20 Eylül 2024
weather
23°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkçe Düşün
İstanbul
HAFİF YAĞMUR
23°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Türkgün Ekonomi JP Morgan uyardı: Dolar bitebilir!

JP Morgan uyardı: Dolar bitebilir!

Dünyanın önde gelen yatırım bankalarından ABD merkezli JP Morgan, doların küresel rezerv para statüsünün yakında biteceğini söyleyerek müşterilerini buna göre pozisyon almaları gerektiği konusunda uyardı.

4 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
JP Morgan uyardı: Dolar bitebilir!

Dünyanın en büyük yatırım bankalarından biri olan ABD merkezli JP Morgan, müşterilerini dolara karşı uyardı. Doların küresel rezerv para konumunun yakında biteceğini söyleyen banka, müşterilerini buna göre pozisyon almaları konusunda dikkatli olmaya çağırdı.

“Orta vadede değerini yitirebilir”
Bankanın döviz, emtia ve faiz stratejisti Craig Cohen, privatebank.jpmorgan.com sitesinde yayınlanan "Dolar aşırıya kaçan ayrıcalığının sonuna mı geliyor?" başlıklı makalesinde; Amerikan parasının yaklaşık 100 yıldır küresel rezerv para olduğunu ve sadece Amerikalıların değil dünyanın her yerinde bir çok yatırımcının portföylerinde dolar ağırlığı oluşturarak rahat ettiğini vurguladı ve ekledi:

"Ancak doların dünyanın hakim parası olma özelliğini kaybedebileceğine inanıyoruz. Yapısal nedenler ve dönemsel engeller nedeniyle (orta vadede değerini yitirebilir)."

Doların rezerv para statüsünü genelde düşünüldüğü gibi 1944 Bretton Woods antlaşması ile değil daha çok 1913’te ABD Merkez Bankası'nın (Fed) kuruluşu ile elde ettiğini ileri süren Cohen; ilerleyen yıllarda Amerika’nın sürekli hale gelen dış açıklarını dünya çapında geçerli para olan doları basarak ve sürekli borçlanarak ithalat yapıp kapattığını anlattı.

Asya piyasasının yükselişi
Cohen, doların hakim rolünü sürekli  olacağına dair bir işaret olmadığının altını çizdi ve ekledi:

"Aksine binlerce yıl geriye baktığımızda, dünyada ‘ekonomik merkez’ değiştikçe uluslararası hakim para birimlerinin de değiştiğini görüyoruz.

"İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD küresel üretimin (GSYİH) yüzde 25’inden fazlasını gerçekleştiriyordu. Batı Avrupalı güçleri de eklediğimizde bu oran yüzde 40’a çıkıyordu. Oysa o dönemden sonra ekonomik büyümenin itici gücü ABD ve Batı aleyhine Asya’ya doğru kaydı.

"Yüksek büyüme ve kararlı reformlar ile Çin bu ekonomik değişimin merkezinde yer alıyor. Son 70 yılda Çin dünya üretimi içindeki payını yaklaşık dört kat arttırarak yüzde 20’ler seviyesine (yani ABD ile aynı düzeye) ulaştırdı ve bu alanda genişlemeye devam etmesi bekleniyor.

"Çin artık sadece düşük maliyetli ürünler üreten bir imalatçı değil. Son dönemde şirket kararlarının giderek artan bir bölümü teknoloji gibi yüksek katma değerli sektörlerden geliyor."

Çin dışında, Hindistan dahil Güney Asya ülkelerinin de genç nüfusları ve sürekli artan teknolojik know-how birikimleri ile yüksek büyüme performansları gösterdiğini aktaran Cohen; Batıda Türkiye ve Arap Yarımadası ile başlayıp Doğuda Japonya ve Yeni Zelanda’ya uzanan ve Kuzeyde Rusya’dan Güneyde Avustralya’ya ulaşan ‘Asya Ekonomik Bölgesinin’ şimdilerde küresel üretimin yüzde 50’sini gerçekleştirdiğini vurguladı ve ekledi:

"2015-2030 döneminde oluşacağı tahmin edilen 30 trilyon dolarlık orta sınıf tüketimi büyümesinin sadece 1 trilyon dolarının Batı ülkelerinden gelmesi bekleniyor... Gelecek on yıllarda dünya ekonomisinin ABD merkezli ve dolar hakimiyetinde olan bir sistemden Asya’nın daha fazla güç sahibi olduğu yeni bir sisteme geçeceğini düşünüyoruz. Para alanında bu, muhtemelen doların diğer para birimleri ve altın gibi emtialardan oluşan bir döviz sepetine karşı değer kaybedeceği anlamına geliyor."

Dolar küresel hakimiyetini çoktan kaybetmeye başladı
Küresel merkez bankalarının rezervlerinde tuttukları dolar miktarına bakıldığında değişimin çoktan başladığının görülebileceğini belirten Cohen, özellikle 2008 Krizi sonrasında dünya merkez bankalarının rezervlerindeki dolar miktarının yüzde 64’lerden yüzde 55’lere gerilediğini  belirtti.

Ayrıca Euro’nun tedavüle girdiği 1999 yılından bu yana ilk defa dünya merkez bankalarının aynı anda dolar satıp euro aldıklarına dikkat çeken Cohen küresel merkez bankalarının altın alımlarının da rekor seviyeye yükseldiğini vurguladı.

Stratejist Cohen, "2018 yılında altın, merkez bankalarından 1971’den bu yana en yüksek talebi gördü. Arka arkaya dört çeyrek dönem yaşanan altın alımları ise kayıtlarda yer alan en yüksek rekor seviyeye ulaştı. Bizce bu mantıklı: Kendisini destekleyen insanlar arasında sürdürdüğü binlerce yıllık güven ile altın istikrarlı bir değer kaynağı" dedi.

"Ticaret Savaşları" gibi politikaların dünyada dolar kullanımını daha da azaltabileceğini ve her geçen gün farklı ülkelerin doları dışlayan yeni ödeme sistemleri geliştirdiğini anlatan Cohen, bankanın müşterilerini de şöyle uyardı:

"Müşteri portföylerini tanıdığımızda bir çoğunun bizim ‘tedbirli’ olarak düşüneceğimizden daha fazla dolar pozisyonu tuttuklarını görüyoruz. Ekonomik döngünün bu noktasında portföylerin bu alanının daha çeşitlendirilmiş olması gerektiğine inanıyoruz. Bir çok durumda muhtemelen bizim tavsiyemiz diğer G10 Para birimlerine, Asya para birimlerine ve altına daha fazla ağırlık vermek olacaktır."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Milyonlar bekliyordu! İlk adım atıldı

Milyonlar bekliyordu! İlk adım atıldı