Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle;
Aziz milletim, değerli milletvekili arkadaşlarım sizleri en derin kalbi duygularım ile hasretle muhabbetle selamlıyorum. Dünyada halkının kurtuluş savaşını bizzat yöneten, her badirenin ardından ayağa kalkıp çalışan çok az Meclis vardır. Bu Meclis ile ne kadar övünsek azdır. Meclisimizi yeni ve tarihi bir dönem daha bekliyor. Reform paketimizi milletimiz ile paylaştık. MHP'nin de bu teklife olumlu bakması ile, Türkiye tarihinde ilk defa sivil bir anayasa hazırlama ve millete sunma şansına sahip olmuştur.
Darbeler sonrası hazırlanan anayasaların ülkemize ağır darbeleri olmuştur. Milli iradenin yetkilerini kısıtlayan anayasalardaki çarpıklıklar tüm değişikliklere rağmen tam giderilememiştir. İktidarımızın ilk döneminde, nice demokrasi ayıbı ile karşı karşıya kalmıştır. Adını utanmadan Cumhuriyet mitingleri koydukları gösterilerle kendisini devlet ve milletin üstünde gören nice kibir abidelerinin saldırıları ile karşılaştık.
Partimize kapatma davası açıldığında, buna karşı omurgalı bir duruş sergilemek yerine belge üretme peşine düşenleri de unutmadık. Türkiye son 7-8 yılda sınır içi ve dışından sayısız işgal girişimi ile karşı karşıya kaldı. Alçaklığın, sinsiliğin her türlüsünü yaşadık. Bunların hepsi aziz milletimizin sinesine çarparak paramparça oluyor. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ülkemizi yeni bir yönetim sistemine kavuşturmayı başardık. Darbe anayasasının ruhundan kaynaklanan anaforlar bir türlü bitmek bilmedi.
"ŞARTLAR GAYET UYGUN"
Yakında kamuoyu ile paylaşacağımız insan hakları eylem planı hazırlıklarında da bunu gördük. Meclis'teki pek çok çalışmada da bu gerçek karşımıza çıktı. Her adımda meselenin eklektik yöntemlerle çözülemeyeceği gerçeği ile karşılaştık. Yeni bir anayasa çalışması başlatmıştık, tüm partilerden eşit üye ile bir komisyon kurarak yeni anayasa için ilk adımı atmıştık. Bu samimi adımımız, CHP'nin işi sürekli yokuşa sürmesi ve masayı devirmesi ile akamete uğramıştı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş aşamasında tekrar bunu gündeme aldık ancak iklimin buna uygun olmadığını gördüğümüz için konuyu dile getirmedik. Bugün uluslararası alanda özgürce irade ortaya koymuş bir Türkiye var. Yeni anayasa için şartlar gayet uygun.
Anayasaların toplumun kahir ekseriyetinin desteğini alması gerekir. Tercihimiz tüm partilerimizin bu sürecin içinde yer almasıdır. Bunun için sonuna kadar samimi bir gayret göstereceğiz. Ancak kimi partiler kendini sürecin dışında tutsa bile biz tüm kesimlerle konuşarak yeni anayasa çalışmalarının içinde olmalarını temin edeceğiz. Bunun için sonuna kadar, acele etmeden, her kesimle istişareleri yaparak bir anayasa metni ortaya çıkartmalıyız. Hatta bu öyle bir metin olsun ki, Türkiye'nin 150., 200. yılları kutlanırken, bu çalışma tarihi dönüm noktalarından biri olarak gösterilsin. Öyle bir metin olsun ki, anayasa hukuku literatüründe tüm dünyada örnek gösterilsin. Diğer toplumlara da ilham versin.
Hiç şüphesiz bu konuda en önemli görev TBMM'ye, Cumhur İttifakımıza ve AK Parti grubumuza düşecektir. Sizlerden bu sürece özellikle sahip çıkmanızı istiyorum. Sayın Bahçeli'nin ortaya koyduğu çerçeveyi memnuniyetle karşıladım. Bu konuda Cumhur İttifakı olarak tam bir anlayış biçimindeyiz. İnsan hakları eylem planımızda yeni anayasa meselesi ile ilgili de özet bir çerçeve ortaya koyacağız.
Buradan akademisyenlerimize, üniversitelerimize, medya kuruluşlarımıza çağrıda bulunmak istiyorum. Gelin hep birlikte tekliflerimizi yıl içinde hazırlayalım ve tartışmaya başlayalım. Vizyoner bir bakış ile bunları milletimizle paylaşalım. Milletimizin önüne en kapsayıcı, ufku geniş metni koyalım. Cumhuriyetimizin 100. yılını yeni sivil bir anayasa ile karşılayalım. Biz, Cumhur İttifakı olarak çalışmalara en yapıcı katkıyı sunmakta kararlıyız. Nihai karar elbette milletimizin olacaktır. Şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.
Dünya salgın tehdidi ve tedbirlerinin yol açtığı ağır sorunlarla yüzleşiyor. Biz, sistemimizin gücü ve tedbirler sayesinde bu süreci nispeten daha az hasarla atlatıyoruz. Batılı ülkeler salgınla baş etmekte zorlanırken biz sonrası dönemin hazırlıklarına başladık. Esnaf başta olmak üzere her vatandaşımızın sıkıntısını biliyoruz. Çözüm için sürekli yeni destek programları geliştiriyoruz. Vatandaşlarımıza verilen destekler 51 milyar lirayı geçti. Bizim şu anda hazinemiz hamdolsun tamamen esnafımızın, milletimizin emrindedir. Bay Kemal bunları takip edemiyorsa ben ne yapayım. Biz kasamızdan çıkanı biliyoruz.
KILIÇDAROĞLU'NA İZMİR TEPKİSİ
Şehirde halkına hizmet etmek isteyen bir belediye yönetiminin, zihniyetinin var olmasıdır. Geçtiğimiz günlerde İzmir'deki yağışlar sonucu yaşanan sel felaketi ile ilgili bir habere benim de gözüm ilişti. Sel felaketinin ardından nasıl olduysa hatırladı CHP Genel Başkanı'na bir esnaf ''Altyapı İzmir'de bitik. Sizden ricam ediyorum, burada 35 senedir CHP var, lütfen bu altyapıyı düzeltin'' diyor. Aklıma bu vatandaşımız kimi kimi şikâyet ediyor düşünmedim değil. İzmir'deki Çiğli tramvayı temel atma töreninde konuşan Kılıçdaroğlu, kendi belediyesinin hazineden daha uygun şartlar borçlandığını övünerek anlatıyordu. İzmir Büyükşehir Belediyesi zaten bütçesinin 2,5 katı borçlu belediye olarak böyle bir borçlanma hakkına sahip değildir, Bay Kemal. Bunları öğren"
Ortada borçlanma izni bulunmadığı için belediyenin kredi kullanımız söz konusu değildir. Proje finansmanı ile tahvil ihraçları birbirleriyle ilgisi olmayan konulardır. Kılıçdaroğlu ekonomiden ve rakamlardan anlamadığı için hazinenin sağladığı uluslararası finansman kredi şartlarının daha uygun olduğunu da bilmiyor. Hepten cahil. Bunların hangi yalanlarını düzelteceğimizi bilmekten usandık. Bunları görünce bir anda 1994 yılında İstanbul Belediye Başkanlığına seçildiğimiz günleri hatırladık.
Sayın Kılıçdaroğlu şunu iyi bil... Hazine ve Maliye Bakanlığı herhangi bir tahvil müsaadesi vermedikten sonra hiçbir belediye bu şekilde borçlanmaya gidemez. Bu sonunda bana gelir, benim de onaylamam gerekir. Ben onamadan bu dış borçlanmayı yapamaz. Bilmiyor. Hiçbir şeyi takip etmiyor. Bundan sonra da sen bu yanlışla gidecek olursan burada soru işaretleri artar. İstanbul'u sokakları çöpten geçilmeyen, ulaşım felç, havası kirli, insanları sahipsiz bir şehir olarak devralmıştık. El ele verip, birkaç yıl içinde şehrin tüm sorunlarını çözüm yoluna koyduk. CHP belediyesinden devralmıştık. Bu meselelerin bazıları yeniden hortlamaya, CHP'li belediyelerin olduğu şehirlerde görülmeye başlandı.
Kimin eser siyaseti yaptığı, kimin istismar, ideolojik bağnazlık siyaseti yaptığı ayan beyan ortaya çıkmıştır. Bu farkları görüntülü şekilde ortaya koyacağız. Devamlı hatırlatmamız gerekiyor. Milletimize bunları hatırlatmak şart. Vatandaşlarımız gerçekleri ekranda bizzat izleyerek bizden de dinleyerek görecek. Hiç edep adap öyle bir şey de yok. İşte İzmir'in hali ortada. 35 yıldır sizde. İzmir tüm alt yapısıyla çökmüş vaziyette. Kaçak yapılarıyla çömüş vaziyette. Kendi partisi içindeki taciz, tecavüz, hırsızlık, arsızlık işlerinin üzerini kapatmaktan, milletin derdine derman olacak konularla ilgilenmeye fırsat bulamayanlar, bunun hesabını elbette sandıkta verecektir.
Terör örgütleriyle iç içe girmiş olan şu anki CHOP, Kuvayi Milliye CHP'si midir? Hayır. Şu anki CHP, siyaseti ülkesinin felaketibi dileyecek seviyeye indiriyor.
Kiralık milletvekili vereceksin sonra da geri isteyeceksin.
Böyle demokrasi mi olur?
Bunları da yaptılar.