Türkgün Faydalı Bilgiler Argan Yağı Nedir?

Argan Yağı Nedir?

Argan yağı, herkes tarafından duyulan ve kullanılan bir çekirdek kökenli yağdır. Soğuk sıkım ile elde edilen bu yağ çeşidi pek çok bakım ürününün içerisinde rahatlıkla kullanılabilme avantajına sahiptir.

KAYNAK: Haber Merkezi

Özellikle cilt ve saça iyi geldiği bilinen argan yağı, içerisindeki yağ ve besleyici mineraller yardımıyla nem ve kuvvet arttırma etkisi gösterir. Saf bir şekilde kullanılabildiği gibi kozmetik ürünlerinin içerisinde de tercih edilir. Bakım rutinlerinize güvenle ekleyebileceğiniz faydaları sağlar.

Argan Yağının Faydaları Nelerdir?

Argan yağı faydaları saymakla bitemeyecek kadar çoktur. Hem cilde hem de saçlara iyi gelmesi sebebi ile çok geniş bir kullanım alanı yaratır. Özellikle sert ve yıpranmış saçların yumuşatılmasında etkilidir. Öte yandan cilt bakım ürünlerinde de sıklıkla argan yağı faydaları kullanılır. İçeriğinde yer alan doymamış yağ asitleri yumuşatma etkisi gösterir. Genellikle cilt ve saç için kullanılsa da bazı gıdaların içerisinde bağırsakları yumuşatmak için de tercih edilebilir. Eğer alerjen bir yan etki hassasiyeti bulunmuyorsa kullanım açısından son derece uygundur. Bir diğer faydası da cilde iyi gelmesi olarak belirtilebilir. Ciltteki sivilce ve aknelerin sönmesine ve yara izlerinin iyileştirilmesine etki gösterir. Temiz cilde uygulayarak argan yağı faydaları konusunda yardım alabilirsiniz. İçerisindeki zengin E vitamini konsantrasyonu sayesinde cilde derinlemesine geçerek pek çok fayda sağlar. Dilerseniz vücudunuza masaj yağı olarak da kullanabilirsiniz. Cildin daha rahat masaj hareketlerine hazırlanmasında etkilidir.

Argan Yağı Saç Bakımında Nasıl Kullanılır?

Saç bakımı için argan yağı en sık tercih edilen doğal bileşenli ürünlerdir. Saç kremlerine ve bakım yağlarına eklenebilecekleri gibi soğuk sıkım olanları direk kullanım için müsaittir. Saç bakımı için argan yağı tercih ediyorsanız öncelikle saçlarınızı iyice taramanız gerekir. Saçlarınızı taradıktan sonra argan yağı içerikli ürünleri kafa derinize masaj yaparak dipten uca olacak şekilde uygulamalısınız. Masaj yaparak uyguladığınız argan yağı derinize ve yıpranmış saç uçlarınıza kadar derinlemesine nüfuz etme özelliği gösterir.  Bu şekilde en az 20 dakika kadar bekleyerek etkinin daha çok olmasını sağlayabilirsiniz. Yıpranan saç uçları neme kavuşarak esnekliğini yeniden kazanır. Daha sonrasında eğer saf soğuk sıkım bir yağ kullanıyorsanız durulamanız önerilir. Eğer bir bakım yağı içerisinde kullanıyorsanız durulamanıza gerek kalmaz. Genellikle saçların esnekliği arttırırken kırılmalarının da engellenmesine yardımcı olur. Bu da daha parlak ve kırılmayan saçlara kavuşmanızda etkilidir. Saçınıza haftada bir veya iki kere düzenli olarak uyguladığınızda etkisinin arttığını ve daha hoş bir saç yapısına kavuştuğunuza şahit olabilirsiniz.

Argan Yağının Yan Etkileri Var Mıdır?

Argan yağı kullanımı son zamanlarda özellikle kozmetik sektörünün merkezine yerleşmiştir. Hem saça hem de cilde olan uyumlu teması ile büyük faydalar sağlar. Cilt ve saça temas etmesi durumunda bir yan etkisinin olup olmadığı bilinerek kullanılması önerilir. Genel olarak doğal bir çekirdek yağı olduğu için ciltte irritasyona veya alerjiye sebep olmaz. Saç derisine dahi rahatlıkla temas ettirerek argan yağı kullanımı sağlanabilir. Ancak eğer hassas bir cildiniz veya alerjik bir bünyeniz bulunuyorsa kullanmadan önce cildinize birkaç damla uygulayarak etkisine bakmanız önerilir. Bu sayede daha büyük hacimlerde kullanmadan önce test etme imkanına sahip olursunuz. Her cilt tipine uygun olan yağısı ile argan yağı kullanımı hem erkek hem de kadınlar için son derece yaygındır. Sakallara dahi sürülerek daha sağlıklı uzamasına yardımcı olur. Yenilip yutulmasında farklı yan etkilere sebep olabileceği için gıda olarak kullanılacağı aman muhakkak doktora danışılması önerilir.
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Sağlık Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

İstanbul'da yaşanan son deprem, sadece fiziksel etkilerle değil, psikolojik travmalarla da gündeme geldi. Deprem sonrası birçok kişi, “hayalet deprem” algısı gibi ruhsal sorunlar yaşarken, nöroteknoloji alanındaki yenilikçi yöntemler, bu psikolojik etkilerle başa çıkmada umut veriyor.

MUHABİR: Sevda Yalçın

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer almasının verdiği endişeyi bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Fiziksel etkilerin yanı sıra, deprem sonrası yaşanan psikolojik sorunlar da büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle "hayalet deprem" algısı, anksiyete ve panik atak gibi ruhsal sarsıntılar, depremzedelerin günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Ancak, nöroteknoloji alanındaki gelişmeler, bu zorlu süreci atlatmaya yönelik umut verici çözümler sunuyor.

Hayalet Deprem Algısı ve Beynin Alarm Durumu

Deprem sonrası yaşanan "hayalet deprem" algısı, aslında beyindeki bir alarm durumunun yansıması olarak açıklanıyor. Dr. Günet Eroğlu, bu durumu şöyle tanımlıyor: "Deprem anında, beynimizin hayatta kalma mekanizması devreye girer. Sarsıntı geçtikten sonra bile, beyin potansiyel bir tehlike arayışıyla çevreyi tarar. Dengeyi kontrol eden beyindeki aşırı aktivite, gerçekte olmayan sallanma hissi yaratır."

Nörogeribildirim: Deprem Sonrası Kaygıyı Yönetmek İçin Yeni Bir Yöntem

Nöroteknoloji alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildi. Nörogeribildirim (NGB), bireyin beyin dalgalarını izleyerek, bu aktiviteyi bilinçli bir şekilde düzenlemeyi öğrenmesine olanak tanır. Dr. Eroğlu, NGB’nin deprem sonrası yaşanan stres, kaygı ve "hayalet deprem" hissinin yönetilmesinde etkili olduğunu vurguluyor. "NGB, beynin sakinleşmesini destekleyen frekansları güçlendirir, otonom sinir sistemini dengelemeye yardımcı olur ve yanıltıcı sallanma hissini azaltır."

Deprem Psikolojisi: Travmanın Etkileri ve Bilimsel Çözümler

Depremin fiziksel zararlarının yanı sıra, ruhsal etkileri de uzun süre devam edebilir. Deprem sonrası yaşanan anksiyete, stres ve travmalar, bireylerin psikolojik sağlığını tehdit eder. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi bilimsel temelli yaklaşımlar, bu psikolojik sorunlarla başa çıkmanın güçlü araçları olarak öne çıkıyor. Dr. Eroğlu, "Bireylerin psikolojik sağlamlıklarını artırmak ve travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için bu yenilikçi yöntemlerin önemi büyük," diyor.

Deprem Sonrası Psikolojik Hazırlık: Nöroteknoloji ve Yenilikçi Yöntemler

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, deprem sonrası psikolojik hazırlık konusunda adımlar atmak zorunda. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi gelişmiş teknolojiler, bireylerin psikolojik iyileşme süreçlerini hızlandırabilir ve travmanın etkilerini minimize edebilir. Bu tür bilimsel temelli yaklaşımlar, gelecekte deprem psikolojisi için önemli bir araç olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *