Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Musa Avsever, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Gülan, Milli Savunma Bakan Yardımcıları Şuay Alpay, Alpaslan Kavaklıoğlu ve Muhsin Dere ile Milli Savunma Bakanlığında Gaziler Günü dolayısıyla düzenlenen etkinliğe katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başlayan törende konuşan Akar, Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e "gazi ve mareşal" unvanının verildiği, aynı zamanda Gaziler Günü olarak kabul edilen anlamlı günde gazilerle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti ifade ederek sözlerine başladı.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, tüm şehitleri ve ebediyete intikal eden gazileri rahmetle yad eden Akar, Mersin'in Mezitli ilçesindeki polisevine gerçekleştirilen terör saldırısında şehit olan kahraman polise Allah'tan rahmet, yaralılara şifa dileklerini iletti. Akar, "Mehmetçik karşısında Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde duramayan hain teröristlerin, alçakların bu saldırıları Suriye’de organize ettiği bilgisine sahibiz. Yeri ve zamanı geldiğinde bu saldırıları yapanların altyapısına, üstyapısına, bunlara mutlaka gereği yapılacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın." diye konuştu.
Güvenlik ortamının yeniden şekillendiği, güç dengelerinin, aktörlerin ve rollerin sürekli değiştiği bir dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde etki ve ilgi alanı her geçen gün genişleyen Türkiye'nin tüm gelişmeleri yakından takip ettiğini, köklü tarihi, dinamik nüfusu, her geçen gün büyüyen ekonomisi ve güçlü ordusuyla bölgesinde ve dünyada etkin ve proaktif politikalar ortaya koyduğunu ifade eden Akar, son dönemde artan Yunanistan provokasyonlarına da değindi.
Türkiye başat aktör olarak barış ve istikrar için çabalarken kötü komşuluğun en bariz örneğini teşkil eden Yunanistan’ın provokatif eylem ve söylemleri ile yayılmacı, saldırgan politikalarına devam ettiğini belirten Akar, şunları söyledi:
"Bu tutumuyla gerginliği tırmandıran taraf olan Yunanistan, pervasızca Türkiye’yi suçlamaktadır. Bu bir ikiyüzlülük, riyakarlıktır. Ayrıca her fırsatta Türkiye’yi başkalarına şikayet eden bu kötü komşumuz, düşmanca tavrını ortaya koymaktadır. Özellikle son zamanlarda sorumsuzluk abidesi bazı Yunan siyasiler, Türkiye-Yunanistan ilişkilerini her gün yeni hezeyanlarla adeta zehirlemektedir. Yakın zamanda NATO faaliyeti gerçekleştiren uçaklarımıza radar kilidi atılması, Yunanistan’ın NATO’nun temel ilkelerini ve değerlerini hiçe sayacak boyutta küstahlaştığını göstermektedir. Nitekim, ABD’li eski bir diplomat da Yunanistan’ın bu hamlesini, gerilimi tırmandırma işareti ve 'düşmanca davranış' olarak gördüğünü ifade etmiştir. Yine bu olayın hemen ardından da ticari bir gemiye Yunan Sahil Güvenliği tarafından ateş edilmesi, gerginliği yeni bir boyuta taşımıştır."
"Masum insanların vebali Yunan siyasilerin boynundadır"
Yunanistan'ın İstanköy Adası’na sözde soykırım anıtı yapmasını Yunanistan’ın bir başka provokasyonu olarak nitelendiren Akar, "Asıl mezalim ve soykırım, tebası olduğu Osmanlı Devleti’ne isyan ettiği süreçte Tripoliçe’de ve 1919-1922 yılları arasında Anadolu’yu işgal girişiminde Yunanistan tarafından yapılmıştır. Kıbrıs’ta da soydaşlarımıza aynı vahşeti yapan yine bunlardır. Bu açıdan Yunan siyasiler, şayet bir utanç vesikası arıyorlarsa aynaya bakmaları kafidir. İşte bu ikiyüzlüler bir yandan bölgede istikrarı tehdit ederken bir yandan da buldukları her fırsatta, her ortamda utanmadan gerçekleri manipüle ederek Türkiye’yi şikayet etmekten, Türkiye karşıtı tavır sergilemekten çekinmemektedir." dedi.
Yunanistan'ın 1923 Lozan ve 1947 Paris Barış Antlaşmalarını bir kenara atıp gayrı askeri statüdeki adalara silah yığdığına dikkat çeken Akar, şunları söyledi:
"Bazılarının kışkırtması ve maalesef AB’nin de göz yummasıyla şımarık çocuk rolünü üstlenip dünyada örneği olmayan, eşi benzeri görülmemiş, akıl, mantık dışı talep ve uygulamalarla bölgede istikrarsızlığı körükleyen, sırf siyasi gelecek kaygısı ile kendi halkının kaynaklarını hoyratça heba ederek beyhude bir silahlanma gayreti içinde olan, kurulduğun günden bugüne 7 aşamada 3 kat genişlemesine, burnumuzun dibine kadar gelmesine rağmen 'Yeni Osmanlıcı' diyerek büyük bir pişkinlikle Türkiye’yi yayılmacılıkla suçlayan, suni ittifaklar kurup kendi topraklarını peşkeş çeken, sonra da başkalarının arkasından diklenerek aklınca bize gözdağı vermeye kalkan, Türk azınlığın haklarını elinden alıp Türk varlığını yok sayarak asimilasyon politikalarıyla, baskıyla onları sindirmeye çalışan, adeta bilinçli kimlik soykırımı yapan, terör örgütleriyle iş birliği yapan ve onlara her türlü desteği veren, sığınmacıları acımasızca geri iterek, botlarını batırarak Ege’nin soğuk ve karanlık sularında bebekleri öldüren, sonra da pişkince insan haklarından bahsedenlerin gerçek yüzünü ve niyetlerini akıl ve vicdan sahibi herkes anlıyor. Tarih, Yunan siyasilerin uydurmalarını değil, insanları ölüme terk ettiklerini ve ellerine bebeklerin kanının bulaştığını yazacaktır. Masum insanların vebali, Yunan siyasilerin boynundadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettikleri üzere Ege’yi mülteci mezarlığına çeviren Yunanistan’a, uluslararası kurumların güçlü bir yaptırım uygulaması ve insanlığa karşı işlenen bu suçlara ‘dur’ demesi gerekmektedir."
Diyalog masasına davet
"Yunanistan’ın her türlü haksız, hukuksuz tutumuna ve eylemine, mütekabiliyet kapsamında sahada ve masada gerekli karşılığı bugüne kadar verdik, bundan sonra da vereceğimiz bilinmelidir." diyen Akar, Yunanistan'ın sorunları uluslararası düzeye taşıyıp birtakım oldubittilerle Türkiye'nin haklarını gasbedeceklerini düşündüğünü belirtti. Bu kapsamda Yunanistan'ın büyük yanılgı içinde olduğunu vurgulayan Akar, şu açıklamalarda bulundu:
"Bu oldubittilere, dayatmalara asla müsaade etmedik, etmeyeceğiz. Hadi coğrafi ve ilmi gerçeklerden bihaberler, onu anladık. Bu ikiyüzlüler, tarihten de hiç ibret almıyorlar. 100 yıl önce bir macera hevesiyle evlatlarını bu topraklara gönderip de akıbetlerinin ne olduğunu, bazı macera heveslilerinin darağacında son nefeslerini verdiğini belki unutmuş olabilirler ama biz, iyi komşuluk adına yine de hatırlatalım. Bu işin ciddiyetinin farkına varın. Yanlış yolda ilerlemekten vazgeçin. Felakete davetiye çıkaracak provokasyonlardan uzak durun. Başkalarının ipiyle kuyuya inmeyin. Aklıselim sahibi Yunanlara bir kez daha samimi çağrımız; aramızdaki sorunların uluslararası hukuka uygun olarak barışçıl yöntemlerle, iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde ve karşılıklı diyalog yoluyla çözülebilmesi için diyalog masasına gelmesidir."
Akar, barış ve istikrar için Ege’nin ve Akdeniz’in dostluk denizi olması, tüm zenginliklerin adil bir şekilde paylaşılmasını amaçladıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Bu açıdan Yunanistan’ın, Türkiye’yi tehdit olarak görmek yerine güvenilir ve etkin bir müttefik ve komşu olarak görmesi, hem kendisinin hem bölgenin hem de NATO’nun menfaatine uygun olacaktır. Komşumuz Yunan halkı da emin olmalıdır ki Türkiye, Yunanistan ile barış içinde ve müreffeh bir gelecekten yanadır. Üçüncü taraflardan da beklentimiz; konuya uluslararası hukuk, akıl, mantık ve bilim ışığında tarafsız ve objektif bakmaları ve gerçekleri görmeleridir. Sonuç olarak Kıbrıs dahil, Ege’de ve Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerimizi korumakta azimli, kararlı ve buna muktediriz."
5 milyon tondan fazla tahıl
Bölgesinde ve dünyada "güvenlik üreten" bir ülke olan Türkiye'nin Ukrayna krizinde de ilk günden itibaren etkin ve yapıcı bir politika izlediğine dikkati çeken Akar, "Bu kapsamda Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan çatışmadan dolayı ortaya çıkan enerji ve gıda krizi riski karşısında Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde aktif bir diplomasi yürütmüştür." diye konuştu.
İstanbul’da imzalanan Tahıl Sevkiyatı Anlaşması'nı, BM’nin son yıllarda imza attığı en büyük başarılardan biri olarak nitelendiren Akar, "Türkiye de sürece olan yapıcı katkısı ve ev sahipliğiyle, kritik rolünü ve diplomatik alandaki etkinliğini en açık şekilde ortaya koymuştur" dedi.
Milli Savunma Bakanlığının koordinatörlüğünde, 27 Temmuz’da faaliyetlerine başlayan Müşterek Koordinasyon Merkezi vasıtasıyla Ukrayna limanlarındaki tahılın diğer ülkelere emniyetle sevkine planlandığı şekilde devam edildiğini vurgulayan Akar, "Bugüne kadar 200’den fazla gemi, 5 milyon tondan fazla tahılın Ukrayna limanlarından çıkışı tamamlandı." açıklamasında bulundu.
Şehit ve gazileri vatan, millet ve bayrak sevgisinin ölümsüz abideleri, Türk kahramanlığının ve fedakarlığının gurur timsali, mazisi şan ve şerefle dolu Türk ordusunun ilham kaynağı olarak nitelendiren Akar, "Birliğimize, kardeşliğimize kastedenlere karşı en güzel cevap; vatanımızın dört bir köşesinden gelip kutsal değerlerimiz uğruna 'Ölürsem şehit, kalırsam gazi' inancıyla omuz omuza mücadele eden sizlersiniz. Sizlerle ne kadar gurur duysak, kahramanlıklarınızla ne kadar övünsek azdır. Siz kahraman silah arkadaşlarımın, değerli kardeşlerimin her birinizin alınlarından öpüyorum. Vatan size minnettardır. Sağ olun, var olun." ifadelerini kullandı.
Notlar
Törende Şırnak'ta mayın arama-temizleme faaliyeti sırasında teröristlerce tuzaklanan mayının patlaması sonucu bir ayağını kaybeden Gazi Asteğmen Adem Püskül de bir konuşma yaptı. Şehitlik ve gazilik makamlarının milletin nezdinde ayrı bir yeri olduğunu belirten Püskül, "Şehit nurlanmış gazi onurlanmış askerdir." sözünü hatırlattı.
Gazi olduğu için onurlu ve gururlu olduğunu belirten Püskül, kendisine gösterilen destek sayesinde hayata ve sosyal yaşama uyum sağladığını ifade etti. Püskül, "Kan dökülerek vatan yapılan bu topraklar bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türk milleti tarafından en kutsal emanet olarak sonsuza dek korunacaktır." diye konuştu.
Tören Mehteran Birlik Komutanlığı ve sanatçı Esat Kabaklı'nın konseri ile sona erdi.
Öte yandan Atatürk Kültür Sitesi'ndeki tören öncesi Bakan Akar beraberindeki TSK komuta kademesi ve Bakan Yardımcıları ile gaziler, aileleri ve Mehmetçik ile yemekte bir araya geldi.
Faaliyete katılan toplam 139 gazi ve aileleriyle yakından ilgilenen Akar, çocuklarla fotoğraf çektirdi.