Durmaz, "Adım Adım 2023, İl İl Anadolu" temalı program kapsamında Altınordu ilçesindeki otelde şehit aileleri, gaziler, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve teşkilat üyeleriyle bir araya geldiği toplantıda, Türkiye Cumhuriyeti'nin 37 yıldır birliğini ve dirliğini hedef alan terör örgütü PKK ile mücadele ettiğini söyledi.
Bu uğurda çok bedel ödendiğini anımsatan Durmaz, 1984'ten 2020 yılına kadar 84 bin terör saldırısı gerçekleştirildiğini ve bu saldırılarda 8 bin 123 güvenlik görevlisinin şehit olduğunu, 25 bine yakınının da yaralandığını ifade etti.
Durmaz, 1984-2020 yıllarındaki terör saldırılarında 6 bin 21 sivilin hayatını kaybettiğinin altını çizerek, "Terörün bizden kopardığı insanımızın yanı sıra yarım kalan hayatlar, bir ömür dinmeyecek acılar, bu toprakların adeta kaderine dönüşmüştür. Son yıllarda hamdolsun, terörün beli kırılmış, hareket alanı daralmış, terörist sayısı azalmış, terörün istismar ettiği vatandaşlarımızın sesi yükselmeye başlamıştır." diye konuştu.
Terörle mücadelenin ekonomik boyutunu da çeşitli örneklerle anlatan Durmaz, "1984-2020 yıllarında 2021 yılını da ilave ettiğimiz takdirde terörle mücadeleye harcanan para yaklaşık 1 trilyon dolar. Bugünkü parayla ifade edecek olursak Türkiye'nin toplam dış borcunun yaklaşık iki katı ekonomik bedel ödemişiz. Maalesef Türkiye'nin enerjisini, gücünü yıllarca terör belasıyla uğraştırdılar." dedi.
Durmaz, ekonomik operasyonlarla Türkiye'ye diz çöktürmek isteyenler olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçmişte silah ambargosu uygulayıp Kıbrıs çıkarmasını engellemeye çalışanlar, bugün savunma sanayimizdeki millileşmeden rahatsızlık duyuyorlar. Artık milli yazılımlarla kendi silahlarımızı, savunma sistemlerimizi üretiyoruz. Bunların sayesinde teröriste göz açtırmıyor, terörün belini kırıyoruz. Mavi vatandaki egemenlik haklarımızı kullanarak denizlerimizde doğal gaz arıyoruz ama bu sefer başka ülkelerden kiraladığımız gemilerle değil, öz ve öz yerli ve milli gemilerimizle arıyoruz ve sonuç ortada. İnşallah bu rezervlerin çıkarılıp işlenmesi ve kullanıma sunulmasıyla enerji alanındaki dışa bağımlılığımız azalacaktır."
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkilerine ilişkin Durmaz, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Salgın, sadece bir sağlık krizi olarak değil, aynı zamanda ekonomik bir krize de dönüşmüştür. Uzmanlar, Kovid-19 salgınının oluşturduğu ekonomik krizin son 40 yılda gerçekleşen ekonomik krizlerden çok daha büyük olduğunu bilimsel verilerle açıklamaktadır. Dünyayı derinden etkileyen bu salgın doğal olarak ülkemizi de etkilemiştir. 2020 yılının ilk çeyreğinde ekonomik büyüme kesintiye uğramış ancak alınan tedbirlerle yılın ikinci yarısından itibaren ekonomimiz toparlanmaya başlamıştır. Türkiye, salgına rağmen 2020 yılında yüzde 1,8 büyüyerek diğer 20 ülkeler arasında Çin'den sonra en hızlı ve pozitif büyüyen ülke olmuştur. 2021 yılını da dikkate aldığınız zamanda rekor bir büyüme rakamının ortaya çıkacağı gözükmektedir."
- "Milletin aklıyla alay etme Sayın Kılıçdaroğlu"
Durmaz, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun büyükelçilere mektup yazdığını dile getirerek, "Kanal İstanbul Projesi ile ilgili ülkemizi şikayet etmiştir. Şikayet ettiği ülkeler ise dünyayı yer altı ve yer üstü tüm değerleriyle sömüren, petrolü insan kanına değişen, kendini doğanın efendisi sayan Batı ülkeleri. 'Allah akıl, fikir versin' demekten başka bir şey gelmiyor. Zira kanaatimce bu CHP de Sayın Kılıçdaroğlu da ne yaptığını pek fazla bilmiyor." diye konuştu.
CHP'nin parti binalarına "Sınır namustur" yazıları astığını belirten Durmaz, şunları kaydetti:
"Sınırlarımızı koruyacak askeri tezkereye HDP ile birlikte 'Hayır' dediler. Sonra da Yozgat'a gidip 'Kandil'i yerle yeksan edeceğim.' dedi. Yozgat benim memleketim, oranın havası, suyu başka. Sayın Kılıçdaroğlu'na bir bardak su vermişler, Kandil'e saldırmaya kalkmış. Çok fazla diyecek bir şey yok. Sen Kandil'e gidecek askere sınırın ötesine çıkma yetkisini vermeden Kandil'i nasıl yerle yeksan edeceksin? Milletin aklıyla alay etme Sayın Kılıçdaroğlu. Bunu bir muhalefet anlayışı ile ifade etmek mümkün değil, resmen ülkeye, millete düşmanlık olarak değerlendirebiliriz."
Durmaz, sözlerine devam etti:
"Gezi Parkı olaylarıyla ülkeyi kaosa sürüklemek isteyenlerin finansörü, azmettiricisi, Sorosçu Osman Kavala'ya sahip çıkanlar bunlar. 6-7 Ekim olaylarının azmettiricisi, 'Apo'nun heykelini dikeceğiz' diyen terörist Demirtaş'a sahip çıkan bunlar. Terör örgütünün sözcülüğünü yapan televizyon kanallarında Anayasamızın ilk dört maddesini tartışmaya açan, gizli gizli HDP ile Anayasa çalışması yapıp Anayasa'dan Türklüğü çıkarmaya çalışan yine bunlar. İzmir'de Kuvayimilliye olup Hakkari'de demokratik özerklik veren yine bunlar. YPG'ye, PYD'ye terör örgütü diyemeyip sırtını PKK'ya yaslayanlarla ittifak yapanlar bunlar. Atatürk'ün adını kullanarak bölücülerle kapalı kapılar arkasında her türlü iş tutan yine bunlar. Allah akıl fikir versin."
- "Zaman içerisinde cilaları dökülünce gerçek yüzleri ortaya çıktı"
Kendilerine "iyi" diyerek parti kuranlar olduğunu belirten Durmaz, şunları söyledi:
"Meral Akşener'in o dönemde bütün yurt içi gezilerinde konuşmasına başlarken söylediği birkaç cümleyi ben asla unutmuyorum. 'Yurtta sulh ilkesini harekete geçireceğiz. Ben başbakan olacağım.' Ortada seçim yok, kanal kanal geziyor, il il geziyor. 'Ben başbakan olacağım, yurtta sulh ilkesini harekete geçireceğiz' diyor. Gittiği her yerde hanımefendinin toplantılarını organize edenler, daha sonra Türkiye'de Cumhuriyet tarihinin en alçak, en ahlaksız kanlı darbesini gerçekleştiren FETÖ'cüler. Her yerde organizasyonlarına destek veren FETÖ'cüler. Bunu sadece ben söylemiyorum. Bugün Teşkilat Başkanlığı yapan Koray Aydın da çıkıp dedi ki 'Evet, bu hanımefendiyi FETÖ'cüler destekliyor.' dedi. 'Belli bir cemaat bunların arkasında. Her gittikleri yerde bunları destekliyor.' dedi. Kedilerine de 'iyi' adını koydular ama zaman içerisinde cilaları dökülünce gerçek yüzleri ortaya çıktı."
Durmaz, İYİ Partili Türkkan'a yönelik, "Buradan bir kez daha ifade etmek isterim ki bir şehidimizin yakınına küfür eden bu alçak ve soysuz, derhal milletvekilliğinden istifa ettirilmeli ve bir gün bile o Gazi Meclisin içerisinde bulunmamalıdır. Yetmedi, kadın olan genel başkanları, Meclis grup toplantısında Türk kadınının şanına, edebine, ahlakına yakışmayan iğrenç ve çirkin sözlerle küfür eden vekile sahip çıkıp şehit yakınına hakaret etti. 'Yazıklar olsun.' diyorum. Meclis kürsüsünden şehit yakınına ettiği hakaretleri keşke 'Burası Kürdistan' diyen teröriste yapabilseydi. Ordulu vatandaşlarımız her şeyi görmekte ve feraseti ile değerlendirmektedir." ifadelerini kullandı.
Bazı anket şirketlerini eleştiren Durmaz, "Kendilerine kamuoyu araştırma şirketi adı veren ve hemen her gün sözde anket sonucu açıklayan manipülasyon şirketleri bulunmaktadır. Bu sözde kamuoyu araştırma şirketleri, hiçbir bilimsel ve uluslararası kurala uymadan, nerede, nasıl yaptıkları bilinmeyen anketlerle aslında dezenformasyon yaratarak toplum mühendisliği yapmaktadır. İlginçtir, bunların tek hedefi Milliyetçi Hareket Partisi'dir. Geçmişten bugüne bıkmadan, usanmadan, Milliyetçi Hareket Partisi'ni bilinçli bir şekilde düşük oy oranlarıyla vermektedir." diye konuştu.
Sadir Durmaz, anket sonuçlarına itibar edilmemesini isteyerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Şimdi aynı şeyi yapmaya devam ediyorlar. Yerel seçimlerde partimiz yine yüzde 18 oy almışken bizi yüzde 11'den fazla göstermediler. O yüzden bu anketlere hiçbir şekilde itibar etmemenizi, bunların milli irade gaspçısı olduklarını gözden uzak tutmamanızı istirham ediyorum. Milliyetçi Hareket Partisi, aldığı oy oranının çok üzerinde özgül ağırlığa sahiptir. Bu, her zaman böyle olmuştur. Hiç kimse Milliyetçi Hareket Partisi'ni, Ülkücü Hareket'i sandalye sayılarıyla, oy oranlarıyla değerlendirmeye kalkmasın. Yaptıkları hesabı dün olduğu gibi bugün de başlarına geçirmeye muktediriz Allah'ın izniyle."