AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İstanbul seçimlerine ilişkin, "Arzumuz, seçim sonuçlarının net bir şekilde billurlaşması ve sonuçların berrak bir şekilde ortaya çıkmasıdır. Başvurduğumuz yollardan hiçbirisi bugün icat edilmiş yollar değildir. İstanbul seçimleri açısından sonuç berraklaşmamıştır. Onun için olağanüstü itiraz yoluna başvurulacaktır." dedi.
Çelik, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sürerken parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.
Yerel seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmede bulunan Çelik, "Sayın Cumhurbaşkanımız, bütün birim başkanlarına, beldelerde, ilçelerde ve illerde vatandaşımızın bize verdiği mesajın tam olarak anlaşılması için tüm çalışmaların yapılması talimatını vermiştir." ifadelerini kullandı.
Çelik, AK Parti 28. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın 26-27-28 Nisan'da Kızılcahamam'da gerçekleştirileceğini bildirdi.
Muhalefetin "YSK'ye baskı yapılıyor" iddiasını hatırlatan Çelik, "Kendilerini, 'YSK'ye baskı yapılıyor' diyerekten AK Parti'ye attıkları bu iftira sebebiyle özür dilemeye davet ediyorum." diye konuştu.
İstanbul seçimlerine yapılan itiraz sürecine ilişkin Çelik, "Arzumuz, seçim sonuçlarının net bir şekilde billurlaşması ve sonuçların berrak bir şekilde ortaya çıkmasıdır. Başvurduğumuz yollardan hiçbirisi bugün icat edilmiş yollar değildir. Bizim kendi kendimize ürettiğimiz yollar değildir. İstanbul seçimleri açısından sonuç berraklaşmamıştır. Onun için olağanüstü itiraz yoluna başvurulacaktır." dedi.
Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin görüşmesinde seçim sonuçlarının değerlendirildiğini, seçim sonuçlarından duyulan memnuniyetin dile getirildiğini kaydetti.
Kur'an-ı Kerim'i okuma tavsiyesi
İtalya Parlamentosu'na 1915'te yaşanan olaylarla ilgili gelen önergeyi şiddetle kınayan Çelik, "Bu meselede, hiçbir şekilde bu ilişkilerin normalleşmesini istemeyen Ermeni diasporasının oyununa geliyorsunuz." ifadelerini kullandı.
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'ın Suriyelilere yapılan yardımları kesme kararı almasına da değinen Çelik, "Siyasi hayatımızda ilk defa bu kadar açık ve aleni bir ırkçılığın bir belediye başkanı tarafından ortaya koyulduğunu görüyoruz. Bu belediye başkanı Kur'an-ı Kerim'i öperek göreve başlıyor. Kendisine o öptüğü Kur'an-ı Kerim'i okuma tavsiyesinde bulunuyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti Sözcüsü Çelik, Ankara Batıkent'te köpeklerin zehirlenmesine ilişkin ise "Yeryüzünde hayatı paylaştığımız bu canlılara karşı yapılmış eylemin, insana karşı yapılmış eylemden farkı yoktur. Cumhurbaşkanımız hayvanları korumayla ilgili yasa konusundaki hassasiyetini en yüksek düzeyde dile getirdi. Bu konularda yaptığı konuşmalarda da topyekun devlet kurumlarını uyardı. Bu konuda hassasiyet çok yüksektir." dedi.
Seçimden sonraki ilk Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısını da cuma günü gerçekleştireceklerini söyleyen Çelik, "Cumhurbaşkanımız bugünkü MYK toplantımıza başlarken seçimlerle ilgili kapsamlı bir değerlendirme yapmıştır. Bu değerlendirmenin özü 15. kez seçimlerden bizi birinci çıkaran, hem partimizi birinci çıkaran, hem Cumhur İttifakı'nı birinci çıkaran aziz milletimize teşekkürle doludur." diye konuştu.
Bu başarının, dünya demokrasi tarihine geçecek bir başarı olduğunu vurgulayan Çelik, demokrasi tarihinin kendi içerisinde birtakım genel geçer sonuçları olduğunu, bunlardan birinin iktidardaki partilerin yıpranması muhalefetteki partilerin büyümeleri olduğunu belirtti.
AK Parti'nin sürekli büyümekte ve milletle bağını korumakta olduğuna işaret eden Çelik, "Buna karşın muhalefetteki başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere partilerse sürekli olarak muhalefette olmalarına rağmen daha çok milletin sesini, sözünü dillendireceklerine başka işlerle meşgul oldukları için bu teveccühten giderek uzaklaşmaktadırlar." diye konuştu.
Dünya genelinde de benzer başarılar sağlayan partilere ilişkin incelemeler yapıldığına işaret eden Çelik, "Bütün bu başarının ortaya çıkmasını sağlayan şey, aziz milletimizin, vatandaşlarımızın büyük desteğidir. Bu desteğe layık olmak için, bu desteği sürdürebilmek için AK Parti sürekli olarak milletle bağını nasıl koruyacağını, milletin sesine nasıl ses olabileceğini, sözünü daha çok nasıl siyasete çevirebileceğini çeşitli birimleri vasıtasıyla değerlendirir." dedi.
Çelik, şöyle devam etti:
"Sayın Cumhurbaşkanımız, bugünkü verdiği talimatlarda özetle bütün birim başkanlarına, beldelerde, ilçelerde ve illerde vatandaşımızın bize verdiği mesajın tam olarak anlaşılması için tüm çalışmaların yapılması talimatını vermiştir. Bütün birimler kendi bakış açılarından vatandaşımız bize ne mesaj vermiştir, bizden ne beklemektedir, vatandaşımızın memnun olmadığı ve olduğu konular hangisidir, bundan sonraki beklentileri ne şekildedir, bundan sonra milletle bağını koruyan milletin ruh köküne bağlı olan bir siyasi hareket olarak siyasetimizi nasıl şekillendirmeli, nasıl yönetmeliyiz bunların daha iyi anlaşılması için bütün birimlere talimat vermiştir."
Bu çerçevede bütün birimlerin bu talimatları yaparak değerlendireceklerini anlatan Çelik, bugün şimdiye kadar seçim süresince yapılan çalışmalarla ilgili bir değerlendirme sunumu yapılacağını söyledi.
Yerel Yönetimler Başkanlığı ve Seçim İşleri Başkanlığının da birer sunum yapacağını dile getiren Çelik, seçim sonuçlarının en önemlilerinden birinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yerel yönetim seçimleriyle millet tarafından onaylanması olduğunu ifade etti.
Çelik, "Seçime giderken geçmişte Meclis Başkanlığı yapmış, merkez sağın içerisinde yer almış ama merkez sağ içerisinde yer alırken sürekli vesayet kurumlarıyla ilişki kurmuş bir şahıs bu seçimin parlamenter sistemin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden intikam alacağı bir seçim olduğu şeklinde maalesef demokrasi tarihine utanç olarak geçebilecek, bir siyaset adamına kara leke olarak dönebilecek bir ifadede bulunmuştu." dedi.
Parlamenter sistemin, başkanlık sisteminin ve yarı başkanlık sisteminin meşru sistemler olduğuna işaret eden Çelik, "Bu sistemleri birbiriyle intikam ilişkisi içerisine sokmak son derece yanlıştır." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçmesinin bir tarihi olduğunu söyleyen Çelik, daha önce iktidara gelen tüm devlet adamlarının bunu dile getirdiğini anımsattı.
Parlamenter sistemde Türkiye'nin istikrar sağlayamadığını belirten Çelik, o dönemde kurulan hükümetlerin ömrünün kısa olduğunu söyledi.
Dağınık ve istikrarsız yapının Türkiye'yi sürekli olarak geriye götürdüğünü anlatan Çelik, "Bu sistem değişikliği ihtiyacını her zaman için birileri rejim değişikliği gibi sunmaya çalışıp kilitlediler. Türkiye'de ne zaman sistem değişikliği olsa bunu rejim değişikliği gibi sunanların kötü alışkanlıkları her zaman görüldü. Ama vatandaşımız da istikrarın kazanımlarını, Türkiye'de çeşitli konulardaki zaman kaybının telafisini net bir şekilde gördüğü için bu sistem değişikliğine büyük bir destek verdi ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçmiş olduk." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk sınavını genel seçimlerde büyük başarıyla verdiğini söyleyen Çelik, şöyle devam etti:
"Şimdi de büyük bir oranla başarıyla birinci çıkarak Cumhur İttifakı bu aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne yerel seçimler düzeyinde de bu desteğin verilmesi anlamına gelmektedir. Dolayısıyla bu intikamdan bahsedenler yanlış bir biçimde bir sistem değişikliğini intikam gibi sunmaya çalışanlar aynı zamanda milletten gerekli dersi, gerekli cevabı da almış oldular. Türkiye sistem değişikliğini gerçekleştirdi, bu sistem referandumda, genel seçimde ve yerel seçimde milletimizin teveccühüyle üst üste onaylandı."
"Siyasetin öznesi vatandaşımızdır"
Sistemin yüksek bir meşruiyetle yoluna devam edeceğini vurgulayan Çelik, "Yeni dönemde de bunun belediyelerin, devletin çalışmasına yansımasını daha kuvvetli bir şekilde zaman geçtikçe göreceğiz. En önemlisi şudur; siyasetin öznesi, devletin öznesi birtakım kurumlar, birtakım oligarşik gruplar değil vatandaşımızdır." dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın verdiği talimat çerçevesinde tüm çalışmaların gerçekleştirileceğini belirten Çelik, hiç aksatmadan tüm parti birimlerinin ve herkesin faaliyetlerini sürdürdüğünü bildirdi.
Çelik, "Cumhurbaşkanımız siyasetin temel ilkesi olarak milletle AK Parti'nin bağının korunmasını bir Genel Başkan olarak fevkalade önemsemektedir. Bu çerçevede de bu verdiği talimatlar, birimler tarafından yerine getirilirken aynı şekilde 28. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı yapılacaktır. Bu toplantı 26-27-28 Nisan tarihinde Kızılcahamam'da gerçekleşecektir." dedi.
Erdoğan'ın başkanlığında gerçekleştirilecek toplantıya MYK ve MKYK üyeleri, kabine üyeleri, kadın ve gençlik kolları MYK'ları, il başkanları, il kadın ve gençlik kolları başkanları, büyükşehir belediye başkanlarının katılacağını söyleyen Çelik, "Aynı şekilde büyükşehir belediye meclis başkanvekilleri toplantıya davet ediliyor. İl belediye başkanları katılacak, il genel meclis başkanları katılacak, ilçe belediye başkanları ve belde belediye başkanları toplantıya davet edilecektir. Böylece yeni seçilmiş belediye başkanlarıyla henüz üzerinden bir ay bile geçmeden seçimlerin bu değerlendirme kapsamlı bir şekilde yapılacaktır. Cumhurbaşkanımızın açıkladığı manifestodaki ilkelerin yerine gelmesinin beldeler, ilçeler ve iller düzeyinde takibi bu toplantıyla birlikte başlayacaktır. Bunun nasıl gerçekleşeceğine dair stratejiler net bir şekilde konuşulacaktır." dedi.
Saadet Yüksel'e kutlama
Doç. Dr. Saadet Yüksel'i Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) hakimliğine seçilmesinden dolayı tebrik eden Çelik, Yüksel'in Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Genel Kurulunda gerçekleşen seçimde 111 oy aldığını ve 9 yıl süreyle bu görevi yapacağını söyledi.
İnsan hakları yargısının insanlığın bugünü ve geleceği açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:
"İnsan hakları yargısının yargısal aktivizm dediğimiz birtakım siyasi mülahazalardan ya da birtakım yargısal vesayet unsurlarından uzak olarak icra edilmesi şu anda dünyada referans verilebilecek en önemli alanlardan birisi olması bakımından son derece önemlidir. İnsan hakları yargısına önümüzdeki dönemde daha çok ihtiyaç duyulacağı değerlendiriliyor. Çünkü dünyadaki bilinen konsensüs biçimleri, dünyadaki bilinen birlik biçimleri sona eriyor. Maalesef istisnaların kural haline geldiği, İsrail örneğinde olduğu gibi uluslararası hukuka karşı pervasız yaklaşımların daha güçlü bir şekilde ortaya ortaya koyulduğu bir dönemde insan hakları yargısı, vatandaşın, bireyin korunması çok daha önemli bir hale gelecek."
İnsan hakları yargısından ve insan hakları mücadelesinin doğal neticesi olarak çıkmış prensiplerin, hukuk ilkelerinin korunmasının önemli olduğunu söyleyen Çelik, "Bunun birtakım çifte standartlara mahkum edilmemesi, devletlerin içişlerine müdahale gibi bir manivela olarak kullanılmaması son derece önemsediğimiz bir husustur. Umuyoruz ki önümüzdeki dönemde Saadet Hanım'ın katkılarıyla birlikte bu prensiplerin korunmasına Türkiye'den seçilmiş bir hakim olarak büyük katkıları olacaktır." dedi.
İsrail'deki erken genel seçimleri yakından takip ettiklerini belirten Çelik, Başbakan Binyamin Netanyahu ile en yakın rakibi eski Genelkurmay Başkanı Benny Gantz'ın başa baş gittiği değerlendirmeler olduğunu söyledi. Çelik, "Üzücü olan şudur; çeşitli konularda aralarında görüş farklılıkları olsa da maalesef Filistin ile düşmanlık, yasa dışı işgalin meşrulaştırılması yönünde hepsinin arasında bir yarış içinde olduğunu, daha radikal bir tutum alma yönünde bir eğilim içerisinde olduklarını görüyoruz." dedi.
Filistinlilerin haklarına tecavüz eden, uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler (BM) kararlarını hiçe sayan bir yaklaşımın genel kabul haline geldiğine işaret eden Çelik, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun yolsuzluk suçlamasıyla karşı karşıyayken, bunları unutturmak için pervasız saldırılar gerçekleştirdiğini hatırlattı.
Netanyahu'nun seçimden sonra Batı Şeria'daki yasa dışı işgali meşrulaştıracağına dair bir yaklaşımda bulunduğuna dikkati çeken Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Avrupa ve dünyanın pek çok yerinde bu hukuk dışı karara tepkiler geldiğini anımsattı.
"Avrupa'dan seslerini daha yüksek çıkarmalarını bekliyoruz"
İsrail'in bu yaklaşımının Orta Doğu'daki barış ve istikrarı tehdit ettiğini kaydeden Çelik, "Seçim sonuçlarının esasında bu tehditkar siyaset üzerinden bir ders çıkarılmasına vesile olması lazımdı. Fakat tehditkar siyasetin, Filistin devletinin kurulmaması, Doğu Kudüs'ün Filistin devletinin başkenti olarak tanınmaması yönünde bir eğilime karşı son derece yanlış, karşı bir tahrikkar bir yaklaşım içerisinde olduğunu görüyoruz. Bunun gerisinde Amerikan Başkanının Kudüs ve Golan Tepeleri kararı konusunda bu pervasız, saldırgan yaklaşımları cesaretlendirmesi vardır." değerlendirmesinde bulundu.
Daha sağduyulu bir şekilde bu süreçlerin yürümesi için Türkiye'nin gerekli girişimleri yapacağını açıklayan Çelik, "Avrupa'daki dostlarımızın, müttefiklerimizin yanlış olan Kudüs, Golan Tepeleri kararı konularında daha önce ortaya koydukları açıklamaların arkasında durmalarını ve seslerini daha yüksek çıkarmalarını, sadece ses çıkarma değil aynı zamanda bunu eylem olarak ortaya koymalarını bekliyoruz." ifadesini kullandı.
"Kendi tarihinizle uğraşın"
İtalya'da hükümetin, 1915 olaylarını "Ermeni soykırımı" olarak resmen tanıması talebiyle parlamentoya sunduğu önergeye işaret eden Çelik, "Önemli bir müttefikimizde bir gelişme gerçekleşiyor. Bundan büyük bir üzüntü duyuyoruz." dedi.
Bunu, "soykırım ekonomisinden" kazanan Ermeni diasporasının yeni bir adımı olarak tanımlayan Çelik, "Bu önergeyi şiddetle kınıyoruz. Bununla ilgili olarak gereken uyarılar, açıklamalar yapılmıştır." ifadesini kullandı.
Bazı İtalyan makamlarının, "katliamlarla ön yargısız şekilde hesaplaşılması"na dair açıklamalarının son derece yanlış olduğunu söyleyen Çelik, şunları kaydetti:
"Bir, bu meselede Ermeni diasporasının, hiçbir şekilde bu ilişkilerin normalleşmesini, hakikatin açığa çıkmasını istemeyen bu diasporanın oyununa geliyorsunuz. İki, katliamlarla yüzleşmekten bahsediyorsanız, bırakın başka devletlerin tarihiyle uğraşmayı, daha önce Fransa'ya da söyledik, kendi tarihinizle uğraşın. Bu konuda ilkeli bir yaklaşıma sahip olun. Örneğin Libya'da 1911'den 1940'a kadar yaptığınız eylemlerle yüzleşmenizde büyük bir fayda vardır. Bu muhakkak surette sömürgecilik konusunda, sömürgeciliğin imza attığı acılar konusunda insanlığın duyarlılığın artmasına çok büyük bir katkı sağlayacaktır. Kurduğunuz kamplarda binlerce, yüz binlerce Afrikalı Müslüman hayatını kaybetmiştir."
"Bir kere daha uyarıyoruz"
Sirenayka halkının büyük bir katliamdan ve büyük bir zulümden geçtiğini hatırlatan Çelik, şöyle devam etti:
"225 bin kişilik Sirenayka halkının dörtte biri hayatını kaybetmiştir. Burada kimyasal silah kullanımı, teslim olan savaş esirlerinin bile öldürülmesi gibi son derece vahim işlere imza atılmıştır. 100 bin kadar Sirenaykalı zorla yerlerinden çıkarılarak etnik temizlik yapılmıştır. Eğer bu konudaki yüzleşmelerin, tarihe insanlığa katkıda bulunacağını söylüyorsanız, lütfen bunlarla yüzleşin. Başka devletlerin tarihini kurcalamayı bir kenara bırakın. Aynı şekilde 3 Ekim 1935 tarihinde Etiyopya'yı işgal ettiğinizde 40 bin kişiyi bombaladınız. Kaçan binlerce direnişçi üzerine zehirli hardal gazı attınız. 1941'de Habeşistan'dan çekilene kadar 300 bin kişiyi katlettiniz. Bazı kaynaklara bu 760 bin kişi olarak nakledilmektedir. Dolayısıyla yüzleşilecek meseleler her devletin tarihinde bu kadar büyük bir ajandaya sahipken, sürekli olarak bunun Türkiye üzerinden yapılmasının ahlaki olmayan, tamamen siyasi mülahazalarla yapılan bir hareket olduğu biliniyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ermenistan'a yaptığı "Gelin arşivleri açalım" çağrısını hatırlatan Çelik, "Tarihçilerin, halkların diyalog geliştirmesi konularda bu şekildeki yaklaşımların sadece ilişkilere sis bombası atmak anlamına geldiği konusunda bir kere daha uyarıyoruz." dedi.
"Ermeni toplumunun geleceğine de ipotek koymaktadır"
AK Parti Sözcüsü Çelik, "Bu soykırım ekonomisinin maalesef İtalyan Parlamentosunu da kendisine alet ettiği yeni bir tutum ve tavır olarak ortaya çıkıyor." yorumunu yaptı.
Bunların her türlü normalleşmeyi engellediğine dikkati çeken Çelik, bunun Ermenistan'da yaşayan Ermenilere en büyük zarar olduğunu vurguladı.
Soykırım ekonomisinden beslenen Ermeni diasporasındaki bu çıkar gruplarıyla Ermeniler arasında doğrudan bir ilişki olmadığına işaret eden Çelik, "Bunlar kendi çıkarlarını oradaki Ermenilerin daha çok izolasyon altında kalmasına, daha çok ekonomik yoksulluk içinde kalmasına dönük olarak işletmektedirler. Diasporanın, bu parlamentolarla attığı her adım, normalleşmeyi geciktirdiği için Ermenistan'daki Ermeni toplumunun geleceğine de ipotek koymaktadır." diye konuştu.
Çelik, "İtalyan dostlarımıza hatırlatıyoruz, önümüzdeki dönemde göç krizi, NATO ilişkileri, terörle mücadele başta olmak üzere pek çok işbirliğini gerektiren konu vardır. Siyasete düşen bu bölgesel istikrar ve refah gibi konularda daha çok işbirliği yapmaktır. Siyasetin varlık sebebi maliyetleri azaltmaktır. Bu şekilde maliyet artıran, Türk-İtalyan ilişkilerinde maalesef geri dönülmez hasarlara yol açabilecek, geçmişi kurcalayan, geçmişi de yanlış bir yaklaşımla kurcalayan bu tutumdan uzak durmaları gerektiğini bir kere daha hatırlatıyoruz. Bir kere daha sağduyuya davet ediyoruz." çağrısında bulundu.
Çelik, Akdeniz'deki kriz, Libya meselesi, göç krizi, terörle mücadele başta olmak üzere İtalya ile Türkiye'nin işbirliği yapacağı çok önemli alanlar olduğunu belirterek, "Cumhurbaşkanımızın İtalya'yı ziyaretlerinde de aslında çok önemli bir zemin oluşmuştur. Umarız bu zemini tahrip edecek bir karara imza atmış olmazlar. Tarihi bırakın tarihçiler değerlendirsin, siyasetçilerin yapacağı iş bugünü yönetmek ve geleceği inşa etmektir. Bugünü yönetmek ve geleceği inşa etmek için beraber yapacağımız işlere odaklanalım diyoruz." ifadesini kullandı.
İstanbul yerel seçim sonuçlarına değinen Çelik, aradaki farkın 29 binden 14 binlere kadar indiğini söyledi.
Binde ikilik bir farkın olduğu seçimde bu şekildeki bir durumun berraklaşması, billurlaşması gerektiğini kaydeden Çelik, YSK'nın AK Parti'nin İstanbul'da tüm ilçelerde tüm sandıkların sayılması talebini kabul etmediğini hatırlattı. İstanbul gibi dünyanın gözdesi olan bir metropolü yönetecek kişinin o koltuğa tartışmasız bir şekilde oturması gerektiğini ifade eden Çelik, vatandaşın iradesinin de net bir şekilde tecelli etmesi gerektiğini söyledi.
Kısa bir sayım neticesinde aradaki farkın 29 binden 14 binlere düştüğüne dikkati çeken Çelik, "Oyların tamamen sayılmasının vatandaşın iradesinin billurlaşması açısından son derece önemli olacağını gösteriyordu. Bunun reddedilmiş olması durumu berraklaştırmadı, insanların kafasındaki şüpheleri gidermedi, ortaya koyduğumuz belgeleri ortadan kaldırmadı, tam tersine daha kaotik bir durum ortaya çıktı." yorumunu yaptı.
İstanbul'da olağanüstü itiraz yoluna başvuracaklarını vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:
"Biz, bunları söylediğimiz zaman CHP sürekli olarak 'İstanbul seçim sonuçlarını kabul etmiyorsunuz, birtakım ekstra yollara başvuruyorsunuz' gibisinden bir açıklama yapıyor. Arzumuz, seçim sonuçlarının net bir şekilde billurlaşması ve sonuçların berrak bir şekilde ortaya çıkmasıdır. Başvurduğumuz yollardan hiçbirisi, bugün icat edilmiş yollar değildir. Bizim kendi kendimize ürettiğimiz yollar değildir. Hukukun cevaz verdiği ve hukukun mümkün gördüğü yollardır. Peki şunu sormak gerekir, bütün bu meşru itiraz süreçlerini biz sürdürürken, sürekli olarak bize 'meşru haklarınızı kullanmayın, bu sayımlardan vazgeçin' denmesinin manası nedir? Kanun koyucu niçin bu mekanizmaları koymuştur? Kanun koyucu, bunu öngörmüştür. Seçim öncesi birtakım itirazlar yapılıyor. O itirazlar neticesinde birtakım değişiklikler yapılıyor. Ama bunun yetmediği yerde seçim sonucuna dönük olarak da bu itiraz müesseselerini koymuştur. Bu itiraz müesseseleri tamamen sonucun berraklaşması ve billurlaşması için ve yasal hakların kullanımı çerçevesinde gündeme gelmektedir. Eğer bunlara gerek olmasaydı, sistem bu emniyet suboplarıyla gerçek sonucu ortaya çıkaracağı birtakım durumlarla karşılaşacağını öngörmeseydi zaten bunları koymazdı."
Bir sayım sonucunda pek çok şüphe, belge ve bilginin Yüksek Seçim Kurulu'na aktarıldığını anlatan Çelik, "Bu çerçevede sayım neticesi hızla düşerken, seçim sonuçları berraklaşmış ve billurlaşmış olmuyor. Kanun koyucu bunları öngördüğü için seçim süreci sonrasında yapılacak itirazı seçim sürecinin bir parçası olarak değerlendirmiş ve bu mekanizmaları görmüştür. Dolayısıyla hiçbir seçim sonucunun oldu bittilerle, her hangi bir partinin sonucu ilan etmesiyle ya da herhangi bir yere kişinin sahip olmadığı bir unvanı yazmasıyla söz konusu olmayacağını öngördüğü için bunları kanun koyucu orada gerçekleştirmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
"Ankara'da itirazlar bitti sonuç berraklaştı"
Ankara'da itirazlarını yaptıklarını, YSK'nin kararını verdiğini ve sonuç olarak ilgili adayın mazbatasını aldığını, tebrik edildiğini ve mazbatasını aldıktan sonra Anıtkabir'e gittiğini anlatan Çelik, "Mazbatasını almadan sahte bir unvan yazmak için Anıtkabir ziyaretini ve Anıtkabir defterini suistimal etmedi." diye konuştu.
Ankara'da itirazların bittiğini, sonucun berraklaştığını ve milli iradenin tecelli ettiğini dile getiren Çelik, bu sürecin aynı şekilde İstanbul'da da berraklaşması gerektiğini söyledi.
Muhalefetin, "YSK'yi tehdit ediyorsunuz, YSK üzerinde baskı yapıyorsunuz, oyları yeniden saydırmaya çalışıyorsunuz." söylemini eleştiren Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi utanmayacaklar mı? YSK başvurumuzu reddetti. YSK'ye baskı yapan, sonuçları etkilemeye çalışan kimmiş? Medya organlarının sahiplerinin ailelerini tehdit edenler, medyayı eleştirebilirsiniz, AA'yı eleştirebilirsiniz ama tutup da Anadolu Ajansı Genel Müdürünü tehdit ederseniz, ailesini tehdit ederseniz, ailesini işin içine karıştırmaya kalkarsanız, medya organlarını da eleştirebilirsiniz ama bu kişilerin soyadlarını vererek, şahısları hedef göstererek, AA Genel Müdürünün ailesini hedef göstererek, şahsını hedef göstererek, medya organlarının başındaki ailelerin soyadlarını vererek ailelerini izam ederek böyle bir iş yaparsanız, bu olsa olsa nefret suçuna girer. Yanlış bir iş yapıyorsunuz. İnsanları hedef gösteriyorsunuz, YSK'yi tehdit ediyorsunuz."
Anayasada açıkça yargıçlara talimat verilmeyeceğini, telkin ve tavsiyede bulunulmayacağının öngörüldüğünü anımsatan Çelik, "Biz, 'oylar tamamen sayılsın' dedik. Sonuçta bizim isteğimizin dışında bir karar verdi. Biz bu kararı beğenmeyebiliriz, karardan hoşnut olmayabiliriz, netice itibariyle de hoşnut değiliz tabii ki biz oyların sayımını istiyoruz. Ama sonuçta YSK'yi tehdit edecek, yıpratacak, YSK'ye karşı herhangi bir şekilde itibarsızlaştırma operasyonu içine girecek kimse yoktur bizim tarafımızda. Saygımız esastır, yargının verdiği karar başımızın üstündedir diyoruz." ifadelerini kullandı.
YSK'nin özgür şekilde hukuk sürecinin patronu olarak karar verdiğini belirten Çelik, sonuçta bir karar çıktığı zaman insanların kafasında şüphe kalmaması gerektiğini, kararın siyasal demokratik meşruiyetin tüm sütunlarına haiz olması gerektiğini söyledi.
"İstanbul seçimleri açısından sonuç berraklaşmamıştır"
Hukuki ve sayısal meşruiyetin bir araya gelmesiyle siyasal demokratik meşruiyetin inşa edilmiş olacağını ve söz konusu kişinin resmen mazbatasını alarak göreve başlayacağını anlatan Çelik, bunun hukuk gözetiminde yapılmasının ve sayısal sonucun önemli olduğunu kaydetti.
Çelik, "İstanbul seçimleri açısından sonuç berraklaşmamıştır, billurlaşmamıştır onun için bizim açımızdan bu olağanüstü itiraz yoluna başvurulacaktır. Kendilerini, 'YSK'ye baskı yapılıyor' diyerek, AK Parti'ye attıkları bu iftira sebebiyle özür dilemeye davet ediyorum. YSK'ye dönük tehditleri sebebiyle Anayasa'nın 138. maddesini yeniden okumaya ve YSK'yi oluşturan saygıdeğer yüksek hakimlerden özür dilemeye davet ediyorum. AA Genel Müdürünün ailesini, medya patronlarının soyadını vererek bütün ailelerini tehdit eden CHP adayını, yaptığı bu tehditler, aileleri hedef göstermesinden dolayı özür dilemeye davet ediyoruz. Bunu kamuoyu açık şekilde beklemektedir." diye konuştu.
Usulsüzlükler açığa çıkana kadar süreci takip edeceklerini ifade eden Çelik, "Kazandık ya da kaybettik. Sonuçta nasıl kazandık, kaçla kazandık, kaçla kaybettik? Cumhurbaşkanımız 'tüm bunları masaya yatırın vatandaşın verdiği mesajı net olarak anlayın' dedi. Sonuç olarak vatandaşın iradesinin, milletimizin iradesinin temel şekilde tecelli etmesinden başka bir arayışımız yok." dedi.
"Seçimlerden önce de itiraz ettik"
Neden seçimden önce itiraz etmedikleri yönündeki eleştirileri yanıtlayan Çelik, bunun doğru olmadığını, seçimlerden önce de itiraz ettiklerini, seçim kurullarının sürenin yettiği kadar bunları değerlendirdiğini söyledi. Çelik, kanun koyucunun bunun dışında gözden kaçan konular olursa diye seçim sonrasında bu itiraz müessesini öngördüğünü anlattı.
"Seçilene tabii ki mazbata verilecek. Bir mazbata fetişizmi içerisine girmeye gerek yok." diyen Çelik, itirazların Ankara'da da yapıldığını, mazbatanın rakip adaya verildiğini, sonuçta kimsenin buna karşı çıkmadığını söyledi. Çelik, "İstanbul'da da kimsenin mazbatası gasp ediliyor değildir. İtiraz süreci devam ederken asıl mazbata fetişizmi içerisine girmek, hukuki süreçte yapılacak itirazlara karşı ahlaki ve siyasi olmayan bir gasp arayışı içerisine girmektir." diye konuştu.
Herkesi millet iradesine saygı gereği hukuka saygıya davet ettiklerini belirten Çelik, "Sürece saygı duymayan sonuca saygı duymaz. Sonucu bir oldu bittiye getirmeye çalışıyordur. Sürece saygı duyacağız. Sonuçta lehimize de çıksa aleyhimize de çıksa, beğensek de beğenmesek de 'milletimizin talimatı budur, vatandaşımızın iradesi budur, başımızın üstünde yeri vardır' diyeceğiz ve bunu bir emanet gibi taşıyacağız. Dolayısıyla yasal ve meşru itiraz sürecimizden tabii ki vazgeçmeyeceğiz, milletimizin iradesi tam olarak tecelli etsin diye." ifadelerini kullandı.
"Söylediğiniz cümleler orijinal değil"
Millet İttifakı'nın genel başkanlarının sürekli olarak tek bir meseleyle uğraştıklarını belirten Çelik, şunları söyledi:
"Sürekli olarak Cumhurbaşkanımıza dönük maalesef yurt dışındaki kara propaganda merkezlerinin kullandığı ifadeleri kullanmaya devam ediyorlar. Onlara söylüyorum, Türkiye'nin devlet başkanının, cumhurbaşkanlığı makamının meşruiyetini tartışmak, onun demokratlığını tartışmak herhangi bir şekilde bu yaklaşımlar siyasi parti genel başkanlarının yapacağı işler değildir. Üstelik söylediğiniz cümleler orijinal cümleler de değil. Bunları sizden önce Avrupa'daki aşırı sağ çevreler Cumhurbaşkanımıza ve Türkiye'ye karşı kullanıyorlardı. Basın toplantılarında kullandığınız cümlelerin aynısını Avrupa'daki aşırı sağcı gazetelerde Cumhurbaşkanımızla ilgili okuyoruz ya da Mısır'da Sisi'nin resmi yayın organı olan El Ahram gazetesindeki makaleleri buradaki siyasi parti genel başkanlarının konuşması olarak duymaktan üzüntü duyuyoruz. Dolayısıyla seçilmiş Cumhurbaşkanına, seçilmiş makamlara karşı söyleyeceğiniz bir eleştiri varsa Türkiye'nin demokrasisi, hukuk sistemi için bunları herkes dinliyor zaten. Ama bu eleştiriler yerine El Ahram gazetesinin ya da Avrupa'daki aşırı sağcıların tezlerini Türkiye'de orijinal bir fikirmiş gibi sunmak, bunları siyasi parti genel başkanlarından duyuyor olmak, doğrusu son derece ibretliktir ve son derece de üzüntü verici bir durumdur."
Sosyal medya üzerinden yurt dışında bazı karanlık tiplerin provokasyon çağrısı yaptığını aktaran Çelik, bu çevrelerin sürekli olarak Türkiye'yi hedef gösterdiğini söyledi. Bu tavrın boşa çıkacağını ifade eden Çelik, "En büyük gurur duyduğum şey şudur, bundan hepimiz gurur duymalıyız, bu provokatif karanlık tiplerin Türkiye'de bir kaos yaratmak, provokasyon ortamı oluşturmak için sosyal medyada yaptığı çağrıların altına vatandaşlarımız, gençler, farklı partilerden, farklı siyasi görüşlerden ve farklı hayat tarzlarından bütün vatandaşlarımız aynı tepkiyi göstermektedir ve bunlara 'bizim çok partili bir hayatımız var ama hepimiz tek bir Türkiye'yiz. İçişlerimize, demokrasimize karışmayın. Türkiye ile ilgili kaos planlarınızı elimizin tersiyle itiyoruz' demektedirler." ifadesini kullandı.
Çelik, vatandaşların son derece yüksek iradeyle ortaya koydukları bu tavrı büyük bir saygıyla karşıladıklarını söyledi.
Bolu Belediye Başkanı
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'ın ilk icraatı olarak kentte yaşayan mazlum Suriyelilere yapılan ayni ve nakdi tüm yardımlara kesme talimatı verdiğini aktaran Çelik, "Siyasi hayatımızda ilk defa bu kadar açık ve aleni bir ırkçılığın bir belediye başkanı tarafından ortaya koyulduğunu görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Bunun Avrupa'da aşırı sağcı görüşe sahip belediye başkanlarının Türklere, Müslümanlara, mültecilere karşı kullandığı dilin aynısı olduğunu vurgulayan Çelik, "Irkçı, nefret politikasıyla dolu bir yaklaşım ve bu ilk defa oluyor. Üstelik bu belediye başkanı Kur'an-ı Kerim'i öperek göreve başlıyor. Kendisine o öptüğü Kur'an-ı Kerim'i okuma tavsiyesinde bulunuyoruz." diye konuştu.
Bakara Suresi'nin 177. ayetinde insanlık konusunda yapılan çağrıyı anımsatan ve Türk milletinin tarih boyunca zorda olanlara, mazlumlara kapısını açtığını dile getiren Çelik, "Şimdi bu faşist uygulamaya imza atanlar karşısında Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin ne dediğini duymak istiyoruz." dedi.
Çelik, Paris Belediye Başkanı'nın kendilerini tebrik etmesinden büyük gurur duyanların bu belediye başkanının mültecilerin yatmaması için köprü altlarına kaya blokları yerleştirmek, onlara çorba dağıtan öğrenciler hakkında şikayette bulunmak gibi icraatlarını da bilmesi, bu kişiyi örnek almaması gerektiğini ifade etti.
"Bu büyük bir utançtır"
AK Parti Sözcüsü Çelik, yaşanan durumun Türkiye'nin ne geleneğinde ne de siyasi tarihinde yeri olmayan bir husus olduğunun altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu büyük bir utançtır. Bu utançtan Türk siyaseti, milletimiz sorumlu değildir. Bunu yapan şahıs sorumludur. Bir de şuna dikkat çekmek gerekir; Avrupa'daki aşırı sağcıların, faşistlerin kullandığı argüman bu belediye başkanı tarafından burada da kullanılıyor. Sanki mülteciler, göçmenler olmasa her yer cennetmiş gibi her türlü aksaklık, olumsuzluk, hayatın olağan akışı içerisinde her zaman var olmuş sıkıntılar mültecilere yüklenmeye çalışılıyor.
Herhangi bir yerde geçim sıkıntısı, problem varsa hemen bu ölümden kaçıp bize sığınmış insanlara yüklenmeye çalışılıyor. Kendisine 'sosyal demokratım' diyen, tarihinin hiçbir döneminde sosyal demokrat olmamış Cumhuriyet Halk Partisinin kendi adayının ortaya koyduğu bu şeye net bir tavır koyması gerekir. Bolu Beyi'ne karşı tavır koymuş, Köroğlu'nun hikayesiyle büyümüş kardeşlerimizin, gençlerimizin de bunu çok iyi değerlendireceğini, bu zulme karşı gereken itirazı göstereceğini değerlendiriyorum."
Batıkent'te köpeklerin zehirlenmesi
Açıklamasında Ankara Batıkent'te köpeklerin zehirlenmesi olayına da değinen Çelik, "Batıkent'teki bu olay olur olmaz İçişleri Bakanımız, güvenlik güçlerimiz, Tarım ve Orman Bakanımız konuyla yakın bir şekilde ilgilendiler. Türkiye'nin çeşitli illerinde kasten bu hayvanların öldürüldüğü, eziyet edildiği, metruk alanlara terk edildiği, kurşunlandığı, üzerilerine araba sürüldüğü, çeşitli organlarının kesildiği gibi vahşetle karşı karşıya kalıyoruz. Varoluş bir bütündür, insan, hayvan veya bitki diye ayrılmaz. Varoluşun bir kısmına saygı göstermeyenin diğer kısmına saygı göstermesi düşünülemez." dedi.
Çelik, "Yeryüzünde hayatı paylaştığımız bu canlılara karşı yapılmış eylemin, insana karşı yapılmış eylemden farkı yoktur. Cumhurbaşkanımız hayvanları korumayla ilgili yasa konusundaki hassasiyetini en yüksek düzeyde dile getirdi. Bu konularda yaptığı konuşmalarda da topyekun devlet kurumlarını uyardı. Bu konuda hassasiyet çok yüksektir." diye konuştu.
Geçmişte, tarihin her döneminde hayvanları koruyan uygulamalara imza atıldığını, tarihte hayvan hastanesini açan ilk milletin de Türkler olduğunu ve bunun genç nesillere öğretilmesi gerektiğini anlatan Çelik, "İçimizdeki bu vahşilerin ders alması her şeyden önce toplumsal duyarlılıkla olur." değerlendirmesini yaptı.
Hazreti Muhammed'in kuşu ölen bir çocuğa taziyeye gittiğini hatırlatarak, bu geleneğe sıkı sıkıya bağlı olduklarının altını çizen Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konudaki hassasiyetinin en yüksek düzeyde olduğunu vurguladı.
Bu çerçevede Kamu Denetçiliği Kurumunun da Hayvan Hakları Çalıştayı düzenlediğini anımsatan Çelik, "Bu konudaki her türlü durumu takip ettiğimizi, bunun farkında olduğumuzu ve anında müdahale ettiğimizi de bütün dostlarımızla paylaşmak isterim. Bu konuda herhangi bir durum olduğunda da derhal partimize ihbarda bulunulursa bununla ilgili çalışmaları da yakından takip ederiz." açıklamasında bulundu.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, açıklamalarının ardından, soruları yanıtladı.
AK Parti'nin olağanüstü itiraz yolunu kullanarak İstanbul'da seçimin yenilenmesi başvurusunu ne zaman yapacağının sorulması üzerine Çelik, bunun bir yasal süresi olduğunu, yapılmış bir başvuru olmadığını ve zamanı gelince yapılacağını söyledi.
Çelik, bugün açıklanan kıdem tazminatı reformu ile ilgili soruyu yanıtlarken de bu konunun çok merak edildiğini ancak konuyla ilgili detayların henüz belli olmadığını, çalışmaların sürdüğünü dile getirdi.
Hayvan Hakları Yasası ile düzenlemenin ne zaman TBMM'ye geleceğiyle ilgili bir soruyu da yanıtlayan Çelik, şu an için herhangi bir tarih veremeyeceğini söyledi.
Cezaların artırılmasıyla ilgili talebin hassasiyetle üzerinde durulduğunu belirten Çelik, "Ama esas olan bununla ilgili yüksek bir toplumsal duyarlılık oluşmasıdır. Bu duyarlılık çoğu zaman hayvan hakları derneklerinin görev alanıyla kalıyordu fakat son zamanlarda başarılı çalışmalarla bütün toplumun değeri haline geldi. Farkındalık yaratanlara bu konuda çalışma yapanlara teşekkür ediyoruz." dedi.
Hayvan sevgisinin aileden, okuldan başlayarak çocuklara aşılanması gerekliliğinin önemine değinen Çelik, cezai düzenlemelerin bir sonuç olduğunu bildirdi. Çelik, "Orada bir irade eksikliği yok. Cezaların artırılması, diğer düzenlemelerin yapılması. Ama bu tip meselelerde esas olan genel duyarlılığın oluşmasıdır." diye konuştu.
Bu durumun toplumsal duyarlılıkla, ahlakla ilgili de olduğunu belirten Çelik, geçmiş dönemlerde hayvanlara uygun binalar ve çevre düzenlemeleri yapıldığını anlattı.
Erdoğan-Bahçeli görüşmesi
AK Parti Sözcüsü Çelik, bugün gerçekleşen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli görüşmesinde nelerin konuşulduğuna dair bir soru üzerine, "Seçim sonuçları değerlendirildi, seçim sonuçlarından duyulan memnuniyet dile getirildi." dedi.
Çelik, şunları söyledi:
"Cumhur İttifakı burada büyük bir başarıya imza atmıştır, hedeflerine ulaşmıştır. Daha önceden yüzde 50'nin aşılması gerektiği şeklindeki hedef, yüzde 52 şeklinde ortaya çıkmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yerel yönetimler seçimiyle de onaylanmış olması büyük bir memnuniyet yaratmıştır. Çünkü üç kere testten geçmiş oldu. Referandum, genel seçim, yerel seçim. Tabii bundan sonrasında da Cumhur İttifakı'nın Türk siyasi hayatına vurduğu bu damganın devam etmesi, iş birliğinin devam etmesi yönünde bir irade paylaşımı ortaya çıkmıştır. Önümüzdeki günlerde de bu görüşmeler yapılacaktır. Partiler arasında görüşmeler yapılacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Bahçeli arasında da her zaman bu görüşmeler mümkün olacaktır."
Muhalefetin, AK Parti'nin Büyükçekmece iddialarına karşı açıklamalarının sorulması üzerine de Çelik, şunları kaydetti:
"Çok enteresandır. Olmayan binalar ve olmayan seçmenlerden bahsediyoruz. Onlar hala hakikat peşinde koşacağına 'hukuki temeli yoktur.' Olmayan binalar varmış gibi gösterilmiş, olmayan seçmenler varmış gibi gösterilmişse ki bugün Mevlüt Bey kapsamlı bir basın açıklaması yaptı. Siyaset sadece legalite değildir, siyasetin bir de moralitesi vardır. Burada aslında CHP'nin söylemesi gereken şey bu. 'Burada nasıl olmayan binalara seçmen yazılmış, olmayan adreslerde nasıl oy kullandırılmış. Bunun arkasına gitmemiz lazım. Böyle bir sonuç bizim de içimize sinmez, ahlaki olmayan sonucu biz de kabullenmeyiz.' diyeceğine 'hukuki temeli yoktur' diyor."
Hukukçuların, bunların tamamının hukuki temellerinin olduğunu ortaya koyduğunu belirten Çelik, "Bir şeyin usulü doğru değilse esasında da sıkıntı vardır. Öncelikli olan usuldür." ifadesini kullandı.