Türkgün Gündem Atmaca füzesi için geri sayım

Atmaca füzesi için geri sayım

Türkiye'nin ilk deniz füzesi Atmaca, 200 kilometrenin üstündeki menzili, düşük izi ve yüksek hedef vuruş hassasiyetiyle modern donanma platformlarında göreve hazırlanıyor.

Ankara

Dünyadaki örneklerinden üstün özelliklere sahip olan ve seri üretim sözleşmesi imzalanan Türkiye'nin ilk deniz füzesi Atmaca, 1-1,5 yıl içinde gemilerde görülmeye başlanacak.

ROKETSAN tarafından geliştirilen ve günümüz teknolojisinin kazanımlarını bünyesinde barındıran Atmaca ile satıhtan satha füzeler alanında yeni bir dönem başlayacak.

Şirketin ilk defa 14'üncü Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'nda (IDEF'19) sergilediği özgün ürünlerinden biri olan Atmaca, uzun menzili, düşük izi ve yüksek hedef vuruş hassasiyetiyle modern donanma platformlarında hizmete hazır bir silah sistemi olarak adından söz ettirecek.

Her türlü hava şartında kullanılabilen modern bir güdümlü mermi olan Atmaca, karşı tedbirlere dayanıklılığı, hedef güncelleme, yeniden saldırı ve görev iptal yetenekleri ve ileri görev planlama sistemi (3D routing) sayesinde, sabit ve hareketli hedeflere karşı etkili olabiliyor.

Küresel Konumlandırma Sistemi, Ataletsel Ölçüm Birimi, Barometrik Altimetre ve Radar Altimetre alt sistemlerini kullanarak hedefine doğru yol alan Atmaca, hedefini yüksek doğrulukla bulabilmek için aktif radar arayıcısını kullanıyor.

200 kilometrenin üstünde menzile sahip güdümlü mermi, görüş hattının ötesindeki hedefler için de büyük bir tehdit oluşturuyor. Atmaca'nın, hedef güncelleme, yeniden saldırı ve görev iptal kabiliyetlerinin ardında ise sahip olduğu gelişmiş ve modern veri linki yer alıyor. En verimli görev profilini sunabilen sistemde, hedefe zamanlama, hedefi vurma ve hedefi ateş altına alma operasyonel modları bulunuyor.

Gemilere entegrasyon çalışmaları sürüyor
Atmaca, yapısal tasarımı ile de fark yaratıyor. Güdümlü mermi, gelişen teknolojiler doğrultusunda, ağırlığın azaltılması ve yapısal dayanımın artırılması için kompozit malzeme teknolojileri kullanılarak tasarlandı ve füzenin üretiminde, bu teknolojilerden azami ölçüde yararlanıldı.

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ile ROKETSAN arasında imzalanan sözleşmeyle seri üretim çalışmaları başlayan Atmaca güdümlü mermisinin, Deniz Kuvvetleri envanterindeki platformlara entegrasyon çalışmaları da bir taraftan sürdürülüyor. İlk olarak MİLGEM korvetlerine entegre edilecek Atmaca Silah Sistemi ile yapılacak atışlı testlerin yakın dönemde gerçekleştirilmesi planlanıyor.

ROKETSAN, Atmaca ile gemilerin vurucu gücünü oluşturacak kritik bir sistemin de tedarikçisi haline gelecek. Dünya üzerinde Atmaca ile aynı sınıfta yer alan, az sayıda farklı çözüm bulunuyor.

En uzun menzilli ürünlerden biri
ROKETSAN Deniz Füze Sistemleri Proje Müdürlüğü Takım Lideri Emrah Özdemir, AA muhabirine, Atmaca Projesi'nin, SSB koordinasyonunda 2009'da ROKETSAN yükleniciliğinde başladığını söyledi.

Atmaca'nın gemiden gemiye saldırıda ana silah olduğunu belirten Özdemir, "Atmaca füzesiyle gemilerimiz milli bir güce kavuşacak ve caydırıcılıkları önemli oranda artacak. Bu tamamen milli olarak geliştirilmiş bir füzeyle yapılıyor. Bu anlamıyla ülkemiz için çok büyük bir kazanım." dedi.

Projenin başlaması sonrası turbojet motorlu ve daha uzun menzile giden Atmaca yapımı kararı alındığına işaret eden Özdemir, şöyle konuştu:

"Bu karar oldukça önemliydi. Çünkü bu değişikliklerle Atmaca dünyadaki benzerlerinden çok daha ileri bir güdümlü mermi, füze oldu. Dünyadaki örneklerine baktığınızda hiç olmayan bir özellik, 'veri bağı' Atmaca'da var. Veri bağı ile Atmaca uçuşuna başladıktan sonra gerekli yerlerden, gemi veya başka bir istasyon olabilir, füzenin görevi güncellenebiliyor. Yani ilk çıktığı hedefe gitmek zorunda değil. Yeni bir hedef verebiliyorsunuz veya şartlar değişirse görevi iptal edebiliyorsunuz. Bu oldukça önemli ve benzerlerine göre Atmaca'yı öne çıkaran bir özellik. Ayrıca menzil olarak en uzağa giden güdümlü mermilerden biriyiz hatta en uzunuyuz diyebilirim. Bu anlamda da çok büyük bir başarı elde ettiğimizi düşünüyoruz. Atmaca'yı Deniz Kuvvetlerimize, ülkemize kazandırdığımız için de mutluyuz."

"Tüm gemilere veriyor olacağız"
Emrah Özdemir, Atmaca'nın seri üretim sözleşmesinin Cumhuriyet'in ilan edildiği çok anlamlı bir günün yıl dönümü olan 29 Ekim 2018'de imzalandığını bildirdi.

Şu anda seri üretim hattı kalifikasyon çalışmaları yürüttüklerini vurgulayan Özdemir, şu bilgileri verdi:

"Atmaca füzesini yaklaşık 1-1,5 yıl içinde gemilerimizde görüyor olacağız. SSB ve Deniz Kuvvetlerinin yapacağı planlama dahilinde yavaş yavaş tüm gemilere Atmaca füzesini vereceğiz. Böylece artık bilfiil kullanılan, Türk Deniz Kuvvetlerinin caydırıcılığının artırıldığı bir ortama hep birlikte kavuşacağız. Atmaca'nın dünyadaki örneklerinden üstün özellikleri ve büyük bir potansiyeli var. Doğru şartlar oluşursa ihracatta da önü açık olur diye düşünüyorum."

- Seri üretim sözleşmesi 29 Ekim 2018 gibi anlamlı bir günde imzalanan Atmaca'nın seri üretim hattı kalifikasyon çalışması yürütülüyor
- İlk olarak MİLGEM korvetlerine entegre edilecek Atmaca ile yapılacak atışlı testlerin yakın dönemde gerçekleştirilmesi planlanıyor
- Atmaca füzesi yaklaşık 1-1,5 yıl içinde gemilerde görülmeye başlanacak
- ROKETSAN Deniz Füze Sistemleri Proje Müdürlüğü Takım Lideri Emrah Özdemir:
- "Atmaca füzesiyle gemilerimiz milli bir güce kavuşacak ve caydırıcılıkları önemli oranda artacak. Ülkemiz için çok büyük bir kazanım" 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Sağlık Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

İstanbul'da yaşanan son deprem, sadece fiziksel etkilerle değil, psikolojik travmalarla da gündeme geldi. Deprem sonrası birçok kişi, “hayalet deprem” algısı gibi ruhsal sorunlar yaşarken, nöroteknoloji alanındaki yenilikçi yöntemler, bu psikolojik etkilerle başa çıkmada umut veriyor.

MUHABİR: Sevda Yalçın

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer almasının verdiği endişeyi bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Fiziksel etkilerin yanı sıra, deprem sonrası yaşanan psikolojik sorunlar da büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle "hayalet deprem" algısı, anksiyete ve panik atak gibi ruhsal sarsıntılar, depremzedelerin günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Ancak, nöroteknoloji alanındaki gelişmeler, bu zorlu süreci atlatmaya yönelik umut verici çözümler sunuyor.

Hayalet Deprem Algısı ve Beynin Alarm Durumu

Deprem sonrası yaşanan "hayalet deprem" algısı, aslında beyindeki bir alarm durumunun yansıması olarak açıklanıyor. Dr. Günet Eroğlu, bu durumu şöyle tanımlıyor: "Deprem anında, beynimizin hayatta kalma mekanizması devreye girer. Sarsıntı geçtikten sonra bile, beyin potansiyel bir tehlike arayışıyla çevreyi tarar. Dengeyi kontrol eden beyindeki aşırı aktivite, gerçekte olmayan sallanma hissi yaratır."

Nörogeribildirim: Deprem Sonrası Kaygıyı Yönetmek İçin Yeni Bir Yöntem

Nöroteknoloji alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildi. Nörogeribildirim (NGB), bireyin beyin dalgalarını izleyerek, bu aktiviteyi bilinçli bir şekilde düzenlemeyi öğrenmesine olanak tanır. Dr. Eroğlu, NGB’nin deprem sonrası yaşanan stres, kaygı ve "hayalet deprem" hissinin yönetilmesinde etkili olduğunu vurguluyor. "NGB, beynin sakinleşmesini destekleyen frekansları güçlendirir, otonom sinir sistemini dengelemeye yardımcı olur ve yanıltıcı sallanma hissini azaltır."

Deprem Psikolojisi: Travmanın Etkileri ve Bilimsel Çözümler

Depremin fiziksel zararlarının yanı sıra, ruhsal etkileri de uzun süre devam edebilir. Deprem sonrası yaşanan anksiyete, stres ve travmalar, bireylerin psikolojik sağlığını tehdit eder. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi bilimsel temelli yaklaşımlar, bu psikolojik sorunlarla başa çıkmanın güçlü araçları olarak öne çıkıyor. Dr. Eroğlu, "Bireylerin psikolojik sağlamlıklarını artırmak ve travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için bu yenilikçi yöntemlerin önemi büyük," diyor.

Deprem Sonrası Psikolojik Hazırlık: Nöroteknoloji ve Yenilikçi Yöntemler

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, deprem sonrası psikolojik hazırlık konusunda adımlar atmak zorunda. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi gelişmiş teknolojiler, bireylerin psikolojik iyileşme süreçlerini hızlandırabilir ve travmanın etkilerini minimize edebilir. Bu tür bilimsel temelli yaklaşımlar, gelecekte deprem psikolojisi için önemli bir araç olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *