Terör örgütü PKK’nın ailelerinden koparıp dağa götürdüğü evlatlarını arayan Diyarbakır anneleri 1000 günden fazladır HDP binası önünde nöbet tutarken annelerin direnişini bölgenin tanınmış simalarından Gazeteci Yazar Galip İlhaner'le konuştuk.
Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan Diyarbakır annelerinin eylem fikri, nasıl ortaya çıktı?
Her şeyden önce HDP ve öncüllerinin bütün mücadelesi, Kürtlerin devleti olan Türkiye’yi bölerek-parçalayarak, bir PKK devleti kurmaktır. PKK, HDP için bir ulus devlettir. HDP’liler PKK ulus devletinin birer vatandaşı olarak görür kendilerini. Onun için HDP, PKK için her şeyi ve herkesi feda eder. Kimseye acımaz ve Makyavelisttir.
“Çocuğu örgütte olan annelerin "Çocuğumu, yakınımı, kardeşimi, ağabeyimi istiyorum.” diyerek eylem yapmaları gerektiğini, 20 Eylül 2011 tarihinde zamanın gazetelerine röportajlar vererek başlatmaya çalıştım. Anaları cesaretlendirmeye çalıştım. Kayyım atanması gerektiğini de 2009 yılından beridir savunuyorum. Belediyelerin ve belediye başkanlarının PKK’dan kurtarılması gerektiğini, aksi halde Türkiye’nin Irak, Suriye, … gibi parçalanacağını bundan da en çok Kürtlerin zarar göreceğini her zaman savundum.
Diyarbakır analarının eylem fikrine gelince, Kadının Kürt toplumundaki gücünden yola çıkarak bu fikri oluşturdum. Kürt sosyolojisinde kadın çok güçlüdür. Çünkü kadın dindardır ve İslam dinini hayatın her alanda yaşar. Kadın aynı zamanda barışın anahtarıdır. Özellikle aşiret kavgalarında, kan davalarında kadının gücü belirleyicidir. Tarımı, hayvancılığı, ekonomiyi yöneten güçtür kadın. Aşireti yönetip yönlendiren güçtür. Bunu da fazla ön planda görünmeden yapar.
Doksanlı yıllarda bunu yapmaya çalıştım. Çocuğu PKK tarafından zorla dağa kaçırılan bir annenin üzüntüsünden kör olduğunu duydum. Gittim kendisiyle konuştum. Gazetelere, televizyonlara çıkabilirsin, haberlere çıkabilirsin dedim. O yıllarda PKK korkusu bölgede çok yüksekti. Çıkarım dedi. O ananın cesareti bana bunun yapılabileceğini gösterdi. O ana büyük acılar çekti ve oğlunun derdinden vefat etti.
Hem “benim adıma kan dökme-ölme-öldürme” hem de kadınların PKK’dan çocuklarını istemesi, PKK’ya isyan etmesi, PKK’ya “çocuklarımızı geri verin” isyanı anlayışı fikrini zaman içinde böylece geliştirdim. 2007 Van bağımsız milletvekili adayı olduğumda “Cesur Çoğunluk” sloganını kullandım. Yani PKK’ya karşı Kürtler içinden cesur bir çoğunluğun çıkıp, ‘benim adıma kan dökme, çocuklarımızı ver’, … demek için mücadele ettim. Cesur çoğunluk da ancak kadınlarla sağlanabilirdi.
kısacası doksanlı yıllardan beri Kürt anaların çocuklarını PKK’dan istemeleri gerektiğini ifade ettim.
Anaları örgütlemek için; ‘Anadolu Bilimsel Araştırmalar Derneği’ni 2012’de ve ‘Çocuklarımızı Geri Verin Derneği’ni de 2014’te kurdum.
Diyarbakır analarının başlattığı eylemin fikri alt yapısını böylece hazırladık. Buna yönelik medya üzerinden mesajlar vermeye çalıştım. Kürt çocuklarını PKK’dan, daha doğrusu ABD, AB ülkeleri, İsrail, … gibi güçlerin pençesinden kurtarmak için elimden gelen mücadeleyi verdim.
Sonra anaların eylemi başladı. Başlatanlardan, destek olanlardan ALLAH razı olsun. Bu eylem 81 ile ve önemli ilçelere, ayrıca birkaç Avrupa ülkesine de yayılmalı. Irak, Suriye, İran, Çeçenistan, Suudi Arabistan, Ermenistan, … gibi ülkeler de de yapılabilir. Bütün dünya duyacak anaların feryadını. Analar terörü marjinalleştirecektir.
Diyarbakır Anaları umreye de gitmeli, Kudüs, Washington, Newyork, Bürüksel, Paris, … gibi önemli başkentlere de gitmeli ve oralardan da bütün dünyaya seslenmelidir.
Diyarbakır analarına destek, her Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşının (sanatçı, siyasetçi, aydın, …) sorumluluğudur.
Daha 2011 yılında, 2013 yılını “barış yılı” olarak ilan etmiştik. Çanakkale’den Van’a SELAM yürüyüşü yapacaktık. “Anadolu Barışı; Benim Adıma Kan Dökme ve Silah Bırak, Barış Otobüsü” ile bir yürüyüş yaparak, Kürt Halkını PKK’ya karşı harekete geçirecektik. Sonrasında da çözüm süreci başladı zaten. Çözüm sürecinin altyapısı da bu şekilde oluşmuş oldu.
Selam eylemi ile PKK’ya “Bizim Adımıza Kan Dökme ve Silah Bırak” çağrısı yapacaktık. 2011 yılında, 2013 yılı içerisinde yapacağımız bir eylem listesi de yayınlamıştık. Gazetelerde de haber olmuştu.
1 - “Anadolu Barışı; Benim Adıma Kan Dökme ve Silah Bırak, Barış Otobüsü”, Hepimiz; Türküz, Kürdüz, Çerkeziz, Lazız… hepimiz Anadoluyuz… eylemi.
2 - Okuluma ve Öğretmenime Sahip Çıkıyorum anlayışı ile PKK’nın eğitim boykotuna katılmama eylemleri.
3 - İrademiz Meclis (TBMM)’dir, İrademiz KCK/PKK/İmralı Değildir Eylemleri.
4 - Demokratik Özerklik denen diktatör Baas Rejimine Karşıyız eylemleri.
5 - Anaların Yürüyüşü Eylemleri, Çocukları örgütün dağ kadrosunda olan anaların yürüyüşleri.
6 - Yakınları PKK dağ kadrosunda olanların, PKK’ya silah bıraktırmak için yapacağı eylemler.
7 - Anadolu Barışı Kurultayı’nın oluşturulması. ABK’nın, Türkiye’deki bütün toplum kesimlerinden oluşan bir yapıya kavuşturularak, PKK’ya silah bıraktırmak için çalışmasının sağlanması.
Bu eylemleri, Türkiyeleşme eylemlerini, destek bulamadığımız için yapamamıştık. Çünkü PKK korkusu vardı.
Doksanlı yıllardan beri yaptığım bu mücadeleyi, Türkiyeleşme adımları olarak yapmaya çalıştım.
Bugün anaların sayesinde cesur bir çoğunluk sağlanmak üzeredir. Analar zamanı geldiğinde Kandil’e de yürüyecek. PKK kamplarını basıp çocuklarını alıp gelecek.
Kürt halkının PKK’ya karşı başlattığı en büyük isyan, anaların eylemidir. Asıl Kürt isyanı da PKK’ya ve arkasındaki ABD gibi güçlere karşı yapılan isyandır.
Bu tür toplumsal hareketler neden başarılı oluyor?
Çünkü arkasında İslam kardeşliği ve kadının gücü var. Arkasında İslam ve kadın gücü olan bir hareket mutlaka başarıya ulaşır. Kadının gücü toplumsal desteği getirir. Kitlesel destek sağlar. PKK’nın da HDP’nin de büyümesinin altında yatan temel sebep kadının gücüdür. PKK kadını keşfedip kadını kullanarak büyümüştür. PKK aynı zamanda Kürt kadınlarını İslam dininden uzaklaştırmıştır. İslam’dan, dindarlıktan, dinden, … uzak duran kadın PKK’lı olmuştur. PKK bazı Kürt kadınlarını İslam dininden uzaklaştırmayı başarmıştır. Zaten PKK (HDP)’nın en büyük amacı Kürtleri İslam dininden uzaklaştırmaktır. PKK’nın resmi dini hala Zerdüştlüktür. PKK İslam düşmanı bir örgüttür. Ama İslam dinini de zaman zaman kullanmaktadır.
PKK’yı marjinalleştirmenin yolu da kadınlardan geçer. Erkeklerde bu cesaret yok çünkü. Kadın cesurdur. Kürt kadınları cesur çoğunluğu sağlayarak, çocuklarını ABD askeri yapan PKK’yı da HDP’yi de marjinalleştirecektir.
Kürtlerdeki en büyük korku, PKK ile mücadele ettiği için, gelecekte bir hain olarak anılma korkusudur. Bu olgu ortalama her Kürt’te vardır. Özellikle erkeklerde bu korku daha yüksektir. İşte Kürt kadınları, analar, Diyarbakır Anaları bu korkuyu yendi. PKK’ya karşı çıkmanın Kürtlere ihanet etmek olmadığını bütün dünyaya gösterdiler.
Kürt halkı kendi devletinin yanında PKK ile mücadele ettiği için hain olarak görülemez. Tam tersi PKK, ABD gibi güçlerle işbirliği yaparak, Kürtlerin kardeşlerini katlettiği için haindir.
Anaların eylemi, Kürtlere cesaret veriyor. PKK’ya karşı çıkılabiliyormuş olgusunu güçlendiriyor. Zaten önemli olan Kürt Halkının PKK’ya karşı çıkmasıdır. İşte analar bu yolu açıyor.
HDP, Diyarbakır Annelerinin acılarına ortak olmaktan neden kaçıyor?
PKK’nın bitmesini istemediği için, PKK devleti kurmak istediği için, … anaların acılarına ortak olmuyor. Zaten PKK bir PKK devleti kurmaktan vazgeçmediği için çözüm sürecini bitirmişti. Kendi çocuklarını özel okullarda okutuyorlar, gariban Kürt çocuklarını da zorla PKK’ya gönderiyorlar. Kendi çocuklarını TSK’ya askere gönderiyorlar. Kendi çocuklarına bedelli askerlik yaptırıyorlar ama gariban Kürtlerin çocuklarını PKK’ya göndertip, ABD askeri yaparak öldürtüyorlar. Kendi çocuklarını Türk askeri yapan HDP’liler, gariban Kürtlerin çocuklarını da ABD askeri yapıyorlar. Çocuğunu PKK’ya gönüllü olarak gönderen tek bir Kürt yoktur. Buna HDP yöneticileri de dahil. Ama her Kürt, çocuğunu TSK’ya asker olarak gönüllü bir şekilde gönderir. Çünkü TSK Kürtlerin de ordusudur. TSK Mehmetçiktir. TSK İslam’ın ordusudur. Peygamber ocağıdır.
PKK yüzünden en az 100 binin üzerinde Kürt çocuğu ölmüştür. PKK sayesinde Kürtlerin kazandığı hiçbir şey yoktur.
PKK hiçbir zaman Kürtlere çare olamaz. Bazı Kürt ırkçıları hala PKK’nın Kürtlere çare olacağını düşünüyorlar. Hala ABD-İsrail askerleri olan PKK’nın hiçbir zaman ve hiç kimseye bir faydasının olamayacağının farkında bile değiller.
Kürtlerin çaresi Türkiye’dir, PKK değil. Ayrıca Kürtler çaresiz değil. Kürtler hiçbir zaman çaresiz de kalmadı. Kürtler, Türkiye gibi büyük bir devlete sahip oldukları için, hiçbir zaman çaresiz de kalmayacaklar. Kürtlerin çaresi PKK değil. Tam tersine Kürtlerin geleceği, mutluluğu, PKK’dan tamamen kurtulmalarına bağlıdır. PKK, Kürtlere zarardan başka hiçbir şey değildir.
PKK, Kürtlerin başına gelen en büyük beladır. Kürtler, PKK’dan kurtulamadığı müddetçe, rahat edemezler. Kürtler, Türkiye’ye, yani kendi vatanlarına ve devletlerine bağlıdır ve kendi geleceklerini, Türk kardeşleri ile (sonsuza kadar, adil bir sistemde ve kardeş olarak) birlikte yaşamak üzerine belirlemiş durumdadır. Kürtlerin; kurtuluşu, geleceği ve huzuru Türkiye’dedir ve PKK’dan tamamen kurtulmalarına bağlıdır.
HDP, Türkiye’nin Kürtlerin devleti olmasını istemiyor. PKK sayesinde, Kürt Halkı için olumlu manada gerçekleşmiş olan hiç bir şey yoktur. Tam tersine, 4 bine yakın köy, güvenlik gerekçesiyle PKK yüzünden yakılıp, yıkılıp, boşaltılmıştır. Faili meçhuller PKK yüzünden olmuştur. Aynı zamanda PKK'nın faili meçhulleri derin yapılardan da fazladır. Onbinlerce insanımızı, PKK yüzünden kaybetmişiz. Milyonun üzerinde insanımız, PKK yüzünden, yerinden, yurdundan göç etmek zorunda kalmıştır ve perişan olmuştur. Binlerce çocuk, binlerce kadın, binlerce genç Kürt evladı, PKK yüzünden hapislerde ve mağaralarda çürümektedir.
Kürtler HDP (PKK)'yi, bunlara sebep olduğu için mi desteklemeli yani?... Dünya üzerinde Kürtlere PKK'dan daha fazla zar veren bir yapı var mıdır? Kürt Halkı artık uyanmalı ve bu gerçekleri görmelidir.
HDP'nin bölge insanıyla yüzleştiğini düşünüyor musunuz?
HDP (PKK)’de yüz yoktur. PKK’nın arkasındaki güç olan ABD ne zaman dünya ile yüzleşirse, PKK (HDP) da o zaman Kürtlerle yüzleşir. HDP’nin üstü PKK, PKK’nın üstü de ABD’dir. Onun için HDP Kürtlerle yüzleşemez. Buna cesareti de iradesi de yoktur.
PKK, HDP için bir ulus devlettir. Yani PKK HDP’nin ulus devletidir. HDP yöneticileri PKK vatandaşlarıdır. HDP ast PKK üsttür. PKK Selahattin Demirtaş’ı Pervin Buldan’ı silah altına çağırsa, tıpış tıpış Kandil’e gitmek zorundadırlar.
PKK’ya bu kadar kendisini kaptırmış olan HDP iradesizdir ve bölge insanıyla yüzleşme cesareti bulamaz.
Günde ortalama 10 Kürt çocuğu ABD askeri olarak Irak’ta, Suriye'de, … ölüyor.
Çözüm üretmesi gereken;
Selahattin Demirtaş, hikaye yazıyor.
İdris Baluken roman yazıyor.
Pervin Buldan ise; 100 yıl daha iktidar olamayacak CHP ile iki bakanlık pazarlığı yapıyor.
HDP’liler de Selahattin'in yazdığı hikayeleri okuyor.
Bunlardan Kürtlere hayır gelir mi hiç?
Selahattin Demirtaş; Kürt çocuklarını ABD askeri olmaktan kurtarmak yerine, Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı olması için çalışıyor.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Güvenlik korucularına değer verilmiyor. Hem muhalefet hem sosyal medya kullanıcıları Güvenlik Korucularına değer vermiyor. Şehit olduklarında bile görmezden geliniyorlar. Muhalefet liderleri, sanatçılar, gazeteciler, yazarlar, … bir taziye mesajı bile yayınlamıyorlar. Bu durum terörle mücadelenin bütün toplumsal kesimler tarafından yapılmadığını ve aynı zamanda bir ayrımcılığı da gösteriyor. PKK HDP)’yı destekleyenler el üstünde tutulurken, PKK’ya karşı mücadele eden Kürtler görmezden geliniyor.
PKK ile mücadele etmek, Türk ve Kürt her kesimin ortak mücadelesidir. Çünkü PKK ile mücadele etmek ABD ile mücadele etmektir. Partiler üstüdür. Siyaset üstüdür. Milli mutabakat gerektiren bir mücadeledir.
Devletimiz Kürtleri PKK’dan kurtarma mücadelesi veriyor. Hatta HDP’yi bile PKK’dan kurtarma mücadelesi veriyor.
Kürtlerin önemli bir kısmı da, Türkiye; Irak, Suriye,… gibi perişan olmasın diye PKK’ya karşı mücadele ediyor. Devletlerini ABD gibi dış güçlere karşı savunuyor. PKK ise ABD askeri olmuş, gavurun yanında Müslümanları öldürüyor. Müslüman Kürt kafirin yanında yer almaz, alamaz.
Ayrıca Türkiye sadece Türkiye’deki Kürtlerin değil, Türkiye dünyadaki bütün Kürtlerin devletidir.
Kayyum atamalarından, görevden alınan belediye başkanları bile görevden alındıkları için memnun. Bazı belediye başkanları bile PKK’dan kurtuldukları için memnun.
PKK’lılar bile PKK’yı bırakıp gelip teslim oluyor, bizim muhalefet PKK’yı HDP üzerinden meşrulaştırmaya çalışıyor. Böyle bir muhalefet kimin PKK’sı ile, hangi PKK ile mücadele edecek.
Muhalefet; Selahattin Demirtaş’ın PKK’sı ile mücadele ediyor mu? Pervin Buldan’ın PKK’sı ile mücadele ediyor mu?
Kürt halkı çocuklarını ABD’den, PKK’dan kurtarmalıdır. Kürt Halkı 2023 seçimlerinde HDP ve CHP’ye kuyruk olmamalı. Kürtler eğer, evlatlarını kurtarmak istiyorsa, evlatlarının heba olmasını istemiyorsa, Cumhur İttifakının yanında yer almalıdır. Bölgedeki 13 ilde de Cumhur İttifakı birinci çıkmalı. Tunceli’de bile Cumhur İttifakı birinci çıkmalı ki PKK (HDP) bundan ders alsın. Kürt Halkı 81 ilde Cumhur İttifakını desteklemeli.
Kürt halkını 2023 seçimlerinde PKK (HDP)’yı sandığa gömmeye davet ediyorum. PKK, CHP üzerinden memleketi bölme yoluna gidiyor. PKK tepesi muhalefete talimatlar veriyor.
PKK yandaşları bize diyor ki; CHP, Sadet Partisi, Deva Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti, Demokrat Parti, İşçi Partisi, … gibi partiler bizim yanımızda, Kürtler bizim yanımızda değil.
Kürtler; Türkiye Suriye gibi perişan olmasın diye Ağrıda PKK’ya oy vermezken, İzmir’de PKK’ya oy çıkıyor.
Kürtler Şırnak’ta PKK’ya oy vermezken, Kadıköy’de PKK’ya, PKK’lı Selahattin Demirtaş’a oy çıkıyor. PKK ile seçim ittifakı yaparak, PKK ile mücadele edilebilir mi? Bu muhalefet iktidar olursa, Türkiye’nin yarısı PKK üzerinden işgale uğrar. Muhalefet PKK ve FETÖ ile mücadele etmiyor. Ekrem İmamoğlu, Tunç Soyer, … gibiler PKK ve FETÖ ile mücadele ediyor mu? Sanatçılar, yazarlar, siyasetçiler, … herkes terörle mücadele etmiyor. Terörle sadece belli bir kesim mücadele ediyor.
Güvenlik korucularının eşleri PKK ile mücadelede dul kalırken, Dilek İmamoğlu ile Selvi Kılıçdaroğlu gidip PKK’yı destekleyen Başak Demirtaş ile doğum günü kutlaması yapıyorlar. Ekrem İmamoğlu PKK ile mücadele eden Güvenlik Korucuları ile fidan dikeceğine, gidip PKK’yı destekleyen Pervin Buldan ile fidan dikiyor. Meral Akşener, PKK ile mücadele eden Güvenlik Korucuları ile kahvaltı yapacağına, gidip PKK’yı destekleyen, Öcalan’ın heykelini dikmek isteyen Selahattin Demirtaş ile kahvaltı yapmak istiyor. Böyle bir muhalefet PKK ile mücadele edebilir mi? PKK’yı destekleyenler ile tiyatro izleyerek, doğum günü partileri düzenleyerek PKK ile mücadele edilebilir mi? Ekrem İmamoğlu Güvenlik Korucularını ziyaret edip, PKK ile mücadele ettikleri için onların yanında yer alacağına, gidip Türkiye’yi Suriye gibi bir iç savaşa sürüklemek isteyen, PKK’yı destekledikleri için görevden alınan, yerlerine kayyum atanan PKK belediye başkanlarını ziyaret edip onarı destekliyor. Güvenlik Korucuları yerine PKK’yı destekleyenlerin yanında yer alan Ekrem İmamoğlu PKK ile mücadele edebilir mi? Selahattin
"Demirtaş’ı serbest bırakın" diyen Kemal Kılıçdaroğlu PKK ile mücadele edebilir mi?
Selahattin Demirtaş’ın gerillaları, yani PKK; Ekrem İmamoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu, … gibilerin çocuklarını öldürseydi, yine de PKK’lı Selahattin Demirtaş serbest kalsın diyecekler miydi? Yoksa PKK, CHP’lilerin çocuklarını öldürmediği için mi CHP yönetimi HDP’yi destekliyor? PKK’nın şehit ettiği vatan evlatlarını kendi çocukları olarak görmüyorlar mı?
Kısacası; PKK’ya karşı mücadele eden Kürtlerin, Güvenlik Korucularının yanında olmak yerine, PKK’yı destekleyen HDP’lilerin yanında yer alanlar asla ve asla PKK ile, terörle, FETÖ, … ile mücadele edemezler.
HDP (PKK)’liler suç işleme özgürlüğü istiyorlar. Bunların istediği muhalif olma özgürlüğü değil. Memleketi bölme ve suç işleme özgürlüğü.
Çocuğunu TSK’ya askere gönderen herkes PKK ile savaşıyor demektir. Hem çocuğunu askere gönderiyor hem PKK’yı, destekliyorsa. Bu bir çelişkidir.
Bu sorun zor olduğu için değil, kolay olduğu için çözülmüyor. Kürtlerin önemli bir kısmı PKK’yı Suriye de meşru Türkiye ile çatışmaları ise meşru görmüyor. PKK’nın Suriye’de de meşru görülmemesi gerekiyor.
Kürt sorunu bitmiştir. Erdoğan Kürt sorununu bitirmiştir. Artık Kürt sorunu PKK’ya HDP üzerinden bir devlet kurma sorunudur.
Muhalefete diyoruz ki; Kürtler PKK’yı bırakıyor, hatta PKK’lılar bile PKK’yı bırakıyor. Siz de bırakın. Terörle mücadele topyekun yapılır çünkü.
Siyasetçisinden sanatçısına, memurundan işçisine, sade vatandaştan aydınlara, sporculardan muhtara kadar, … herkes terörle mücadeleye katılmalıdır. Birileri terörle mücadelede bedel öderken, birileri sahillerde tatil yaparak terör örgütlerini destekleyemez. Böyle olursa terörle mücadele başarıya ulaşamaz.
Selahattin Demirtaş Kürtlerin isyan edeceğine güvense, yani Kürtlere güvense, memleketi 24 saat içerisinde Suriye gibi bir iç savaşa sürükler. Demirtaş’ın gücü yetse, Kürtleri isyana teşvik edip memleketi 24 saat içinde perişan eder. Demirtaş’ın amacına ulaşamaması, barış istediğinden değil, Kürtler desteklemediği için amacına ulaşamıyor.
Demirtaş, Sorosçu Osman Kavala ile bir olup çözüm sürecini bitirerek binlerce insanın ölümüne sebep oldu. PKK’lı Selahattin’i övüp kahramanlaştırarak, PKK ile mücadele edilemez. Eğer Sorosçu Osman Kavala ile PKK’lı Selahattin Demirtaş amaçların ulaşsalardı, Türkiye bugün Suriye’den daha beter bir duruma gelirdi.
Türkiye yeni bir dünya düzeni, Anadolu Barışı Düzeninin temellerini atıyor. Bunu Selam/Pax-Anadolu, yani Anadolu Barışı Düzeni olarak adlandırıyorum. Dış politikada Erdoğan’ın Selam Doktrini olarak adlandırıyorum. Bütün dünya insanlığı umudunu Türkiye’ye bağlamış durumda. Türkiye büyürken, küresel güç olurken, Kürtler Türkiye’yi engellemek için kullanılacaktır.
PKK Türkiye’nin dünya barışını sağlamasının önündeki en büyük engellerden biri olarak duruyor. Kürt Halkı ALLAH’ın izniyle, PKK’yı marjinalleştirerek, Türkiye’yi bu prangadan kurtaracaktır.
Son olarak PKK (HDP)’ya şunu söylüyorum:
Cesur Kadınlar ve Cesur Çoğunluk PKK’yı marjinalleştirerek bitirecek.
Çılgın Kürtler ABD askeri olan PKK (HDP)’yı marjinalleştirerek bitirecek.
Türkiye'ye Kürtlerin devletidir. TSK Kürtlerin ordusudur. Kürtlerin devletine karşı savaşmayı bırakın. Silahlarınızı bırakın ve Türkiye'ye teslim olun. Komünist halinizle; emperyalist, kapitalist,… ABD'ye, İsrail'e teslim olacağınıza, Kürtlerin en büyük devleti olan Türkiye'ye teslim olun. Geçiş aşaması olarak, önce Kandil'e çekilin ve sonra tamamen silah bırakın. Bütün Kürtlerin isteği, istediği de budur. Kürtleri dinleyin; ABD'yi, İsrail'i, İngiltere'yi, Rusya'yı, Almanya'yı,… dinlemeyin.
Bugüne kadar, neredeyse 100 bin insanın ölümüne sebep oldunuz, yakılan-yıkılan köyler, şehirler,… Faili meçhuller,… hep sizin yüzünüzden oldu. Zindanlarda, mağaralarda,… çürüyenlerin müsebbibi de sizlersiniz. Kürtlere çok ağır bir bedel ödettiniz, ödettiğiniz bedel üzerinden tepişiyorsunuz. Kürtler sizin yüzünüzden büyük bedeller ödedi ve hala bedel ödemeye de devam ediyorlar. Hem bedel ödetiyorsunuz hem o bedelden bir mağduriyet üreterek bunu kullanıyorsunuz.
Bir Kürt olarak; benim adıma KAN döktüğünü iddia eden, PKK terör örgütüne, Kandile çekil!... ve silah bırak!... diyorum.
PKK'ya; benim TEK ülkem, TEK devletim olan Türkiye'ye karşı, emperyalistlerle işbirliğinden vazgeç ve benim devletime (TÜRKİYE) "TESLİM OL" çağrısı yapıyorum.
Bu savaş, Kürtlerin savaşı değil. Emperyalist ABD ve işbirlikçilerinin, İSLAM (Anadolu) dünyasını bölme (Hilal-Haçlı) savaşıdır. Bu savaşı da kazanamazsınız. Kürtlere zarar vermekten başka hiçbir işe de yaramıyorsunuz.
Afrin, Kobani, Haseke, Cizire,… kısacası, Suriye'yi tamamen terk edin ve Kandile çekilin. Kürtlerin anasını ağlatmaktan başka, hiç bir şeye yaramadınız bugüne kadar. Bari sivil halk zarar görmesin. Bu savaşı kazanamazsınız. Kürtlerin devleti olan Türkiye ile savaşarak, Kürtlerle savaşarak,… kazanabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Beyninizi, ABD'ye, İsrail'e kiralamaktan vazgeçin artık. Ayaklarınız; Kürt, Alevi, Ermeni,… olabilir ama, beyniniz tamamen ABD, İsrail,… Yanlışınızı kabul edin artık. ABD, İsrail,… gibi emperyalist güçlerin pençesinden kendinizi kurtarın. ABD ve işbirlikçilerinden kurtulmak için, Türkiye'den yardım isteyin. Kandil'e çekilin ve Ay Yıldızlı AL Bayrağımızı, Kandil'in tepesine dikin. İnsanlığa ve en çok da Kürtlere, bugüne kadar çektirdiğiniz acılardan dolayı da ÖZÜR DİLEYİN