Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
"Akdeniz'in göçmen ölümleriyle anılmasından üzüntü duyuyoruz"
Bugün Preveze Deniz Zaferi'mizin 484'üncü yıl dönümüne kavuşmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı donanmasının Haçlı donanmasını darmadağın ettiği bu zafer Türk denizcilik tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. Akdeniz'i bir Türk gölü haline getiren bu şanlı zafer sonrasında Akdeniz tam anlamıyla bir barış denizine dönüşmüştür.
Osmanlı'nın gerilemesiyle beraber ecdadın hakimiyet kurduğu diğer bölgeler gibi Akdeniz de kargaşaya, çatışmaya, emperyalist işgale teslim olmuştur. Tarih boyunca medeniyetlere beşiklik yapan Akdeniz'in bugün gerilimle, enerji rekabetiyle, son dönemlerde de göçmen ölümleriyle anılmasından büyük üzüntü duyuyoruz. Suriye'deki iç savaş ve katliamlardan kaçan binlerce mazlum, son nefesini Akdeniz'in azgın sularında verdi.
"Kapılar, PKK'lı teröristler ile FETÖ'cü alçaklara sonuna kadar açıldı"
Batılı ülkeler tam 11 yıldır bu ölümlerin önüne geçmek yerine yaşanan trajediler karşısında üç maymunu oynamayı tercih etti. Bölgesel krizleri engelleyecek, çatışmaları sonlandıracak, insanları göçe zorlayan sebepleri ortadan kaldıracak hiçbir adım atılmadı. Dahası mültecilere kapanan kapılar, insanımızı katleden PKK'lı teröristler ile FETÖ'cü alçaklara sonuna kadar açıldı.
Yunanistan'ın Lavrion kampı başta olmak üzere Avrupa'nın hemen her ülkesinde vatandaşımızın kanını dökmüş caniler himaye görüyor. Ellerini kollarını sallayarak özgürce gezebiliyor. Suriye'deki ve Kuzey Irak'taki terör yuvaları başlarına yıkıldıkça, terör örgütü mensupları kimi ülkelerde kendilerine alenen kamplar kuruyor. Bize komşuluk hakkından bahseden ülkelerin her şeyden önce bu insanlık ve demokrasi düşmanlarına göz yummaması gerekir.
"Unutmayın, yılan eninde sonunda kendisine uzanan eli de sokar"
Dün gece Mersin'de PKK'lı alçaklar bir polisimizi şehit etti, bir polisimizi yaraladı. Şehit polisimize Allah'tan rahmet, ailesine ve emniyet camiamıza baş sağlığı diliyorum. Yaralı polisimize rabbimden şifa temenni ediyorum. Hamdolsun teröristler anında hak ettikleri karşılığı buldular. Bu teröristlerin hangisinin izini takip ederseniz ucu ya HDP'ye ya CHP'nin gazeteci siyasetçi, sivil toplum temsilcisi diye sahip çıktığı kesimlere ya da batı ülkelerine çıkar. HDP'yi allayıp pullayarak meşrulaştırma ve iktidara ortak etme peşinde koşanların ellerinde, yapılan her terör saldırısında dökülen kanların izi vardır, olacaktır. Aynı durum batılı ülkeler için de geçerlidir. Kandil'i, Suriye'yi başlarına yıktığımız teröristlerin, batı ülkelerinden giderek daha fazla himaye görmesi her şeyden önce bu devletlerin kendi huzurlarına ve güvenliklerine yönelik bir tehdittir. Unutmayın, yılan eninde sonunda kendisine uzanan eli de sokar. Teröristlerin yeri sokaklar değil, döktükleri kanın hesabını verecekleri mahkemeler ve hapishanelerdir. Komşularımızdan başlayarak bütün ülkelerden hiçbir ayrım yapmadan terör örgütlerine karşı gerekli tedbirleri almalarını bekliyoruz.
"Biz ne hak yeriz ne de hakkımızı yediririz"
Türkiye olarak Ege ve Akdeniz'in ne insan kanıyla ne gözyaşıyla ne de husumetlerle kirletilmesini asla tasvip etmiyoruz. Biz tüm kalbimizle barış istiyoruz, huzur istiyoruz. Kendi vatanımızla birlikte bölgemizde istikrar ve güven istiyoruz. Anlaşmazlıklarımızı uluslararası hukuk temelinde, hakkaniyet uygun biçimde, diyalogla çözmek istiyoruz. Şimdiye kadar hep şunu savunduk. Biz ne hak yeriz ne de hakkımızı yediririz.
Milletimizin ve Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin Mavi Vatan'daki çıkarlarını sonuna kadar savunmaktan asla çekinmeyiz. Bu anlayışla bir taraftan diplomasiyi ön plana çıkarırken diğer taraftan da denizlere hakim olan cihana hakim olur diyen Barbaros Hayreddin Paşa'nın izinden giderek savunma sanayiimizi güçlendiriyoruz. Denizcilik, savunma sanayiinde en çok projeye sahip olduğumu ve mesafe kat ettiğimiz alanların başında geliyor.
Ülkemiz halihazırda dünyada bir savaş gemisini milli olarak tasarlayan, inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülkeden biridir. Milli savaş gemilerimizi, amfibi gemilerimizi, sismik araştırma gemilerimizi, istihbarat gemilerimizi, lojistik gemilerimizi, sahil güvenlik botlarımızı kendimiz üretebiliyoruz. Hamdolsun bu projelerde yüzde 70'e varan yerlilik oranına ulaştık.
Geçtiğimiz günlerde havadan incelediğimiz çok maksatlı amfibi hücum gemimiz Anadolu'nun inşası süratle devam ediyor. Türk donanmasının caydırıcılığını katbekat artıracak Anadolu'nun hizmete girmesiyle ülkemiz o alanda farklı bir lige çıkacaktır. Birilerinin İzmir'in Yunan'dan kurtuluş gününü Osmanlı'ya hakaret günü haline getirirken biz işte bu tür vizyoner projelerle ecdadımıza layık olmaya çalışıyoruz. Birileri Sultan Abdülhamit Han'a aleni düşmanlıkla siyasi prim peşinde koşarken biz, atalarımızın tamamına hürmet gösteriyor, hepsini bağrımıza basıyoruz.
Birileri batıya öykünüp kendi ecdadına küfrederken biz, hiçbir komplekse kapılmadan tüm değerlerimize sahip çıkıyoruz. Bundan sonra da aynı hassasiyetle yolumuza devam edeceğiz. Zulmü alkışlamayacak, zalimi sevmeyecek, gelenin keyfi için geçmişimize sövenlerden olmayacağız. Hele hele üç buçuk soysuzun ardında asla zaharlık yapmayacağız.
"Batı Trakya ve adalara yığılan silahlar bizim için bir anlam ifade etmez"
Yunanistan'ı kışkırtarak üzerimize salanların niyetlerini gayet iyi biliyoruz. Karası, denizi ve havasıyla ülkemiz savunmasından taviz vermeyecek ama vaktimizi, enerjimizi, dikkatimizi dağıtmaya yönelik kirli senaryolara da pabuç bırakmayacağız. Bir yandan hadsizlere haddini bildirirken hedeflerimizden kesinlikle sapmayacak, kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Batı Trakya ve adalara yığılan silahlar bizim için bir anlam ifade etmez. Çünkü bizim gücümüz ve imkanlarımız bunların çok ötesindedir. Ama bu durumun söz konusu ülke için gizli bir işgal anlamına geldiğini de hatırlatmak isteriz. Netice itibarıyla o topraklarda yüzlerce yıllık emeğimiz ve halen yaşayan çok sayıda soydaşımız, dindaşımız var. Bunlar adına yaşanan gelişmelerden üzüntü duymak da vazifemizdir. Batı Trakya'da herhangi bir derneğin veya okulun adında Türk ifadesinin geçmesinden rahatsızlık duyan Yunanistan'a hatırlatmak isteriz, kendinize gelin.
"Sadece patinaj yaparsınız başka bir işe yaramaz"
Amerika'dan, Avrupa'dan sizlere gelen destekler zannediyor musunuz sizi kurtarır? Kurtarmaz. Sadece patinaj yaparsınız başka bir işe yaramaz. Preveze Deniz Zaferi'nin 484'üncü senei devriyesinde Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa başta olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle yad ediyorum. Buradan Mavi Vatan'da ve dünyanın farklı bölgelerinde fedakarca görev yapan deniz kuvvetlerimizin tüm mensuplarını tebrik ediyorum.
"Kış yaklaştıkça özellikle batı dünyasını büyük bir endişe ve korku sardı"
Ülkemizin de içinde yer aldığı coğrafya gerçekten sancılı günler yaşıyor. Sadece bölgemiz değil tüm dünya, terörden çatışmalara, gıdadan kuraklığa, yükselen İslam ve yabancı düşmanlığından iklim değişikliğine kadar çok ciddi krizlerle boğuşuyor. Nereye baksak, yüzümüzü nereye çevirsek adeta bir ateş çemberiyle karşılaşıyoruz. Salgının sağlıkla ilgili boyutu geride kalırken küresel ekonomide yol açtığı tahribat giderek daha fazla gün yüzüne çıkıyor. Daha salgının ekonomik bilançosu tam ortaya çıkmadan Rusya-Ukrayna kriziyle her şey daha girift bir hal almıştır. Nitekim Amerika'dan Avrupa'ya pek çok ülke son 40-50 yılın en yüksek enflasyon oranlarıyla mücadele etmek zorunda kalıyor. Bu ülkelerde yaşayan herkes, yüzde 8-9 oranında açıklanan rakamlarla gerçek enflasyon oranları arasındaki devasa farkı gayet iyi biliyor. Rusya-Ukrayna savaşının olumsuz etkileri, gıdadan enerjiye kadar farklı alanlarda hissedilmeye başlandı. Kimileri artık rafları boşaltıyor, kimileri personelini çıkarıyor ve bu süreç böyle devam ediyor.
Kış yaklaştıkça özellikle batı dünyasını büyük bir endişe ve korku sardı. Hatta birileri de turizm olarak bir yere gidecekseniz Antalya'ya gidin diye tavsiyelerde bulunuyor. Batılı liderler hemen her gün yaptıkları açıklamalarla halklarını oldukça zorlu geçeceği anlaşılan kış şartlarına hazırlamaya çalışıyor. Tüm bu can yakıcı hakikatlere rağmen jeopolitik hesaplar nedeniyle barışa giden yol, maalesef bir türlü açılmıyor. Türkiye, savaşı sona erdirmek için samimiyetle çalışan, gayret gösteren, bu uğurda çaba harcayan yegane ülke konumundadır.
Yılbaşından sonra ekonomideki rakamları, istikrarı, ekonomideki güçlenerek yürümeyi hep birlikte göreceğiz. İnşallah 2023 seçimleri ülkemizdeki pek çok dönüm noktasıyla birlikte takoz siyasetinin de çöp sepetine atıldığı bir milat olacaktır.