KADİR YILDIZ / TÜRKGÜN
Türkiye, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda yine yüz kızartıcı bir olay ile karşı karşıya kaldı. Türkiye gündemi yoğun mesaisini sürdürürken İstanbul Küçükçekmece’de 5 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismar vakası yaşandı. Bu olay toplumu bir ur gibi kuşatan cinsel sapıklığı bir kez daha gözler önüne serdi. Toplumsal çürümeye yol açan ve ahlaki yozlaşmayı da beraberinde getiren cinsel taciz ve çocuk istismarı vakaları Türkiye gündeminden hala çıkarılamadı.
2018 yılında birçok çocuk istismarı vakası yaşandı. Küçük bedenler önce istismar edildi, sonra vahşice katledildi… Bu konu ile alakalı ise TBMM’nin net bir cezai yaptırım ortaya koyacak yasal düzenleme yapmasının ihtiyaç olduğu defalarca dile getirildi. Çocuk istismarı ile ilgili kimyasal hadım uygulamasının yapılması gündeme gelmiş ancak yasal bir zemine oturtulmamıştı. Hukukçular, sosyologlar ve psikologlar çocuk istismarının önlenmesi konusunda çeşitli öneriler sunmuş, kamuoyu günlerce tartışmış ama bu tartışmalar hiçbir fayda sağlamamıştı. Toplumun önemli bir bölümü ise çocuk istismarı vakalarının idam ile cezalandırılması gerektiğini her defasında dile getirmişti.
ESASLI CEZAİ YAPTIRIM
TKC’nın 103, 104 ve 105. maddeleri çocuk istismarına yönelik cezaları düzenleyen anayasa hükümleridir. Bu hükümler, çocukların cinsel istismarına yönelik suçları yaş ve eylem bakımdan ele alıyor. Ayrıca istismar ve sarkıntılık olarak iki tip suç şeklinde değerlendiriyor. MHP lideri Devlet Bahçeli, 20 Şubat 2018 tarihli TBMM Grup Toplantısı’nda çocuk istismarı ve benzer sapıklar için, “Kim ki çocukların hakkını, hukukunu inkar ve imha etmeye kalkıyorsa ya anasından doğduğuna pişman edilmeli, ya da kurulacak bir dar ağacında boğazına yağlı urgan dolanmalıdır” diyerek, hem tepki göstermiş hem de bir teklifte bulunmuştu. Çocuk istismarı vakalarının önlenmesi veya minimize edilmesi için sadece cezai yaptırımları arttırmak yeterli mi? Kimyasal hadım kesin çözüm getirir mi? Çocuk istismarı vakalarının artış göstermesinin sebebi nedir? Çocuk istismarı olaylarının ne kadarı yargıya taşınıyor? Çocuk istismarı, cinsel taciz, kadınlara yönelik şiddet gibi vakaların önüne geçilmesi için çözüm önerileri nelerdir? Ruh Sağlığı Yasası neden gündeme alınmıyor? Bu soruların cevabı bulunmadan yapılacak tüm tartışmalar kısır bir döngüye hapsolacak ve sorunun çözümüne yönelik hiçbir fayda sağlamayacaktır. Özellikle çocuk istismarının önüne geçmek için esaslı bir cezai yaptırımın yasal hale getirilmesi şarttır. Ardından başta aile kurumu olmak üzere toplumsal bir eğitim seferberliğinin başlatılması zaruridir. Türkiye’nin terör, ekonomi, işsizlik gibi sorunlarının yanında ahlaki bir çöküntüyle karşı karşıya kalması da başlı başına bir beka sorundur. Sorunlara yerinde ve zamanında müdahale ile çözüm getirilmez ise sosyal dinamikler sarsılacak ve bu tip istismar vakaları artış göstermeye devam edecektir.
DOĞDUĞUNA PİŞMAN EDİLMELİ
MHP bu toplumsal yara ile çok net ve kesin bir tavır ortaya koyuyor. Genel Başkan Devlet Bahçeli, çocuk istismarı ve benzer sapıklar için, “Kim ki çocukların hakkını, hukukunu inkar ve imha etmeye kalkıyorsa ya anasından doğduğuna pişman edilmeli, ya da kurulacak bir dar ağacında boğazına yağlı urgan dolanmalıdır” diyerek, hem tepki göstermiş hem de bir teklifte bulunmuştu.
AHLAKi ÇÖKÜNTÜ TEHLiKESi
TÜRKİYE’nin terör, ekonomi, işsizlik gibi ağır sorunlarının yanında ahlaki bir çöküntüyle karşı karşıya kalması da ayrı ve çok önemli bir beka sorunu olarak gündeme oturdu. Küçükçekmece’de meydana gelen çocuk istismarı, metro ve diğer toplu taşıma araçlarında yaşananlar, istismar ve taciz olayları, yeni tedbirler alınması ve acil yasal düzenleme yapılmasının şart olduğunu gösteriyor.
ÖNERiLER HAVADA KALMIŞTI
DAHA önceki benzer olaylar karşısında çocuk istismarı ile ilgili kimyasal hadım uygulamasının yapılması gündeme gelmiş, ancak yasal bir zemine oturtulmamıştı. Hukukçular, sosyologlar ve psikologlar çocuk istismarının önlenmesi konusunda çeşitli öneriler sunmuş, kamuoyu günlerce tartışmış ama bu tartışmalar hiçbir fayda sağlamamıştı. Cezai yaptırımların arttırılması yeniden gündeme taşındı.
Tüm siyasi partiler vakit kaybetmeden çocuk istismarını Meclis gündemine almalı ve toplumun beklentisi olan idam yasasının yürürlüğe girmesini sağlamalıdır. Daha sonraki iş ise bu milletin bir ferdi olarak hepimizin üzerine düşen sosyal duyarlılıktır…