Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Milletin sıkıntısını siyasi ikbal kapısı olarak gören muhterislere aldırmadan tedbire sarılıp, takdire teslim olarak salgınla mücadelemize devam edeceğiz." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Kadın Kolları ve Gençlik Kolları MKYK üyelerini kabul etti.
İki ay önce Uluslararası Demokratlar Birliğinin yeni yönetimi ile İstanbul'da bir araya gelerek, verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, "Bugün de birliğin kadın kolları ve gençlik kolları merkez karar yönetim kurullarında görev yapan siz değerli kardeşlerimle buluşmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Her birinize Türkiye'ye, anavatanınıza hoş geldiniz diyorum. Sözlerimin hemen başında sizlerin şahsında Uluslararası Demokratlar Birliği çatısı altında Avrupa'daki vatandaşlarımıza hizmet eden tüm kardeşlerimi selamlıyor, kendilerine emekleri ve gayretleri için şükranlarımı sunuyorum. Bu vesileyle inşallah salı günü kavuşacağımız ramazan-ı şerifinizi tebrik ediyor, bu mübarek ayın milletimiz, İslam alemi ve tüm insanlık için rahmete, berekete, huzura ve barışa vesile olmasını diliyorum." dedi.
Son bir yıldır koronavirüs salgını sebebiyle insanlığın sancılı ve sıkıntılı günler geçirdiğini dile getiren Erdoğan, şimdiye kadar dünya genelinde yaklaşık 3 milyon insanın hayatına mal olan salgının dalgalar halinde yayılmayı sürdürdüğünü belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Hemen her gün bir sevdiğimizin, mesai arkadaşımızın, komşumuzun veya yakın bir dostumuzun vefat haberi ile yüreğimiz dağlanıyor. Dünya hayatının bir imtihan olduğunu ki bunu hepimiz zaten iyi biliyoruz, bunu gayet iyi bilen insanlar olarak kaybettiklerimizin acısı içimizi yaksa da sabrediyor, Allah'tan bizi ve tüm insanlığı salgın musibetinden en kısa sürede kurtarmasını niyaz ediyoruz. Yurt içinde ve yurt dışında koronavirüse kurban verdiğimiz vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, hastalarımıza acil şifalar diliyorum.
TAMAM diyerek sloganlaştırdığımız temizlik, maske, mesafe kurallarına riayet ederek inşallah bu hastalığın üstesinden hep birlikte geleceğiz. Rabb'imiz mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'de bize her zorlukla beraber muhakkak bir kolaylığın olduğunu müjdeliyor. Koronavirüs salgını sebebiyle yaşadığımız zorlukların özellikle ülkemiz ve milletimiz için yeni müjdelere kapı aralayacağına inanıyoruz. Ümidimiz ve beklentimiz odur ki Allah'ın izni ve inayetiyle Türkiye bu salgın sürecinden çok daha güçlenerek çıkacaktır. Hazreti Mevlana'nın hikmet dolu sözlerinden ilhamla ifade edecek olursak, karanlığın ardındaki güneşler inşallah çok yakında doğacaktır. "
Milletin sıkıntısını siyasi ikbal kapısı olarak gören muhterislere aldırmadan tedbire sarılıp, takdire teslim olarak salgınla mücadeleye devam edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Diğer yandan dünya tarihine baktığımızda bu tür önemli hadiselerin küresel ölçekte değişimlere de yol açtığını görüyoruz. Koronavirüs de dünya sisteminde kırılmalara sebep olacak birçok alanda yeni bir dönemin kapılarını da aralayacaktır. Anavatanınız Türkiye, bu yeni sürece en hazırlıklı giren ülkelerden biridir. Dünya ekonomilerinin ciddi daralmalar yaşadığı böyle bir dönem içinde 2020 yılında elde ettiğimiz yüzde 1,8'lik büyüme oranı bunun en önemli işaretidir. Son bir yıldaki tecrübelerimizin bizim sık sık vurguladığımız eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki farkı açıkça ortaya koyduğuna inanıyorum." diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Kadın Kolları ve Gençlik Kolları MKYK üyelerini kabul eden Erdoğan, buradaki konuşmasında, Türkiye'nin salgınla mücadeledeki örnek başarısının bilhassa yurt dışındaki vatandaşlarca çok daha iyi görülüp daha fazla takdir edildiğini söyledi.
Türkiye'nin hiçbir ücret almadan en ileri standartlarda sunduğu hizmetlere Avrupa'nın birçok ülkesinde ciddi meblağlar ödenerek ancak ulaşılabildiğini dile getiren Erdoğan, "Avrupa'da günlerce test sırası bekleyen, ilaca erişemeyen, ambulans bulamadığı için evde vefat eden, hastane kapılarından geri çevrilen nice vatandaşlarımızın olduğunu da biliyoruz. Hamdolsun Türkiye olarak ne sınırlarımız içinde ne de elimizin uzanabildiği bölgelerde böyle manzaraların yaşanmasına müsaade etmedik. Krizin başından bu yana 142 ülkeden 100 bini aşkın vatandaşımızı Türkiye'ye getirdik. Yine 380'in üzerinde insanımızı yurt dışından ambulans uçaklarımızla ülkemiz hastanelerine naklettik." diye konuştu.
Erdoğan, paylaşmanın bereketine, dayanışmanın gücüne inanan bir millet olarak en zor günlerinde ihtiyaç sahiplerine sırt dönmediklerini belirterek, bugüne kadar 157 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa yardım göndererek Türkiye'nin ve Türk milletinin alicenaplığını tüm dünyaya gösterdiklerini ifade etti.
"TÜRKLERİN ÖTELENDİĞİ, HOR, HAKİR GÖRÜLDÜĞÜ GÜNLER ARTIK GERİDE KALDI"
"Bundan sonra da nerede yaşarsa yaşasın tüm insanlarımıza ulaşmaya, onların dertleri ile sıkıntılarıyla hemhal olmaya devam edeceğiz." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Avrupalı Türkler, 1960'lı yıllardaki misafir işçi kimliğini uzun bir zaman önce geride bıraktılar. O iş bitti. Bugün Avrupa genelinde yaklaşık 6 milyon insanımız var. Bir dönem sadece işçi, emekçi olarak çalışan kardeşlerimiz, hamdolsun artık iş dünyasından ticarete, eğitimden akademiye, sivil toplumdan siyasete geniş bir yelpazede varlık gösteriyorlar. Avrupalı Türklerin yaşadıkları ülkelerin siyasi, kültürel, ekonomik ve sosyal hayatına daha fazla katkıda bulunduklarını görmekten gurur duyuyoruz. Özellikle kadınlarımızın ve gençlerimizin hayatın farklı kulvarlarında en ön safta yer aldığına şahit oluyoruz. Türklerin ötelendiği, hor, hakir görüldüğü, dışlandığı, sadece belli mesleklere, belli sektörleri hapsedildiği günler artık geride kaldı. O iş bitti. Her zaman söylediğimiz gibi sizlerin başarısı, bizim başarımız, milletimizin başarısıdır bunu böyle bilin. 84 milyonun her bir ferdinin iftihar kaynağıdır."
Adalet ve Kalkınma Partisi olarak çok ciddi mücadele vererek tüm dünyada yaşayan Türk vatandaşlarına oy kullanma hakkını kazandırdıklarını vurgulayan Erdoğan, kendilerinden öncekilerin bunun lafını, kendilerinin ise icraatını yaptıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi uluslararası camiada vatandaşların, Türkiye'de artık bir seçmen olarak orada oyunu kullanabildiğini belirterek, "Artık milletvekili de olabiliyor mu? Olabiliyor. Bak nereden nereye geldik. İnşallah bu daha da ileriye ulaşacak. Bakın bu arada Uğur Şahin ve Özlem Türeci hocalarımızın Kovid-19 aşısını geliştirmede yakaladıkları başarı, kendilerine destek olunması ve fırsat verilmesi halinde insanımızın neler yapabileceğini açıkça göstermiştir. Bu tür iyi örnekler sadece Avrupalı Türkleri değil aynı zamanda diğer göçmen topluluklara da öz güven ve cesaret aşılamaktadır." diye konuştu.
"GÜÇLENEN BİR DİASPORA GERÇEĞİNİ KABULLENMEK İSTEMİYORLAR"
Yarının Avrupası'nda Türklerin ve Müslümanların hak ettikleri biçimde, çok daha görünür bir şekilde yer alacaklarından asla şüphe duymadıklarını aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Elbette bu durum bize nasıl umut aşılıyorsa birilerinin de kabusu oluyor. Avrupalı Türkleri hala 1960'ların dar kalıplarına sıkıştırmaya çalışanlar büyüyen ve güçlenen bir diaspora gerçeğini kabullenmek istemiyor. Son dönemde vahim boyutlara ulaşan İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı, işte bu hazımsızlığın tezahürlerinden yalnızca biridir. Avrupa ülkelerinde farklı isimler altında yapılan haşa İslam modelleri de bu hastalıklı bakış açısının yansımalarından biridir. İslam düşmanlığı, Batılı siyasetçilerin başarısızlıklarını örtmek, çapsızlıklarını gizlemek için istismar ettikleri en önemli araçlardan birine dönüşmüştür. Daha evvel marjinal kesimlerin başvurduğu bu popülist yönteme artık ana akım medya organları, akademisyenler, yazarlar, bakan, başbakan seviyesinde siyasetçiler de tevessül etmeye başlamıştır. Dış politikada başarısızlığa uğrayan, içeride sıkışan, kişisel rekabetlerini bulundukları makamların önüne geçiren siyasetçiler, bu kifayetsizliklerini şahsıma ve Müslümanlara saldırarak kamufle etme çabasındadır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, birkaç gündür hararetlenen tartışmaların, Avrupa medyası ve siyasetindeki bu histerinin en son örneği olduğunu dile getirerek, ırkçı dalgadan sadece Türklerin değil, etnik kimliği, görünüşü, dini aidiyeti farklı diğer toplum kesimlerinin de mağdur olduğunu söyledi.
"MÜSLÜMAN KADINLARIN HAKLARI GASBEDİLMEKTEDİR"
Yurt dışında hayatını sürdürenlerin bu acı gerçekle zaten yüzleştiklerini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"İstatistikler buzdağının yalnızca görünen yüzü olsalar bile Avrupa'da yükselen kültürel ırkçılığı açıkça ortaya koyuyor. Geçtiğimiz yıl önceki senelere göre nefret suçları 2 kat artmıştır Avrupa'da en çok vatandaşımızın yaşadığı 3 ülkede göçmenlere yönelik saldırıların sayısı 3 bini geçiyor. Sadece 2020 yılında Almanya'da 400'ü bizim insanlarımıza yönelik olmak üzere toplam 900'ün üzerinde ırkçı saldırı kaydedilmiştir. Yine geçen yıl koronavirüs salgınının getirdiği kısıtlamalara rağmen cami ve cami derneklerimize yönelik 121 eylem düzenlenmiştir. Bir dönem ülkemizde olduğu gibi Avrupa'da da kamusal, özel alan kurnazlığı üzerinden Müslüman kadınların hakları gasbedilmektedir. Bugün ne yazık ki birçok Avrupa ülkesinde bilhassa başörtülü kadınların istihdama katılabilmesi, iş bulabilmesi, sosyal hayatta özgürce var olabilmesi, hatta bazı yerlerde eğitim imkanları ciddi biçimde sınırlandırılmıştır. Meselenin asıl vahim tarafı ise, bize demokrasi ve insan hakları konusunda ders verenlerin kendi ülkelerinde en temel insan haklarının çiğnenmesine alkış tutması bu ayrımcılığa ses çıkarmamasıdır."
Mücadelelerini hukuk, demokrasi ve meşruiyet zemininde kararlılıkla sürdüreceklerini dile getiren Erdoğan, "Bunun yolu da örgütlü olmaktan, sivil toplum kuruluşları etrafında güç birliği yapmaktan geçiyor. Uluslararası Demokratlar Birliğini işte bu kutlu ve zor mücadelenin en önemli vasıtası olarak görüyoruz. Yani göreviniz sıradan bir görev değil. Hem çok anlamlı hem de bulunduğunuz ülkede özellikle dayanışmanın ruhunu iyi kavrayarak oradaki haklarınızı almak ve bu hakları en ileri derecede savunmaktır. Şu anda birlik hamdolsun kuruluşundan bu yana geçen süre zarfında Avrupa'daki kardeşlerimizin soydaşlarımızın hukukunu savunma noktasında çok önemli bir sivil toplum örgütü konumuna yükseldi. Yeterli mi? Değil. Ben çok daha iyi bir konuma geleceğine inanıyorum.
Ancak, önümüzde halen kat etmemiz gereken ciddi bir mesafe bulunuyor. Uluslararası Demokratlar Birliğinin, yeni yönetiminin çok daha kuşatıcı ve kucaklayıcı bir şekilde çalışmalarını hızlandıracağına inanıyorum. Bu süreçte özellikle siz kadınlarımızın ve gençlerimizin üzerinde önemli görevler vardır. Sizlerin sahiplenmediği bir mücadelenin başarı şansı, olmaz." diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin rekor ve başarılarla dolu son 19 yılına, kadınların ve gençlerle beraber damga vurduklarına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu anda bizim Türkiye genelinde yaklaşık 11 milyon 500 bin üyemiz var. Bunun içinde 1 milyon zaten yaş sebebiyle 30 yaşa kadar gençlik teşkilatında kalıyor, 30 yaşı aştıktan sonra malum bir üst kademeye yani ana kademeye geçiyor. Fakat, kadınlarımız 5 milyon 300 bin. Şu anda kadınlarımızın üye sayısı Türkiye'de sadece Adalet ve Kalkınma Partisinde 5 milyon 300 bin. Diğer partilerin hepsini toplayın bu rakama ulaşamazlar. 6,5 milyonun üstü demek ki... 5 milyon civarında da şu anda kademenin diğer bölümleri. Bütün illerimizde bu üye kayıt kampanyaları devam ediyor. İnşallah 2023'e kadar bu kampanyalarımız yoğun bir şekilde devam edecek. Eğer bu Kovid-19 meselesi önümüzde bir engel olarak bulunmamış olsaydı şu anda bizim bu kampanyalarımız çok daha farklı bir yere gelmiş olurdu. Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağımız 2023'e de yine biz sizlerle beraber yürüyoruz. Avrupalı Türklerin köklerinden, dilinden, kültüründen ve dininden kopmadan huzur içinde ve müreffeh bir şekilde yaşayabilmesi sizin vereceğiniz mücadeleye bağlıdır.
Çok önemli bir misyon yüklenmiş, önemli bir sorumluluğu omuzlamış durumdasınız. Sizlerden ülke ve millet olarak bizim de Avrupa'daki vatandaş ve soydaşlarımızın da beklentisi büyük. Binlerce yıllık tarihi şanlı zaferlerle ve çetin mücadelelerle dolu büyük bir milletin evlatları olduğunuzu asla unutmamalısınız. Sizler, politikalarını belirlerken kimi devletlerin gözünün içine bakan değil, Birleşmiş Milletler kürsüsünden 'Dünya beşten büyüktür.' diyerek tüm insanlık için hak ve adalet talep eden bir ülkenin evlatlarısınız."
Savunma sanayisine ve terörle mücadeleye vurgu yapan Erdoğan, "Diplomaside destanlar yazan, geleceğin teknolojilerine imza atmaya başlayan ürettiği insansız hava araçları, silahlı insansız hava araçlarıyla dünyada savaş paradigmasını değiştiren bir ülkenin evlatlarısınız. Her birinizden mensubu olduğunuz milletinizden, dilinizden, kültürünüzden en önemlisi de bağımsızlığın timsali ay yıldızlı al bayrağınızdan iftihar etmenizi istiyorum." dedi.
Erdoğan, UID üyelerinin yurt dışında tarihi bir duruş sergilediğinin altını çizerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biz de içeride benzer bir mücadeleyi yürütüyoruz. Coğrafyamızdaki 1000 yıllık varlığımızı temsil nöbetini yeniden devralmayı hedeflediğimiz, medeniyetimizin yükselişini hazmedemeyenlerin saldırılarına, göğüs geriyoruz. Böylesine kutlu bir mücadelenin sancaktarlığını yapmaktan da şeref duyuyoruz. Güya bize muhalefet yapmak adına Türkiye Cumhuriyeti kimliğine sahip olduğu halde gavurun kılıcını sallayarak üzerimize gelenleri gördükçe de üzülüyoruz. Proje ürünü açıkça belli olan şahsiyetlerin, konuların, kampanyaların bizim ülkemizin dikkatini asıl hedeflerinden uzaklaştırmak gayesiyle ortaya sürüldüğünün farkındayız.
Türkiye'nin son 8 yıldır yaşadığı her hadise bu sinsi oyunun bir parçasıdır. Hiçbiri kendi dinamiklerimizin tabii ürünü olmayan bunca siyasi, sosyal, ekonomik, psikolojik saldırının hepsinin de üstesinden Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle şimdiye kadar gelmeyi başardık. Sınırlarımızın tacizinden, terör örgütlerinin harekete geçirilmesine, darbecilerden ekonomik tetikçilere tüm yöntemler kullanılarak Türkiye'nin sinir uçlarıyla oynamaya çalışanlara aradıkları fırsatı vermedik. Son dönemde gerçekte ne olduğu, nasıl olduğu, niçin olduğu gayet iyi bilinen kimi konular üzerinden başlatılan kirli kampanyaları da bu sürecin yeni bir dalgası olarak görüyoruz.
Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye karşıtı her senaryonun içerisinde yer alarak yalan yanlış ve iftira ürünü iddiaları sürekli tekrarlamak suretiyle kendisine yeni bir misyon oluşturmaktadır. Geçmişte bu parti asla tasvip etmesek de kendince bir duruşa, tarza ve söyleme sahipti. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi kime ne duymak istiyorsa onu söyleyen, seviyesizliği, değersizliği, lümpenliği siyasetin merkezine yerleştirmiş bir yapı haline dönüşmüştür."
Kendilerini "çukur ve bataklık siyaseti"nden mümkün olduğunca uzak tutmaya çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, "Ancak yalanın ve iftiranın dozu bazen öylesine artıyor ki milletimize olan saygımız gereği bunlara cevap vermek mecburiyetinde kalabiliyoruz. Böyle durumlar haricinde biz kendi programımızı uyguluyor, kendi işimize bakıyor, ülkemizi hedeflerine doğru adım adım yaklaştırmanın mücadelesini veriyoruz. Sadece son birkaç gün içinde bizim gündemimizi oluşturan konu başlıklarıyla CHP'nin gündemindeki konu başlıklarına bakmak bile aradaki ufuk farkını göstermeye yeterli olacaktır." diye konuştu.
Erdoğan, dün Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile bir araya geldiğini, daha sonra Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı'nın yapıldığını hatırlatarak, "Aramızdaki ilişkileri, hem de Rusya ile giderek tırmanan Donbass krizini değerlendirdik. Aynı mesele bir önceki gün de Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ile yaptığımız telefon görüşmesinde ele aldığımız önemli konulardan biriydi. Bölgemizin huzuru ve güvenli geleceği için her iki ülkenin de aralarındaki anlaşmazlıkları bir an önce müzakere ve barış yoluyla çözmesini istiyor, bu yönde gayret gösteriyoruz. Sayın Putin'le ayrıca yeni turizm sezonu hazırlıklarından Suriye krizine kadar Karabağ olaylarına kadar bütün bunları geniş bir yelpazede ele alarak görüş alışverişinde bulunduk." dedi.
Önceki gün Beykoz Cam ve Billur Müzesi'nin restorasyonu sonrası açılışının yapıldığını hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Dünyada eşi benzeri olan eserler değil bunlar. Bu tür müzeler nadidedir ve adeta ebru gibidir. Her bir obje bir ikincisi olmayan böyle bir müze. Ebruda nasıl bir eserin diğerini yapamazsınız, başlı başına tektir; bu cam eserler de başlı başına her biri bir eser. 1500 obje var, hepsi de birbirinden farklı ve geçmişi itibarıyla da yaklaşık 150-200 yıllık eserler var burada. Gerçekten göreni hayran bırakan... Açılışını da yeni yaptık. Burası harabe bir yer idi. Bu harabe yeri ele aldık, renovasyonunu, restorasyonunu, her şeyini hallettik, bitirdik. Bu mekanı aldığımız zaman burası da öyleydi. Rezaletti burası. Şu gördüğünüz yeri maalesef bir müddet Beşiktaş Kaymakamlığı olarak kullanmışlardı. Kaymakamlıktan başka her şeye benziyor tabii. Sonra biz burayı bu hale getirdik. Hemen karşı taraftaki yeri yine aynı şekilde. Sol tarafta şu anda ofis olarak kullandığım yeri mevcut hale getirdik. Niye? Çünkü bize düşen, neyi biz tarihten aldıysak onu günümüze çok çok farklı taşımak ve geleceğe de onu ideal bir şekilde emanet etmektir."
Erdoğan, açılış programının ardından Türkiye Voleybol Federasyonu yönetici ve oyuncularını kabul ettiğini dile getirerek, "Bunların içinde de bir tane Küba'dan artık Türk vatandaşlığına geçen bir voleybolcumuz vardı 21 yaşında. Tabii çok çok övgüyle bahsettiler. Kendisinin pasaportunu, kimliğini teslim ettik. 'Hayırlı olsun.' dedik ve başarılarından dolayı da tebriklerimizi bildirdik. Voleybol takımımızın başantrenörü benim sporculuk döneminden arkadaşımdı. İspanya'da geçirdiği bir rahatsızlığın ardından talimatımızla gönderilen bir ambulans uçakla ülkemize getirilip burada tedavi edilmişti. Görüşmemizde kendisine bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi sunduk." diye konuştu.
"GERİ DÖNÜŞLERİNİ ALINCA OLUMLU BİR ŞEKİLDE BİZ DE MUTLU OLDUK"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, salgın sebebiyle satışları azaldığı için depolarda bekleyen patates ve soğanların, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) üzerinden satın alınarak ihtiyaç sahiplerine hibe olarak ramazan öncesinde dağıtılmasının kararlaştırıldığını belirterek, 1 milyon 250 bin ton patates ve yaklaşık 300 bin ton soğanın vatandaşlara dağıtılacağını bildirdi.
Çeltiğin de çiftçinin elinde kalmaması için TMO'ya talimat verildiğine değinen Erdoğan, "Uygun fiyatlarla alımını da yapıp böylece ramazan öncesi çiftçilerimiz huzur içerisinde yola devam etsinler dedik. Bu tabii çok çok mutluluk meydana getirdi ve geri dönüşlerini de hamdolsun alınca olumlu bir şekilde biz de mutlu olduk. Şimdi ramazan öncesi 81 il valiliklerimiz vasıtasıyla bu konuyu yakından takip edip neticelendirerek, hem üreticilerimizi sıkıntıdan kurtaracak hem de vatandaşlarımıza destek olacağız." diye konuştu.
Erdoğan, haberin duyulması sonrası çiftçilerden, üreticilerden çok sayıda samimi teşekkür mesajı aldıklarını ifade ederek, "Hep söylediğim gibi bizim için en büyük şeref, milletimize efendi olmak değil, hizmetkar olmaktır. Bizim için en büyük mutluluk da bu hizmetler karşılığında insanlarımızdan şöyle kalpten gelen bir 'Allah razı olsun' sözünü duymaktır. Bu duyguyu dünyanın tüm hazinelerine değişmeyiz." dedi.
BAYRAM İKRAMİYELERİ
Yaklaşık 3 yıl önce emeklilere bayramlarda biner lira ikramiye ödeme sözü verdiklerini ve bu uygulamayı hemen başlattıklarını hatırlatan Erdoğan, enflasyon oranında artış yapılan bayram ikramiyelerinin ramazandaki ilk ödemesini mayıs başında Kurban Bayramı ödemesini de temmuz ortasına doğru gerçekleştireceklerini anlattı.
Ayrıca salgın döneminde alınan tedbirler kapsamında en düşük emekli maaşını 1500 liraya çıkartarak hiçbir vatandaşın mağdur duruma düşmemesini sağladıklarını ifade eden Erdoğan, göreve geldiklerinde emekli maaşlarının 66 liradan başladığını hatırlatarak, emeklilerin bugün tarihlerinin en iyi gelir seviyesine sahip olduğunu, bunu da yeterli görmediklerini, ülkenin imkanlarının genişlemesine paralel olarak emeklilerin şartlarını daha da iyileştirmeye hazırlandıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tabloya ihracatta her ay tazeledikleri rekorları, dünyada herkes küçülürken Türkiye'nin büyüyen nadir ülkelerden biri olduğu gerçeğini, üretim tarafındaki sevindirici gelişmeleri ve daha pek çok olumlu haberin eklenebileceğini dile getirdi.
"BU MUSİBETİN DE ÜSTESİNDEN GELECEĞİMİZE İNANIYORUM"
Hizmet sektörü ve turizm başta olmak üzere salgından etkilenen çeşitli alanlarda çözülmesi gereken sıkıntılar olduğunu bildiklerini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Sıkılaştırmak zorunda kaldığımız tedbirler sebebiyle dükkanı kapanan, işi azalan, geçimi sıkıntıya düşen her kardeşimizin derdi bizim derdimizdir. Bugüne kadar istihdamdan kiraya, uygun şartlı krediden hibeye kadar pek çok destek verdiğimiz esnaf ve sanatkarımızın yanında olmayı sürdüreceğiz. Karşımızda ancak dünya ile birlikte yürütürsek başarıya ulaştırabileceğimiz bir tehdit var. Bu mücadelede kısıtlamalardan aşılamaya ve destek paketlerine kadar elimizdeki tüm silahları kullanıyoruz. Allah'ın izniyle bu musibetin de üstesinden geleceğimize inanıyorum.
Salgın sonrası yeniden şekilleneceği görülen küresel siyasi ve ekonomik sistemde ülkemizi hak ettiği yere çıkartmakta kararlıyız. Bunun için hem fedakarlık yapacak hem daha çok çalışacak hem de birlik ve beraberliğimize sıkı sıkıya sahip çıkacağız. CHP ve aynı gayri milli projenin paydaşı olan kesimlerin milletimizin moralini bozma ve ülkemizin algısını kötüleme çabalarını da nice diğer sinsi oyun gibi inşallah boşa çıkartacağız. Sizlerden bulunduğunuz ülkelerde temas ettiğiniz herkese gerçek Türkiye fotoğrafını bıkmadan, usanmadan, samimiyetle ve azimle sürekli anlatmanızı istiyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Demokratlar Birliği Kadın Kolları ve Gençlik Kolları MKYK üyelerine çalışmalarında başarılar diledi. Erdoğan, kadın ve gençlik kollarının birliğinin, beraberliğinin daim olmasını dileyerek sözlerini tamamladı.