Diğer ülkelere göre daha iyi durumdayız. Ancak ne olursa olsun bir can bile vermemiz üzüntü verici. Ölenlerin hepsine Allah'tan rahmet diliyorum, ailelerine sabır ve baş sağlığı diliyorum. Ne kadar en güvenli ülke olsak bile bir can kaybı bile üzüntü verici.
Yaşananları yakından takip ediyorum. Sayın Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın iyi bir takipçisiyim. Süreç kontrol altına alınıyor gibi ama dilimizi ısıralım.Böyle bir süreç başımıza ilk kez geliyor. Ne kadar inatçı ve sağlam olursak, bu işi yakın sürede halledebiliriz. Biz de evdeyiz, çıkamıyoruz. Belki de hayatımda ilk kez bu kadar evde oturuyorumdur. 35 gündür evdeyim. Bir yılda ilk kez 35 gün evde oturmuş olabilirim. Ailecek evde olmanın da ayrı bir güzelliği var. Ancak artık işimize dönmeliyiz, işimizi çok özledik. Psikolojik olarak da çok yorulduk.
Evde kalmaya, sağlam kalmaya, inatçı kalmaya devam etmeliyiz. Biz de bunu yapıyoruz. Özellikle annelerimizin, babalarımızı korumalıyız. Onlardan uzak kalarak onları korumalıyız. Ne yazık ki böyle olmak zorunda. Can kaybını en aza indirerek bu süreyi atlatacağız. İnşallah Ramazan Bayramı'nda çifte bayram yaşarız. Bir yemeğe gitmenin, bir kahve için, antrenmana çıkmanın, dostlarını görmenin ne kadar değerli olduğunu bu dönemde anladık.
Beşiktaşlılığım babadan geliyor. Babam da Beşiktaş'ta forma giydi, bana da nasip oldu. Allah'a şükürler olsun kaptanlığa kadar geldik. Samimi duygularımı söyleyeceğim ama 'Yeter artık' diyecekler, o yüzden kısa keseceğim. Antalyaspor ile 1. Lig'e çıktık, Başkan Menderes Türel, beni yanına çağırdı. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray'ın istediğini söyledi; Nereye istersen, seni oraya vereceğim, rakamlar aynı dedi. Ben de Trabzonspor, Fenerbahçe ve Galatasaray ile hiç görüşmeyin, beni Beşiktaş'a verin' dedim. Benim Beşiktaşlılığım böyledir.
Her gün hakkımda bir haber, artık cevap vermek istedim. Dünya böyle bir salgınla uğraşıyor, sevdiklerimiz bu hastalığa yakalanmış, para ile ne işim olur. Bu durumda para mı konuşulur? Bu dönemde para konuşan vicdansızdır. Kulüpten kimseyle indirim konuşmadım. Sadece geçmişe dair yüklü bir alacağım var, onu ileri tarihe erteledik.
u003cbu003eBURAK YILMAZ ÇİN'DE NELER YAŞADI? u003c/bu003eBurak Yılmaz'ın Çin'de iki senelik yaşantısıyla ilgili sözleri ise oldukça çarpıcı oldu.
En çok zorluğu deplasmanlarda yaşadım. En yakın deplasman 3 saat, NBA gibi. Bir deplasmana gittik 6 saat. Türkiye ile de ciddi saat farkı vardı. Sürekli jet lag oluyorum
Ben Çin’den daha çok hastalık geleceğini düşüyorum orada yaşamış biri olarak. Bir gün merak ettim pazarlarına gittim. Ne yediklerinin ne içtiklerinin sınırı yok.”
Çin'de neler yeniyor neler yani. Pazarda gördüklerimden sonra şok olmuştum. Çok enteresan şeyler yiyorlar. Oradan daha çok hastalık geleceğini düşünüyorum. Köpek, onların yediklerinin yanında iyi kalıyor. Kültürleri böyle.
Bir Türk'ün yaşayabileceği yer olarak görmüyorum. 2 sene kadar kaldım ve sonra geri döndüm ben de.