Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
Bugün hep birlikte ülkelerimiz ve bölgemiz adına gerçekten tarihi bir ana şahitlik ediyoruz. Her aşaması sabırla, dirayetle, Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan’ın ortak gayretleriyle örülen 7,5 senelik uzun ve meşakkatli bir süreci başarıyla taçlandırmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Bu proje her şeyden önce ülkelerimiz arasındaki köklü dostluğun sembolüdür. TANAP, bu aşamaya Türkiye ve Azerbaycan’ın karşılıklı güvene dayalı ilişkileri sayesinde gelebilmiştir.
Hatırlayacağınız üzere TANAP’la ilgili ilk adımı, 2012 senesinin Haziran ayında Hükümetlerarası ve Ev Sahibi Hükümet Anlaşmaları’nın İstanbul’da imzalanmasıyla atmıştık. Şah Deniz 2 Nihai Yatırım Kararı Anlaşmasını ise 2013’ün Aralık ayında, Bakü’de düzenlenen bir törenle neticelendirdik. Ardından 17 Mart 2015 tarihinde Kars’ta; Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan Cumhurbaşkanları olarak TANAP’ın temel atma töreni gerçekleştirdik. Bu tarihten 3 yıl sonra ise 12 Haziran 2018’de dost ve kardeş ülkelerin de katılımıyla, Eskişehir’de TANAP’ın açılış törenini yaptık. Haziran 2012’den bu yana geçen sürede, TANAP Projesinin hayata geçmesi için gerçekten büyük çaba sarf ettik. İçerde ve dışarda atlattığımız onca badireye, bölgesel gerilime, hatta sıcak çatışmalara varan istikrarsızlıklara rağmen, TANAP’ı planlandığı şekilde ilerlettik. Gerek değerli kardeşim Aliyev’in şahsi ilgisi, gerek Gürcistan makamlarının işbirlikleri, gerekse bu projeye emek veren kardeşlerimizin gayretleriyle hamdolsun TANAP’ı bugünkü aşamasına getirdik.
Bugün işte hep beraber verilen emeklerin boşa gitmediğini görüyoruz.
“Enerjinin ipek yolu” olarak görülen bu muhteşem projenin; belirlenen takvime, hedeflerimize ve taahhütlerimize uygun bir şekilde ülkelerimizle ilgili kısmını bugün itibarıyla tamamlamış oluyoruz. Bu projeyle, sahip olduğumuz zenginlikleri kendi vatandaşlarımızın, onlarla birlikte tüm bölge halklarının, tüm insanlığın hizmetine sunma irademizi teyit ettik. Biz TANAP’la ülkemizin enerji ihtiyacını garanti altına almanın yanı sıra Avrupa’nın enerji arz güvenliğine de katkı yapmayı hedefledik.
Sizlerin de bildiği gibi TANAP, Azerbaycan’dan Avrupa’ya uzanan 3 bin 500 kilometrelik enerji koridorunun en önemli parçasıdır. Bugün itibarıyla Azerbaycan doğalgazı, ülkemiz üzerinden 20 il, 67 ilçe ve 600 köyden geçerek artık Avrupa’nın kapısına ulaşmıştır. TANAP’la 16 milyar metreküplük Azerbaycan doğalgazının Türkiye ve Avrupa’nın istifadesine sunulması, hayalden çıkıp gerçeğe dönüşmüştür. 16 milyar metreküplük bu gaz miktarının 6 milyarını biz, 10 milyarını ise Avrupa ülkeleri kullanacaktır. Nitekim 18 Kasım 2019 itibariyle TANAP üzerinden Türkiye’ye taşınan gaz miktarı 3,23 milyar metreküpe ulaştı.
"TANAP’IN TAŞIMA KAPASİTESİNİ 31 MİLYAR METREKÜPE ÇIKARMAYI PLANLIYORUZ"
İlerleyen yıllarda TANAP’ın taşıma kapasitesini önce 24 milyar metreküp ardından 31 milyar metreküpe çıkarmayı planlıyoruz. Bundan sonra asıl sorumluluk sınırın öte tarafındaki komşularımıza düşüyor. Avrupa’ya gaz sevkinin başlaması için Trans-Adriyatik Doğal Gaz Boru Hattı TAP’ın bir an önce tamamlanması gerekiyor. İnşallah TAP’ın da 2020 yılı içinde tamamlanmasını bekliyoruz.
İnsanlık, son iki asırda enerji kaynaklarının kontrolü için savaşmış, çatışmış; sonuçta milyonlarca insanın canına mal olan çok ağır bedeller ödemiştir. Özellikle içinde bulunduğumuz coğrafya, enerji kaynakları üzerine yaşanan yıkıcı rekabete bizzat sahne olmuştur. Ortadoğu’nun on yıllardır istikrarsızlıkla boğuşmasının arka planında bu mücadele vardır. Bir damla petrolü insan kanından, insan hayatından daha değerli gören zihniyet, dünyaya barış ve huzur getirememiştir.
Yaşanan onca acıya, ölüme, yıkıma rağmen, ne yazık ki, bu anlayışın belli güçler tarafından devam ettirildiğini görüyoruz. Özellikle Doğu Akdeniz’de bulunan hidrokarbon kaynaklarının paylaşımı konusunda, birileri hakça paylaşım yerine gerilimi körüklemeye çalışıyor. Adaletli paylaşım imkânı varken, tehdit diline ve şantaj politikalarına başvuruluyor. Oysa hiç kimse, hiçbir ülke uluslararası hukuktan üstün değildir. Emrivakilerle netice alınamayacağı artık idrak edilmelidir. “Ben yaptım oldu” mantığıyla kimse bir yere varamaz. Aba altından sopa göstererek, hiçbir ülke bir başkasına haklarından sarf-ı nazar ettiremez. Bilhassa Türkiye, böyle bir zillete asla boyun eğmez. Ülkemiz, ne kendi hukukunun ne de Kıbrıs Türk’ünün çıkarlarının çiğnenmesine izin verir.