Türkgün Gündem Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bir avuç zorbanın taşkınlıklarına eyvallah etmeyiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bir avuç zorbanın taşkınlıklarına eyvallah etmeyiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kültür sanat erbabımız başta olmak üzere milletime şunu tekrar söylüyorum. Uğruna ağır bedeller ödediğimiz özgürlüklerimizi kimse bu milletin elinden alamaz" dedi.

MUHABİR: Burcu Öner

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yedikule Hisarı’nda düzenlenen 3. Uluslararası Yeditepe Bienali'nin açılışında yaptığı konuşmada, geleneksel sanatlara sahip çıkmanın önemini vurguladı. Bienalin, Türkiye’nin kültür ve sanat iklimine yaptığı katkının altını çizen Erdoğan, “Bugün sadece bir kültür sanat etkinliğinin açılışını yapmıyoruz. Medeniyetimizin asırlara sari estetik anlayışını, sanat geleneğini, kültürel hafızasını yeniden yorumlamanın gururunu da yaşıyoruz” dedi.

“İstanbul’da böylesine önemli bir programı çok kıymetli buluyorum”

Konuşmasına, “Aziz İstanbullular, kültür ve sanat dünyamızın değerli mensupları, kıymetli misafirler...” diyerek başlayan Erdoğan, organizasyona ev sahipliği yapan kurumlara teşekkür ederek şöyle konuştu:

“Klasik Türk Sanatları Vakfı ve Fatih Belediyemizin işbirliğiyle tertip edilen 3. Yeditepe Bienali açılış töreni vesilesiyle sizlerle bir araya gelmenin memnuniyeti içerisindeyim. Kültür, tarih ve medeniyetimizin şahikalarından İstanbul’umuzda böylesine önemli bir programın yapılmasını son derece kıymetli buluyorum.”

“Bu bienal, bu coğrafyanın ruhunu taşıyor”

Yeditepe Bienali’nin artık geleneksel hale geldiğini belirten Erdoğan, bu yıl 15 ülkeden 263 sanatçının 215 eserinin sergileneceğini söyleyerek, “Yeditepe Bienali, klasik Türk sanatlarını günümüzün kültür ve sanat iklimiyle buluşturan çok değerli bir adımdır” dedi.

“Filistin, İspanya, Endonezya, İran, Irak, Suriye, Pakistan, Rusya, Fransa, Hollanda, Belçika, Özbekistan, Japonya ve Çin’den sanata gönül vermiş usta isimlerin eserleri üç farklı lokasyonda bir araya gelecek. Böylelikle kültür ve sanatın evrensel birikimi, yerel üslup ve özellikleriyle birlikte İstanbul’da sergilenecek.”

“Biz çini ile konuşan, hatla anlatan, ebru ile dua eden bir milletiz”

Erdoğan, konuşmasında Türk milletinin sanatla kurduğu manevi bağa dikkat çekerek, estetik anlayışın temelinde hakikatin yansıması olduğunu söyledi:

“Biz çini ile konuşan, hatla anlatan, ebru ile dua eden, tezhip ile sabrı resmeden bir milletiz. Bizim sanat anlayışımızda kibir ve özellikle de gösteriş asla yoktur. Bizim sanat felsefemizde Hakk’ın kusursuz eserlerinin izdüşümü, hakikat ışığının yansıması vardır.”

“Sanat, nurun yeryüzüne yansımasıdır”

Bienalin teması olan “Gölge varsa ışık da vardır” sözünden yola çıkan Erdoğan, sanatın ve insanın hakikat arayışını Nur Suresi üzerinden yorumladı:

“Bu söz çok önemli bir hakikate işaret etmektedir. Allah, göklerin ve yerin nurudur. Hakikatin sonsuz ışığı bizim yaşantımıza farklı kırılımlarla, farklı tonlarla, farklı açılarla düşer. Sanat eserleri de dahil yapıp ettiklerimiz, fikir ve eylemlerimiz, hayatı algılayış ve yaşayış biçimimiz işte o nurla teşekkül eder.”

“Taklit değil, tevarüs ve yorumla geleceğe yürümeliyiz”

Kültürel kimliğin korunmasının altını çizen Erdoğan, taklitçiliğin Türkiye'ye zarar verdiğini, gelenekten kopuklukla medeniyetin inşa edilemeyeceğini belirtti:

“Batıcılık, Batı taklitçiliği Türkiye’yi yıkıma götürmüştür. Milletimiz 21. yüzyıla yeni bir medeniyet vasatında girmelidir. Taklit sadece aslını yüceltir. Hele hele kopyacılık, mukallidi çürütmekten başka hiçbir işe yaramaz. Türkiye, özellikle tek parti faşizmi döneminde buna maruz kalmış, Batıcı jakobenlerin elinde milletimizin kültür hazinesi ihmal edilmiş, daha vahimi, binlerce yıllık köklü miras reddedilmiştir.”

“Maziden atiye uzanan köprüler kuruyoruz”

Kendi dönemlerinde bu tür sanat ve kültür projelerine güçlü destekler verdiklerini ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin dört bir yanında tarihi ve kültürel mirasın ihya edildiğini söyledi:

“Eğitimden siyasete, kültür ve sanattan mimariye kadar her alanda maziden atiye uzanan sağlam köprüler kurmaya gayret ediyoruz. Neoliberal kültürün dayattığı hayat tarzlarının dünyayı istila ettiği bir dönemde, asli kimliğimizi koruyarak istikbalimizi inşa etmeye çalışıyoruz.”

“Linç girişimleri, tek parti faşizminin hortlatılmasıdır”

Son dönemde bazı sanatçılara ve sosyal medya figürlerine yönelik tepkilere de değinen Erdoğan, bu tutumu eleştirerek şöyle konuştu:

“Sanat dünyamızı ve sosyal medya fenomenlerini hedef alan zorbalıklar, tahammül sınırlarını aşan korkunç boyutlara ulaştı. Sanatçıları fişlediler, sporcuları fişlediler. Bu ülkede 1940’larda nasıl bir korku ikliminin hüküm sürdüğünü bizlere birkaç hafta içinde tekrar hatırlattılar. Ana muhalefetin hortlatmaya çalıştığı tek parti faşizmi tarihe karışmıştır. Eski Türkiye'nin kötü bir hatırası olarak da öyle kalacaktır.”

“Kendi kültürümüze ve sanatımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz”

Erdoğan, konuşmasının sonunda Yeditepe Bienali’nin kültürel diplomasiye katkısına işaret ederek, Türkiye’nin sadece siyasi sınırlarıyla değil, gönül ve kültür coğrafyasıyla da var olduğunu vurguladı:

“Bugün Türkiye denince zihinlerde sadece siyasi sınırlarımız canlanmıyor. Gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimizle aramızda yeni köprüler kurduk. Ecdadın emanetlerinin izini sürerek tarihi ve kültürel mirasımızı ihya ettik. Yeditepe Bienali’ni işte bu açıdan da fevkalade kıymetli buluyorum.”

“Sanatla söyleyecek çok sözümüz var”

Son olarak, sanatçılara ve organizasyona teşekkür eden Erdoğan, şöyle dedi:

“Bu eserlerin hal dili dünyaya diyor ki: ‘Bizim de söyleyecek sözlerimiz var. Yüksek bir estetik anlayışımız, insanlığın hazinesine katacak eşsiz mücevherlerimiz var.’ Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun, kalın sağlıcakla.”

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Sağlık Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

İstanbul'da yaşanan son deprem, sadece fiziksel etkilerle değil, psikolojik travmalarla da gündeme geldi. Deprem sonrası birçok kişi, “hayalet deprem” algısı gibi ruhsal sorunlar yaşarken, nöroteknoloji alanındaki yenilikçi yöntemler, bu psikolojik etkilerle başa çıkmada umut veriyor.

MUHABİR: Sevda Yalçın

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer almasının verdiği endişeyi bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Fiziksel etkilerin yanı sıra, deprem sonrası yaşanan psikolojik sorunlar da büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle "hayalet deprem" algısı, anksiyete ve panik atak gibi ruhsal sarsıntılar, depremzedelerin günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Ancak, nöroteknoloji alanındaki gelişmeler, bu zorlu süreci atlatmaya yönelik umut verici çözümler sunuyor.

Hayalet Deprem Algısı ve Beynin Alarm Durumu

Deprem sonrası yaşanan "hayalet deprem" algısı, aslında beyindeki bir alarm durumunun yansıması olarak açıklanıyor. Dr. Günet Eroğlu, bu durumu şöyle tanımlıyor: "Deprem anında, beynimizin hayatta kalma mekanizması devreye girer. Sarsıntı geçtikten sonra bile, beyin potansiyel bir tehlike arayışıyla çevreyi tarar. Dengeyi kontrol eden beyindeki aşırı aktivite, gerçekte olmayan sallanma hissi yaratır."

Nörogeribildirim: Deprem Sonrası Kaygıyı Yönetmek İçin Yeni Bir Yöntem

Nöroteknoloji alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildi. Nörogeribildirim (NGB), bireyin beyin dalgalarını izleyerek, bu aktiviteyi bilinçli bir şekilde düzenlemeyi öğrenmesine olanak tanır. Dr. Eroğlu, NGB’nin deprem sonrası yaşanan stres, kaygı ve "hayalet deprem" hissinin yönetilmesinde etkili olduğunu vurguluyor. "NGB, beynin sakinleşmesini destekleyen frekansları güçlendirir, otonom sinir sistemini dengelemeye yardımcı olur ve yanıltıcı sallanma hissini azaltır."

Deprem Psikolojisi: Travmanın Etkileri ve Bilimsel Çözümler

Depremin fiziksel zararlarının yanı sıra, ruhsal etkileri de uzun süre devam edebilir. Deprem sonrası yaşanan anksiyete, stres ve travmalar, bireylerin psikolojik sağlığını tehdit eder. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi bilimsel temelli yaklaşımlar, bu psikolojik sorunlarla başa çıkmanın güçlü araçları olarak öne çıkıyor. Dr. Eroğlu, "Bireylerin psikolojik sağlamlıklarını artırmak ve travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için bu yenilikçi yöntemlerin önemi büyük," diyor.

Deprem Sonrası Psikolojik Hazırlık: Nöroteknoloji ve Yenilikçi Yöntemler

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, deprem sonrası psikolojik hazırlık konusunda adımlar atmak zorunda. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi gelişmiş teknolojiler, bireylerin psikolojik iyileşme süreçlerini hızlandırabilir ve travmanın etkilerini minimize edebilir. Bu tür bilimsel temelli yaklaşımlar, gelecekte deprem psikolojisi için önemli bir araç olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *