Nebati, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, bütçe disiplininden asla taviz vermeden, faiz giderlerinin bütçe içindeki payının 2002’deki yüzde 43.2 seviyesinden yüzde 10.6’lara düşürüldüğünü belirterek, KKM gibi yenilikçi enstrümanlarla da ekonomiye olumlu katkı sunulduğunu kaydetti.
KKM uygulamasının 2021 yılı sonunda Döviz piyasalarında oluşturulan panik havası ve yüksek oynaklık sonucu devreye alındığını hatırlatan Nebati, “Böylece, söz konusu dönemdeki panik havası bertaraf edilmiş, döviz tevdiat hesaplarının toplam mevduat içindeki payı önemli bir oranda azaltılmış ve döviz kurlarında istikrara katkı sağlanmıştır. Ayrıca, KKM’nin TL mevduatların ortalama vadesinin uzamasına katkı sağlamasıyla bankacılık sektöründe vade uyumsuzluğu da azaltılmıştır. Bugün, toplam 2.3 trilyon liraya ulaşan KKM uygulamasının bütçeye maliyeti de giderek azalmaya devam etmiş, toplamda 95.3 milyar lira olarak gerçekleşmiştir. Faiz üst sınırının kaldırılmasıyla, önümüzdeki dönemde de bütçe üzerinde ciddi bir maliyet oluşturması beklentiler dahilinde değildir” değerlendirmesini yaptı.
‘NEGATİF ETKİSİ YÜKSEK OLURDU’
Nebati, sözlerini şöyle sürdürdü: “Diğer taraftan, KKM uygulaması devreye alınmamış olsaydı ve döviz kurundaki artış ve dalgalanma aynen devam etseydi; bunun ülkemiz dış borç stoku üzerindeki negatif etkisi yüksek olurdu ve reel piyasaların gelişimi de önemli ölçüde sekteye uğrardı. Üstelik bu durum, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın tetiklemesiyle Emtia fiyatlarında keskin artışların yaşandığı ve küresel finansal koşulların giderek sıkılaştığı bir döneme denk gelecekti. O koşullar altında, enerji ve tüm diğer ithal girdilerde, ülkemizde reel sektörün maliyetleri çok daha fazla artar ve oluşan ek döviz ihtiyacı için mevcut küresel finansal ortamda, reel sektörümüz yüksek maliyetlerle daha fazla borçlanmak sorunuyla karşı karşıya kalırdı.”