Kadir YILDIZ / TÜRKGÜN
30 yıldır Alevi Bektaşi kuruluşlarında yöneticilik yapan Alevi dedesi Mehmet Şahin, Toroslar Alevi Kültür Derneği, Çankaya Cemevi Yaptırma Derneği, Abdallar Derneği, Mazlum Abdallar Derneği ve Dede Korkut Kültürünü Yaşatma Derneği’nin bir araya gelerek Horasan Erenleri Dernekler Federasyonu’nu kurduklarını söyledi.
Horasan irfanıyla bugünlere geldik
Şahin, “Biz geçmişimizi bilmeden yarını yani kuramayız. Bizim geçmişimiz Horasan’dan geliyor. Horasan irfanı ve inancıyla buraya kadar geldik. Bu inancımızı da sürdürmek istiyoruz. Bize başka donlar biçmeye, başka kılıflar, isimler uydurmaya hiç gerek yok. Türkiye düşmanı olmayan, Türk milletine düşmanlık beslemeyen, devleti ile bayrağıyla, milletiyle sorunu olmayan herkes bizim kardeşimiz düsturundan hareketle, bu uğurda çalışan herkesi kucaklamak adına bir federasyon oluşturduk. Ama kimisi de çıkıp ben kendimi Horasan’a değil de Brüksel’e bağlı görüyorum. Buyursun gitsinler. Onlar bizi ilgilendirmiyor. Bizimle birlikte bu yolda yürüyecek birçok dernek olduğunu biliyor ve görüyoruz.
Bu ülke bizim
Bu ülke bizim, gidecek başka yerimiz yok. Biz bir yere gitmeyiz. Bizim dedelerimiz, babalarımız, gencecik çocuklarımız burada yatıyor. 30 yıldır PKK terörü denen illetle uğraşıyoruz. Alevi’siyle, Sünni’siyle bu topraklar bizim derdimiz. Kimseye verecek bir karış toprağımız yok. Vermek isteyenlere ne yapacağımızı da onlar bilir.
Önemli bir adım
Cumhuriyet tarihinde bir ilki gerçekleştirmek suretiyle önemli bir adım atıldı. Daha önce 2007- 2008 yıllarında çalıştaylar yapılmıştı ama buradan bir sonuç alınamadı. Sayın Cumhurbaşkanımız, Hacıbektaş-ı Veli dergâhında bu sene bir anma toplantısına katıldı ve orada açıkladığı yol haritasıyla birlikte biz de ümitlenmeye başladık. Bize bu yolu açan herkese şükranlarımızı sunarız. MHP’nin değerli Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin katkılarını da elbette görmezden gelmeyeceğiz. Onun dediği, ‘Alevi de biziz Sünni de biziz. Saz da bizim söz de bizim. Cami de bizim cemevi de bizim’ iradesi bizi tanımlayan bir iradedir.
Niye bir kuruma bağlandı?
Çünkü devlet adabı diye bir adap vardır. Yönetmelik var, devletin bir işleyişi var. Bu işleyişin bir parçası olmak zorundasınız. Devletin size imkân sunması için yasal statüye kavuşmanız lazım. Karşı çıkanlar var. Efendim Kültür Bakanlığına niye bağlanıyor. Cumhurbaşkanlığına bağlansa diyecekler ki, ‘Erdoğan Alevileri kendilerine bağladı, onları asimile edecek.’ Diğer taraftan İçişleri Bakanlığına bağlansa bu sefer de, ‘bütün Alevileri fişleyecekler, şunu yapacaklar bunu yapacaklar diyecekler.’
İSTEYEN DEDELERE KADRO
Şahin, “Bir diğer husus insanlarımızın eğitimi. Dedelerimiz, bu yolu sürmesi gereken insanlar. Çağımız artık bilgi çağı, internet çağı. Dolayısıyla dedelerimiz de gençlerden daha bilgili ve becerikli olmak zorundadır. Bunu yapabilmesi için de ekonomik durumlarının iyi olması lazım. Birçok dedemizin ekonomik durumu kötü. Kimi kapıcı olmuş kimisi bilmem nerede ne olmuş. Bu yola sadakatle hizmet etmek isteyen dedelerimiz için şimdi devlet diyor ki ‘ben ekonomik durumu uygun olmayan dedelerimize maaş vereceğim. İsteyene kadro vereceğim.’ Bunun neresi kötü? İster al, ister alma kardeşim. Varsa gücün alma.
Yeterli mi?
Her şey dört dörtlük mü? Olmayabilir. Ama 10 talebimizin 5’i karşılanmışsa onu alır başımızın üzerine koyar ve teşekkür ederiz. Diğer 5’i için de elimizden gelen gayreti gösteririz. Bu konuda Alevilerin siyasi bir kaygısı yoktur. Marifet iltifata tabidir. Bize teşekkür etmek düşer” şeklinde konuştu.
Artık cemevine arsa ayrılıyor
Biz yıllardır yakındık. ‘Efendim bize arsa vermiyorsunuz. Camiye, sinagoga, kiliseye arsa veriyorsunuz ama bize arsa vermiyorsunuz.’ İmar Kanunu’nda bir değişiklik yapılmadan bu mümkün mü? Değil. Belediye Kanunu’nda değişiklik yapmak suretiyle cemevlerine bu imkân sağlandı. Bunun neyi kötü? Bizim önceden cemevi derdimiz yoktu. Köyün en büyük evinde ibadetimizi yapardık. Ancak kentlere göç ile birlikte küçük evlerde cem yapma imkânımız kalmadı. Küçük evlerde toplanamayız. Biz ibadetimizi tek başımıza yapamayız. Bir yer lazımdı ve cemevleri de böyle oluştu. Bunun ısıtması, soğutması, elektriği, suyu, bakımı, giderleri falan hepsi bir maliyet. İmkânı olan kendi yaptı. Olmayan ne yapsın? Devlete bize yardım edin dedik. Kanunda yeri yok. Nasıl yapacak? Belediyelere gidildi. Onlar da siyaseten bu durumu kullanmaya kalktı. İşte şimdiki düzenleme bunu bitirdi. Şimdiye kadar ‘devlet bizi tanımıyor’ diyenler için devlet kanun değiştirdi. Daha ne yapsın. Hâlâ bunu diyen muhalif bir çevre var. Devletin karşısına çıktılar dramatize etmek için ‘biz torbaya sığmayız’ diyorlar. Yahu yasa çıksın da ister torbada çıksın ister heybede çıksın. Yasa çıksın yeter ki” dedi.