Türkiye'de faaliyet gösteren İtalyan ticaret ve sanayi dünyasının temsilcileri, özellikle salgın döneminde İtalyan şirketlerin Türkiye'de yatırım arayışının arttığını ifade ederek, iki ülke arasındaki dış ticaret hacminin dengeli bir şekilde ilerlediğini belirtti.
Türkiye, sahip olduğu coğrafi konum, lojistik imkanları, kalifiye iş gücü, sanayide üretim esnekliği gibi avantajlarla özellikle salgın döneminde Çin'e alternatif arayan şirketlerin dikkatini çekmeye devam ediyor.
İtalyan iş ve sanayi dünyasının temsilcileri, İtalya'dan Türkiye'ye yatırımcı ilgisinin giderek arttığını belirtiyor.
İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği Başkanı Livio Manzini, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İtalya ve Türkiye arasındaki ithalat-ihracat seviyesinin bu yıl tekrar 20 milyar doları bulacağını bildirdi.
Manzini, "Tabii bu rakam yetersiz olarak görülebilir. Biz de yetersiz görüyoruz. 5 yıl içerisinde 30 milyara kadar gelebileceğini düşünüyoruz. Ama İtalya ile Türkiye arasındaki ithalat-ihracat hacminin bir özelliği var; o da dengeli olması. Yani şimdi siz bir ülkeden 20 milyar dolarlık mal ithal ederseniz, karşılığında da 2 milyar dolarlık mal ihraç ederseniz ki şimdi Çin rakamları belki bu şekildedir. Bu biraz dengesiz bir dış ticaret hacmidir. İtalya-Türkiye arasındaki ticaret hacmi ise 20 milyar dolar; 10 milyar Türk tarafı, 10 milyar İtalya tarafı. Bu da ticari ve sanayi ilişkilerinin ne kadar derin olduğunu gösteriyor." ifadelerini kullandı.
"Türkiye, sermayeyi ihraç eden bir ülke haline geldi"
Türkiye'deki İtalyan yatırımlarının arttığını ve önemli yatırımlar yapıldığını dile getiren Manzini, şunları kaydetti:
"Bu böyle doğrusal bir çizgi takip etmez. Bazı senelerde büyük yatırım olur, birkaç milyarlık yatırım. Sonra ertesi sene aynı büyüklükte bir yatırım olmayabilir. Ama çizgi pozitiftir ve güzel olan tarafı, şimdi artık Türk firmaları da İtalya'da yatırım yapıyorlar. Artık Türkiye, sermayeyi ihraç eden bir ülke haline geldi. Bu da enteresandır ve tabii İtalya, Türk sermayesini çekmek isteyen bir ülke. Türk firmaları tarafından İtalya'da çok güzel yatırımlar yapıldı. Mesela, Şişecam, bunlardan belki en önemlilerden bir tanesi. Dolayısıyla burada da şu anda tam dengeli demeyebiliriz ama iki tarafın da birbirine yatırım yaptığını görüyoruz. Tabii önemli olan, yatırım dediğiniz zaman ülkeye getirdiğiniz know-how'dır. Çünkü bir Türk firmasını satın almak da yatırımdır ama Türkiye'ye gidip burada insanlara bir şeyler üretmek, ilave bir yetkinlik getirmek bu ülkenin yararınadır. Bunun da şu aşamada oluştuğunu, bu tip yatırımların olduğunu da görüyoruz. Bu da bence Türkiye için önem arz ediyor."
"İtalyan firmaların yatırım ilgisini belki en fazla ölçebilecek bizleriz ve bu ilgi var"
Livio Manzini, salgın senesinin çok özel bir yıl olduğunu, tüm dünyanın kapanmaya gittiğini ve birçok faktörlerden dolayı Türkiye ile İtalya arasındaki ilişkilerin biraz durağanlaştığını anımsattı.
O dönemde İtalya'dan Türkiye'ye gelmenin ve buradan da İtalya'ya gitmenin mümkün olmadığını vurgulayan Manzini, şöyle devam etti:
"Her şeyi Zoom üzerinden de yapamıyorsunuz. Çok özel bir durumdu. Ticaret hacmi haliyle geriledi. Güzel olan taraf, şimdi ticaret hacmi birden 20 milyar dolara çıktıysa ki 16 milyar dolarlara düşmüştü, gerçek anlamda bu ilişkilerin derinliğini gösteriyor. Çünkü iş hacmi hazırdı orada ve normale dönünce hemen geri döndü. Bu bence oldukça önemli. Şimdi yatırım fırsatını kollayan firma var mı? Çok var. Bizim zaten İtalyan Sanayi ve Ticaret Odası olarak görevimiz onlara destekte bulunmak. İtalya'nın System Italia dedikleri bir ekosistem daha var. Bunların içinde İtalyan Ticaret Ataşeliği var, İtalyan Ticaret Odası var, başka aktörler var. Büyükelçilik mesela çok destek veriyor. O bakımdan Türkiye'de iş yapmak isteyen bir İtalyan firmasına destek verebilecek bu kurumlar var. Belki de en önemlisi İtalyan Sanayi ve Ticaret Odası'dır, 135 senedir bu işi yapıyoruz. İtalyan firmaların yatırım ilgisini belki en fazla ölçebilecek bizleriz ve bu ilgi var. Hiç tereddütsüz bu ilgi var."
"Toplama baktığımız zaman Türkiye çok rekabetçi"
İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği Başkanı Manzini, Çin'e yatırım yapmaktan vazgeçip Türkiye'de üretmek veya mevcut üretimini Türkiye'ye kaydırmak isteyen firmalar arasında İtalyan firmaları da olduğuna işaret ederek, "Buna benzer firmalar var. Tabii şimdi lojistik açıdan Çin'den ara mamul getirmek belirli bir boyuta ulaştı. Çin'in ihracatını burada konuşmaya gerek yok. Birçok konuda ölçek ekonomisinden dolayı, maliyet avantajlarından dolayı Çin önemli bir pazar payı kaptı ama pandemi sırasında görüldü ki bu mesafeler aslında bir zayıf noktadır. Ayrıca tabii Çin'le olan siyasi çekişmeler ikinci bir risk faktörü oluşturmaya başladı. Firmalar, uluslararası firmalar, 'bu tedarik zincirlerine tekrar bir göz atalım' dediler. Bazıları malsız kaldı. Şu anda o da devam ediyor ama pandemi sırasında malsız kalanlar, ara malsız kalanlar tekrar bunu değerlendirmek istediler. Baktığınızda rekabetçi, belki Çin kadar ucuz olmayabilir ama rekabet sırf malın ucuzluğu değil. İçinde hizmet var, sipariş boyutu var, esneklik var, birçok konu var. Fiyat bunun sadece bir tanesi. Toplama baktığımız zaman Türkiye çok rekabetçi." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin, birçok avantajıyla Doğu Avrupa ülkeleri arasında rekabet açısından öne çıktığını vurgulayan Manzini, sözlerini şöyle tamamladı:
"Çin'le aramızda 'başka ülke yok mu?' derseniz tabii Doğu Avrupa da rekabetçi, ona diyecek bir şey yok. Ama daha başka yok. Doğu Avrupa ülkelerinde, Balkanlar ülkelerinde bir de nüfus sorunu yaşanıyor, önemli bir göç dalgası oldu. Bugün Balkanlarda fabrika kurmak istediğiniz zaman adam bulamıyorsunuz. Halbuki Türkiye'de belirli bir denge var. Nüfus olarak, demografik olarak ve kabiliyetler olarak... Mühendisleri de buluyorsunuz, işçileri de buluyorsunuz, kalifiye eleman da buluyorsunuz. Dil konuşabilen insan da buluyorsunuz. Çin'le Avrupa arasında başka bir ülke yok. O bakımdan oldukça doğal bir seçim oluyor buraya gelmek. Ayrıca, tabii Türkiye bütün salgın boyunca açık kaldı, belki birkaç gün hariç ama havaalanı açık kaldı. Türk Hava Yolları, müthiş bir stratejiyle yolcu taşıyamayacağı uçakları kargo uçağına döndürdü. Onun için malların ulaşmasında çok yardımcı oldu. Türkiye'nin bütün bu avantajları da var."
"İtalyan firmalar Türkiye'de yatırımlarına devam ediyor"
İtalya Büyükelçiliği Ekonomi ve Ticaret Ofisi Müdürü Gianluca Guerrier de, "İtalya, Akdeniz bölgesinde Türkiye'nin en büyük ticari partneri, dünya genelinde de üçüncü en büyük partneri. 2021 yılının ilk 8 ayına baktığımızda İtalya ve Türkiye arasındaki ihracat ve ithalat rakamlarının çok dengeli gittiğini, neredeyse aynı rakamlarda seyrettiğini, bir önceki 2020 ve 2019 yıllarına göre de ileride olduğunu ve çok daha büyük rakamlara ulaştığını görüyoruz. Bu anlamda İtalya ve Türkiye arasındaki iş birliklerinin gelecek dönemde de süreceğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de birçok sektörde faaliyet gösteren yaklaşık 1.600 İtalyan firması bulunduğunu aktaran Guerrier, "Bunların arasında İtalya'daki çok büyük gruplar da yer alıyor. İtalyan firmalar, Türkiye'de yatırımlarına devam ediyor, bu iş birlikleri ve yatırımlar da devam edecek." dedi.
Guerrier, çok detaylı bilgiye sahip olmamakla birlikte Bianchi firmasının özellikle İzmir bölgesinde üretiminin bir kısmını yapmak üzere 10 milyon avroluk bir yatırım yapacağını açıkladığını bildirdi.
"Birçok faktörden dolayı Türkiye'nin Doğu Asyalı tedarikçilere göre daha iyi olduğunu anlıyorlar"
İtalyan Dış Ticaret ve Tanıtım Ajansı (ITA) İstanbul Ofisi Müdürü Riccardo Landi ise İtalya Dışişleri Bakanlığı'nın koordinasyonunda faaliyet gösterdiklerini, tüm dünyada 70'e yakın ofisleri bulunduğunu ve İstanbul ofisinin dünyanın en önemli ofislerinden biri olduğunu söyledi.
Türkiye'de yatırım yapan ağırlıklı olarak küçük ve orta ölçekli İtalyan şirketlere destek olduklarını, İtalya'ya yabancı yatırım çekmek gibi görevleri de bulunduğunu aktaran Landi, şunları kaydetti:
"Geçtiğimiz ay boyunca Türkiye'de yatırım yapmakla ilgilenen küçük ve orta ölçekli İtalyan şirketlerinden artan sayıda talep alıyoruz. Küçük ve orta ölçekli diyorum. Çünkü büyük şirketler her şeyi kendileri yapıyor. Bu nedenle genellikle çok özel durumlar dışında desteğimize ihtiyaç duymazlar. İtalyan şirketler, sadece Türkiye pazarının önemi nedeniyle değil, aynı zamanda Türkiye'nin bir merkez olarak, Doğu Avrupa, Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika gibi birçok farklı pazardan oluşan çok büyük bir bölgede yer alması nedeniyle Türkiye'ye yatırım yapmak istiyorlar. Ayrıca, geçmişte olduğundan çok daha fazla iletişime geçerek bize Türk şirketlerinden mal satın almak istediklerini, Türk tedarikçi bulmalarında onlara yardımcı olup olamayacağımızı soruyorlar. Çünkü şu anki duruma göre Türkiye'den tedarikçi bulmanın birçok faktörden dolayı Doğu Asyalı tedarikçilere göre daha iyi olduğunu anlıyorlar."
"Türk iş adamlarıyla iş birliği yapmak İtalyanlar için oldukça kolay"
Lojistik maliyetlerinin bu noktada önemli bir etken olduğunu vurgulayan Landi, "Türkiye, İtalya'ya, Avrupa'ya yakın, denizden, karadan ve tabii ki havadan çok iyi bağlantılara sahip ve Türk iş adamlarıyla iş birliği yapmak İtalyanlar için oldukça kolay. Yani İtalyan ve Türk ekonomisi, geçmişe göre daha da entegre hale geliyor ve ticaret hacmi de mükemmel bir şekilde dengeleniyor. Türk hükümetinin uluslararası ticarette denge konusunda endişeli olduğunu anlayabiliyorum ama olumsuz faktörün İtalya'dan gelmediğini söylemeliyiz." diye konuştu.