayınında gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, ekonomiye dair soruları yanıtladı. Bakan Nebati, enflasyonla ilgili de önemli açıklamalar yaptı. Peki, enflasyon ne zaman düşecek? İşte son dakika gelişmesinin tüm detayları…
Bakan Nebati’nin açıklamalarından satır başları şu şekilde:
ENFLASYON NE ZAMAN DÜŞECEK?
Enflasyon artık Türkiye’nin tek başına problemi değil, Avrupa’nın da değil. Dünyanın problemi. Özellikle Avrupa resesyona doğru gidiyor. ABD’de enflasyon sürekli tartışılır halde. Savaşla birlikte herkesin öngörüleri bozuldu.
Enflasyondan uzak durmak mümkün değil. Türkiye’deki enflasyonun bir sebebi dışarıdan ithal edilen maliyet enflasyonuysa diğeri kurlardaki ani yükselişler. Üçüncü sebep de beklentilerdir. Beklentiler bozuldu. Bir tarafta salgın, sonrasında savaş… Birçok işletme stoklara girdi.
Enflasyon bizde çok yüksek hissedildi. Emtia ve petrol fiyatlarındaki sakinleşme enflasyon üzerindeki baskıyı azaltıyor. Enflasyonda sert frene basmıyoruz. Önce artış hızını azaltıyoruz. Aralık ayından itibaren baz etkisiyle enflasyon rakamlarında düşme göreceğiz.
Enflasyonun etkilediği grup daha çok dar gelirliler. Dar gelirlilerin daha az etkilenmesi için çalışıyoruz. Tedbirlerle gıda üretiminin maliyetini düşüreceğiz.
FİYAT ARTIŞLARI VE KİRALAR
Çok iddialı bir şey söyleyeyim. Geçen yıl yapılan denetim sayısı 120 bin. Bu yıl bugün itibarıyla yapılan denetimlerin sayısı 550 bin. Yıl sonuna kadar 1 milyon hedef koyduk. Bizim risk analiz genel müdürlüğümüz var, pasifti güçlendirdik.
Gıdayla ilgili 350 binin üzerine mükellef tarandı, 106 bin riskli mükellef göründü. Bununla ilgili de çalışmalar yapılıyor.
Bunlar, denetimlerin sıkılaşması ve fiyat davranışlarında bozukluğa sebep olan mükelleflerin tespit edilerek cezalandırılması anlamına geliyor. Önümüzdeki bu kış geçen kış gibi olmayacak, daha iyi bir kış olacak.
FAİZ İNDİRİMLERİ DEVAM EDECEK Mİ?
Dünyada 165 ülke faiz enstrümanını kullanıyor. Sizce merkez bankalarının kullandığı faiz oranları, manşet enflasyonun altında faiz kullanan ülke sayısı kaçtır? Sayı 132. “Faiz, enflasyonun üzerinde olmalı lazım” öğretisini reddediyoruz.
Merkez bankalarının faiz artırımları enflasyon üzerindeki bir faiz artırımı değil. Enflasyonla mücadele biz faiz artırıyoruz dedikleri zaman 0.50’lik bir artışla yürüyorlar. Paradan para kazanmayı benim ülkemde yapma diyor. Biz onların yaptığını yapmaya başladık aslında.
ASGARİ ÜCRET
2002 yılında bugüne kadar asgari ücret hiçbir şekilde enflasyona ezdirilmedi. Bu yıl da enflasyon hedefimiz bu kadar yüksek değildi. Memur maaşları zaten 6 ayda bir güncelleniyor. Bu yüzden herhangi bir sıkıntı yaşanmıyor. Asgari ücretliler yılbaşında belirlendiği için önümüzdeki yılın hedeflerine göre artırılıyor. Bu yıl hedeflerde sapma olduğu için temmuz ayında bir artış yoluna gidildi ve gelenek bozuldu. Yüzde 95 civarında bir iyileştirme yapıldı. Önümüzdeki yıl ve yıllarda Cumhurbaşkanımızın duruşu çok net. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade çerçevesinde, hiçbir şekilde asgari ücretli, dar gelirli ve sabit gelirliler enflasyonun altında kalmadı, önümüzdeki süreçte de enflasyonun altında kalmayacak çalışmalar yapılacaktır. Başka türlü olamaz zaten.
MEMUR VE EMEKLİ MAAŞI
Cumhurbaşkanımız 20 yıllık iktidarı döneminde hep net cevap vermiştir. Asla enflasyonun altında bir artış söz konusu olmayacak. Teknik olarak bir çalışma yapılmadığı için bütçe teslim edildikten sonra çalışmalar yapılacak, kabinede de görüşülecek. Enflasyonun altında olmayacak her türlü çalışma yapılacak.
ESNAFLAR
Esnafa faiz oranı 9.5 civarında olan kredi veriyoruz. Halk Bankası çalışmalarını yapıyor. Bugünkü faiz ve mevcut koşullara uygun bir paket üzerinde çalıştığımızı söyleyeyim. Teknik çalışmalarımızı yapıyoruz. Sicil affı ile ilgili bir çalışmanın da yapılması gerekiyor. Sicil affının getirilmiş olması yeterli değil.
Torba yasada iki tane önemli şey var. Bir defa 2 bin liraya kadar icraya düşmüş 9 milyon dosyanın temizlenmesine yönelik çalışma var.
GÜNDEM OLAN O KONUŞMASI (HETERODOKS YAKLAŞIM)
Bilimsel bir toplantıydı. Ben hem alaylıyım hem mektepliyim. Ben doktor unvanını kullanıyorum, bunun için çok çaba sarf ettim. Resmi olarak akademisyenim. Ben doçentlik unvanını kullanmıyorum. Bunu yadsıyamazsınız. Üniversitede üniversite hocası gibi, akademisyenle akademisyen gibi, gazeteciyle gazetecinin anlayacağı gibi, vatandaşla da herkesin anlayacağı gibi konuşurum.
Burada beni üzen şu. Akademisyenlerin tweetleri. Bir defa bunlar, ben niye orada yokum diye sorgulamaları gerekiyordu. Ama sorgulamıyorlar. Tweetleri okuyorum şimdi: “Hadi şunu bir de kağıttan okumadan söylesene.” Bunu bir profesör söylüyor.
Koskoca profesör şunu demiş: “Allah Allah”. Anlamamış. Bu hoca Türkiye’nin en önemli vakıf üniversitelerinden birinin hocası. Benim sözlerimden hiçbir şey anlamamış “Allah Allah” diyor. “Ben epistemolojik bir kopuş yaşadım, şimdi filmleri izlemeye gidiyorum” diyor. Seviye bu.
Bir grup epistemolojiyi duyduğu için “Allah Allah” diyor. Bir grup sosyal medyada görünmeyip binlerce kitap yazıyor, on binlerce makale yazıyor, dünyanın en önemli hocaları. Şimdi Türk akademisini, Türk bilimini bu hale getirenlerin bundan utanmış olması lazım. 5 milyon takipçinle dalga geçerken hiç mi rahatsız olmadın, takipçilerine hoş görünmek için…
Hiç mi rahatsız olmadın, bu Türkiye’nin ekonomi modelinin girdileri, çıktıları nedir düşünmedin mi? Türk bilim dünyasının düştüğü sefil durumu gösteriyor bu. Siz 20 tane kişinin yanında eğer iddialı bir şeyle çıkamıyorsanız..
Heterodoks politikalar var, kabul et etme, eleştir… Böyle bir hoca çıkıp epistemolojik kopuş yaşadım film izlemeye gidiyorum dediğinde bu gerçekten üzüldüğüm bir şey. Binlerce insan beni eleştiriyor, dalga geçiyor, hiç rahatsız olmam. Sokaktaki vatandaşın epistemolojiyle ne işi olabilir. O alacağı domatesin, peynirin miktarına bakar. Onun bunlarla zaten işi yok. Ama bir bilimadamı bilimadamı gibi davranacak.