Türkgün Gündem Avukat olmak istiyordu, 17 yaşında kara toprağa girdi

Avukat olmak istiyordu, 17 yaşında kara toprağa girdi

İzmir'in Konak ilçesinde kavga ettiği arkadaşının bıçak darbesiyle kalbinden yaralanan ve kaldırıldığı hastanede yaşam mücadelesi veren 17 yaşındaki çocuk hayatını kaybetti.

İzmir'in Konak ilçesinde kavga ettiği arkadaşının bıçak darbesiyle kalbinden yaralanan ve kaldırıldığı hastanede yaşam mücadelesi veren 17 yaşındaki çocuk hayatını kaybetti.

KAYNAK: İHA

Olay 14 Nisan saat 17.00 sıralarında, Çahabey Mahallesi'nde bulunan Ömür Cebeci Parkı'nda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 3 kişilik arkadaş grubuyla parkta bulunan Kenan Efe Aytekin (17) ile yakın arkadaşı olduğu öğrenilen Ö.B.O. (17) buluştu. İki arkadaş burada buluştuktan kısa süre sonra kavga etmeye başladı. Her iki tarafın da bıçak kullandığı kavgada, Kenan Efe Aytekin kalbinden, Ö.B.O. ise sırtından ve karnından bıçaklandı. Kenan Efe Aytekin arkadaşlarının kullandığı otomobille Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılırken, Ö.B.O. da Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırıldı. Acil serviste tedavi altına alınan Kenan Efe Aytekin, burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Aytekin'in cansız bedeni İzmir Adli Tıp Kurumu morguna kaldırılırken, hastanedeki tedavisi tamamlanan Ö.B.O., tedavisinin tamamlanmasının ardından gözaltına alındı ve çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Cinayet anı kamerada

Öte yandan meydana gelen olay çevredeki bir iş yerinin güvenlik kamerası tarafından görüntülendi. Görüntüde, parka gelen Ö.B.O. ile Kenan Efe Aytekin'in kavga ettiği, daha sonra Aytekin'in yola yığıldığı, yaralı olan Ö.B.O.'nun da karnını tuttuğu anlar yer aldı. Arkadaş grubunun aynı otomobile binerek hastaneye doğru gittiği anlar da kamera görüntülerinde yer aldı.
Otopsi işlemleri tamamlanan Kenan Efe Aytekin'in cenazesi ailesine teslim edildikten sonra Aşağı Narlıdere Mezarlığına defnedildi. Olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatıldı.

'Biz yapmadık abla' dediler

Oğlunu kaybettiğinin haberini aldığı anları anlatan Gülçin Ergier (42), hastanede Kenan Efe'nin arkadaşlarını gördüğünü ve kendisine 'Biz yapmadık abla' dediklerini daha sonra da o çocukların oradan uzaklaştığını söyledi. Ergier, "Ben evdeydim O, saat 3 gibi evden çıktı. Saat 4'e doğru oğlumla telefonda konuştum. Son konuşmamız oldu. Okul arkadaşlarıyla Balçova'ya gidip mangal yapacaklarını söyledi. Daha sonra planın iptal olduğunu söyledi. Sonra annem beni aradı ve Kenan Efe'nin kavga ettiğini, hastaneye kaldırıldığını söyledi. Hastaneye gittiğimde üstleri kan olmuş ve sima olarak tanıdığım arkadaşlarını gördüm ve bana 'Biz yapmadık abla' deyip durdular. Orada oğlumu kaybettiğimin haberini alıp çığlık atınca, o arkadaşlarının orada olmadığını fark ettim" dedi.

"Uyuşturucu satanların kökü kurusun"

Olayın asıl sebebinin uyuşturucu olduğunu söyleyen Gülçin Ergier, "O gün arkadaşlarıyla Karataş'ta bir evde oturmuşlar; sonra da parka gitmişler. Evde kullanılan uyuşturucu maddeler varmış. Uyuşturucu kullanan arkadaşları, oğlumun da arkadaşı olan Ö.B.O.'yu parka çağırmışlar ve orada kavgaya tutuşmuşlar. Olay da orada olmuş. Oğlumla Ö.B.O. yakın arkadaşlardı, yedikleri içtikleri bir giderdi. Ben görüşmelerini istemiyordum ve her defasında Kenan Efe'yi uyarıyordum. Olayın sebebinin uyuşturucu olduğunu biliyorum. Bu gençleri uyuşturucuya sevk eden, bunları satan insanların kökünün kurumasını istiyorum ki hiç bir annenin yüreği benim gibi yanmasın" diye konuştu.

"Oğlum avukat olacaktı"

Kenan Efe'nin hayalinin avukatlık olduğunu söyleyen acılı anne Gülçin Ergier, "Benim evladım 17 yaşındaydı ve hukuk okumak istiyordu. Avukat olacaktı. Bu vatana, millete avukat olacaktı. O suçla mücadele edecekken, şimdi suçlular onu bu hale getirdi. Tek isteğim, kim bu olayda suçluysa Allah uykularını kaçırsın. Bir de gören, şahit olan kimse gelip bir ifade de olsa, ufacık bir bilgi de olsa versinler ve olay aydınlığa kavuşsun" açıklamasında bulundu.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Gündem MHP'li Yücel Bulut'a duygulandıran miras! Büyük dedesinin 105 yıllık şehadet belgesine kavuştu

MHP'li Yücel Bulut'a duygulandıran miras! Büyük dedesinin 105 yıllık şehadet belgesine kavuştu

Kurtuluş Savaşı'nda şehit düşen Teğmen Aziz Bulut'un şehadet belgesi ve fotoğrafı, Milli Savunma Bakanlığı tarafından torunu MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut'a teslim edildi.

Kurtuluş Savaşı'nda şehit düşen Teğmen Aziz Bulut'un şehadet belgesi ve fotoğrafı, Milli Savunma Bakanlığı tarafından torunu MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut'a teslim edildi.

KAYNAK: AA

Büyük dedesine ilişkin aile içerisinde anlatılan kahramanlık hikayesini tesadüf eseri bir eserde gören Bulut, Milli Savunma Bakanlığına başvurdu.

Yapılan çalışmaların ardından Kurtuluş Savaşı'nda Afyonkarahisar'da Yunanlılara karşı Çiğdem Tepe'yi savunurken şehit düşen Teğmen Aziz Bulut'un MHP Tokat Milletvekili Bulut'un büyük dedesi olduğu ortaya çıktı.

Bakanlık tarafından şehit Teğmen Aziz Bulut'un şehadet belgesi ve fotoğrafı, torunu MHP Tokat Milletvekili Bulut'a teslim edildi.

Bulut, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Anadolu'daki her ailede olduğu gibi kendi ailelerinde de Milli Mücadele ve harp tarihine ilişkin hatıraların olduğunu belirtti.

Tesadüf eseri bir eserde büyük dedesi Teğmen Aziz Bulut'un kahramanlığından bahsedildiğini gördüğünü belirten Bulut, Milli Savunma Bakanlığına başvurduğunu söyledi.

Milli Savunma Bakanlığının bu konuda çok titiz yürüttüğü bir arşiv çalışmasının olduğunu vurgulayan Bulut, "20 günlük çalışmanın neticesinde aile içerisinde kuşaktan kuşağa aktarılan bu hikayenin gerçek olduğu da çıktı. Davetleri üzerine MSB Arşiv Daire Başkanlığına gittim, çok kapsamlı bir araştırma yaptıklarını gördüm. Orada sadece şehit olan dedemize ilişkin değil, üst soyumuzdaki bütün dedelerimizin nerede ne şekilde askerlik görevini yaptıklarına ilişkin dokümanları da teslim ettiler. Böylece aile içerisinde kuşaktan kuşağa aktarılan, bir Milli Mücadele kahramanı olan merhum büyük dedemizle ilgili ailede hiç bulunmayan fotoğrafını da Milli Savunma Bakanlığı arşivinden temin etmiş olduk." diye konuştu.

Herkesin kendi ailesindeki bu hikayeleri mutlaka çıkartıp çocuklarını bu şuurla yetiştirmesinin önemine değinen Bulut, "Bize bıraktığı en büyük miras 105 yıl sonra ailem adına benim şahsıma teslim edilen bu şehadet belgesi ve almaya hak kazandığı İstiklal Madalyasıydı. Bunun haklı gururunu yaşıyoruz. Biz de onun bıraktığı mirası bizim neslimizden gelenlere anlatacağız." dedi.

"Kendisi, Milli Mücadele'de Çiğdem Tepe'yi savunan kumandandır"

Büyük dedesi Teğmen Aziz Bulut'un kahramanlığıyla ilgili 1967 yılında Milli Savunma Bakanlığı Arşiv ve Askeri Tarih Daire Başkanlığı (ATASE) yayınlarında bir makale kaleme alındığını ifade eden Bulut, 57. Tümen Komutanı Yarbay Şefik Aker'in yayınladığı anılarında da büyük dedesine yer verildiğini söyledi. Bulut, şöyle konuştu:

"Buradan yola çıkarak tespit ettik ki kendisi Milli Mücadele'de Çiğdem Tepe'yi savunan kumandandır. Kolundan yaralanmıştır. Kolundan yaralanmasına rağmen bir saat cepheyi tutmayı sürdürmüştür. Fakat bir şarapnel parçasıyla bu defa boğazından ağır bir şekilde yaralanmış, askerleri kendini kurtarmaya gelince kendisinin bırakılmasını ve oradaki bütün mühimmatın bir an önce cepheden çıkarılmasını, kendisinden ümidin kesilmesini ifade etmiştir.

Askerler ısrar edince de silahını kendi askerlerine doğrultmuş, cephaneliğin güvenli alana alınmasını istemiştir. Askerler karşı tepeye geçince buna şahitlik etmişler, bunu da anılarında anlatmışlar. Tek başına cephede ağır yaralı bir şekilde kalmış olmasına rağmen 5 Yunan askerini yattığı yerden vurmayı başarmıştır. Daha sonra tek başına tuttuğu Çiğdem Tepe cephesinde Yunan dipçikleriyle hunhar bir şekilde şehit edilmiştir ama mühimmatı da kurtarmayı başarmıştır."

Büyük dedesi Teğmen Aziz Bulutla ilgili ailesinin duyduğu gururu anlatan Bulut, "Özellikle yaşlılarımız büyük bir mutluluk duydu. Hele ki ilk defa bir fotoğrafını görüyor olmalarından dolayı hüzün ama aynı zamanda da gurur da yaşadılar. Bu, sadece bizim ailemize has bir gurur değil. Anadolu'da hangi kapıyı çalsanız mutlaka ama mutlaka vatan savunmasında bir cepheye koşmuş ve bir daha dönmemiş bir aile büyüğünün hikayesini görürsünüz. Anadolu'yu Anadolu yapan gerçek de budur." ifadelerini kullandı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *