İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Fatih'te düzenlenen 'Muhtarlarla Toplantı' programında 57 mahalle muhtarı ile bir araya geldi.
Topkapı Sosyal Tesisleri'nde düzenlenen toplantıda konuşan Soylu, "1994 yılında ben Maslak'ta bir denizcilik şirketinde bir yıl çalıştım. Recep Tayyip Erdoğan belediye başkanlığına geldiğinde, orada çalışanlar dediler ki 'Bundan sonra başı açıklar, etekliler otobüslere binemeyecekler'. Bunu o gün yaşayanlar çok net bir şekilde hatırlarlar. Dünyanın lafını ürettiler. Bugün görüyoruz ki İstanbul, herkesin şehri. Bir ideolojik kavganın şehri değil. Bir siyasal çatışmanın odağı değil. Kim kendini nasıl hissediyorsa, İstanbul'da ifade edebilme kabiliyetine sahip. Başı açığı da başı örtülüsü de, cübbelisi de eteklisi de İstanbul'da çok rahat bir şekilde hayatını yaşıyor ve hayatını devam ettiriyor. Kimsenin rengine, etnik kökenine, mezhebine, düşüncesine, Tayyip Erdoğan İstanbul'a belediye başkanı olduğu günden itibaren hiç kimsenin karıştığı yoktur. 12 yıl evvel bu ülkede insanlar ben kürdüm demekten korkarlardı çekinirlerdi. Cümleler şöyle başlardı, 'Ben kürdüm ama..' Hep bir aması vardı. Alevi demekten çekinirlerdi, ürkerlerdi. Benim iş yerimde 25 bin müşterim var. Bir çok arkadaşımızın Alevi olduğunu şu son 12 yıl içinde öğrendik. Yıllarca söylememiş. Var olan meselelerden dolayı. Ama bugün rahatlıkla kendini ifade ediyor. Dindar, 12 yıl öncesine kadar insanlar ben dindarım demeye ürker ve çekinirlerdi." dedi.
"4-5 AY İÇERİSİNDE İSTANBUL'A 5 BİN POLİS VERECEĞİZ"
Bakan Soylu, "Bekçiler gelmiştir. Daha da gelecektir. Yaklaşık bin 200 bekçi daha İstanbul'a gelecek. Dün polislerimizi mezun ettik. 2 bin 500 polisimizi mezun ettik. İstanbul'a 2 bin polisini veriyoruz. Ağustos sonunda 13 bin 500 polis mezun edeceğiz. Onun da 3 bin 500'ünü İstanbul'a vereceğiz. Toplam 4-5 ay içerisinde İstanbul'a 5 bin polis vereceğiz" diye konuştu.
İstanbul'un gün geçtikçe büyüdüğünü belirten Soylu, "Karakol yapımı dahil olmak üzere, yer bulmakta zorlanıyoruz. İstanbul gün geçtikçe büyüyor. Bir taraftan bizler, bir taraftan sizler, kimin gittiğini, kimin geldiğini, ne olduğunu, nasıl olduğunu takip etmekte zorlanıyoruz. Bizim kurmak istediğimiz sistem şu. Bir tarafta karakol, bir tarafta muhtarlık, bir tarafta bekçiler, bir tarafta asayiş. Bunu güvenlik açısından söylüyorum. İstanbul'da hepimizin el birliği ile mahallelerimize hakim olabildiğimiz, bir mesele olduğu zaman bunu paylaşabileceğimiz bir sistemi oluşturmak. Bu sistemi oluşturmak konusunda, bizim bunu karakolları sağlayamayacak bir şey söz konusu değil. Bunu rahat bir şekilde sağlayabilme fırsatına sahibiz. Bunun parası da pulu da her şeyi de hazır." diye konuştu.
"BİNALİ ABİ BİR GÖSTERİYE GİDİYOR, ÇIKIŞTA AYNEN 28 ŞUBAT MANZARALARINDA OLDUĞU GİBİ HAKARET EDİYORLAR"
İstanbul seçimleriyle ilgili olarak oy sayım ve sandık tutanağında farklılıklar oluğunu belirten Soylu, "Biz buna itiraz etmeyelim mi? Eğer biz buna itiraz etmek etmezsek bu millet şunu sorar. 'Kendi hakkını koruyamıyorsun, bir oyun hakkını koruyamıyorsun. Bu milletin hakkını nasıl koruyacaksın?' Sonra başka bir tehlikeyle karşı karşıya kalırız. Mahalle baskısı var. Sosyal medyadan 'Böyle bir şey olur mu?' İyi. Sineceğiz, pusacağız. 5 yıl sonraki seçimde en çok bağıranın seçimi aldığı bir tabloya döndürürüz Türkiye demokrasisini kimse kusura bakmasın. O zaman biz Amerika ile, terörle, memleketimize yüklenmek istenen kötülüklerle niçin mücadele ediyoruz? Bunu nasıl izah ederiz? Ben bir endişe ve bir tehdit görüyorum. 23 Haziran seçimlerinin İstanbul'da, İstanbul odaklı bir ideolojik kavga ve siyasal çatışmanın merkezi haline getirmeye çalışıyorlar. 23 Haziran'dan sonra bir meşruiyet tartışması başlatabilmek, İstanbul'un gücünü arkasına alarak Türkiye'nin siyasal istikrarını zedeleyebilmek için birileri kendi adına adım atıyorlar. Bunu nereden çıkardın diye sorarsan şu 1 buçuk aylık süreçte oluşturdukları baskıyla çıkardım. Binali abi geçen gün bir gösteriye gidiyor. Çıkışta aynen 28 Şubat manzaralarında olduğu gibi Binali abiye hakaret ediyorlar. Biz bunları unutmuştuk" şeklinde konuştu.
"ALLAHTAN BELEDİYE BAŞKANI DEĞİL, BİZİ İSTANBUL'A SOKMAYACAK"
Süleyman Soylu konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ben göreve gelir gelmez şunu mu söyledim? İstihbarata 'Şu CD'yi getirin bütün istihbarı bilgileri kasama koyacağım. İstediğim zaman da bakacağım.' Bu devlet bana namusunu emanet etmiş. İstanbul Belediye Başkanlığı görevine geldiği günün ertesi günü İstanbul'daki verileri kopyalamak için talimat vermek doğru bir yaklaşım değildir. Devlet adamlığıyla bağdaşmaz. Ciddiyetle bağdaşmaz. Orada demek ki tahrifatlar yapacaksın, ellerinde bunları alacaksın, milletin kişisel verilerini alacaksın. Bunu da doğru bulmuyorum. İki günden beri de 'Süleyman Soylu'nun İstanbul'da işi nedir? Gitsin Ankara'da otursun. Allah'tan belediye başkanı değil. Bizi İstanbul'a sokmayacak' diyorlar. Ben İçişleri bakanıyım. Gabar Dağı'na çıktığım zaman Gabar Dağı'nda ne işi var, diye sordun mu da bugün İstanbul'da ne işi var diye soruyorsun?"