GEL NE OLUR GEL ARTIK…
SEMİH YALÇIN... Her şeyden önce o bir baba... Bütün zorluklara göğüs gererek çocuklarını büyütmüş, okutmuş, vatana-millete hayırlı evlatlar yetiştirmiş. "TURAN İLTEBER YALÇIN" o evlatlarından biri idi. Elim bir kaza sonucu ebediyete intikal etti. Allah rahmet eylesin.
Tarihçi yönünü birçok kişinin bildiği, ancak tasavvuf yönünün çok bilinmediği, ömrünü Ülkücü ve Milliyetçi Hareketin içinde geçirmiş; aydın, entelektüel bilim insanı, siyasetçi, kiminin ağabeyi, kiminin Semih hocası. Vefalı dost, dava ve yol arkadaşı, örnek bir aile reisi. Bir baba olarak, insanın hayatta yaşayabileceği en büyük acıyı, evlat acısını yaşadı. Sözün bittiği yerdeyiz. Ne desek az gelir. Sabır dilemekten başka elimizden bir şey gelmiyor.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. E.Semih Yalçın, Türk milliyetçiliği ülküsü ile yetiştirip bugünlere getirdiği ve en verimli çağında ansızın kaybettiği kıymetli evladı Turan İlteber'in ardından Mevlana Çelâleddin-i Rûmi'nin şu sözleri ile metanetini korumaya çalışıyor:
Ne aklım kaldı benim, ne dinim,
Ne kararım kaldı benim, ne sabrım,
Gel ne olur, gel artık.
Ne gönlümün derdini sor bana,
Ne sararan yüzümü sor bana,
Ne içimin ateşini sor bana,
Gel gözünle gör, gel artık.
Sıcağınla pişmiş bir somun gibi
O kıpkızıl, al al yüzümü sorma....
Çaresiz, dökülmüşüm yollara,
Gel topla beni, gel artık.
Bir vakitler bir aynaydım,
Yüzünden izler toplamadaydım,
Şimdi buruştum, şimdi sarardım,
Gel gör beni, gel artık.
Dere gibi akıyorum sağa sola,
Ayrılık her yanımda pusuda
Sabahları yalvarırım yakarırım
Rüzgârların karşısında,
Gel ne olur, gel artık.
Başın kille ıslaksa da,
Ayağına diken batmışsa da,
Durma gel Allah aşkına,
Gel demeden kurtar beni.
Ey âşıklar peygamberi,
Gönül ateşinde yanmışım ben,
Boğulmuşum gözyaşına
Git sor Allahın seversen
Ne yol gösterir sevgili,
Ne çare yazar bana?
Mevlana Çelâleddin-i Rûmi
MEHMET MÜFTÜOĞLU/TÜRKGÜN GAZETESİ