İnsan beyninin sağ ve sol hemisfer olmak üzere iki ayrı bölgesi bulunuyor. Beynin sağ ve sol kısımları farklı zihinsel süreçleri yönetiyor. Sağ eli kontrol eden beynin sol kısmı; konuşma, dil, yazı yazma, mantık ve bilim konularından, sol eli kontrol eden beynin sağ kısmı ise; müzik, sanat, matematik, algı ve duygulardan sorumlu.
İnsanların beyninin hangi kısmını kullandığı ve dolayısıyla günlük işleri yaparken hangi elini tercih edecekleri çok erken yaşlarda belli olmaya başlıyor ancak geçmişten günümüze gelen sol eli kullanmanın uygunsuz olduğu anlayışının hala devam ettiğini belirten Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, sağlaklık ya da solaklık durumunun el baskınlığının sonucu olduğunu söyledi.
Eski zamanlarda pek çok kültürde solaklık kötülüğün ve şeytanın simgesi olarak görülmüş ve hoş karşılanmamış. Günümüzde ise dünya nüfusunun yaklaşık % 10'unun solak olduğu biliniyor.
El baskınlığının değişik derecelerde olabildiğini aktaran Prof. Kütükçü, “El baskınlığı; sağlaklık, solaklık ve her iki eli de eşit şekilde kullanabilme olarak üç şekilde görülebilir. Beyinde hareket, duyu gibi kavramlara yönelik fonksiyonlar, karşı beyin yarımküresi tarafından simetrik olarak sağlanır. Ayrıca yüksek beyinsel fonksiyonlar olarak adlandırdığımız lisan, dikkat, bellek gibi bazı fonksiyonlar beyinde sağ ve sol yarımkürelerde lateralizasyon (fonksiyonel farklılaşma) göstermektedir” dedi.
Beynin sağ yarımküresinin renk, müzik, hayal kurma, dikkat ve yaratıcılık gibi kavramlarda etkili olduğunu belirten Kütükçü, beynin sol yarımküresinin ise konuşma, matematiksel işlemler, diziler, sayılar ve analiz gibi konularda baskın olduğunu söyledi.
Solaklar ve sağlakların değişik mesleklerde başarı farklılıkları gösterdiğini kaydeden Kütükçü, “Solaklar özellikle matematik ağırlıklı mesleklerde daha başarılı oluyor. Ayrıca başta müzik olmak üzere sanat alanında ve yaratıcılık gerektiren mesleklerde de daha başarılılar” diye konuştu.
Türkiye'de erkeklerde solaklık oranının daha yüksek olduğunu belirten Kütükçü, bu tabloda genetik, gelişimsel ve çevresel etkenlerin rol oynadığını dile getirdi.