İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bursa'da Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Türkiye Muhtarlarla El Ele" başlıklı toplantıda yaptığı konuşmada, 50 bin 340 muhtarın idari olarak İçişleri Bakanlığına bağlı olduğunu söyledi.
Muhtar Bilgi Sistemi'nde bugüne kadar sisteme işlenen 125 bin talebin 109 binini olumlu sonuçlandırdıklarını ifade eden Soylu, 16 bin talebin de takip edildiğini aktardı.
Muhtarlarla ilgili özlük, silah ruhsat harcı, SGK primi, izin hakkı, Ankara'da muhtar evi yapmaya kadar pek çok adımı içeren yeni bir öneri üzerinde çalıştıklarını hatırlatan Soylu, "Biz ne yaptıysak birlikte yaptık. Bu milletin geleceğini düşünerek, bize oy verenlerin, bizi seçenlerin, bize sorumluluk verenlerin ve 'Bizi idare etmeye siz layıksınız' diyenlerin o güvenlerini temin edebilmek için gayret gösteriyoruz. Biz bu noktaya gelebilmişsek, Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyonla, farklılıklarımızı kendimize bir filtre yapmadığımız için, temel değerler üzerinde tartışmadığımız, birbirimizi dinleyebildiğimiz için yapabildik." diye konuştu.
Soylu, muhtarlık kurumunda elde edilen başarıyı ülkenin diğer meselelerine yaymak istediklerinde anlaşılmaz bir tutuculukla karşılaştıklarını vurguladı.
Bu konuda değerlendirmelerde bulunan Soylu, şöyle devam etti:
"Asayişi teminde bile, terörle mücadelede bile, uyuşturucuyla mücadelede bile buna gönlü yatmayan, aklı yatmayan, siyasi hırslarının cazibesinden sıyrılıp bu ülkenin değerleriyle buluşamayan, Batı'yı kendine tapınak belirlemiş, Batı'dan gelen her şeyi baş göz üstüne kabul etmiş, öz güvensiz anlayışlarla bizler de sizler de dönem dönem karşı karşıya kalıyoruz. Sizler muhtarsınız. Hanginiz çarşı ve mahalle bekçilerinden rahatsız oldunuz? Tam tersi. Türkiye'de adım adım muhtarlar toplantıları yapıyoruz. İstanbul'dan Ankara'ya, Adana'dan Diyarbakır'a kadar... Mahallenin en ufak meselesinden asayiş meselesine kadar, elektrik lambasının yanıp yanmamasından, telefonun çekip çekmemesine kadar, bir sağlık ocağındaki eksiklikten veya ihtiyaçtan, bir spor salonundaki ihtiyaca kadar her şeyi sayın bakanlarımızla da her birinin huzurunda telefon açıp konuştuğumuz, 'Böyle bir mesele varmış, onu da hep beraber çözebilir miyiz?' dediğimiz, hemen hemen herkese her meseleyi iletmeye çalıştığımız, ardından da masada bırakmadığımız, takip etmeye çalıştığımız, sonuçlandırmaya çalıştığımız bir süreci ortaya koyuyoruz."
Bakan Soylu, hiçbir muhtarın kendisine "Çarşı ve mahalle bekçisinden rahatsızım" demediğine dikkati çekerek, şunları anlattı:
"Her gittiğim muhtarlar toplantısında 'Bizim biraz daha çarşı ve mahalle bekçisine ihtiyacımız var' talebiyle ayrılıyoruz. 2017'den bugüne kadar evden hırsızlık olaylarının günlük ortalaması yüzde 47 azaldı, 284'den 151'e düştü. Kötü mü oldu? Zararını mı gördük? Hayır. Hep beraber faydasını gördük. Yüzde 30'lardan yüzde 60'lara olayların çözülme oranı yani aydınlatma oranı arttı. Neredeyse iki kat arttı. Muhtarlarla birlikte narkotik suçlarla, uyuşturucuyla, metruk binalarla uğraşıyoruz. Beraber dünyanın en büyük kriziyle karşı karşıya kaldık. Pandemi krizi, salgın... Hepimiz son iki yıldır bütün dünyada da bizde daha yoğunlukla afetlerle karşı karşıya kaldık. Elazığ'dan başladık, Malatya'dan ardından çığ, ardından Van Başkale, ardından Erzurum, Bingöl bunlar küçük olmakla beraber yıkıcı afetler oldular, depremler oldular, ardından Giresun sel afeti, ardından İzmir depremi, ardından Artvin, Rize sel afeti, ardından Manavgat, Muğla, Antalya, Milas yangın afetleri, ardından da döndük Bozkurt'a geldik, Sinop'a gittik, Ulus'a, Bartın'a gittik. Bütün bunlarda, devletimizin bütün kurumları, sivil toplum kuruluşlarımız, belediyelerimiz, kamu kurum ve kuruluşlarımız herkes eline taşın altına koyduğu gibi muhtarlarımız da aynı idarenin bütünlüğü içinde elini taşın altına koydu."
Uyuşturucu ve terörle mücadele
"Tüm dünyada yakalanan eroinin yüzde 21'ini tek başına, bu ülkenin polisi, askeri, jandarması, sahil güvenliği, gümrük muhafaza birimleri yakalamaktadır" diyen Soylu, uyuşturucuyla mücadelede gelinen noktaya değindi.
İçişleri Bakanı Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu yıl Cumhuriyet tarihimizin eroin yakalamadaki rekorunu egale ettik. 2019 yılında 20 tondu. Şimdi, bu yıl toplam 22 tona çıkarttık. Bunun 20,5 tonunu güvenlik güçlerimiz, 1,5 tonunu da gümrük muhafaza ekiplerimiz... Toplam 22 ton yakalandı. Bütün bu mücadele hep birlikte sürdürülmektedir. Yaklaşık Türkiye'de 2017 yılında uyuşturucuya bağlı ölümlerden ölenlerin sayısı Adli Tıp rakamlarına göre 941'di. Biz 2020 yılını 314 ile tamamladık. İnşallah bu yıl daha az bir rakamla bunu bitireceğiz. Bu el birliğiyle olmaktadır. Bir taraftan meselenin arza yönelik mücadelesi, bir taraftan talebi düşürmeye yönelik mücadelesi, bir taraftan rehabilitasyonla bu işin hep birlikte içerisindeyiz. 28 Avrupa Birliği ülkesinde yakalanan ectasy tabletin toplamından yaklaşık 2 kat fazlasını yine bu ülkenin güvenlik birimleri yakalamaktadır. Bunu biz mi üretiyoruz? Hayır. Bunların hepsi yurt dışından geliyorlar. Amerika, Afganistan'ı işgal ettiğinde 15 bin dekar ile 20 bin dekardı oradaki üretim, 200 bin dekara çıktı. Buradan bir siyaset ürettiler. Sadece insanların oradaki hayatını kabusa çevirip, göç etmesini temin etmediler. Aynı zamanda dünyaya uyuşturucu ihraç ettiler. Bunu kim yaptı? Amerika'nın bizatihi kendisi yaptı ve bunu bir politika olarak ortaya koydu. Derdi bu bölgeleri istikrarsızlaştırabilmek, bu bölgeleri ufka değil, vizyona değil sadece ayaklarının ucuna bakabilecek duruma getirmektir. Başka hiçbir tablo değil."
Büyük meselelerin, mahallelerin hayat ve yaşam standardını, insanların huzurunu etkilediğini belirten Soylu, şöyle konuştu:
"DEAŞ, coğrafyamız için tehdit miydi? Tehditti. Bunu söylüyorum, söylemeye devam edeceğim. Rakka'da yani Suriye'nin Rakka'sında bir tek mantar tabancası patlatmadan PYD/PKK terör örgütü, Rakka'dan DEAŞ'ı tasfiye etti, Amerika'nın gücüyle. Peki nasıl oldu bu? Peki nereye gitti bu insanlar? Yine onların yönlendirmesiyle beraber iki yere gittiler. Biri Sina Çölleri, birisi de Afganistan ile Çin arasındaki vadiye. Peki sonra ne oldu? Sonra Amerika, Afganistan'ı terk etti. Peki terk edince ne oldu? Orada Amerika'nın güdümündeki bazı komutanlar, enteresan gelecek size, Rakka'dan getirdikleri DEAŞ'ın içerisinde yöneticilik yapmaya başladılar. Şimdi dünya bunu görüyor. Büyük bir oyun, büyük bir tezgah... Bazen demokrasinin içerisine sızdırılmış bir tezgah, bir senaryo... Bazen barış ve kardeşlik içerisine istismar eden bir senaryo... Bazen bir şeyle mücadele ediyormuş gibi gösterilen bir senaryo tablosuyla karşı karşıyayız. Onun için dünyanın başka bir noktasında olan bir meselenin Türkiye'nin, sizin muhtarı bulunduğunuz bir mahalleyi etkilememesi artık mümkün değildir."AA