MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Döktükleri kanların bedelini ödeyecekler, yaptıkları ihanetlerin cezasını çekecekler. 15 Temmuz ülkemiz için bir dönemeç ve yeni bir dönemin başlangıcıdır. Hiçbir şey 15 Temmuz öncesi gibi olmayacaktır. Koalisyonlar devri kapanmıştır, hükümet bunalmalarına kilit vurulmuştur. TBMM'nin gücü artmıştır. Türkiye'nin gücü Cumhurbaşkanlığı sistemiyle daha çok güçlenmiştir" şeklinde konuştu.
Bahçeli, "İsrail planları, Körfez ülkelerinin nifakları, ABD'nin oyunları Türkiye'ye diz çöktüremeyecektir. Neyi ne zaman yapacağımızı kimseye sormayız" dedi.
S-400 hayırlı olsun
Bahçeli; "Milli güvenliğimiz ve menfaatlerimiz neyi gerektiriyorsa onu yaparız. S-400'e FETÖ'cü alçaklar karşıdır, S-400'e PKK'lı caniler karşıdır, S-400'e küresel güçler karşıdır, S-400'e CHP, İP ve HDP karşıdır, yani zillet, ülke savunmasından rahatsızdır. Onlar ne derlerse desinler S-400 ülkemize getirilmiştir. Duyum üzerine konuşup S-400'ün sarayın savunmasında kullanılacağını söyleyenler ise tek kelimeyle cahildir, köhnedir, kişiliksizdir, köksüzdür, iş birlikçidir." açıklamasını yaptı.
İşte MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin Kütahya'da yapmış olduğu konuşma:
Aziz Vatandaşlarım,
Saygıdeğer Kütahyalı Kardeşlerim,
Değerli Dava Arkadaşlarım,
Muhterem Hanımefendiler, Beyefendiler,
Sözlerimin başında hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Kütahya’da yaşayan bütün kardeşlerimi hasretle bağrıma basıyorum.
Bizleri kavuşturan Rabbim’e şükrediyorum.
31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinde Kütahya tarih yazdı.
Kükremiş sel gibi bendini çiğnedi aştı.
Kütahyalı kardeşlerim muazzam bir uyanış hamlesiyle sevdalılarına oy ve onay verdi.
Çok şükür Kütahya ehline emanet edildi.
Kütahya Işık veren Alim’iyle buluştu.
Milliyetçi Hareket Partisi’ne muazzam bir sorumluluk ve görev yüklediniz.
Sizlerin sayesinde üç hilal Kütahya’nın burçlarına dikildi.
Hepinize müteşekkirim, hepinize şükranlarımı sunuyorum.
31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinden sonra partimizin yönetimine geçen belediye başkanlarımızı “Takdir-Tebrik-Teşekkür” temasıyla ziyaret ediyoruz.
Bu vesileyle Söğüt’ten sonraki ikinci durağımız Kütahya’dır.
31 Mart seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi’ne oy veren, belediye başkan adaylarımızı destekleyen Kütahyalı kardeşlerime yürekten teşekkür ediyorum.
Kütahya Belediye Başkanımız Sayın Alim Işık’ı,
Merkez Seyitömer Belediye Başkanımız Sayın Halil Öztürk’ü,
Aslanapa Belediye Başkanımız Sayın Gökhan Gürel’i,
Domaniç Belediye Başkanımız Sayın Sahvet Ertürk’ü,
Eskigediz Belediye Başkanımız Sayın Mustafa Arslan’ı,
Gökler Belediye Başkanımız Sayın Yüksel Arık’ı,
Yenikent Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Karaca’yı,
Güney Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Çavdar’ı,
Balıköy Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Artun’u,
Tunçbilek Belediye Başkanımız Sayın Mustafa Düzgün’ü huzurlarınızda gönülden tebrik ediyorum.
31 Mart seçim sürecinde insanüstü bir gayret ve mücadele ruhuyla çalışan tüm dava arkadaşlarımızı ve parti teşkilatlarımızı içtenlikle takdir ediyorum.
Kütahya bize inandı, Kütahya bize itimat etti, biz de ilkeli ve inançlarımıza bağlı şekilde hizmetimizi canla, başla, heyecanla yapacağız.
Kütahya’yı prangalarından kurtaracağız.
Teveccühünüzün hakkını vereceğiz, beklentileri boşa çıkarmayacağız.
Kütahya daha güzelleşecek, daha güçlenecek, daha da gelişecek.
Unutmayınız ki, desteğiniz gücümüze güç katıyor, heyecanınız önümüzü aydınlatıyor.
Allah hepinizden razı olsun diyorum.
Başarmaktan ve Kütahya’yı hak ettiği seviyelere taşımaktan başka seçeneğimiz olmadığını buradan bir kez daha ilan ve ilam ediyorum.
Değerli Kütahyalılar,
Aziz Dava Arkadaşlarım,
Türkiye’nin köşeye sıkışması için el ovuşturanlar var.
Türkiye’nin kaybetmesine yatırım yapan karanlık çevreler iş başında.
Terör örgütleri boş durmuyorlar.
Emperyalist ülkeler rahat durmuyorlar.
Önümüzdeki pazartesi günü 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin üçüncü yıl dönümüdür.
Din kisvesine bürünen hainler 15 Temmuz’da işgali denemişlerdi.
O meşum gece vahşet doluydu.
Türkiye doğrudan hedef alınmıştı.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içine sızan terörist bir kadro milletimize havadan-karadan ateş yağdırmıştı.
15 Temmuz 2016’da 251 vatan evladımız şehit düştü.
2 bin 194 vatan evladımız yaralandı ve gazi oldu.
Gerek 15 Temmuz’da gerekse de terörle mücadele esnasında şehadet şerbetinden kana kana içen aziz şehitlerimize Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum.
Gazilerimize saadet ve selamet dileklerimi iletiyorum.
15 Temmuz unutulmayacak.
Türkiye’ye yapılan kötülükler asla affedilmeyecek.
Fetullah Gülen iblisi ve terörist yandaşları ya bu dünyada ya da Mahkeme-i Kübra’da eninde sonunda hesap verecekler.
Döktükleri kanların bedelini ödeyecekler.
Yaptıkları ihanetlerin cezasını çekecekler.
15 Temmuz ülkemiz için bir dönemeç, yeni bir dönemin başlangıcıdır.
Hiçbir şey 15 Temmuz öncesi gibi olmayacaktır.
30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’nden sonra vatan toprakları işgal edilmişti.
Bağımsızlığımız kısa süreliğine askıya alınmıştı.
6 asırlık bir imparatorluk batıyordu.
Müstevliler her karış toprağımızı ur gibi sarmışlardı.
Milli Mücadele sonucunda vatan kurtarıldı, yeni ve milli bir devlet kuruldu.
Milli Mücadele’nin arkasından hem rejim, hem sistem, hem de devletin esası ve ismi değişti.
Tarih aynıydı, ruh aynıydı, millet aynıydı, ülküler aynıydı, köküne tutunup kükreyerek ayağa kalkan şanlı irade mazidekinin tıpatıp devamıydı.
Ancak savaş ortamı yeni şartları ortaya çıkarmıştı.
Dev bir İmparatorluğun küllerinden Türkiye Cumhuriyeti doğmuştu.
Bu doğum mecburiydi, kutluydu, kaçınılmazdı.
15 Temmuz’da da yeni bir işgal teşebbüsüne maruz kalınmıştı.
Ancak bu defa işgal niyeti teşebbüs aşamasındayken bastırılmış, işgalciler tepelenmiş, alayının birden hakkından gelinmiştir.
Allah’a çok şükür istiklalimiz korundu.
İstikbalimize sahip çıkıldı.
Milli emanetlere ve egemenlik haklarımıza leke düşürülmedi.
Türk milleti zulmeti imanıyla ezdi, zalimleri iradesiyle yerle yeksan etti.
15 Temmuz’un sonucunda zorunlu olarak sistem değişikliği gündeme gelmiştir.
Türk milleti, her türlü tehdit ve tehlikeye karşı beka hassasiyetini gözeterek tedbir almak durumundaydı.
Konu vatandı.
Konu bayraktı.
Konu devlet-i ebed müddet, millet-i ebed müddetti.
Bunlardan taviz veremezdik.
Hain ve hasmane kuşatmayı yarmak zaruretti.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi işte bu şartlar altında inşa edildi ve bizzat sizlerin desteğiyle yönetim hayatımıza girdi.
Devlette çok başlılığın bitirilmesi, hukuk ve adaletin güçlendirilmesi, istikrar ve icraatın derinleştirilmesi bu sayede hayat ve zemin bulmuştur.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kaynağı ne Amerika, ne Avrupa, ne de bir başka yabancı ülkedir.
Kaynak Türk tarihidir.
Karar Türk milletinindir.
Koalisyonlar devri kapanmıştır.
Hükümet bunalımlarına kilit vurulmuştur.
TBMM’nin fonksiyonel gücü artmıştır.
Türkiye yeni hükümet sistemiyle daha da güçlenmiştir.
Yeni 15 Temmuzların olmaması için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yaşatılmalıdır.
Yeni darbe ve işgal girişimlerinin önüne set çekmek için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kökleşmeli, eksik kalan veya aksayan yönleri varsa iyi niyetle tamir ve telafi edilmelidir.
Bugün Türkiye çok cepheli mücadele içindedir.
Doğu Akdeniz’de önümüzü kesmek istiyorlar.
Ülkemizi açıktan tehdit ediyorlar.
Rumlar şımarıktır, işbirlikçileri küstahtır.
Doğu Akdeniz’de, Türkiye’nin faaliyetlerinden rahatsız olan çürük AB zihniyeti ülkemize karşı yaptırım hazırlıkları içindeymiş.
Böylesi bir yaptırım planlamasının izah ve ifadesi yoktur.
AB’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’yle Yunanistan’ın dolduruşuna gelip Türkiye’nin karşısında hizalanması kesinlikle hukuksuzluktur, haksızlıktır, ahlaksızlıktır.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki egemenlik haklarını ve milli çıkarlarını gasp etmeye hiçbir ülkenin gücü ve nefesi yetmeyecektir.
İsrail planları, körfez ülkelerinin nifakları, ABD’nin oyunları Türkiye’ye diz çöktüremeyecektir.
Biz varlığımızın ve bağımsızlığımızın beratını izin ve icazetle değil, kahramanlıklarla, fedakarlıklarla, cihana meydan okuyarak kazandık.
Hiç kimseye de peşkeş çektirmeyiz.
Neyi ne zaman yapacağımızı hiç kimseye sormayız.
Tıpkı dün, S-400 Hava ve Füze Savunma Sistemi’nin birinci grup malzemelerinin getirilmesinde olduğu gibi, milli güvenliğimiz ve milli menfaatlerimiz neyi gerektiriyorsa onu yapar, onun yanında yerimizi alırız.
S-400’e FETÖ’cü alçaklar karşıdır.
S-400’e PKK’lı caniler karşıdır.
S-400’e küresel güçler karşıdır.
S-400’e CHP-İP-HDP karşıdır.
Yani zillet ülke savunmasından rahatsızdır.
Onlar ne derse desinler, S-400 ülkemize getirilmiştir.
Duyum üzerine konuşup S-400’ün sarayın savunulmasında kullanılacağını söyleyenler ise tek kelimeyle cahildir, köhnedir, kişiliksizdir, köksüzdür, işbirlikçidir.
Onlar için ne FETÖ, ne de PKK tehdidi söz konusu değildir.
Çünkü bu ülkeye de, bu vatana da, bu millete de yabancılardır.
S-400 Füze Savunma Sistemi’nin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
Milli güvenliğimizin sağlam esaslara bağlanmasından memnuniyet duyduğumuzu da kararlılıkla ifade etmek istiyorum.
Bilinmelidir ki,
Bu vatan bağış değildir.
Bu devlet ikram değildir.
Bu bayrak birilerinin lütfu değildir.
S-400’ü de alırız, Doğu Akdeniz’de de bulunuruz, Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde de teröristlere dünyayı zindana çeviririz.
Biz Türkiye’yiz.
Biz hem tarih yapan, hem de tarih yazan kudretli bir milletiz.
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.
Türk vatanı ne pahasına olursa olsun müdafaa edilecektir.
Milli bekamız bedeli ne kadar ağır olsa da korunup kollanacaktır.
Milli birlik ve kardeşliğimiz sonsuza kadar yaşayacak, yaşatılacaktır.
Ve inancım odur ki, Kütahya güvenli şekilde geleceğe uzanacaktır.
Değerli Vatandaşlarım,
Muhterem Dava Arkadaşlarım,
Belediye Başkanı demek yalnızca yol yapan, köprü inşa eden, kaldırımları düzenleyen, şehrin fiziki çehresiyle ilgilenen kişi demek değildir.
Her Belediye Başkanımız Milliyetçi Hareket Partisi’nin 50 yıllık emanetini omuzlayan, gelecek on yıllarını omuzlamaya manen yemin eden; ortak acı, ortak anı ve ortak ülküleri imzalarına, kararlarına, hayatlarına mal eden dava insanlarıdır.
Belediye Başkanlığı emanettir, nitekim bu emanet büyüktür, mühimdir, kutludur.
Bu ulvi emaneti, milliyetçi ruh ve vizyonla milletimizin sinesinde yaşatacak, toplumun en ücra köşelerine tebliğ edecek olanlar 31 Mart seçiminde sandıktan başarıyla çıkan arkadaşlarımızdır.
Belediye Başkanlarımızın insanı merkezine alan parlak projeleri hayata geçirerek partimizin farkını göstereceklerine inanıyorum.
Kütahya güzelleşecek, gönüller kazanılacaktır.
Sokakları tertemiz yapacak, bakımsız hiçbir yer bırakmayacak; parklar, bahçeler, modern alt ve üst geçitleriyle Kütahya’mızı layık olduğu gelişmişlik seviyesine çıkaracak, vatandaşlarımızın hayır-duasını alacak irade MHP’li Belediye Başkanlarıdır.
Belediye Başkanlarımızın kapıları paylaşmanın, bölüşmenin, kardeşçe muamelenin ve yardımsever anlayışın adresi olmalıdır.
Bizim gönlünüzde herkese yer vardır.
Ayrımcılığa, partizanlığa, dar kadroculuğa, kayırmacılığa ve haksızlığa faziletli ve adaletli yönetimle engel olacağız.
Kütahya’da süt içemediği için ağlayan bir bebek varsa,
Ekmek alamadığı için başını öne eğen nineler, dedeler, analar, babalar varsa,
Isınamadığı için küçücük elleri soğuktan çatlayan çocuklarımız varsa,
Giyecek ayakkabısı olmadığı için ayakları su içinde kalan yavrularımız varsa,
Yollarda çamurlar birikmiş, alt yapı iflas etmişse ortada çok ciddi bir sorunla karşı karşıyayız demektir.
Artık Kütahya’da bunların hiçbirisi yaşanmayacaktır.
Kütahya Belediye Başkanımıza ve diğer Belediye Başkanlarımıza samimiyetle güveniyor, hepsinden çok şey bekliyorum.
Her Belediye Başkanımız şehrinin emini, teminatı, manevi hisarı, gece gündüz muhafızıdır.
Medeniyet tasavvurumuza bizzat sahada refakat edecek, bunu tanıtıp anlatacak, “Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” ilkemizi yaşatacak olan Belediye Başkanlarımızdır.
Belediye Başkanlığına yeni seçilen arkadaşlarımdan özellikle rica ediyorum:
Sürekli geçmiş yönetimlerden yakınarak vakit kaybetmek ve alınan kötü mirastan sızlanmak yerine önünüze bakmalı, hedeflerinizin peşinden koşmalısınız.
Geçmişteki hataların aynısını yapmak bizim kitabımızda yazmayan bir sapma halidir.
Bilelim ki, boş içerikli malumat arzıyla zaman geçiren, devamlı şikayetle avunan ve yerinde sayan yönetimler kaybetmeye mahkumdur.s
Vatandaşlarımızla empati yapamayan, dertlere deva olamayan, sorun ve şikayetlere kulak veremeyen belediye yönetimlerinin akıbeti biliniz ki kayıptır.
Mütemadi ilerleyiş ve irade görülmeden mutlak bir muvaffakiyet vuku bulamaz.
İkbal düşkünü değil, siyasi iffet düşkünü olmak lazımdır.
Çıkarların ikmaline değil, haysiyetin ifasına, hidayetin ifadesine, hizmetin idamesine dört elle sarılmak önem ve öncelik sıralamasında en önde yer almalıdır.
Diyor ya Hz.Mevlana: “Kula bela gelmez Hak yazmadıkça, Hak bela vermez kul azmadıkça.”
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken sizleri bir kez daha sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Hepinize şükranlarımı sunuyorum.
Kütahya’yı daha gelişmiş yapma mücadelemizde sizlerin desteğinizi bekliyor, Cenab-ı Allah’ın yardım ve himayesini niyaz ediyorum.
Sağ olun, var olun.
Ne Mutlu Türküm Diyene.