Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul 2 No'lu Barosunun düzenlediği Adli Yıl Açılış Töreni'ne katıldı. Bakan Tunç, törenin ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Dilan Polat ve Engin Polat’ın yargılandığı ‘kara para aklama’ davasında mahkemenin, tutuklu sanıkların tahliyesine karar vermesine üzerine basın mensuplarının sorusunu cevaplayan Bakan Tunç, “Sorduğunuz soru görülmekte olan bir davayla ilgili. Yaklaşık 1 yıla yakın bir soruşturma söz konusu oldu. Burada öncelikle şunu ifade etmek lazım; görülmekte olan bir davayla ilgili olarak konuşmak doğru değil. Burada dosyaya hakim olan elbette ki o dosyaya bakan ilgili hakim ve savcılardır. Kimin ne zaman tutuklanacağına, kimin serbest bırakılacağına ceza kanunlarımız çerçevesi içinde dosyaya bakan hakimler karar verir. Suç şüphesi nedeniyle tutuklama gerçekleşmişti.
Sonraki değerlendirmelerde mahkeme kararını değiştirdi. Burada şunu ifade edelim; bir kişinin tutuklu yargılanması onun suçlu olduğu anlamına gelmediği gibi, tutuksuz yargılanması da suçsuz olduğu anlamına gelmez. Bırakalım, yargı işini yapsın. Bunu fırsat bilerek yargı üzerinde özellikle birtakım ağır eleştirilerde bulunanlar var. Burada yargı mensuplarımız kılı kırk yararak bir çalışma gerçekleştiriyorlar. Elbette ki hatalı kararlar olursa bu kararların düzeltilme mekanizmaları da yine yargı sistemimizin içerisinde var. Savcılığımız itiraz etmiştir. Onu değerlendirecek olan yine dosyaya bakan hakimlerdir. Dolaysıyla dosyadaki delilleri bizim değerlendirme imkanımız söz konusu olamaz. Değerlendirecek olan ilgili mahkemedir. Yargı eninde sonunda en doğru kararı verir, toplum vicdanını rahatlatacak bir karara ulaşır. Bundan hiç şüpheniz olmasın, yargı mensuplarına güvenelim” ifadelerini kullandı.
“Geçmişte arka bahçe yaptıkları vesayetçi yargının bugün yürürlükte olmadığını kavrayamadıklarını görüyoruz”
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bir televizyon programında kullandığı 'Ceza mı keseceksiniz, hodri meydan' sözleriyle ilgili Bakan Tunç, “Yargımız, anayasadan yetkisini alır. Anayasamızın 9. maddesi ve 138. maddesi yargı yetkisini düzenleyen maddelerdir. Bu maddelerden yetkisini alan yargımız tarafsız ve bağımsız bir şekilde karar verir. Yargının tarafsız ve bağımsız olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, hukuk devleti olduğunu hep ifade ediyoruz. Burada görülmekte olan bir davayla ilgili olarak siz eğer yargılama yapanlarla ilgili, birtakım sözler sarf ederseniz o zaman tehlikeli bir durum ortaya çıkar.
Türk Ceza Kanunu’nun 288’inci maddesi açık. Yargı görevlerini yapanları etkilemeye yönelik sözler sarf etmenin bir yaptırımı söz konusu. Dolayısıyla görülmekte olan davalarla ilgili olarak özellikle sorumluluk makamında olan kişilerin daha sorumlu davranması lazım. Bırakın yargı görevini yapsın. Tarafsız ve bağımsız yargı en doğru sonuca elbette ulaşacaktır. Sayın Özel, belediye başkanının yargıya yönelik parmak sallamasına ve onun verdiği cevap olarak da yanında olduğunu ifade etmesi talihsizliktir. Burada kendi belediye başkanını, sorumlu bir genel başkan olarak bırakın yargı bağımsız bir şekilde görevini yapsın ve en doğru sonuca ulaşsın.
Siz, parmak sallayarak, yargıyı tehdit ederek, ‘şöyle karar vermezseniz şöyle olur, böyle karar verirseniz kaos çıkar, millet ayaklanır’ derseniz, bunlar eski Türkiye manzaraları. Vesayetçi yargı anlayışı zihniyetine sahip olunan günleri de biz hatırlıyoruz. Vesayetçi anlayışa sahip bir yargı sisteminin, nasıl içinde bulunduğu durumu hep beraber yaşadık. Ülke o günlerden geçti. Bugün yargımız her zamankinden daha bağımsız ve tarafsız şekilde görevini sürdürmektedir. Geçmişte yargıyı arka bahçe yapanlar, bugün ortaya çıkıp ‘biz başkanımızın yanındayız, yargıya parmak salladığı noktasında da ona destek oluyoruz’ derseniz o zaman sorumlu bir harekette bulunmamış olursunuz.
Özellikle genel başkanlar, mensubu olduğu belediye başkanlarıyla ilgili olarak bunu yapmamaları gerekirdi. Yargıya parmak sallanmaz, yargı mensupları tehdit edilmez şeklinde bir tavsiyede bulunacakken ‘onun yanındayız’ demesi maalesef Özgür Özel için bir şanssızlık oldu. Yargımız milletimizin yargısıdır. Yargı millet adına karar verir. Geçmişte arka bahçe yaptıkları vesayetçi yargının bugün yürürlükte olmadığını da hala kavrayamadıklarını görüyoruz. Memnun olmadığınız bir karar ortaya çıkarsa bunun itiraz mekanizmaları var. Dolayısıyla bu süreci bir mağduriyete dönüştürüp, oradan bir siyasi kazanç sağlama peşinde olanlarında boşuna bir beklenti içerisinde olduklarını söylemek istiyoruz. Milletin yargısını yıpratmayalım. Yargımızın yıpratılmasına asla müsaade edemeyiz” diye konuştu.
“Ordumuz yıpratılmamalıdır”
Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde teğmenlerin kılıçlı yemini hakkında Bakan Tunç, “Kanunen yapılan yemin bellidir. Bu yemin edildikten ve tören bittikten sonra yemin bir grup teğmen tarafından tekrar edilmektedir. Bu da kamuoyunda tartışmalara neden oldu. Ordumuz yıpratılmamalıdır. Ordumuz peygamber ocağı, çok badirelerden geçti. Ordumuzu yıpratacak, askerimizi rencide edecek bu tür tutum ve davranışların doğru olmadığını Sayın Cumhurbaşkanımız bugün de ifade ettiler. Eğer siz kanunda belli olan bir yemini yaptıktan sonra tekrar yürürlükten kalkmış olan başka bir yemini farklı bir gösteri halinde yapmaya kalkışırsanız bunun askeri disiplin açısından bir sorun olduğunu söylemiştim. Bunun arka planının araştırılması ve soruşturulması konusundaki hassasiyetimizi de söyledik. Sayın Cumhurbaşkanımız bugün ordunun yıpratılmaması ve disiplinsizlik hareketlere müsaade edilmeyeceğine yönelik açıklamalarını gerçekleştirdi. Gerekli incelemeler ve çalışmalar yapılacaktır” şeklinde konuştu.