Çavuşoğlu, Estonya Dışişleri Bakanı Eva-Maria Liimets'le Bakanlıkta düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Rum kesiminin terör örgütü PKK/PYD'ye ofis açma izni vermesi hakkındaki bir soru üzerine Çavuşoğlu, teröre destek konusunun çok ciddi olduğunu belirterek "Maalesef, terör konusunda 'Düşmanımın dostu dostumdur.' anlayışını daha sık görmeye başladık." dedi.
Terör örgütlerini kullanan ülkelerin olduğunu, bu örgütlerin özellikle vekalet savaşlarında kullanıldığını belirten Çavuşoğlu, "En son Suriye'de de güya DEAŞ'la mücadelede terörle mücadele kisvesi altında terör örgütlerine destek verildi. Fakat biz Türkiye olarak terör konusunda ilişkilerimizin en kötü olduğu ülkelerle bile dayanışma içinde olmak istedik ve olduk. Hiç bir terör örgütünü desteklemedik." diye konuştu.
Çavuşoğlu, Yunanistan'da gerek terör örgütü PKK'nın gerekse DHKP-C'nin kamplarının bulunduğunu aktararak "Orada eğitilen DHKP-C'lilerin dönüp de Türkiye'de terör saldırıları gerçekleştirdiği belgelerle de ispatlandı." ifadesini kullandı.
FETÖ mensuplarının da Yunanistan'ı sadece transit değil, sığınılacak bir ülke olarak gördüklerini ve orada yaşadıklarını söyleyen Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Sonuçta, bu terör örgütlerine ofis açtırmak, onlara ev sahipliği yapmak ateşle oynamaktır. Rum kesiminin de terör örgütlerine, PKK'ya bugüne kadar desteğini zaten biz biliyoruz. Bu, gizli bir şey değil. Ama şunu söylemek isterim, burada ofis açmalarına izin veriyorlar, yarın buradan herhangi bir tehdit olursa Türkiye'ye ya da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne, Kıbrıs Türkleri kardeşlerimize yönelik bir saldırı olursa bunun bedelini ödetiriz. Bu bedel de ağır bir bedel olur. O nedenle ateşle oynamasınlar. Terör örgütleriyle iş birliği yapmasınlar. Farklı konularda bizim anlaşamadığımız konular olabilir. Görüşlerimiz elbette farklı, ayrı. Çözüm konusunda bile son zamanlarda farklı düşünebiliyoruz. Ama terör konusu çok farklı bir konu. Bu, doğrudan güvenlik meselesi. Bize yönelik bir saldırı olduğu zaman tıpkı diğer yerlerde olduğu gibi, komşu ülkelerdeki terör mevcudiyetine yönelik yaptıklarımız gibi bunun da bir bedeli olur. Bu bedel de ağır olur. Bunu da açıkça söylemek durumundayım."
Bakan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü;
En başından bu yana Eastmed projesinin ekonomik bir proje olmadığını ve gerçekleşmesinin de mümkün olmadığını defaatle söyledik en başından beri. İçinde biz olmadığımız için değil. Zaten içinde Türkiye'nin olmadığı bir projenin başarılı olması mümkün değil fakat ekonomik bakımdan da mümkün olmadığını söylüyorduk. Şimdi siyasi bir girişimdi. Sonuçta bu projeyi hayata geçirmek konusunda oturup ciddi anlamda konuşmaya başlayınca rakamlar masaya konuldu. Rakamlar masaya konulunca da ekonomik bir proje olmadığı ortaya çıktı. ABD'nin açıklaması da ortada. Şimdi bundan bir ders çıkarmak lazım.
Rum kesiminin yeni Dışişleri Bakanının da, bu projenin başından beri ekonomik olmadığını söylemesi önemli. Hatta bu projenin Kıbrıs'ta hakça paylaşım konusunda ya da Kıbrıs'ta çözüm noktasında da negatif rolünün olduğunu söyledi basından izlediğimiz kadarıyla. Bu tespit de çok önemli. Gerçekten de Rum Kesimi bu proje ve diğer girişimlere güvenerek hidrokarbon konusunda Kıbıs Türklerinin üç defa teklifi olmasına rağmen hakça paylaşıma yanaşmadı tıpkı Yunanistan'ın da yanaşmadığı gibi.
"En ekonomik güzergah Tükiye"
Maksimalist talepler, fakat bunlar sahaya inince gerçekleşle örtüşmüyor ve yerini de bulmuyor bulamıyor. Şimdi, güzergah olarak bir bu bölgedeki enerji kaynaklarının uluslararası piyasalara özellikle Avrupa piyasalarına ulaşabilmesi için en ekonomik güzergah Tükiye. Türkiye üzerinden geçmesi lazım Türkiye böyle bir iş birliğine hiç bir zaman hayır demedi evet dedi. Ortamın en gergin olduğu dönemde bile sayın Cumhurbaşkanımızın Avrupa Birliğine, tüm Akdeniz ülkelerini ve orada enerji şirketi bulunan ülkeleri de davet ederek bir konferans düzenleyelim teklifinin amacı da bu.
Herkesin kenti kıta sahanlığı var, kara suları var. Bu çerçevede araştırmalar yapılıyor. Bizim kıta sahanlığımıza yönelik son bir yılda Yunanistan’ın ve Rum kesiminin 9 defa ihlal girişimi oldu. Son girişim bu sabah oldu tabii hiçbirisinde başarılı olamadılar. Bazen üçüncü ülkelerin gemilerini getirmeye çalışıyorlar. Bunlar şunu gösteriyor, burada hakça paylaşımdan yana olmayan ülkeler, Türkiye'yi dışlayıcı Türkiye'nin haklarını yok sayan Kıbrıs Türklerinin haklarını yok sayan adımlar attılar.