Türkgün Gündem Antalya Diplomasi Forumu sona erdi

Antalya Diplomasi Forumu sona erdi

Bu yıl üçüncüsü düzenlenen ve 148 ülkeden 4 bin 700 kişinin katıldığı Antalya Diplomasi Forumu (ADF) tamamlandı.

KAYNAK: AA

Antalya'nın Belek Turizm Bölgesi'ndeki NEST Kongre Merkezi'nde düzenlenen ADF 2024, üçüncü gün etkinlikleriyle sona erdi.

"Krizler Döneminde Diplomasiyi Öne Çıkarmak" ana temasıyla düzenlenen forumda, küresel meselelerin ve krizlerin yanı sıra iklim değişikliği, göç, İslam karşıtlığı, ticaret savaşları ve yapay zeka başta olmak üzere, birçok konu uzmanlar tarafından tartışıldı.

2021 yılında yaklaşık 2 bin kişinin katılım sağladığı ADF'ye, bu yıl 148 ülkeden 4 bin 700 kişi katıldı.

Diplomatların ve siyasilerin yanı sıra öğrencilerin, akademisyenlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve iş dünyasının temsilcilerinin katıldığı panelde, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca, Gazzeli çocukların yaptığı resimlerin de yer aldığı "Kurşun Geçirmez Düşler: Gazzeli Çocuk Ressamlar Sergisi" düzenlendi.

Refik Anadol'un sergisi ile Türkiye'nin diplomasi tarihinin ne kadar zengin olduğunu ortaya koyan, "Türkiye Yüzyılı" ile beraber bu diplomasinin hangi noktaya geldiğini, nasıl Türkiye'yi bölgesel ve küresel güç haline dönüştürdüğünü gösteren "Diplomasi Tüneli" de dikkati çekti.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Gündem Mehmet Uçum 'Devletin Şekli ve Yapısı ile Demokrasi İlişkisi!' hakkında bir yazı paylaştı!

Mehmet Uçum 'Devletin Şekli ve Yapısı ile Demokrasi İlişkisi!' hakkında bir yazı paylaştı!

Mehmet Uçum, "Kuvvetler ayrılığı kurumsal ayrılık olarak anlaşılmamalı milli egemenliğin fonksiyonları olarak görülmeli ve fonksiyonel ayrılık olarak düzenlenmelidir. Demokratik irade üzerinde hiç bir vesayet makamı olmamalıdır. Cumhuriyeti ve milletin birliğini temsil yetkisi halk tarafından doğrudan ve salt çoğunlukla seçilen başkanda olmalıdır. Halkın seçtiği başkana, doğrudan demokratik meşruiyet gereği, yürütme yetkisi ve görevi de verilmelidir. Bu nedenle demokratik cumhuriyete en uygun hükümet modeli başkanlıktır." dedi.

MUHABİR: Beybin Usanmaz

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, sosyal medya hesabından pazar günleri “Demokrasi hukuku notları” notuyla paylaştığı görüşlerinde bugün, “Devletin şekli ve yapısı ile demokrasi ilişkisi” üzerinde durdu.

“Devlet yapıları ile demokrasiler arasında zorunlu bir ilişkiden söz edilemez. Devlet yapılarında esas olan merkez ve yerel idareler arasındaki yetki paylaşımıdır. Yani federal veya bölgesel yönetimli devlet yapıları zorunlu olarak demokratik bir siyasal sisteme sahip olmaz” diyen Uçum, “Terörsüz Türkiye hedefi yakın zamanda hayata geçtikten sonra Üniter Türkiye Cumhuriyetini güçlendirecek daha kapsayıcı ve gelişkin bir demokrasi için ülkemizin çok ileri imkanlara kavuşacağına da şüphe yoktur” mesajı verdi.

Mehmet Uçum’un X hesabından paylaştığı mesajı şöyle:

“Devlet Şekilleri!

Ülkelerin devlet şeklini belirleyen ölçüt egemenlik ilkesidir. Egemenliğin aidiyetine göre devlet şekilleri cumhuriyet, teokrasi, monarşi, oligarşi, aristokrasi gibi sınıflandırmalara tabi tutulur.

Demokrasi ile devlet şekilleri arasında zorunlu bir bağ yoktur. Örneğin devlet şekli cumhuriyet olan ülkelerin siyasal sistemi zorunlu olarak demokrasi olmaz. Aynı şekilde her monarşi de mutlakiyet değildir. Monarşik demokrasiler (meşruti monarşiler veya meşrutiyetler) yaygın bir uygulamadır.

Demokrasi siyasal sistemlerin işleyiş ilkelerinden biri olduğu için devlet yapısı ve devlet şeklinden görece bağımsız bir tercihtir.

Bununla birlikte demokrasiyle en yüksek uyumu sağlayan devlet şeklinin cumhuriyet olduğu ileri sürülebilir. Tabi burada kast edilen egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu milli egemenliğe dayanan cumhuriyettir.

Millete ait egemenliğin siyasal sistemi tamamen halk iradesine dayanan vesayetsiz demokrasi olursa, egemenliğin doğrudan halk tarafından kullanıldığı bir sentez gerçekleşir. Bu nedenle devlet şekli cumhuriyet, siyasal sistemi demokrasi olan ülkeler demokrasinin gelişiminde sistemsel olarak daha güçlü ve ilerleme imkanı olarak daha avantajlıdır.

Cumhuriyetle demokrasinin buluşması ve eksiksiz bütünleşmesi millet ve halk egemenliğini birleştirir. Egemenlik iradesi tekleşir. Milli egemenliğin halk tarafından kullanıldığı bir devlet düzeni gerçekleşir.

Halkın milli egemenliğe tek başına sahip olması durumunda üç temel irade seviyesi ortaya çıkar:

Birincisi, niteliği halkın genel iradesi olan ‘milli irade’.

İkincisi, niteliği halkın demokratik iradesi olan ‘seçmen iradesi’.

Üçüncüsü, niteliği halkın seçimler arası dönemlerde denetim iradesi olan ‘kamuoyu iradesi’.

Elbette halkın milli egemenliğe tek başına sahip olmasının şartları vardır. Bu şartların pozitif hukuk düzeni tarafından güvence altına alınması gerekir. Buna göre anayasal demokrasilerde en az şu şartlar sağlanmalıdır:

Milli egemenliğin birliği ve bütünlüğü korunmalıdır. Milli egemenliğin yanında bürokratik kurumsal egemenliğe doğrudan veya dolaylı yer verilmemelidir.

Kuvvetler ayrılığı kurumsal ayrılık olarak anlaşılmamalı milli egemenliğin fonksiyonları olarak görülmeli ve fonksiyonel ayrılık olarak düzenlenmelidir.

Demokratik irade üzerinde hiç bir vesayet makamı olmamalıdır.

Cumhuriyeti ve milletin birliğini temsil yetkisi halk tarafından doğrudan ve salt çoğunlukla seçilen başkanda olmalıdır. Halkın seçtiği başkana, doğrudan demokratik meşruiyet gereği, yürütme yetkisi ve görevi de verilmelidir. Bu nedenle demokratik cumhuriyete en uygun hükümet modeli başkanlıktır.

Ancak bu şartlarla halkın, milli egemenliğe tek başına sahip olduğu ve hiç bir güçle paylaşmadan kullandığı bir yurtsever ve ulusal demokrasi sistemsel eksik olmadan gerçekleşir.

Devlet Yapıları!

Bir ülkenin devlet yapısı merkez yerel ilişkisine göre belirlenir. Devlet yapılarının üniter, federal, konfederal gibi türleri vardır.

Devlet yapıları ile demokrasiler arasında zorunlu bir ilişkiden söz edilemez. Devlet yapılarında esas olan merkez ve yerel idareler arasındaki yetki paylaşımıdır. Bu yetki paylaşımı için siyasal sistemin demokrasiye göre işlemesi gerekmez. Otoriter ya da totaliter rejimlerde de merkez ve yerelin yetki paylaşımında farklı devlet yapıları görülmektedir. Yani federal veya bölgesel yönetimli devlet yapıları zorunlu olarak demokratik bir siyasal sisteme sahip olmaz. Veya otoriter yahut totaliter siyasal sistemler sadece üniter devlet yapılarında ortaya çıkmaz.

Türkiye seksen yıl önce demokrasiye geçmeye karar vererek devlet şekli ve devlet yapısıyla daha fazla uyum sağlayan bir siyasal sistem tercih etmiştir.

Terörsüz Türkiye hedefi yakın zamanda hayata geçtikten sonra Üniter Türkiye Cumhuriyetini güçlendirecek daha kapsayıcı ve gelişkin bir demokrasi için ülkemizin çok ileri imkanlara kavuşacağına da şüphe yoktur.”

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *