Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MSÜ Kuvvet Harp Enstitüleri 8'inci Dönem Karargah Subaylığı ve 3'üncü Dönem Komuta ve Kurmay Eğitimi Mezuniyet Töreni'ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar:
Dün 5. yıl dönümüne ulaştığımız 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kurulan Milli Savunma Üniversitemiz kısa sürede güçlü bir askeri eğitim kurumu haline gelmiştir. Üniversitemiz halihazırda 5 farklı şehirdeki 1110'u misafir, 16 bin 382 öğrencisiyle eğitim öğretim faaliyetlerini sürdürüyor. Bugüne kadar üniversitemizden 765'i misafir olmak üzere toplamda 23 bin 167 subay ve astsubay mezun olmuştur. Milli Savunma Üniversitemizin kuruluşunu gerçekleştiren ve bugünlere gelmesini sağlayan Prof. Dr. Erhan Afyoncu hocamıza bir kez daha teşekkür ediyorum.
Türk Silahlı Kuvvetlerimizin subay ve astsubay düzeyinde ihtiyaç duyduğu insan kaynağını karşılama yanında stratejik, bilimsel ve kültürel faaliyetler gösteren üniversitemizin daima yanında olduk, olmaya devam edeceğiz. Üniversitemiz bünyesindeki fakülte ve enstitülerden mezun olarak Türk Silahlı Kuvvetlerimize katılan her subayımız ve astsubayımız ordumuzun gücünü artırmaktadır.
Türkiye, dünyanın sadece en köklü ordularından birine sahip olmakla kalmayan aynı zamanda en eski kurmay eğitim sistemini de kurmuş bir ülkesidir. Biliyorsunuz bu yıl Kara Kuvvetleri Komutanlığımızın kuruluşunun 2 bin 230'uncu yılını kutluyoruz. Dile kolay, kurumlarımızın bir kısmı modern dönemdeki kuruluş yıl dönümleri üzerinden tarih veriyor olsa da aslında çoğunun geçmişleri bir hayli eskilere dayanıyor.
"Türk Silahlı Kuvvetlerimiz destan üstüne destan yazıyor"
Bizim tarihimizdeki pek çok müessese, Batılıların modern dönemde önümüze çıkarttıkları kurumların ilhamı veya kopyasıdır. Artık siyasetten ekonomiye her hususta olduğu gibi askeri alanda da yeni bir seviyeye ilerliyoruz. Bu yeni seviyede Türk Silahlı Kuvvetlerinin hem insan kaynağı hem eğitim kalitesi hem donanımı itibarıyla mümkün olan en güçlü konuma ulaşması hayati öneme sahiptir. Geçmişte bir dönem vesayet odaklarının bir dönem FETÖ'cü hainlerin yol açtığı kayıplara rağmen bu doğrultuda önemli bir mesafe katettik.
Türkiye'nin savunma sanayii teknolojilerinde geçtiğimiz 15-20 yılda katettiği mesafe, tüm dünyanın dikkatle takip ettiği, örnek aldığı bir başarı hikayesidir. Aynı başarıyı Milli Savunma Üniversitemizde subay ve astsubay eğitimi alanında da görüyoruz. Ordumuzun er, erbaş seviyesindeki insan kaynağıyla ilgili yeni modeller de oldukça tatminkar bir şekilde yürüyor. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz sınırlarımızı koruma, sınır ötesi harekatlarımızı gerçekleştirme, dost ve kardeş ülkelere destek olma konusunda gösterdiği performansla adeta destan üstüne destan yazıyor.
"Eğer Türkiye güçlüyse tüm mazlumlar için bir çıkış yolu vardır"
Milletimizin ülkesine olan güveninin artmasında, ordumuzun gösterdiği başarıların büyük payı vardır. Elbette sistem ve teknoloji önemli olmakla birlikte meselenin özünde insan olduğunun da farkındayız. Türk milleti askerliğe ve teşkilatçılığa olan yatkınlığı sayesinde sürekli kendini yenilemeyi, geliştirmeyi, büyütmeyi başarmıştır. Tarih boyunca kurduğumuz kesintisiz devletler zinciri bu kabiliyetin ürünüdür. Cumhuriyetimizi üzerinde inşa ettiğimiz 600 yıllık Osmanlı çınarı bile tek başına bir milleti binlerce yıl ayakta tutacak motivasyonu sağlamaya yeterlidir. Geçmişi Asya'nın dört bir yanından Avrupa'nın derinliklerine uzanan, Afrika'ya selam veren kadim dönemlere kadar uzanan izleri sebebiyle Amerika kıtasını kardeş bilen bir milletin uzunca bir süredir kaderinin düğümlendiği yer işte burasıdır, Anadolu'dur, Türkiye'dir. Eğer Türkiye güçlüyse işte tüm bu coğrafyalarda gurur vardır, sevinç vardır. Eğer Türkiye güçlüyse dünyanın neresinde olursa olsun tüm mazlumlar, mağdurlar için bir çıkış yolu vardır. Eğer Türkiye güçlüyse yakın uzak her yerde zalimlerin zulmü altında inleyen her kardeşimiz için umut vardır.
Türkiye'nin işte bu güçlü duruşunun en önemli ayaklarından biri de askeri alanda verdiği mücadeleler ve kazandığı zaferlerdir. Kahraman askerlerimiz yarım asra yakın bir süre önce, Kıbrıs'ta sadece oradaki Türklerin canlarını kurtarmakla kalmamış, bu milletin üzerindeki külleri en zor şartlarda bile silkip atabileceğini göstermiştir. Neredeyse 40 yıl süren terörle mücadele döneminde kurulan tüm tuzaklara ve oynanan oyunlara rağmen sergilenen dirayetli duruş, yeniden başarabileceğimizin işareti olmuştur. Suriye sınırlarımız üzerinden ülkemizi bölmek için harekete geçen PKK'lı ve DEAŞ'lı canilerin tepelerine binerek ortaya koyduğumuz kararlılık ve elde ettiğimiz başarı oyunu tümden değiştirmiştir. Libya'da hem diplomatik hem askeri alanda gösterdiğimiz başarı, sadece Akdeniz'de değil tüm dünyada kartların yeniden karılmasına yol açmıştır.
Bizim hiç kimsenin toprağında, egemenliğinde, birlik ve beraberliğinde gözümüz yoktur. Biz sadece terör örgütlerinin zulmü altında inleyen kardeşlerimize karşı sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Türk'ün olduğu yerde mazlum gözyaşı dökmez, Türk'ün olduğu yerde ancak güven olur, huzur olur, refah olur. Bugün mezun olan siz subaylarımız görev yerlerinizde işte böyle bir orduya hizmet edeceksiniz.
Türkiye, Cumhuriyet tarihi boyunca en kritik dönemlerde çeşitli demokrasi ve kalkınma hamleleri başlatmıştır. Önce demokrasi ve kalkınma hamlemizi başarıya ulaştırdık, özgürlüğümüze vurulan prangaları parçalayıp attık.
Milli Savunma Üniversitemizin ordumuza yetiştirdiği subay ve astsubayların her birini aynı zamanda geleceğimizi aydınlatan birer ışık olarak görüyorum. Üniversitemizin rektörüne ve tüm yönetim kademesine bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum.